Kabe’nin ve kutsalın buharlaşması
SİYASETKabe’nin dijital imajının Lopez’in dans ve müzik şovunda sahne dekoru olarak kullanılması, sürpriz şekilde önde gelen dini kurumlar tarafından sessizlikle karşılanmıştır. Dini söylemlerin ve sembollerin siyasal, ekonomik ve sosyal hegemonik amaçlar ve menfaatlere göre kullanılması, Kabe’nin ve kutsalın buharlaşması şeklinde bir sonuç doğurmaktadır.
İslam, doktrinleri, ritüelleri ve uygulamaları itibariyle çok katı bir kültür, kimlik ve ideolojidir. Herkesin kendi doktrinine ve uygulamalarına saygı göstermesini isteyen Müslüman zihni ve ideolojisi, değişime, modernleşmeye ve eleştiriye kapalıdır. İslam kültürü içinde Kabe’nin ve Hacc’ın merkezi derecede çok önemli bir yeri vardır. Müslümanlar, Kabe’yi kıble olarak benimsemekte ve namazlarını ona yönelerek yapmaktadırlar. Müslüman zihninde Kabe, Allah’ın evi (Beytullah) olarak tahayyül edilmektedir. Müslüman kültürel terminolojide Kabe’ye, sadece Kabe denilmemektedir. Müslümanlar, Kabe’ye, Kabe-i Muazzama (Muazzam Kabe) diyerek ona olan saygılarını ve bağlılıklarını ifade etmektedirler. İslam’ın beş şartından biri olan hacc, Mekke’de bulunan Kabe etrafında ihramlı şekilde tavaf ve vakfe yaparak gerçekleştirilmektedir. Müslüman zihniyetinde ve kültüründe Kabe’nin çok merkezi bir yer tuttuğu, hatta İslam’ın Kabe etrafında oluşturulan bir kimlik ve kültür olduğunu söylemek mümkündür.
Müslüman kültürünün ve kimliğinin merkezi konumunda olan Kabe, tarih boyunca bir çok saldırıya ve yıkıma maruz kalmıştır. Emevi sultanı Abdülmelik b. Mervan, Mekke’ye hakim olan Abdullah b. Zübeyr yönetimini yıkmak için Haccac b. Yusuf’u görevlendirdi. Haccac b. Yusuf, mancınıklarla Kabe’yi yıkmış ve Abdullah b. Zübeyr yönetimini ortadan kaldırmıştır. Abbasiler döneminde Mekke’yi ele geçiren Karmatiler, Kabe’yi yıkmışlar ve Hacer’ül Esved olarak adlandırılan siyah taşı alıp götürmüşlerdir. Yirmi yıl sonra bu taşın parçalarının Karmatilerden alınarak tekrar yerine konulduğu iddia edilmektedir.
Mitolojilerle, savaşlarla ve yıkımlarla dolu bir tarihe sahip olan Kabe, İslam’ın ana prensibi olan Tevhid’in sembolü olarak kabul edilmekte, milyonlarca insan her yıl hac ve umre ibadeti için Kabe’yi tavaf için Mekke’ye gitmektedir. Hac ritüeli, Suud rejiminin Müslüman ülkelerde ve dünyada dini ve siyasi etkinliğini korumasını sağlayan çok önemli bir ekonomik ve kültürel dinamik durumundadır. Hac ibadeti, bugün uluslararası nitelikte bir Hac endüstrisine dönüşmüş durumdadır. Hac endüstrisinden büyük ekonomik kazançlar elde eden Suud rejimi, kendisini Mekke ve Medine’nin hizmetkarı olarak sunmaktadır. Gerçekte ise Suud rejimi, Mekke ve Medine’nin hizmetkarı değil, Mekke ve Medine’nin hakimi ve sahibi olarak davranmaktadır. Bugün, Mekke’nin, Medine’nin ve Kabe’nin sahibi, bütün Müslümanlar değil, Suud yönetimidir. İdeolojik ve politik olarak Kabe’nin sahibinin hiçbir kabilenin ve devletin olmadığını söylemek, bu fiili durumu değiştirmemektedir.
2030 Vizyonu kapsamında Suud rejimi, Riyad’ta 400 metre uzunluğunda, 400 metre yüksekliğinde ve 400 metre genişliğinde Kabe benzeri bir yapıyı Mukaab adıyla Riyad’ta inşa etmeye başlamıştır. Mukaab yapısının Kabe’ye benzemesi nedeniyle, bu proje birtakım eleştirilerin ve tepkilerin konusu haline getirilmiştir. Riyad’ı bir turizm merkezi haline getirmek ve ülke ekonomisini petrole bağımlı olmaktan kurtarmak için Salman yönetimi, gelen tepkilere kulak vermemekte, Kabe dahil her şeyi kullanabilmektedir. Siyasette kutsal yoktur, çünkü tek kutsal, siyaset ve hakimiyettir.
Jennifer Lopez, konserini ve moda gösterisini sahneye dijital olarak yansıtılan Kabe imajının altında gerçekleştirdi. Lopez, Kabe görüntüsünün altında şarkılarını söylerken, diğer modeller de hacıların tavafını andıracak şekilde Kabe imajının etrafında dönerek moda şovlarını gerçekleştirmektedirler.
LOPEZ, KONSERİNİ KABE İMAJININ ALTINDA GERÇEKLEŞTİRDİ
Suudi rejimi, her yıl Riyad Mevsimi adıyla dünyanın en büyük kış eğlence organizasyonlarından birini düzenlemektedir. 2019 Yılından beri Suud rejimi, 2030 Vizyonu kapsamında turizmi canlandırmak ve Riyad’ı bir eğlence merkezi haline getirmekk için Riyad Mevsimi organizasyonunu gerçekleştirmektedir. Riyad Mevsimi organizasyonu kapsamında Lübnan’lı modacı Elie Saab’ın kariyerinin 45. yılını kutlamak için Riyad’ta “Elie Saab’ın 1001 mevsimleri” ismiyle düzenlediği programda dünyanın en önemli aktörlerinden ve sanatçılarından biri olan Jennifer Lopez, 13 Kasım 2024 tarihinde bir konser verdi ve moda gösterisi yaptı. Jennifer Lopez, konserini ve moda gösterisini sahneye dijital olarak yansıtılan Kabe imajının altında gerçekleştirdi. Lopez, Kabe görüntüsünün altında şarkılarını söylerken, diğer modeller de hacıların tavafını andıracak şekilde Kabe imajının etrafında dönerek moda şovlarını gerçekleştirmektedirler. Lopez’in konserini ve şovunu, İslam’ın en kutsal mabedi olarak kabul edilen Kabe’nin imajının altında yapması, tartışmalara neden olmuştur.
Suudi Arabistan, Vehhabiliği ve Selefiliği benimseyen katı ve kapalı bir din anlayışının ve pratiğinin hakim olduğu bir coğrafyadır. Müzik, dans, moda, kadınların istedikleri şekilde giyinmesi gibi şeylere Selefilikte ve Şeriatte hiçbir şekilde izin verilmemektedir. Uzun yıllar süren mücadelelerden sonra çok kısa süre önce kadınların araba kullanılmasına izin verilmesi, Suudi Arabistan’ın katı, kapalı ve kara kutu olma özelliğini göstermesi açısından önemlidir. Başkent Riyad’ta dünyanın en büyük eğlence organizasyonunun yapılması, dans, müzik ve moda etkinliklerinin düzenlenmesi, Salman yönetiminin Vehhabi-Selefi-Şeriatçı çemberi ve kalıbları aşma girişimleri olarak değerlendirilebilir.
Kabe’nin dijital imajının etrafında Lopez’in sahne kıyafetleriyle şarkılar söylemesi ve modellerin moda şovunu gerçekleştirmesi, özellikle sosyal medya kanallarında birçok kişi tarafında İslam’a saygısızlık ve müslümanlara hakaret olarak nitelendirilerek tepki gösterilmektedir. Birçok dini-siyasi grup, Riyad Sezonu organizasyonunda yapılan dansları, müzikleri ve şovları Kabe’ye, Mescid-i Nebevi’ye ve dini değerlere gösterilen saygısızlık ve hakaret olarak sunmaktadır.
Jennifer Lopez’in konserine ve moda şovuna seyircilerin büyük ilgi gösterdiği, seyircilerin büyük bir zevkle ve coşkuyla Lopez’i ve modelleri takip ettikleri görülmektedir. Şeyh olarak adlandırılan birçok önemli kişinin konserin ve şovun keyfini çıkarmak için ön sıralarda oturmakta ve konseri cep telefonlarıyla kaydetmektedirler.
ŞEYHLER, ÖN SIRALARDA KONSERİ CEP TELEFONLARIYLA KAYDETTİ
Lopez ve diğer modeller, sahne şovlarını açık sahne kıyafetleriyle yapmışlardır. Suudi Arabistan’da uygulanan şeriat rejimi kuralları, kadınların kapanmasını zorunlu tutmakta, kadınların istedikleri şekilde giyinmesine izin vermemekte, kadın ve insan hakları konusundaki bütün talepleri bastırmaktadır. Turizmin gelişmesi için Riyad Sezonu programında Lopez ve modellerin açık sahne kıyafetleriyle dans, moda ve müzik gösterisine izin veren Suud şeriat rejimi, kadınları zorla örtmekte, giyimlerinden dolayı onları cezalandırmakta ve onlara baskı uygulamaktadır. Suudi şeriat rejiminin bu politikasını bir çifte standart olarak değerlendirebiliriz. Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan gibi İslam Cumhuriyeti ve şeriat yönetimi uygulayan rejimlerin en önemli özellikleri, iki yüzlü olmaları ve çifte standartlı politikalar uygulamalarıdır. Ülke içinde vatandaşlarını Şeriat kurallarıyla baskı alan teokratik rejimler, dış dünyaya açılmak için dayattıkları bütün şeriat kurallarından vazgeçebilmektedirler. Modern dünyanın gerçekleri karşısında şeriat rejimlerinin özellikle kadınlara karşı dayattığı katı kurallar buharlaşmakta ve işlevsizleşmektedir.
