© Yeni Arayış

Haleva’nın yolu daima açık olsun

Güleryüzlü, sakin, mütevazi bir kişilikti Haleva. Uzaktan da olsa onun kişilik özelliklerini hissettim. Zor zamanlarda görev yaptı. Terör saldırıları, İstanbul’da Yahudi nüfusunun azalması, vakıfların, sinagogların, okulların yönetim zorlukları.

Yahudi toplumunun dini lideri Hahambaşı İsak Haleva bu dünyadan sessizce uzaklaştı… 

Bir ilişkim olmasa da, çok karşılaşmışlığım var. İstanbul’a değer katan insanlardan birinin kaybından dolayı üzüldüm. İçimden bir şeyler söylemek geldi.

Güleryüzlü, sakin, mütevazi bir kişilikti Haleva. Uzaktan da olsa onun kişilik özelliklerini hissettim. Zor zamanlarda görev yaptı. Terör saldırıları, İstanbul’da Yahudi nüfusunun azalması, vakıfların, sinagogların, okulların yönetim zorlukları. Şehrin kadim topluluklarından biri olan Yahudiler’in kamusal alandan silinmesi.  

Belki de 2003’teki Galata’daki patlamadan tesadüfen kurtulmuş olmamız bende bu yakınlık hissini yaratmış olabilir. Her Cumartesi sabahı, tam da patlamanın olduğu saatte Büyük Hendek Caddesi’ndeki Neve Şalom’un karşısındaki pastaneden semtte çalışma yapan dernekteki gönüllülere bir şeyler almaya gidiyordum. Bir arkadaşımın telefonu beni birkaç saniye geciktirdi. 

Dediğim gibi özel bir dostluğumuz, tanışıklığımız olmadı. Kendisiyle birkaç kere karşılaştık, küçük bir yakınlığımız oldu. Her seferinde onu güler yüzüyle karşılaştım.

Çevresinde de hep aynı güler yüzlü, mütevazı, çalışkan insanları gördüm.

Haberi duyunca ister istemez bu karşılaştığımız anları anımsadım.

Bunlardan biri Bankalar Caddesinde yer alan Kamondo merdivenlerine plaket çakma töreni. 

Kamondo merdivenleri hiç şüphem yok, şehrin en güzel merdivenleridir. Bu mücevher değerindeki şehirsel anıtın 80’li yılların sonuna doğru yüzeyleri kötü vaziyette taraklanmış, kenarlarındaki çiçeklikler de toprak akmasın diye betonlanmıştı. Bu ünlü merdivenlerinin üzerinde yalnızca “sponsor” olarak bu berbat işi yapan inşaat şirketinin adı yer alıyordu. Bu da bana dert olmuştu.

Plaketi Galata’daki bir pantografa hazırlattım. Elimde kocaman bir çekiç ve beton çivileri ile önceden gittim, Haleva’yı beklemeye başladım. İçimden ya gelmezse? Ya ciddiye almazsa diye geçiriyordum. Öyle ya, cemaatten olmayan bir kişiyim. Böyle işler hiçbir sorumluluğu, yetkisi olmayan benim gibilere mi kalır? Hayret, tam zamanında geldi. Belediye başkanı da geldi. Plaket küçüktü, ama zannedersem simgesel değeri yüksekti.

Benzer bir başka olay: İlk modern belediyenin kurucularından olan Abraham Salomon döKamondo ve ailesinin Hasköy tepesindeki anıt mezarının onarımı.

Viyadük yapıldığında öğrenciydim. Hasköy’ün tepedesinki neo-gotik yapı ilgimi çekmişti. Babam da Kamondolar’ın hikayesini bana anlatmıştı. 

Neredeyse bir otuz yıl sonra bir gün Beyoğlu Belediyesi’ndeki bir toplantıya gittiğimde Hasköy’deki Kamondo ailesinin anıt mezarının yerine yapılacak Beyoğlu Belediyesi’nin hizmet binasının projelerini gördüm.

Belediye Başkanı’nın Abraham Kamondo’nun ilk modern belediyenin kurucularından olduğundan haberi yoktu. Elbette ki tramvay, vapur gibi şehirsel altyapı hizmetlerinin geliştirilmesindeki rolünden de, İtalyan birliğinin kurulmasına verdiği destekten dolayı aldığı kont ünvanından, 2. Abdülhamit’in yakın arkadaşı olduğundan falan da. Bunları anlatınca zamanın belediye başkanı Kadir Topbaş bana sordu: “Çöp kamyonlarını da oraya yerleştirdik, bu binayı da yapmayalım mı?” Ben de “evet belediyenin kurucusunun mezarının üzerine bunu yapmayın, çok ayıp olur” dedim.

Ama bir zamanlar 25 bin Yahudi’nin yaşadığı Hasköy’deki mezarlık alanı çoktan çöp toplama alanına dönüştürülmüştü. Belediyenin “yaparsanız, çok ayıp olur” denmesine rağmen duracağı yoktu. Mezarlık alanını inşaat yapılacak bir boşluk gibi görülüyordu.

Bu bana dert oldu. Bir çare aramaya başladık.

Kurban kesim merkezi yapılmak istenen anıt mezar ve mezarlık alanı gönüllü çalışmalar ve onun da desteği ile kurtarıldı. Hahambaşılık projeyi sahiplendi. Son ana kadar yapılan engellemelere rağmen çalışmalar başarıyla gönüllüler tarafından yürütüldü ve Abraham Kamondo’nun kendisinin, çocuğunun ve eşinin kırılan ve kaybolan mezar taşı parçaları bulundu, restore edildi. 

Galata'da Ahde Vefa Etkinlikleri düzenledik. Hahambaşılık ve belediye etkinlikleri sahiplendi. Başlığı Cengiz Aktar koydu. Nora Şeni programı geliştirdi. Naim Güleryüz dirayetiyle çalışmaları koordine etti. Stefan Yerasimos'u, Zafer Toprak’ı verdikleri destek için anmak gerekli. Bir hafta süren etkinliklerde yürüyüş rotaları oluşturuldu, Osmanlı Bankası Müzesi'nde konferanslar düzenlendi, Karaköy sinagogunda sergi açıldı, yemekler tanıtıldı. Bilgi Üniversitesi broşürleri bastırdı. Bunların hepsi gönüllü çalışmalarla gerçekleşti.

Kurban kesim merkezi yapılmak istenen anıt mezar ve mezarlık alanı gönüllü çalışmalar ve onun da desteği ile kurtarıldı. Hahambaşılık projeyi sahiplendi. Son ana kadar yapılan engellemelere rağmen çalışmalar başarıyla gönüllüler tarafından yürütüldü ve Abraham Kamondo’nun kendisinin, çocuğunun ve eşinin kırılan ve kaybolan mezar taşı parçaları bulundu, restore edildi. Hahambaşı olarak sessizce, hiçbir şey söylemeden meseleyi sahiplendi. Doğru kişileri görevlendirdi, sakince, hiçbir tartışmaya girmeden işlerin yolunda gitmesini sağladı. O sırada Yeni Akit isimli gazetenin ön sayfasındaki yapılan çalışmaları ötekileştiren “Kamondolar hayırsever değil, vampirdi” başlığını hatırlıyorum. 

Dedim ya zor zamanlardı. Galata’daki patlamada az kalsın hepimiz havaya uçuyorduk. O kendi başına ayrı bir hikayedir. Hasköy'de gene Mayor Sinagogu ve çevresinde yapılan çalışmalar. Neve Salom saldırısından sonra mağdurlara yardım çalışmaları…

Helava bunların hepsinde kucaklayıcı bir rol üstlendi. Çevresindeki insanlarla en zor durumlarda dahi ihtimamlı ilişkiler nasıl hayata geçirilir, nasıl dostluklar geliştirilir ve yaşatılır...

Bu açıdan da örnek oldu. Zannedersem zor zamanlarda aynı duyguları, aynı dertleri paylaştık.

Hatırası önünde dostlukla, saygıyla, sevgiyle eğiliyoruz. Yolu açık olsun.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER