İmamoğlu operasyonunun bir ayı
SİYASETSaraçhane‘de bir hafta süren ve Türkiye tarihinin yakın döneminde rastlamadığımız yüzbinlerin müthiş protesto gösterileri, Özgür Özel’i CHP genel başkanlığından parti liderliğine taşıdı. Aynı zamanda 2023 seçimlerinde kurulan Millet İttifakı partilerini kapsayan, kısmen onları da aşan bir siyasi muhalefet liderliğine sıçrattı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’n bu konudaki iktidar partisini uyaran sosyal medya açıklaması, iktidarın hesaplarının yanlışlığına işaret eder nitelikte. CHP’nin son bir aylık süreçte düzenlediği Samsun, Yozgat mitingleri ve hafta sonu Şişli, Beylikdüzü’nde yaptığı gece mitingleri oldukça başarılı ve iktidar blokunu hayli tedirgin eden bir biçimde siyasal ivmeyi yükselttiği görülüyor. Yozgat mitingi birçok açıdan iktidar için milat olma işaretleri verdi.
AK Parti, bir biçimde yolunu bularak, yeniden iktidar olmak hedefine yönelik 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu operasyonuyla önemli ve kritik bir adım attı. Operasyonlara yönelik protestolar, ilk haftasından itibaren, öğrencilerin ve farklı alanlardakilerin beklenmedik yaygınlıkta ve kitlesellikte katılımı ile bir aydır sürüyor.
Göstericilerin binlercesi gözaltına aldı, yüzlercesi tutuklandı. AK Parti, ilk kez değişik toplumsal kesimlerin böylesi bir itirazıyla karşı karşıya. Bu kez bu itiraz bariyerini eskiden olduğu gibi kolayca aşabilmesi zor görülüyor.
19 Mart operasyonu ve sonrasındaki siyasal gelişmeler, ana muhalefet partisi CHP’yi dikkatleri çekecek ölçüde silkelenip kendisine gelmek ve yakın dönemle kıyaslandığında çok daha aktif bir muhalefet yapmak zorunda bırakmıştır.
Aslında CHP yönetimini, sokağa çıkmaya, siyaset tarzını, taktiklerini değiştirmeye ve erken seçim siyaseti izlemeye bizzat iktidar partisi mecbur bıraktı. Yapabileceği başka bir şey yoktu, peki niye?
Saraçhane‘de bir hafta süren ve Türkiye tarihinin yakın döneminde rastlamadığımız yüzbinlerin müthiş protesto gösterileri, Özgür Özel’i CHP genel başkanlığından parti liderliğine taşıdı. Aynı zamanda 2023 seçimlerinde kurulan Millet İttifakı partilerini kapsayan, kısmen onları da aşan bir siyasi muhalefet liderliğine sıçrattı.
CHP’nin başlattığı “Sandığı önümde, Cumhurbaşkanı Adayım Ekrem İmamoğlu’nu yanımda istiyorum” imza kampanyası nasıl seyreder bilmiyorum. Kısmen uzun süre sayılabilecek bir zaman diliminde düzenlenen imza kampanyasının arzulanan sonucu verip vermeyeceğini ve muhtemel sonuçlarını kestirmek zor.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu konudaki iktidar partisini uyaran sosyal medya açıklaması, iktidarın hesaplarının yanlışlığına işaret eder nitelikte.
CHP’nin son bir aylık süreçte düzenlediği Samsun, Yozgat mitingleri ve hafta sonu Şişli, Beylikdüzü’nde yaptığı gece mitingleri oldukça başarılı ve iktidar blokunu hayli tedirgin eden bir biçimde siyasal ivmeyi yükselttiği görülüyor. Yozgat mitingi birçok açıdan iktidar için milat olma işaretleri verdi.
CHP’nin kampanyasının iki hedefi var. İktidarın 2027’de gerçekleştirilecek bir erken seçim aracılığıyla RTE’yi yeniden başkan yapmasını engellemek ve İmamoğlu’nun serbest bırakılması ile cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak.
İktidar bloğu İmamoğlu operasyonu ile bu hedef yolunda tökezlemeye başladı. Ancak ana muhalefet partisinin bir aylık performansı sözünü ettiğimiz hedeflere ulaşmasına yetebilecek gibi görünmüyor.
Riskler ve fırsatlar
Sokaktaki itiraz, R.T.E karşıtlığını aşan, yeni bir siyasal rejimin politik kurucu iradesine, çerçevesine ve toplumsal muhalefet zeminine tam anlamıyla oturmuş değil. İtiraz etmenin sınırında isyan sürüyor ancak yeni bir kuruculuktan muhalefet hala çok uzak.
Bir diğer yandan CHP’nin başlattığı geniş zamanlı bu kampanyayı sürdürme konusunda, bizzat kendisinin örgütsel yapısı, parti içi ilişkileri, politik ve örgütsel mecali konusunda bir dizi soru hala olduğu yerde duruyor.
Üçüncüsü siyasi muhalefetin diğer bileşenleriyle tam ortaklaşma sağlanmış değil. Toplumsal muhalefetin farklı bileşenlerinin kurumsal yapıları bir aydır harekete geçmiş veya “Sandığı önümde, Cumhurbaşkanı Adayım Ekrem İmamoğlu’nu yanımda istiyorum” hedefini sahiplenmiş ve aynı hedefe farkı yollardan bir yürüyüş kolu oluşmuş değil.
CHP’nin sol tarafı boydan boya boş. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik yanı fazlasıyla boş/ zayıf. Sağcı, statükocu yanı ağır basıyor.
Sürecin başka bir handikabı, iktidarın DEM Parti bloğuyla sürdürdüğü müzakerenin ortaya çıkaracağı muhtemel sorunlar.
DEM Parti’nin yeni sürecin bir gereği olarak, CHP ile dayanışma sınırını aşan tam bir ortaklık kurması zor görünüyor.
Aslında her iki taraf da bu durumu cesaretli bir yaklaşımla çok rahat aşabilirler. Her şeyden önce yeni sürecin silah bırakmanın ötesine ne kadar geçen bir süreç olacağı belli değil. Ya da buna dair açık veya gizli şu an bir müzakere söz konusu değil.
Gelişmelere bağlı olarak iktidar ihtiyaç duyduğu ölçüde ve sınırlarda DEM Parti ile hak temelli bir müzakereye başvuracaktır.
Bu durum DEM Parti’nin iktidar blokundan beklentilerinin çıtasını koyabileceği yere işaret ediyor. CHP veya bir bütün olarak muhalefet için ise bir fırsat sunuyor.
Kürt seçmende yeni süreçte beliren umutları kapsayacak toplumsal barış yolunda iktidarın hazırlığını açık, seçik netleştirmektir. Yani iktidarın karşısına Kürt sorununda güncel yeni çözüm önerilerini cesaretle taşımaktır.
Değilse iktidarın Kürt seçmenle, DEM Parti seçmeniyle muhalefetin arasını açacak taktiklere başvurma ihtimali oldukça yüksek.
Bunun için iktidar, anayasada Kürtlerin haklarını da içeren bir makyaj hazırlığını seçimden sonra oylamaya sokmak üzere gündeme getirebilir. Kürtler de bu durumda “kazanamayacakları yerde AK Parti’yi kaybettirme politikasını” uygulamayabilirler. İktidarın umudu bu olsa gerek.
İlginizi Çekebilir