İran’da düşük seçim katılımıyla rejimin derinleşen meşruiyet krizi
GENELİran’da son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının %39 bandında kalmış olması İran devlet aygıtının tüm siyasal, ekonomik ve medya gücüne rağmen halkı seçimlere katılım için teşvik etme noktasında başarısız olduğunu ve sandık başına getiremediğini gösteriyor. 62 milyon seçmenin olduğu bir ülkede sadece 24 milyonun (orası da şüpheli) sandığa gitmiş olması ülkede ciddi bir siyasal meşruiyet krizinin varlığını, halkın rejimden kopuşunu ve cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir değişim getiremeyeceğine yönelik inancı açıkça ortaya koyuyor.
19 Mayıs 2024’te İran’ın Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopterin düşmesinden sonra ülke 28 Haziran’da olağanüstü cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitti. 80 kişinin adaylık başvurusu yaptığı seçimlere İran’ın Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından sadece 6 kişinin adaylığı onaylandı. Seçimden bir gün önce iki muhafazakâr adayın çekilmesiyle birlikte 4 adaylı bir seçim yapıldı.Yine gözler halkın seçimlere ne denli ilgi gösterip katılım sağlayacağına çevrilmişti.
Rejim yanlısı radikal muhafazakâr kesimler halkın seçimlere katılmasının “Dini ve milli” bir görev olduğuna dair vurgu yaparak, devlet gücünü de arkalarına alarak geniş bir propaganda mekanizmasıyla halkı sandık başlarına getirmeye çalıştı. Rehber Ayetullah Hameneyi seçimi bir nevi referanduma çevirdi ve hangi adaya olursa olsun verilecek her oyun İslami Cumhuriyetin onaylanması anlamına geldiğini söyledi. Kendilerini reformist olarak konumlandıran kesimler de halkı oy kullanmaya ve bu şekilde değişimin önünü açmaya teşvik etmek için ellerinden geleni yaptılar. Rejim muhalifleri ise seçimlerin göstermelik olduğunu ve halkın seçimlere katılmamaları gerektiğini söyleyerek boykot çağrısı yaptılar.
Yaklaşık 89 milyonluk nüfusu olan İran’da 62 milyona yakın seçmen var ve son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sadece 24 milyon 535 bin 185 seçmenin sandığa gittiği görülüyor. Reformist kanadın desteklediği eski Sağlık Bakanı Mesut Pezeşkiyan 10 milyon 415 bin 191 oy, Rehber Ayetullah Hameneyi’nin gözde adayı Sait Celili 9 milyon 473 bin 298 oy, şu an İran Meclis Başkanı olan Muhammed Bakır Galibaf 3 milyon 383 bin 340 oy, eski İçişleri ve Adalet Bakanı olan ve binlerce muhalifin idamını onaylayan “Ölüm Konseyi”nin de üyesi olan Mustafa Purmuhammedi de 206 bin 397 oy aldı. Böylelikle; hiçbir aday %50+1 oy oranına ulaşamadığından seçimler 2. tura taşınacak.
2021 yılında yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranı %48’de kalmıştı ve İbrahim Reisi %42 oy olarak 1979 İslam Devrimi sonrasında en az oyla seçilen cumhurbaşkanı olmuştu. Görüleceği üzere İran’da cuma günü yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki %39’luk katılım oranı 2021’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bile %10 altına düşmüş durumda.
1979 İSLAM DEVRİMİ’NDEN BU YANA EN DÜŞÜK KATILIMLI SEÇİM
Katılımın resmî verilerle %39 civarında olduğu açıklandı ve böylelikle 1979 İslam Devrimi’nden bu yana en düşük katılımlı seçim gerçekleşmiş oldu. Gerçek katılım bu oranın çok daha altında aslında. İran’da seçimlere katılım sürekli düşüş trendinde. 2020’de yapılan meclis seçimlerinde İran rejimi tarihi bir darbe yemiş ve katılım oranı sadece %42’de kalmıştı. 2021 yılında yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranı %48’de kalmıştı ve İbrahim Reisi %42 oy olarak 1979 İslam Devrimi sonrasında en az oyla seçilen cumhurbaşkanı olmuştu. Görüleceği üzere İran’da cuma günü yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki %39’luk katılım oranı 2021’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bile %10 altına düşmüş durumda.
İran Rehberi Ayetullah Hameneyi henüz İran’da seçimlere katılımın daha yüksek olduğu 2001 yılında yaptığı bir konuşmada bir seçime halkın %40’ının katılıyor olmasının o ülke için bir utanç olduğunu ve halkın o rejime destek vermediği anlamına geldiğini söylemişti. Yani şu an İran rejimi çok ciddi bir siyasal meşruiyet kriziyle karşı karşıya ve bir türlü halkı seçim sandıklarının başına gelmeye ikna edemiyor. İran’ın müesses nizamı halkın son seçimlere katılımını arttırmak için daha önce adaylığını reddettiği reformist kanadın desteklediği Mesut Pezeşkiyan’ın adaylığını onaylamıştı ancak yine de bu adımın halk nazarında bir etkisi olmadığı son seçimlere katılım oranlarına bakıldığında anlaşılıyor.
Yine de reformist kanadın adayı Mesut Pezeşkiyan’ın ilk turdan birinci aday olarak çıkması önemli çünkü seçime katılan halk kesiminin bile rejimin desteklediği muhafazakâr ve radikal adaylara yeterince destek vermediği ve güvenmediği anlaşılıyor. Öte taraftan radikal muhafazakâr oyların diğer üç aday arasında bölündüğü ve toplam oylarının reformist Mesut Pezeşkiyan’dan daha fazla olduğu görülüyor. Muhafazakâr adaylarının tamamı ikici tur için Sait Celili’ye desteklerini açıkladılar ve kendi destekçilerinden ikinci turda Sait Celili’ye oy vermelerini istediler.
1) Eğer ikinci turda da seçime katılım oranı aynı seviyede kalırsa tüm muhafazakâr radikal blok Sait Celili’nin arkasında birleşerek kendisinin seçilmesini sağlayabilir. 2) Rehber Ayetullah Hameneyi’nin adayı olan Sait Celili’nin seçilmemesi için reformist seçmenler sandığa gidip tepki oyu kullanarak katılımı arttırıp reformist kanadın adayı Mesut Pezeşkiyan’nın seçilmesini sağlayabilirler.
İKİNCİ TUR İÇİN İKİ SENARYO
İkinci tur için karşımızda olası iki senaryo var:
1) Eğer ikinci turda da seçime katılım oranı aynı seviyede kalırsa tüm muhafazakâr radikal blok Sait Celili’nin arkasında birleşerek kendisinin seçilmesini sağlayabilir.
2) Rehber Ayetullah Hameneyi’nin adayı olan Sait Celili’nin seçilmemesi için reformist seçmenler sandığa gidip tepki oyu kullanarak katılımı arttırıp reformist kanadın adayı Mesut Pezeşkiyan’nın seçilmesini sağlayabilirler. Bu durumun bir benzeri daha önce de Hasan Ruhani’nin ilk döneminde seçilmesinde de yaşanmıştı.
İran’da son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının %39 bandında kalmış olması İran devlet aygıtının tüm siyasal, ekonomik ve medya gücüne rağmen halkı seçimlere katılım için teşvik etme noktasında başarısız olduğunu ve sandık başına getiremediğini gösteriyor. 62 milyon seçmenin olduğu bir ülkede sadece 24 milyonun (orası da şüpheli) sandığa gitmiş olması ülkede ciddi bir siyasal meşruiyet krizinin varlığını, halkın rejimden kopuşunu ve cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir değişim getiremeyeceğine yönelik inancı açıkça ortaya koyuyor. Bu kopuş İran’da yaşayan tüm siyasi, etnik ve mezhebi kesimler için geçerli.İran, içinde bulunduğu toplumsal dinamikler, ağır ekonomik kriz, hayat pahalılığı, derin yolsuzluk ve yoksulluk gözetildiğinde ilerleyen dönemlerde ciddi toplumsal reaksiyonlarla ve geniş eylemlerle karşı karşıya kalabilir.
İran’ın artık reformlarla düzeltilmesinin mümkün olmadığına inanan önemli bir kesimin “ne reformist, ne muhafazakâr; artık bitti macera” sloganlarının seçim sandığına yansıdığı ve ne reformist ne de muhafazakar adaylara oy vermediği görünüyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kim oturursa otursun; İran’da durum değişmeyecek çünkü ülkenin mutlak hakimi olan Rehber Ayetullah Hameneyi iktidarını sürdürdüğü müddetçe herhangi bir politika değişimi olası değil ve İran’ın bugünkü darboğazdan kurtulması pek mümkün gözükmüyor…
İlginizi Çekebilir