© Yeni Arayış

İtirazı olan ya şimdi konuşsun…

CHP Tüzük Kurultayı 6 Eylül’de yapılacak.  Yani, itirazı olanların, katkı vermek isteyenlerin konuşması gereken zamanlardayız. TÜSES olarak iki aydan fazla süren kapsamlı ve yoğun bir çalışma sonunda bu Kurultaya yönelik hazırladığımız “Yönetme Kültüründe ve Örgütlenme Modelinde Reform Önerileri” başlıklı Raporumuzu CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’e, üst yönetimine, örgüt kadrolarına sunduk, kamuoyu ile de paylaştık. 

Filmlerin nikah törenlerinde bir klişedir; “İtirazı olan ya şimdi konuşsun ya da sonsuza dek sussun’’. CHP Tüzük Kurultayı bu hafta içinde, 6 Eylül’de yapılacak.  Yani, itirazı olanların, katkı vermek isteyenlerin (sonsuza dek susmak gerekmese de) konuşması gereken zamanlardayız.

TÜSES olarak iki aydan fazla süren kapsamlı ve yoğun bir çalışma sonunda bu Kurultaya yönelik hazırladığımız "Yönetme Kültüründe ve Örgütlenme Modelinde Reform Önerileri" başlıklı Raporumuzu 23 Ağustos 2024’te CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’e, üst yönetimine, örgüt kadrolarına sunduk, kamuoyu ile de paylaştık.

TÜSES, Türkiye’de demokrasinin gelişmesini ana çalışma alanlarından biri olarak benimseyen sosyal demokrat çizgide bir düşünce kuruluşu. Raporumuzun hazırlanma amacında da vurguladığımız gibi, bu konuda da 1989 yılından beri üretimde bulunuyoruz: 

"CHP’nin parti içi demokrasiyi geliştirmek, güçlendirmek ve kurumsallaştırmak için atacağı her adımın Türkiye demokrasisini güçlendireceği düşüncesiyle CHP’nin Tüzük Kurultayının CHP’li olsun olmasın tüm demokratları ilgilendirdiğine inanıyoruz.

"CHP’de 2023 yılı seçimlerinden sonra başlayan "değişim" söyleminin yarattığı rüzgar Kasım 2023’te yapılan kurultayda Genel Başkan ve yönetim değişikliğini getirdi. Değişim söyleminin sadece kadrolardaki değişimle sınırlı kalmamasını, değişim iddiasının içinin doldurulmasını TÜSES olarak önemsiyor ve bunun için de her aşamada katkı ve öneri sunmayı da bir görev olarak görüyoruz."

Önerilerin alınması, sınıflandırılması ve ön öneriler raporu, çalıştay ve nihai rapor olmak üzere dört aşaması olan çalışmamızın ürünü olan raporumuz da siyasetçiler, akademisyenler, düşünce kuruluşu temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden çok sayıda kişinin katkısıyla hazırlandı. Belirtmem gerekir ki, TÜSES’in düzenli olarak yaptığı seçmen davranışları araştırmaları ve özellikle CHP üyelerine yönelik 2021 yılında yaptığımız Siyasi Parti-Üye İlişkisini Anlama Araştırması’nın verileri sayesinde elimizde zaten seçmen-siyasi parti / üye-siyasi parti beklenti ve ilişkilerine dair çok geniş bir bilgi birikimi mevcuttu. Böyle geniş bir veri ve bilgi kaynağına sahip olmamız da Tüzük üzerine çalışmamıza önemli bir katkı yaptı.

Raporumuzda mevcut Tüzüğe madde madde ek veya değişiklik önermek yerine ilkesel bir bakış açısı ortaya koymaya çalıştık. Bu ilkesel bakış açısının raporun başlığına tam olarak yansıdığı kanaatindeyim; “Yönetme Kültüründe ve Örgütlenme Modelinde Reform Önerileri”. Rapordaki ifademizle;

“Yönetim, organizasyonu/örgütü daha çok yönetenler ve yönetilenler üzerinden tariflerken, yönetişim “birlikte yönetmeyi” ifade etmekte. UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) tarafından yönetişim ilkeleri “katılım, eşitlik, ayrımcılık yapmama, kapsayıcılık, cinsiyet eşitliği, kurallara dayalı olmak, şeffaflık, hesap verebilirlik ve duyarlılık” olarak sayılırken, bunlara kurumsal gelişim, kapasite geliştirme, sorumluluk gibi ilkeleri de ekleyebiliriz.

“Bu ilkeler ışığında TÜSES olarak, CHP’nin yeni tüzüğünün bir yönetim modeli sunmasını değil, yönetme kültüründe reform yapmasını ve yönetişim anlayışını hayata geçirmesini beklemekteyiz.

“Bu anlayış, partinin paydaşları arasındaki hiyerarşinin dikey ilişkiler yerine yatay ilişkilerle kurgulanmasını; karar alma ve sorun çözme süreçlerinde müzakereyi ve uzlaşmayı esas almayı gerektirmektedir.

Komisyon Raporu’na en büyük eleştirim, blok liste uygulamasının kaldırılmasına dönük hiçbir değişiklik getirmemesi ve mevcut tüzükteki uygulamayı devam ettirmesidir. Çünkü blok listenin olduğu yerde birlikte yönetimden, katılımdan, kapsayıcılıktan kısacası katılımcı demokrasiden söz edilemez.

CHP’NİN HAZIRLIK KOMİSYONU RAPORU’NDA TÜSES ÖNERİLERİ NE KADAR YER BULDU?

CHP Tüzük Hazırlık Komisyonu’nun, 27 Ağustos 2024 tarihli görüş ve önerileri doğrultusunda hazırlanan taslak, elimizdeki tüzük çalışmalarına dair yorum yapabileceğimiz son belge. Hem örgütten hem de kamuoyundan gelen öneri ve eleştiriler doğrultusunda bu taslak rapor üzerinde birtakım düzeltmeler, değişiklikler olacak ve Kurultay’da tartışılarak son haline getirilecek olsa da, TÜSES olarak hazırladığımız rapora dayanarak, CHP Tüzük Hazırlık Komisyonu’nun hazırladığı rapora bazı öneri ve eleştirilerle katkı sunmayı önemli görüyorum. 

1. Seçimlerde çarşaf liste esas olmalıdır

Partideki “değişim’’ iddiasının bir gereği olarak CHP Tüzük Kurultayı’nın yönetişim ilkesini yani birlikte yönetim anlayışını hayata geçirecek şekilde bir yönetim reformu getirmesini bekliyorum. Bana ve TÜSES’e göre, örgüt seçimlerinde blok liste uygulaması bu anlayışla taban tavana zıt bir uygulama ve yine bana göre, CHP’de parti-içi demokrasinin ve “birlikte yönetim” anlayışının gelişmesindeki en büyük engellerin başında geliyor. Raporumuzda da belirttiğimiz üzere;

“Sosyal demokrat partilerde, farklı fikirleri savunan kanatların bulunması doğaldır. Farklı gruplar parti içi seçimlere kendi listeleriyle katılma hakkına sahiptirler. Bu doğal bir haktır.

"Doğal olmayan, bir oy fazla alan listenin tümüyle yönetime gelmesi, diğer listelerin ise tümüyle yönetim dışı kalmasıdır. 

"Çoğulcu anlayışın önüne set çeken bu çoğunlukçuluk, birlikte çalışma kültürünü de zayıflatmaktadır. Bu nedenle katılımcı demokrasiye kesinlikle zarar veren ‘blok liste’ uygulaması mutlaka kaldırılmalıdır.

"Çarşaf Liste: Parti içi seçimlerde tüm adayların yer aldığı ortak tek bir liste olan çarşaf liste esas olmalıdır.

"Nispi Temsil: Çarşaf listenin uygulanamayacağı durumlarda ise kesinlikle nispi temsil sistemi uygulanmalıdır. Bu çerçevede en çok oyu alan listenin adayı başkan seçilirken, her liste aldığı oy oranında kişiyle yönetime katılır. Nispi temsil uygulaması farklı grupların birlikte çalışma pratiklerini geliştirmesi için de önemlidir. 

Benim bakış açım da bu olduğundan, Komisyon Raporu’na en büyük eleştirim, blok liste uygulamasının kaldırılmasına dönük hiçbir değişiklik getirmemesi ve mevcut tüzükteki uygulamayı devam ettirmesidir. Çünkü blok listenin olduğu yerde birlikte yönetimden, katılımdan, kapsayıcılıktan kısacası katılımcı demokrasiden söz edilemez.Mahalle delege seçimlerinde çarşaf liste veya nispi temsil uygulanmasını dominonun ilk taşı olarak sayarsak, buradan başlayarak sırasıyla ilçe, il, büyük kurultay, Parti Meclisi ve Genel Başkan seçimlerine kadar her düzeyde daha eşitlikçi, kapsayıcı, birlikte çalışma ve yönetme anlayışını hayata geçiren, katılımcı bir yönetim ancak blok liste uygulamasını tarihin çöplüğüne atarak gerçekleştirebiliriz.  

2. Önseçim kural olmalıdır

Önce birkaç soruyla başlayalım: Partinin gerçek sahibi kimdir?, Her ön seçim bizi ideal sonuca götürür mü?, Ön seçimin bizi ideal sonuca götürmeyeceği endişemiz varsa çözüm ne olmalı?

Partinin sahibi, basit bir anlatımla, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, milletvekillerini kim belirliyorsa odur. Parti-içi demokrasiyi hayata geçirmiş yapılarda bu kararları örgüt karar verir. Yani, partinin sahibi genel merkezdeki bir grup insan değil örgüttür, üyelerdir.

Diğer iki soruya gelince: Sayısı azımsanmayacak kadar yerleşimde de; üye sayısı azlığı, dar kadroculuk, hemşericilik, maddi gücün etkisi, feodal ilişkiler, mezhepçilik gibi önseçim sonuçlarına doğrudan etki edebilecek faktörlere vurgu yapılarak, ön seçimin, aslında asıl amacın tam tersi bir sonuca yani çoğulculuk yerine azınlığın tahakkümüne yol açabileceği endişesi vardır ve bu haklı bir endişedir. Bu nedenle biz de Raporumuzda hibrit bir model önererek; 

"Bu bakış açısıyla genel merkez tercih etmesi durumunda, Siyasi Partiler Kanunu’nun öngördüğü % 5 yasal kontenjan dışında da; üye sayısı, seçmen sayısının % 3’ünün altında olan ve/veya bir önceki seçimde CHP’nin oyu % 10’un altında kalan seçim çevrelerinde merkez yoklamasıyla aday belirleme kararı alabilir. Ama her ne koşulda olursa olsun, merkez yoklamasıyla belirlenecek adayların sayısı, toplam seçilecek kişi sayısının % 10’unu geçmemelidir." demiştik. Önerdiğimiz % 10’u  bile çok bulan çok sayıda yorum ve eleştiri aldığımızı da kaydetmeliyim. CHP Tüzük Hazırlık Komisyonu Taslak Raporu’nda ise; 

"Örgüt denetiminde ön seçim veya örgüt denetiminde aday yoklaması yapılan seçim çevrelerinde Parti Meclisi, TBMM üye tam sayısının yüzde on beşi (% 15) kadar sırayı Genel Merkez kontenjanı olarak belirleyebilir. Parti Meclisi, ölçme değerlendirme yöntemlerinden faydalanarak; Genel Merkez kontenjanına ayrılan sıraların üçte birini (1/3) il örgütüne, üçte birini (1/3) gençlik ve kadın kolları üyelerine, kalan üçte birini (1/3) mevcut TBMM’nin mevcut partili üyelerine ayırır." deniliyor.

Komisyon Raporu’na ikinci büyük eleştirim de tam olarak bu noktada: % 15’lik oran adayların üyeler ve örgüt tarafından belirlenmesi açısından çok yüksektir. Parti üst yönetiminin, milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye ve il genel meclisi üyeliği gibi görevlere aday saptanmasında bu kadar büyük oranda yetkili olması parti-içi demokrasiyle bağdaşmayan bir uygulamadır.

Sosyal demokrasi anlayışında, parti üst yönetimlerinin aday saptama gibi üyeleri ve örgütü doğrudan ilgilendiren bir konuda karar verme yetkisini adeta tekeline alması, demokratik olmadığı gibi tabanına/üyesine güvenmeyen seçkinci bir yaklaşımın da ifadesidir. Parti içi dayanışmayı ve partinin demokratikliğini zedeleyen bu uygulamaya artık son verilmelidir. Bir yandan örgüte partinin emektarı, gerçek sahibi sizsiniz deyip, diğer yandan örgüt yapısı bozuk bu örgütle ön seçime gidilmez diyen bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir.

Uygulama üzerinden örneklersek; 2023 Genel Seçimlerinde CHP Millet İttifakı partilerine verdiği kontenjanlar dahil 169 vekil çıkarttı Toplam 600 milletvekilinin % 15’inin merkez yoklaması ile belirlenmesi demek 169 kazanılan sandalyenin 90’ının genel merkez tarafından belirlenmesi demek, yani toplam sandalye sayısının % 53’ü, yani yarısından fazlasının Genel Merkez tarafından belirlenmiş olması demek. Genel merkez yetkisi çok yüksek tutulmuş derken tam olarak bunu kastediyorum. Böyle bir tabloda partinin sahibi ne örgüttür ne de üyeler.

3. Mahalle ve taban örgütlenmesi

Komisyon Raporu’nda, parti örgütlenmesinde (organlarında) yapısal bir değişiklik öngörülmüyor. Özellikle mahalle ve taban örgütlenmelerine dair örgütlenmeyi güçlendirecek bir model veya yeni bir öneri getirilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim. Komisyon Raporu’nda yer alan ilçe delegelerinin yani mahalle delegelerinin dijital katılımla seçilebilmesi önerisi ise, taban örgütlenmesini güçlendirmek bir yana dağıtacak, etkisizleştirecek bir öneri. 

4. Cinsiyet eşitliği ve kotalar

Raporumuzda; 

"Kadınların ve gençlerin siyasetteki varlıklarının ve etkilerinin istenilen düzeye çıkmasında geçici özel önlem almak (pozitif ayrımcılık) Birleşmiş Milletlerin Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ile Kadınların Siyasal Haklarına İlişkin Sözleşme’nin bir gereğidir, şarttır.  Bu nedenlerle uygulanan cinsiyet kotasının ve benzeri nedenlerle gençlik kotasının yeni tüzükte de devam ettirilmesi ve tüzük hazırlanırken kadın/cinsiyet kotasını artırma taleplerinin dikkate alınmasını" önermiştik. 

Komisyon Raporu’nda;

"Tüzüğün 56. maddesinde düzenlenen cinsiyet kotası, kabul edildiği tarihten 39.Olağan Kurultaya kadar geçen sürede yüzde kırk (% 40); 40.Olağan Kurultaya kadar geçen sürede yüzde kırk beş (% 45); bu tarihten sonra maddede düzenlendiği haliyle (% 50) uygulanır" diyor. Cinsiyet kotasının kademeli olarak artırılması olumlu bir gelişme olacaktır. Kota artışının kadın temsil oranına da olumlu yansıyacağı kanaatindeyim. Fakat fermuar sisteminin uygulanması öngörülmediğinden, hala eşit temsilden uzak bir noktada olduğumuz/olacağımız gerçeğini de görmeliyiz. Fermuar sistemi olmadan % 50 kota koymak, temsilde % 50’nin çok altında bir oranda kalmak sonucunu doğuracaktır.

5. Engelli temsiliyeti

Raporumuzda engelli temsiliyetinin temenni düzeyinde kalmamasını, net bir hükme bağlanmasını önermiştik. Taslak Raporun, “TBMM üyeliği adaylarının saptanması’’ başlığı altında “En az bir seçim çevresinin aday listesinin ilk sırasında engelli adaya yer verilir.” Hükmüne yer verilmiş olmasını, 85 seçim çevresi açısından çok çok zayıf bir temsil getireceği açık olsa bile verilen önemin somut bir ifadesi olarak görüyor ve memnuniyet verici buluyorum.

6. Dönem sınırlaması

Raporumuzda yer verdiğimiz öneriler arasında yer alan dönem sınırlaması kuralı Komisyon Raporu’nda bulunuyor. Bu olumlu değişikliğin parti içi siyasete bir dinamizm getireceğinden şüphem yok.

7. Büyük Danışma Kurulu

TÜSES olarak Raporumuzda 2018’de Tüzük’ten çıkarılan Küçük Kurultay’ın yeniden Tüzükte yer alması önerisine yer vermiştik. Bu önerinin “Büyük Danışma Kurulu” ismiyle taslak raporda yer almasını da önemli bir adım olarak görmekteyim. Tartışan, değerlendiren, en azından birbiriyle ve sivil toplumla konuşan bir örgüt daha dinamik bir örgüt olacaktır.

8. Parti-içi eğitim

TÜSES olarak Raporumuzda, sosyal demokrat partilerde eğitimin öneminin altını çizmiş ve Parti Okulu’nun daha işlevsel hale getirilmesini önermiştik. Komisyon Raporu’nda ise, Parti Okulu’nun adı dahi geçmiyor. Bunu da çok büyük bir eksiklik olarak görüyorum.

9. Seçme hakkına sahip üye

Raporumuzun son bölümünde orta vadeli önerilerimize yer verdik. Seçme hakkına sahip üye konusu da bu bölümde yer verdiğimiz önerilerimiz arasında. Komisyon Raporu’nda da yer alan seçme hakkında sahip üye tanımı ve bir yıllık bir geçiş süresinin öngörülmüş olması, uygulama zorluğuna yönelik endişelerimizi gideren bir özellik taşıdığından olumludur. Hayata geçirilmesi de dilerim gerçekleşecektir.

Sonuç olarak;

En başta da dediğim gibi, CHP Tüzüğüne ilişkin önerisi, itirazı olanlar “şimdi” konuşmalı, tartışmalı ve bu tartışmalar sonucunda örgütün bağımsız iradesinin yansıdığı başarılı bir tüzük oluşmalı ve hayata geçirilmelidir. Elbette esas mesele, Kurultay sonrasında tüzük tartışmalarını geride bırakıp kenetlenerek iktidar yürüyüşünü daha etkin ve kararlı biçimde sürdürmektir. 

CHP Tüzük Kurultayı’nın katılımcı, demokratik, coşkulu geçmesini bekliyor, TÜSES adına başarılar diliyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER