Hayat boşlukları sevmez
PSİKOLOJİKaybettiğimiz her şeyin yerine, bize bir şeyler öğretmiş olan, daha olgun ve daha anlamlı bir güzellik gelir. Bu, yaşama duyduğumuz güveni tazeleyen ve her yeni güne umutla bakmamızı sağlayan güçlü bir inançtır; çünkü hayat, gidenlerin boşluğunu yeni anlamlarla doldurur.
“Giden her şeyin yerine çok daha güzeli gelir” inancı, hayatın döngüselliğini ve sürekli yenilenmeyi anlatan derin bir kavrayıştır. İnsan, hayatın akışı içinde zaman zaman kayıplarla ve ayrılıklarla karşılaşır, ancak bu kayıpların ardında saklı olan umut, her şeyin yeniden filizlenebileceği fikridir. Bu düşünce, edebiyatta ve felsefede sıkça işlenen, insana dayanma gücü veren bir temadır.
Halil Cibran, Ermiş adlı eserinde şöyle der: “Acınız, anlayışınızın kırıldığı kabuktur.” Bu söz, giden her şeyin aslında bizde bir dönüşüm yarattığını, içsel dünyamızda yeni tohumlar ektiğini vurgular. Kırılan ya da eksilen yanlarımız, bizi daha geniş bir anlayışa ulaştırır ve zamanla, kendimizi buluruz. Cibran’ın bu satırları, kayıpların ve gidenlerin bir anlam taşıdığına ve yeni kapılar açtığına dair derin bir inanç sunar.
Şems-i Tebrizi ise, Dört Kapı Kırk Makam eserinde, “Her şey olması gerektiği gibi olur; giden, bir sebep ile gitmiştir ve boş kalan yeri çok daha kıymetli bir şeyle dolacaktır,” der. Şems’in bu ifadesi, ilahi bir düzenin varlığına işaret eder. Ona göre, her gidiş bir boşluk bırakır; ama bu boşluk, yeni gelen güzelliklerle dolmaya hazır bir alandır. Gidenin ardından gözyaşı dökmek doğaldır, ama o boşluğu yeni deneyimlere, insanlara ve anlamlara açmak bize daha zengin bir hayat sunar.
Doğanın dört mevsimi gibi, hayat da döngülerden oluşur; her sonbaharın ardından bir kış gelir ama kışın soğuğu geçtikten sonra baharın tazeliği ve renkleri, ruhu yeniden canlandırır. Her kayıp, içimizde yeni bir başlangıcın tohumlarını eker ve zamanla o tohumlar filizlenir.
HER KAYIP, İÇİMİZDE YENİ BİR BAŞLANGICIN TOHUMLARINI EKER
Özdemir Asaf da, “Bir insanın hayatına giren herkes iz bırakır ama her iz, bir öncekinden daha değerli olan yeni bir iz için alan açar,” diyerek, ilişkiler ve ayrılıklar üzerinden bu döngüyü tarif eder. Onun şiirsel dünyasında, kaybettiklerimiz ve gidenler, bizde bir iz bırakır; ama her iz, bir sonrakine yer açar. Yaşam, sürekli bir akış içinde, her defasında bize daha çok öğreterek ilerler. Böylece, her kaybın aslında bizi daha güçlü, daha olgun ve daha derin bir insan yaptığına inanırız.
Bu inanç, insanın hayatta kendini sürekli yenileyebileceği umudundan kaynaklanır. Doğanın dört mevsimi gibi, hayat da döngülerden oluşur; her sonbaharın ardından bir kış gelir ama kışın soğuğu geçtikten sonra baharın tazeliği ve renkleri, ruhu yeniden canlandırır. Her kayıp, içimizde yeni bir başlangıcın tohumlarını eker ve zamanla o tohumlar filizlenir.
Böylece, kaybettiğimiz her şeyin yerine, bize bir şeyler öğretmiş olan, daha olgun ve daha anlamlı bir güzellik gelir. Bu, yaşama duyduğumuz güveni tazeleyen ve her yeni güne umutla bakmamızı sağlayan güçlü bir inançtır; çünkü hayat, gidenlerin boşluğunu yeni anlamlarla doldurur. Sahip olduğunuz her şey geri döner fakat “dönüşmüş olarak”
İlginizi Çekebilir