Jennifer Lopez’in konserine ve moda şovuna seyircilerin büyük ilgi gösterdiği, seyircilerin büyük bir zevkle ve coşkuyla Lopez’i ve modelleri takip ettikleri görülmektedir. Şeyh olarak adlandırılan birçok önemli kişinin konserin ve şovun keyfini çıkarmak için ön sıralarda oturmakta ve konseri cep telefonlarıyla kaydetmektedirler. Riyad Mevsimi organizasyonunda yapılan şovların, dansların ve müziklerin İslam’a saygısızlık olduğu şeklindeki söylemlerin Suudiler arasında pek karşılık görmediği görülmektedir.
Kabe’nin dijital imajının Lopez’in dans ve müzik şovunda sahne dekoru olarak kullanılması, sürpriz şekilde önde gelen dini kurumlar tarafından sessizlikle karşılanmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kabe İmamı, Ezher, Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi her konuda dini fetvalar vermekte birbiriyle yarışan kurumların Lopez’in Kabe görüntüsü altındaki danslarını, sahne giysilerini, şovunu ve müziğini görmezden geldikleri görülmektedir. Adı geçen dini kurumlar, devletlerle ve hükümetlerle olan ilişkilerine göre dini konularda fetvalar ve kararlar vermektedirler. Başka bir ifadeyle dini kurum olarak nitelenebilecek hiçbir kurum ve kişi yoktur. Dini olarak adalandırılan bütün kurumlar, siyasi kurumlardır. Muhammed Bin Salman yönetimİni siyasi olarak karşılarına alamayan ve onu eleştiremeyen sözde dini kurumlar, Lopez’in müzik ve dans şovları karşısında tepkisiz kalmaktadırlar. Siyaset, menfaat ve hakimiyet söz konusu olduğunda Kabe ve kutsal kolaylıkla buharlaşmaktadır.
Dine saygısızlık, İslam’saygısızlık ve İslam düşmanlığı gibi söylemler, dini değil, siyasi söylemlerdir. Lopez, Kabe görüntüsü altında şovunu ve müziğini Riyad’ta değil Paris’te, New York’ta, Londra’da veya Milano’da yapmış olsaydı, Müslüman ülkelerde geniş kitlesel protestoların olacağına hiç şüphe yoktur. Böyle bir durumda siyasal İslamist yönetimler, örgütler ve gruplar, İslam’a hakaret edildiğini, İslam’a karşı ahlaksızlık ve çıplaklık adı altında Batı’nın bir Haçlı seferi düzenlediği şeklinde propagandalar yapacaklardı. Batıya düşmanlık, siyasal İslamist ideolojinin en önemli beslenme kaynağıdır. Riyad’ı hedef göstermek ve Suud rejimine düşmanlık göstermenin Batı karşıtlığı gibi bir popülist karşılığı olmadığı için Riyad Sezonu kapsamında yapılan eğlence, müzik ve dans etkinliklerinde Kabe kullanılsa dahi tepki gösterilmemektedir.
Müslüman ülkelerde etkili olan siyasal İslamcı partiler, örgütler, gruplar, bir şarkı sözünü, bir kişinin giyinişini, bir yazarın görüşünü İslam düşmanı, dini değerlere hakaret ve saygısızlık olarak sunup kitlesel linç kampanyaları düzenleyebilmektedirler. Kabe’nin imajının bir dans, müzik ve moda şovunda sahne dekoru olarak kullanılması karşısında gösterilen derin sessizlik ve tepkisizlik, İslami söylemlerin ve sembollerin siyasal ve sosyal nitelikteki hegemonik amaçlara hizmet ettiği sürece kültür savaşları çerçevesinde popülist bir şekilde siyasal ve sosyal güçler ve kurumlar tarafından kullanıldığını göstermektedir. Dini söylemlerin ve sembollerin siyasal, ekonomik ve sosyal hegemonik amaçlar ve menfaatlere göre kullanılması, Kabe’nin ve kutsalın buharlaşması şeklinde bir sonuç doğurmaktadır.
İlginizi Çekebilir