© Yeni Arayış

İsrail’in Hizbullah’a yönelik elektronik harp operasyonu ve muhtemel sonuçları

Hizbullah’ın Lübnan’daki tüm gizliliğinin bir günde buharlaşması orta ve uzun vadede başka sonuçlar da doğuracaktır. Hizbullah ve İran’ın ifşa olan ve etkinliğini büyük ölçüde kaybeden güçlerini takviye ve ikame etmesi çok uzun yıllarını alacaktır. İran’ın Beyrut büyükelçisinin de çağrı cihazı taşıması nedeniyle yaralanması ayrıca incelenmesi gereken bir husustur.

Dün dünyanın her bölgesindeki konvansiyonel medya kuruluşunun ve sosyal medyanın gündemi haklı olarak İsrail’in Hizbullah’a karşı yürüttüğü gayrı nizami harp operasyonu oldu. Operasyonun büyüklüğü ve yöntemi biricik bir örnek oluşturduğu için uzmanlar -çoğunlukla meraklılar- çeşitli teorileri tartıştılar.

Öncelikle spesifik bir çağrı cihazının uzaktan müdahale ile silahlaştırılması pek mümkün değildir. Standart endüstriyel bir elektronik cihazın banttan çıkmış hali herhangi bir modifikasyon olmadan patlayıcı özellikler göstermez. Bu tür özellikler kazandırmak ürünün maliyetini ciddi miktarda arttırmakla birlikte hiçbir üretici her an iflas edebileceği bir kapıyı hiçbir istihbarat örgütü için açmak istemez.

İsrail’in Hizbullah tedarik ağına sızıp yazılımına ve donanımına müdahale edilmiş çağrı cihazlarını teslim “etmiş/ettirmiş” olması daha makul bir teoridir.

İSRAİL’İN TEDARİK AĞINA SIZMIŞ OLMASI DAHA MAKUL BİR TEORİ

Teknik açıdan; pilin patlayıcı olduğunu varsayıp bir yazılımla bunun aktive edildiğini kabul etsek bile iddia edilen tetikleme yazılımının çalıştıktan sonra reaksiyonun devam edebilmesi için bir yemleme mekanizmasına ihtiyaç duyulur. Üstelik bu kadar küçük elektroniklerin pillerinin boyutları da göz önünde bulundurulduğunda hedeflenen etkiye ulaşmak pek mümkün olmaz. Kaldı ki çağrı cihazları internete bağlı değildir ve sonradan eklenen yazılımları aktive edebilecek veri paketlerini GSM şebekeleri üzerinden göndermek de ihtimal dışıdır.

İsrail’in Hizbullah tedarik ağına sızıp yazılımına ve donanımına müdahale edilmiş çağrı cihazlarını teslim “etmiş/ettirmiş” olması daha makul bir teoridir. Hizbullah’ın belirli periyotlarda çağrı cihazlarını yenilemesi daha önceki sinyal istihbaratı kaynaklı zafiyetlerini kapatmak için başvurduğu bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. İsrail bu tedarik ağına sızıp modifiye ettiği çağrı cihazlarını teslim etmiş ya da ettirmiş olabilir. Bu modifikasyon makul miktarda pentiritin cihazlara yerleştirilmesini de mümkün kılabilir.

Hizbullah gibi terör örgütlerinin satın alımları elbette perakendecilerden ya da doğrudan üreticilerden olamayacaktır. Terör örgütü kaynaklı bir parayı hiçbir yasal kuruluş ya da şahıs kendi hesabına geçirmek istemeyecektir. Bu tür bir satışın sebep olacağı yaptırımlar ve hukuki müeyyideleri göze alabilecek aracılar halihazırda kaçakçılık yapan ve silah ticaretiyle uğraşan kişi ve gruplardır. Hizbullah da bu tür aracılarla çağrı cihazlarını temin etmiştir. Bu aracıların para, tehdit ve şantajla manipüle edilmeleri daha olasıdır. İsrail güvenlik bürokrasisi de bu aracılara modifiye edilmiş çağrı cihazlarını teslim ederek Hizbullah tedarik zincirine sızmış olabilir.

Son açıklanan rakamlara göre 400’ü ağır olmak üzere, 4000’den fazla yaralı ve 11 de ölü var.  Bu kişilerin tamamı Hizbullah’ın Lübnan’daki operasyonunu yöneten liderler olduğu artık ifşa olan bir gerçek. Bu bağlamda tek seferde Hizbullah’ın askeri liderlerini hayatta kalsalar bile artık silah kullanamayacak hale getirmiş olmak İsrail istihbaratı ve güvenlik bürokrasisi için çok büyük bir zaferdir. İsrail son 1.5 ayda İsmail Haniye ve Fuad Şükr’ü farklı ülkelerde aynı anda öldürdü, diğer yandan Suriye’deki İran Devrim Muhafızları’na ait bir roket üretim tesisini özel kuvvetlerinin icra ettiği bir operasyonla yok etti.

Ancak felç olan Hizbullah operasyonu İsrail için askeri açıdan çok büyük bir avantaj da sağlayacaktır. Bir İsrail-Hizbullah savaşı için zemin müsaittir. İsrail böyle bir harekatı icra etmezse en başında beri Lübnan’da geniş çaplı bir askeri harekat planlamadığını söylemek mümkün olacaktır.

BİR İSRAİL-HİZBULLAH SAVAŞI İÇİN ZEMİN MÜSAİTTİR

İsrail bu operasyon sayesinde Lübnan’daki tüm İran ve Hizbullah iltisaklı kişi ve grupları ve bunların tüm günlük rutinlerini, ticari bağlantılarını, aile ve sosyal ilişkilerini tespit etti/edebilir. Hizbullah iletişim altyapısının da çağrı cihazlarının patlamasıyla tamamen çöktüğünü ve yedek iletişim altyapısının var olmadığını varsayarsak Hizbullah büyük an itibariyle büyük bir kaos söz konusudur. Hizbullah üyelerinin ve emir komuta zincirinin büyük bir güvenlik bunalımı yaşadığını ve uzun bir süre herhangi bir eyleme kalkışmayacağını da varsaymak bu bağlamda mümkündür. Ancak felç olan Hizbullah operasyonu İsrail için askeri açıdan çok büyük bir avantaj da sağlayacaktır. İsrail’in askeri harekatına Hizbullah’ın karşı koyabilmesi ve 2006’dakine benzer bir sonuçla karşılaşılması an itibariyle olasılık dışıdır. Bir İsrail-Hizbullah savaşı için zemin müsaittir. İsrail böyle bir harekatı icra etmezse en başında beri Lübnan’da geniş çaplı bir askeri harekat planlamadığını söylemek mümkün olacaktır. Hizbullah’ın Lübnan’daki tüm gizliliğinin bir günde buharlaşması orta ve uzun vadede başka sonuçlar da doğuracaktır.

Hizbullah ve İran’ın ifşa olan ve etkinliğini büyük ölçüde kaybeden güçlerini takviye ve ikame etmesi çok uzun yıllarını alacaktır. İran’ın Beyrut büyükelçisinin de çağrı cihazı taşıması nedeniyle yaralanması ayrıca incelenmesi gereken bir husustur. İran’ın Hizbullah ile bağının organikleştiğinin en büyük kanıtı olan bu husus bir kez daha İran’ın dahil olduğu süreçlerde istihbarat zafiyeti yaşandığını kanıtlamıştır. 7 Ekim saldırısına müdahil olmayan ve planlamaya dahil edilmeyen İran herhangi bir istihbarat zafiyetine sebep olmamıştır ancak akabindeki her süreçte İran kaynaklı zafiyetler gözlemlenmiştir. Hamas’ın yeni liderliğinin bu hususu dikkatten kaçırmayacağını varsaymak gerekmektedir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER