© Yeni Arayış

Heritage 2024 Fuarı'nın ardından

Heritage 2024 Fuarı'nın ardından

15-17 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen Heritage 2024 Fuarında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi standında bundan 23 sene öncesinden kalan anılar üzerinde konuştuğum Arkeoloji doktoru Fatma Çağım ÖZCAN’la sohbetimiz benim için bir arka plana sahipti. Heritage İstanbul fuarının en küçük standlarından birine sığsa da Kütahya’nın bendeki yeri çok özeldir. 11 Eylül 2001 ‘de Kütahya’daydım. Herkes gibi 11 Eylül’de nerede olduğumu ve ne yaptığımı çok iyi anımsıyorum. Ama 11 Eylül olmasaydı da Banka Müfettişliği göreviyle gittiğim Kütahya’yı unutmazdım. Kütahya’yı unutulmaz kılanların başında o zamanki Şube müdürünün iyi bir Bankacı olduğu kadar çevresine de duyarlı bir insan olmasının vesilesiyle tanıştığım Kütahyalıressam Ahmet Yakupoğlu gelir.  Bir kutup yıldızı gibi ülkemizden gelip geçen Süheyl Ünver hocanın el verdiği Yakupoğlu’nun evinde geçirdiğim birkaç saat eski Kütahya’ya bakan pencereden içeri dolan geçmiş özlemi ve Yakupoğlu’nun neyinden dışarı süzülen rindlerin ezgisiyle zihnimde sonsuzca yer etmişti. Naif ve Köylü Ressam Hüseyin Yüce ile de tanışmış hatta ondan bir de resim almıştım. Çavdarhisar’daki Roma kenti Aizanoi ile beraber Kütahya’nın heybeme doldurdukları daha pek çok şey vardı. 15-17 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen Heritage 2024 Fuarında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi standında bundan 23 sene öncesinden kalan anılar üzerinde konuştuğum Arkeoloji doktoru Fatma Çağım Özcan’la sohbetimiz benim için böyle bir arka plana sahipti. Heritage İstanbul fuarının en küçük standlarından birine sığsa da Kütahya’nın bendeki yeri çok özeldir. Ana konsepti Türkiye’de tarihsel mirasın paydaşlarını bir araya getirmek olan fuarla ilgili notları paylaşmadan edemedim. Bir öncesi 2020’de ondan önceki 2018’de yapılmış Heritage etkinliklerinin Fuar süresince panel alanında ve konferans salonunda kültür ve tarihe dair söyleşi ve konferanslarla program interaktif bir hal almıştı. AKP’nin uzun iktidarı boyunca kuramadığı kültürel hegemonyayı hiçbir zaman kuramayacağının tescillendiği 31 Mart’tan kısa bir süre sonraya tarihlenen fuar bu yönüyle de kültür bahsinde uzlaşmanın özellikle iktidar cephesinde ihtiyari olmaktan zorunlu hale geldiğini de göz önüne sermekteydi.

HERİTAGE ETKİNLİKLERİ VE AKP’NİN KURAMADIĞI KÜLTÜREL HEGEMONYA

Fuar İstanbul Kongre Merkezinde oldukça iyi düzenlenmiş bir ortamda gerçekleşti. Fuara Bakanlık, Belediyeler, İstanbul Valiliği, Kamu Kurumları, Üniversiteler, STK’lar, Yayınevleri, Özel şirketlerden 80’i, aşan bir katılım söz konusuydu. Bir öncesi 2020’de ondan önceki 2018’de yapılmış Heritage etkinliklerinin Fuar süresince panel alanında ve konferans salonunda kültür ve tarihe dair söyleşi ve konferanslarla program interaktif bir hal almıştı. Benim gittiğim ilk gün öğle sonrasında canlı ve hareketli bir ortam öne çıkmaktaydı. AKP’nin uzun iktidarı boyunca kuramadığı kültürel hegemonyayı hiçbir zaman kuramayacağının tescillendiği 31 Mart’tan kısa bir süre sonraya tarihlenen fuar bu yönüyle de kültür bahsinde uzlaşmanın özellikle iktidar cephesinde ihtiyari olmaktan zorunlu hale geldiğini de göz önüne sermekteydi. Bu duygu içinde gezdiğim fuar/sergiyi genel olarak çok başarılı bulduğumu ifade etmeliyim. İBB Miras ve onun koşulsuz rakibi Fatih Belediyesi fuarın en merkezi noktalarını parsellemiş adeta birbirlerine karşı da boy gösteriyorlardı. Ekrem İmamoğlu’nu hiçbir icraat yapmasaydı bile sadece İBB Miras için gösterdiği çaba için dahi çok özel bir yere koyardık. Fuarda benim için en ilginç duraklardan biri Tapu Kadastro Müdürlüğü standı oldu. Ortada bir Ayasofya Maketi ve sol yanında Vakıf Duası ve sağında Bedduası ile “Ayasofya Camisiciler”takımına skor artırma görüntüsü veren bu standın dış görünümüne yansıyan bu halin  yapılan işleri gölgelememesi gerektiği kanaatine vardım. Özel yetiştirilen ve tapu sicil defterlerini ve tapulara dair evrakları restore eden bir ekipti burada yer alan. Hakkı Şahin isimli çok özel bir kamu çalışanı ile tanıştım. İlk özel tapu kaydının 1847’de yapıldığı bu topraklarda bu 150 yılı aşan evrak yükünün geleceğe taşınması için ortaya konan fiziki çabayı ve fikri altyapıyı takdire şayan buldum. Tarihle eğitimin, geçmişle günümüzün ortak noktasını bulan bu çabanın en üst noktasında ise bir Trak atının madeni çarklar ve başka malzeme ile hayata geçirilmesi vardı. Alkışladım. Söyleyecek söz bulamadım.

TARİHLE EĞİTİMİN, GEÇMİŞLE GÜNÜMÜZÜN ORTAK NOKTASINI BULAN ÇABA

Fuarda en çok dikkatimi çeken üçüncü durak Kırklareli’nden gelmişti.  Kırklareli Olgunlaşma Enstitüsü’nün Trak Medeniyetinin giyim, yeme içme, savaş ve en önemlisi müzik alanında ortaya koydukları tarihsel mirası bugüne taşıyan çaba övgüyü sonuna kadar hak ediyor. Pan flütten, lire kadar pek çok antik çağ çalgısı gözü kara öğretmenlerin elinde, antik çizimlerden bugüne taşınmıştı. Tarihle eğitimin, geçmişle günümüzün ortak noktasını bulan bu çabanın en üst noktasında ise bir Trak atının madeni çarklar ve başka malzeme ile hayata geçirilmesi vardı. Alkışladım. Söyleyecek söz bulamadım. İstanbul Valiliğinin restorasyonlarını yürüten ve kendilerine Yadigar diyen Yapı Koordinasyon birimi ise bir tarafı ile giderek devleti tahakküm eden parti ile yadsınamaz ilişkisi nedeniyle önyargı doğururken yapılan işleri itibariyle övgüyü hak ediyordu. Onlarla hasbıhalden de içim rahat ayrıldım. Bu ülkenin petrolü de doğal gazı da, altını da, gümüşü de tarihsel mirasıdır. Bunları yerin altından çıkarıp insanlığa armağan ettikten sonra hiçbir şey yapmadan dursak yine de dünyanın en müreffeh ülkesi olabiliriz. Bu basit ve yalın gerçeği hatırlamak için Heritage fuarı müthiş bir fırsat olmuş yapanların eline aklına sağlık.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER