© Yeni Arayış

Hayat futbola fena halde benzer

Nebati Türkiye ekonomisine ne yaptıysa Montella da Türk Milli takımına aynısını yaptı. 5 maç 450 dakikanın %95’ini forvetsiz oynayarak geçirdi. Bu, bir tür faiz sebep enflasyon sonuç inadıydı. Oyun taktiğinden bahsetmiyorum, dizilişten ya da plandan değil. Bu konularda söz söyleyecek yetkinliğim yok. Nasıl 500 yıllık kapitalizmde enflasyon faizin sonucu değil sebebiyse 150 yıllık futbol oyununda da gol atmak forvetin görevidir.

“Hayat futbola benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir; ama aslında toplu oynanan yani insanların bir tamilde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin. Evet kaybedersin.”

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminin unutulmaz repliğidir bu.

Sadece bu filmde değil pek çok filmde ve kitapta futbolla hayat arasında bağ kurulmuş alegoriler yapılmıştır.

Türkiye’nin toplum olup olmadığını sorgulamamıza fırsat verecek alıntı ise Cezayir kökenli Fransız futbol efsanesi Zidane’dan geliyor.

"Futbol, ​​siyasi veya dini farklılıklara bakılmaksızın, bütün bir ülkeyi bir araya getirebilecek tek şeydir."

Yine de akıl tutulmasına karşı sağduyudan yana olan ve hem futbolu hem de ülkeyi onurlandıran tavırları da gördük.

Sevgili Berna Can’ın dediği gibi “hiçbir zaman Bozkurt işareti yapmayacak olmamız bu ülkenin milli takımını sadece Bozkurt işareti yapanlara terk edeceğimiz” anlamına gelmiyor.

Avrupa’da aşırı sağı lanetleyip kendi yurdunda aşırı sağ deyince bana mı diyorsun havasında olanları yeterince tanıyoruz.

50 yıldır mermere su damlasa mermer delinir. Ben de 5 yaşımdan beri futbol maçı seyretmeme istinaden Hollanda-Türkiye maçının sportif tarafında Türkiye’nin ekonomide yaşadığı acayipliklerin bir benzerini gördüm.

Nebati Türkiye ekonomisine ne yaptıysa Montella da Türk Milli takımına aynısını yaptı.

5 maç 450 dakikanın %95’ini forvetsiz oynayarak geçirdi. Bu, bir tür faiz sebep enflasyon sonuç inadıydı.

Oyun taktiğinden bahsetmiyorum, dizilişten ya da plandan değil. Bu konularda söz söyleyecek yetkinliğim yok.

Nasıl 500 yıllık kapitalizmde enflasyon faizin sonucu değil sebebiyse 150 yıllık futbol oyununda da gol atmak forvetin görevidir.

Golü defans oyuncularının da atabiliyor olması forvetsiz oyunu doğrulamaz. Öyle olsa 39 yaşındaki Ronaldo sahada gezinirken takımda yer bulmazdı.

İspanya maçından sonra emekli olan Alman Kroos son bir daha göreve çağrılmazdı.Montella’nın bunu neden yaptığını bilmiyorum. Hangi gerekçeler buna yol açtı anlamam olası değil. Beşiktaşlıyım ama Beşiktaş düşmanı olduğu için ağırlıkla Beşiktaş’tan gelen forvetleri oynatmıyor argümanını mantıklı bulmuyorum.

Bırakın Beşiktaş’ın genç Semih’ini ya da usta Cenk’ini. Umut Nayır’dan ya da daha da az tanınan bir forvetten bile yararlanabilir takım kurgusuna forvet ekleyebilirdi.

Yapmadı. Yapmak istemedi. Nasıl ki gözümüzün önünde ülke iktisadı irrasyonaliteye kurban edildiyse futbol takımının da başına aynı geldi.

Ülkenin protoplazmasına sinmiş; “ben yaparım olur”. “Bak oldu”. “Eğrisi doğrusuna denk geldi” algısının ona empoze edildiğini kanıtlayamam ama buna sonuna denk inanıyorum.

Montella’nın akıllı ama takıntılı olduğunu düşünüyorum. Bozuk saatinin doğru göstermesi onu hatalarını görmekten alıkoydu. Tıpkı ülkeyi yöneten takıntılı akıl gibi.

MONTELLA, AKILLI AMA TAKINTILI

Bu konuda tuhaf biçimde futbolun tepesine yerleşen Büyükekşi/Altıntop tandeminin etkisi olduğunu düşünüyorum. Futbol aklının, sağduyunun yerini parasal/politik gücün, ilişkilerin almasını akıllı bir insanın algılaması fazla uzun sürmese gerek.

Montella’nın akıllı ama takıntılı olduğunu düşünüyorum. Bozuk saatinin doğru göstermesi onu hatalarını görmekten alıkoydu. Tıpkı ülkeyi yöneten takıntılı akıl gibi.

Tekeri patlak bir arabanın yokuş aşağı gidebilmesi gibi alınan sonuçların anlamsız kurguyu ödüllendirmesi Montella’yı bu takıntı ile baş başa bıraktı.

Ekonominin gözümüz önünde batışına Türk Tipi Ekonomi yaftası ile şirinlik muskası takan yandaş kalemlerin futbol versiyonları da bu değirmene su taşıdı.

Türkiye’de otokrasi denemelerinin yoğunlaştığı en ağır zamanlarda bile futbol yazarlarının iyi kötü sistemi eleştirdiğini görmüştük. Ama futboldaki başarının ekonomik krizin etkilerini bloklayacağı beklentisindeki devlet kanalı TRT bu defa başarıyı pazarlama konusunda kararlıydı.

Pirrus Zaferlerini arka plandaki müthiş boşluğu göz ardı ederek Normandiya Çıkarması, Waterloo, Mohaç eşleniği olarak satışa sundu.

Hollanda’ya yenilen Türkiye’nin 22 kişilik kadrosu değildi. Hollanda’ya yenilen bu basit oyunu karmaşıklaştıran akıldı.

Ekonominin kuralı olmaz diyerek parası pula çevrilen bir toplum için futbolun kurallarının çiğnenmesinin haber değeri yok diyorsanız siz de haklısınız. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER