© Yeni Arayış

İmamoğlu’nu bekleyen koltuklar

İmamoğlu’nu bekleyen koltuklar

İmamoğlu kendisine daha çağdaş ve kapsayıcı bir hikaye bulabilirse devlet yapısında da bir çekim merkezi haline gelecektir. Kuşkusuz bu durum iş çevreleri, dünya siyaseti ve akademi ile eş güdümlü şekilde ilerleyecektir. Sonuç olarak İmamoğlu’nu 1 Nisan sabahı birden fazla koltukta oturuyor konumda bulabiliriz. Yerel seçimlere on gün kala AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen katıldığı bir canlı yayında ellerindeki son anketlere göre Murat Kurum’un Ekrem İmamoğlu’ndan 1 puan önde olduğunu açıkladı. Son on gün ve bir hafta Türkiye siyasetinde neleri getirir ya da götürür bilemeyiz ama bu açıklama aslında Ekrem İmamoğlu’nun tartışmaya mahal vermeyecek şekilde yarışı önde götürdüğünü gösteriyor. Hoş durum böyle olmasa etrafta son hafta emekliler, Kürt meselesi ve benzeri konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şapkadan tavşan çıkartacağı söylentileri ile dolu olmazdı. Elimizde İstanbul seçiminde gidişatın iktidar bloğu için çok da iyi olmadığını gösteren birkaç emare daha var. İlk olarak Erdoğan’ın daha önce hiçbir seçimde yapmadığı bir şekilde gittiği yer yerde iç göç ve hemşericilik üzerinden İstanbul’a oy istemesi. İkincisi de sadece bakanların ya da milletvekillerinin değil diğer ülkelerin cumhurbaşkanlarının bile Murat Kurum’a destek çıkması. Latife ile karışık söylüyorum ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıslılar için verilen bir iftar yemeğinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile beraber iktidar bloğunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Murat Kurum’u çağırması siyaseten hoş bir davranış değil. Bütün bunlar ile beraber haftaya Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ve Belçika hükümetinin ev sahipliğinde Brüksel’deki Expo Center’da gerçekleşecek 1. Nükleer Enerji Zirvesine Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gidecek olması da akıllarda ‘Erdoğan sahayı bırakamıyor’ düşüncesini getiriyor. İşin özü, riskli bir tahmin olsa da şimdiden son hafta hayati bir değişiklik olmaz ise Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimini alacağını düşündüğüm söyleyebilirim. Eğer bu gerçekleşirse cidden önemli bir başarı elde etmiş olacak ve dahası 1 Nisan itibariyle Türkiye’de Mayıs 2023 sonrasında kurulan dengelerde değişmiş olacak. 

İMAMOĞLU’NUN ALACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜMÜ SÖYLEYEBİLİRİM

İşin özü, riskli bir tahmin olsa da şimdiden son hafta hayati bir değişiklik olmaz ise Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimini alacağını düşündüğüm söyleyebilirim. Hem de bu seçimi kendi partisinin yaptığı birçok hataya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve de bakanların sahada olmasına ve de diğer bütün muhalefet partilerinin de aday çıkarmasına karşın kazanıyor gibi. Eğer bu gerçekleşirse cidden önemli bir başarı elde etmiş olacak ve dahası 1 Nisan itibariyle Türkiye’de Mayıs 2023 sonrasında kurulan dengelerde değişmiş olacak. Böyle bir seçimi Ekrem İmamoğlu yeniden kazanırsa sadece İstanbul’u kazanmış olmayacak. Bence Ekrem Bey resmen bir koltukta de facto olarak ikinci bir koltukta oturacak ve dahası ayrı bir koltuğa da bir elini koymuş şekilde bekliyor olacak. Demek istediğimi biraz açıklayayım. 31 Mart gecesi Ekrem İmamoğlu, pek muhtemelen meclis çoğunluğunu alamamış bir şekilde olsa da eskisine oranla İstanbul Büyükşehir koltuğunda daha güvenli bir şekilde oturuyor olacak. Bunun en temel nedeni de Şişli, Kadıköy, Beşiktaş ve hatta görece alınma ihtimali zor olan Üsküdar gibi ilçeler dahil olmak üzere kendisine yüzde yüz bağlı bir ilçe belediye başkanları ekibi ile yola çıkması. Bu bağlamda da yapacağı icraatlar için daha seri ve güvenli hareket edebilecek.  İkinci olarak Ekrem İmamoğlu’nun de facto olarak hali hazırda da oturduğu CHP Genel Başkanlığı koltuğunda etkisini daha da belirgin olarak hissettireceğini söyleyebiliriz.

İMAMOĞLU’NUN GENEL BAŞKANLIK KONUMU PEKİŞECEK

İkinci olarak Ekrem İmamoğlu’nun de facto olarak hali hazırda da oturduğu CHP Genel Başkanlığı koltuğunda etkisini daha da belirgin olarak hissettireceğini söyleyebiliriz. Burada iki noktanın altını çizmek lazım. Birincisi, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi İmamoğlu’nun da bireysel oyu kendi partisinin üzerinde. Dahası partisi Genel Başkan Özgür Özel’de dahil olmak üzere kendisini bir şekilde bilinçli ya da bilinçsiz aşağı çekmeye çalışırken İmamoğlu’nun bireysel oyu CHP’nin üzerinde. Burcu Köksal’ın ettiği ‘densiz’ laflara, Özgür Özel’in hiçbir anlamı olmayan ‘darbe’ esprilerine karşın İmamoğlu’nun popülaritesi ve siyasal marka değeri değişmiyor. İşte bu da onu seçim sonrasında CHP içerisindeki en önemli güç merkezi yapacaktır. Kuşkusuz CHP bir şekilde yeniden kurultay sürecine sürüklenebilir ancak İmamoğlu’nun ciddi bir fark ile kazandığı İstanbul seçimi sonrasında bu ne Kemal Kılıçdaroğlu ekibinin yeniden partide yeniden etkili olmasına ne de Özgür Özel’in daha da güçlenmesine sebebiyet verir. İmamoğlu öngördüğüm gibi seçimi ‘göstere göstere’ Erdoğan’a rağmen ve ona karşı kazanırsa sadece 2028 yılında Cumhurbaşkanı adayı değil aynı zamanda da şu anda devlet içerisinde Erdoğan hegemonyasında ve onun ekibinden, halef adaylarının uygulamalarından bıkmış kadrolarında göz ucu ile izlediği kişi olacaktır. 70 yaşına gelmiş bir Erdoğan elbette devleti birçok yönü ile kontrol ediyor ama hayatın durmayan döngüsü onun çekim merkezi olmasının önüne geçiyor. Şu an için kendi kadrosundan onun yerine aday olan Hakan Fidan gibi isimler ise çoğunlukla kapalı bir kadro ile güvenlikçi söylemleri ile işlerini idare ediyorlar. Buna karşın eğer İmamoğlu kendisine daha çağdaş ve kapsayıcı bir hikaye bulabilirse devlet yapısında da bir çekim merkezi haline gelecektir. Kuşkusuz bu durum iş çevreleri, dünya siyaseti ve akademi ile eş güdümlü şekilde ilerleyecektir. Sonuç olarak İmamoğlu’nu 1 Nisan sabahı birden fazla koltukta oturuyor konumda bulabiliriz. Bu ilk başta büyük bir nimet gibi görülse de İmamoğlu hataların çok da iyi karşılık görmediği çetin bir seviyeye doğru yol alıyor. Umarım bunun bilincindedir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER