© Yeni Arayış

Harris mi Trump mı: Orta sınıfın yeniden yükselişi mi yoksa zengini daha zengin yapmaya devam mı?

Harris'in ekonomi programının ana ekseni çok net: Düşük gelirli Amerikalıların orta sınıfa doğru tırmanmalarına yardımcı olmak amacıyla devlet müdahalesi ve devlet yardımının bir karışımını uygulamak. Trump'ın söylemi daha basit: İlk Başkanlık döneminde olduğu gibi, Amerika'yı yine zenginleştireceğini söylüyor.

ABD seçimleri aşırı güç elde edecek bir otokratın ikinci zaferi ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağı açısından dünyanın gündeminde. Zaten sorunlu demokrasilerin alacağı yeni bir darbe “düzenin” savrulma hızını mutlaka artıracak. Sonuçlarını öngörmek kolay değil. 

Fakat dikkatten kaçamayacak ölçüde bir fark da her iki adayın ekonomi programı detaylarında var. Her iki aday da daha güçlü bir ekonomi için piyasalara müdahale etmek üzere gücünü kullanan güçlü bir federal hükümet vizyonu yansıtıyor. Finansallaşan ekonomilerin aktörleri kuşbakışı Trump’ın da Harris’in de ekonomik planlarını devreye sokmaları ile bütçe açıklarını yükselteceklerini ve enflasyonu yükselteceklerini söyleyip geçiyor. 

Oysa, Harris ve Trump ekonomi konusunda açıkça zıt planlara sahip. 

Harris'in ekonomi programının ana ekseni çok net: Düşük gelirli Amerikalıların orta sınıfa doğru tırmanmalarına yardımcı olmak amacıyla devlet müdahalesi ve devlet yardımının bir karışımını uygulamak.

Trump'ın söylemi daha basit: İlk Başkanlık döneminde olduğu gibi, Amerika'yı yine zenginleştireceğini söylüyor. Konut fiyatlarını düşürmek için milyonlarca göçmeni sınır dışı etmek, daha fazla şirketi Amerika'da üretmeye zorlamak için ABD'nin ticaret yaptığı her ülkeden ithal edilen mallara %20 vergi koymak, ABD’li şirketler için vergiyi daha fazla indirmek, sosyal güvenlik yardımları üzerindeki gelir vergilerini kaldırmak, başkanlığının ilk 100 gününde, araba sigortası maliyetlerini “bir şekilde” düşürmek ve enerji fiyatlarını yarıya indirmek. 

Trump'ın planlarının, ithalata uygulamak istediği yeni vergilerden elde edilecek ek gelirler hesaba katıldıktan sonra bile, Amerika'nın zaten hızla büyüyen ulusal borcuna önümüzdeki on yıl içinde 4 trilyon dolara yakın bir ekleme yapabileceği hesaplanıyor. Sadece vergi indirimleri planlarının maliyeti on yılda 7 trilyon dolar civarında ek bir yük bütçe adına. 

ABD resmi verilerine göre, Trump 2017'de Başkan olduğunda 20 trilyon dolar olan toplam federal borç şu anda 35 trilyon dolar. Trump döneminde yaklaşık 7,8 trilyon dolar artan borç, Biden döneminde ise şu ana kadar yaklaşık 7,3 trilyon dolar arttı. Harris’in seçilmesi halinde devam edeceği Biden bütçe planında (Mart 2024) büyük ölçüde şirketler ve yüksek gelirliler üzerindeki vergilerin artırılması yoluyla önümüzdeki on yıl içinde açığın yaklaşık 3 trilyon dolar azaltılması planlanıyor. 

ABD’nin ulusal borcu GSYİH’nin %99’una ulaşmış durumda ve bu yılki bütçe açığının GSYH'nin %7'si, yani yaklaşık 2 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor. 

Borç seviyesindeki artış geçmiş on yıla göre daha yüksek faizle birleştiğinde ABD ekonomisi adına kötü bir döngü demek. Trump ve Biden döneminde borcun artmasına neden olan faktörler ise ABD ekonomisinin gelecekteki büyüme potansiyelini etkilemesi açısından önemli. Daha net ifadeyle Trump döneminde şirketlere yüksek vergi indirimleri ile yükselen borç, Biden döneminde altyapı harcamaları ve sosyal transferler nedeniyle yükselmiş durumda. Evet, artan borç her durumda enflasyon yaratacak olsa da büyümenin sürdürülebilir ölçüde güçlü olması borcun enflasyon yaratmasını da engelleyecek bir faktör.

İşte bu nedenle orta sınıfa odaklanan ekonomi politikalarını gelecek on yılda sadece ABD için değil, dünyanın birçok gelişmiş ekonomisinde artan oranda izliyor olacağız. Türkiye’de 22 yıllık iktidarının ilk yarısında orta sınıfa odaklanarak güçlenen AKP, ikinci döneminde orta sınıfı çökertme yolunda ilerliyor. Orta sınıfın yeniden odağa koymayı hedefleyen muhalefet ise şimdilik kapsamlı bir değişim programı açıklayabilmiş değil.  

Türkiye özelinde yeni dönemde kazananının orta sınıfa nefes aldıracak, düşük gelirliyi orta sınıfa ekleyecek politikalar üretenler olacağını söylemek için kâhin olmak gerekmiyor. 

Yeniden ABD’ye dönelim. 

Harris, son on yılda Demokrat siyasete hâkim olan ilerici ekonomi anlayışına kendi damgasını vurma peşinde. Bu bakışta amaç, kendileri ve çocukları için servet inşa etmekte zorlanan düşük gelirli ve orta sınıf kesimlere yardımı finanse etmek için şirketler ve çok yüksek gelirlileri vergilendirmek.

İLERİCİ EKONOMİK GÖRÜŞ: ORTA SINIF ETRAFINDA

Harris, son on yılda Demokrat siyasete hâkim olan ilerici ekonomi anlayışına kendi damgasını vurma peşinde. Bu ekonomik düşünceye göre, rekabet kendi başına bırakıldığında özel piyasalarda önemli çarpıklıklar oluşuyor. Sonuç, gelir dağılımında bozulma, sıklaşan ekonomik kriz döngüsü ve demokraside kayıplar. Dolayısıyla Demokrat Parti’ye hâkim olan ilerici ekonomik görüşe göre federal hükümetin rekabeti teşvik etmek ve özel piyasalardaki çarpıklıkları düzeltmek için agresif bir şekilde hareket etmesi gerekli. 

Bu bakışta amaç, kendileri ve çocukları için servet inşa etmekte zorlanan düşük gelirli ve orta sınıf kesimlere yardımı finanse etmek için şirketler ve çok yüksek gelirlileri vergilendirmek. Eş zamanlı olarak Harris ve bu akımı benimseyenler büyük ekonomik fayda sağladıklarını düşünerek küresel ısınmayla mücadele için gerekli teknolojileri üreten ya da uygun fiyatlı konutlar inşa etmek gibi işlerle uğraşan şirketlere büyük vergi indirimleri öneriyor.

Trump tam da bu nedenle McCarthyciliği kendi seçmenine ima ederek Harris’i “komünist” olmakla suçluyor.

ABD ekonomisindeki orta sınıfa Pew Research’ün verileriyle yakından bakalım o zaman. 

1971’de Amerikalıların %61'i orta sınıf hanelerde yaşıyordu. 2023 yılına gelindiğinde bu oran %51'e düştü.  Bu değişim aynı zamanda Amerikalıların finansal olarak eskisine göre çok daha ayrışmış olduğunu da gösteriyor.  1971'den 2023'e kadar düşük gelirli hanelerde yaşayan Amerikalıların oranı %27'den %30'a çıkarken, üst gelirli hanelerdeki oran ise %11'den %19'a yükseldi. Dikkat çekici bir şekilde, üst gelir grubundaki artış, alt gelir grubundaki artıştan daha fazla. Orta sınıfın bir başka kaybı daha var: 1970'ten bu yana gelirindeki artış, üst gelir katmanının gelirindeki artışın gerisinde. 

Özetle ABD ekonomisinde son 50 yıla damgasını vuran, fakirlerin oranı artarken zenginlerin daha zenginleştiği, orta sınıfın gelirindeki artışın zenginlerin gelirindeki artışın gerisinde kaldığı bir ekonomik ilerleme. 

Harris Başkan seçilmesi halinde 2017’de Trump’ın %35’ten %21’e düşürdüğü kurumlar vergisi oranını %28'e çıkarmaya çalışacak. Bu değişikliğin çeşitli hesaplamalara göre on yıl içinde bütçe açığını 1,0-1,4 trilyon dolar azaltacağı hesaplanıyor. Biden yönetiminin açıkladığı şekliyle gerçekleşmemiş sermaye kazançları da dahil olmak üzere 100 milyon dolar varlığı olan kişilere %25 asgari vergi getirme planını Harris benimsediğini söylüyor. 

HARRIS’IN ORTA SINIF PLANI

16 Ağustos'ta Harris, ABD Başkan’ı olması halinde devreye sokacağı ilk 100 günlük hareket planını açıkladı. Hedefinde, önce Küresel Finansal Kriz, ardından pandemi süreci ve izleyen yüksek enflasyon döneminde örselenen “orta sınıfı” yeniden güçlendirmek var. Harris, orta sınıf için vergileri düşüreceğini, market masraflarını azaltacağını, fahiş fiyatlarla mücadele edeceğini, ev sahibi olmanın ve kiralamanın maliyetlerini düşüreceğini, reçeteli ilaçların maliyetlerini düşürmeye devam edeceğini ve milyonlarca Amerikalının tıbbi borçlarını hafifleteceğini söyledi.  

Planın vergi ve harcama unsurları ana hatlarıyla aşağıda: 

Çocuk Vergi Kredisinin tamamen iade edilebilir hale getirilerek genişletilmesi, temel kredinin 2.000 dolardan 3.000 dolara çıkarılması ve kredinin yaşamlarının ilk yılındaki çocuklar için 6.000 dolara ve altı yaşın altındaki diğer çocuklar için 3.600 dolara yükseltilmesi. Sağlık sigortası satın alan hane halklarının ödediği primleri azaltan ve 2025 sonunda sona erecek olan Ekonomik Bakım Yasası sübvansiyonlarının uzatılması. Vergi amaçlı olarak bakmakla yükümlü olduğu çocuğu olmayan işçiler için mevcut krediyi artırarak Kazanılmış Gelir Vergisi Kredisinin genişletilmesi. Peşinat maliyetini karşılamaya yardımcı olmak için 25.000 dolara kadar İlk Kez Ev Sahibi Olanlara Vergi Kredisi oluşturulması. Lüks olmayan konut inşa etmek için vergi teşvikleri, uygun fiyatlı konutların geliştirilmesini desteklemek için mevcut vergi kredilerinin genişletilmesi ve 40 milyar dolarlık bir konut inovasyon fonu ile uygun fiyatlı konutların daha fazla desteklenmesi. İnsülin maliyetini sınırlayarak, ilaç müzakerelerini hızlandırarak ve ilaç üreticileri arasında şeffaflığı ve rekabeti artırarak reçeteli ilaç maliyetlerinin düşürülmesi.

Harris’in açıkladığı ekonomi planının ana hatları “Amerikan Aileleri için Maliyetleri Düşürme Gündemi” isimli.  Kısaca hedefinde finansallaşan ekonomilerde bozulan gelir dağılımında araya sıkışan orta sınıfı güçlendirmek var.  Harris’in planının temeli orta sınıf adına fiyatları düşürmeyi amaçlayan düzenleyici değişikliklere odaklanırken aynı zamanda önemli mali etkileri olan çeşitli vergi kredisi ve harcama değişikliklerini de içeriyor.

Bu plandaki politikaların uygulanmasının ABD bütçesine 10 yıl içinde yaratacağı ekstra yük 1,7 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Geçici “konut politikaları” kalıcı hale getirilirse bu rakam 2 trilyon dolara çıkacak. Demokrat aday Harris daha önce bahşişlerden alınan vergilerin kaldırılmasını ve asgari ücretin yükseltilmesini önermişti. Bunun on yıl içinde 100 ila 200 milyar dolar arasında bir maliyeti olacağı hesaplanıyor. Mevcut federal asgari ücret bahşişler dahil saat başına 7,25 dolar; Harris daha önce eyalet düzeyinde saat başına en az 15 dolarlık bir asgari ücretten bahsetmişti.

Harris ayrıca diğer politikaların yanı sıra eğitim, çocuk bakımı ve uzun süreli bakımı destekleyen planlar açıklayacağını söyledi.

Harris bu maliyetleri şirketler ve yüksek gelirliler üzerindeki vergilerle karşılamayı planladığını açıkladı ancak adımlar net olarak ilan edilmedi. Harris Başkan seçilmesi halinde 2017’de Trump’ın %35’ten %21’e düşürdüğü kurumlar vergisi oranını %28'e çıkarmaya çalışacak. Bu değişikliğin çeşitli hesaplamalara göre on yıl içinde bütçe açığını 1,0-1,4 trilyon dolar azaltacağı hesaplanıyor. Biden yönetiminin açıkladığı şekliyle gerçekleşmemiş sermaye kazançları da dahil olmak üzere 100 milyon dolar varlığı olan kişilere %25 asgari vergi getirme planını Harris benimsediğini söylüyor. 

Orta sınıf Amerikalıların %65'i mali açıdan zor durumda ve hayatlarının geri kalanında da bu durumun değişmesini beklemiyor. Ekonomi canlı olmasına rağmen pek çok Amerikalı mevcut ihtiyaçlarının ötesini planlayamaz halde.

ORTA SINIF: İSTİKRARLI BÜYÜME VE DEMOKRATİK GELİŞME

Ulusal Gerçek Yaşam Maliyeti Koalisyonu verisine göre ABD’li orta sınıfın durumu umut verici değil: Orta sınıf Amerikalıların %65'i mali açıdan zor durumda ve hayatlarının geri kalanında da bu durumun değişmesini beklemiyor. Ekonomi canlı olmasına rağmen pek çok Amerikalı mevcut ihtiyaçlarının ötesini planlayamaz halde. 

Keynes, 1936 tarihli “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” kitabında orta sınıf ile ekonomik büyüme arasındaki temel bağlantılardan birini tanımlarken “yatırımı teşvik etmek için istikrarlı orta sınıf tüketimine ihtiyaç vardır” demişti. Yatırım ekonomik büyümeyi tetikler, ancak özel sektör bu yatırımları yapabilmesi için yeterli genel tüketim seviyelerine ihtiyaç duyar. 

Bu nedenle durgunluk dönemlerinde politika yapıcılar, tüketimi yeni yatırımları teşvik edecek seviyelere yükseltmek umuduyla talebi canlandırmaya çalışırlar. Keynes’in sözlerinde büyük ölçüde unutulan ise Keynes'in büyümeyi canlandırmak için yeterli talebi yaratmada orta sınıfa işaret ederken gelir dağılımındaki aşırı eşitsizliğin talebi baskıladığını ve dolayısıyla büyümeyi azalttığını anlatması.

Keza, unutulmaması gereken bir önemli faktör de orta sınıfın ekonomik büyümenin, istikrarlı ekonomilerin olmazsa olmazı olduğu kadar demokratik gelişmenin de sürükleyicisi olması.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER