Güney Kore ekonomisinden iyi ve kötü dersler…
GENELTürkiye ve diğer orta gelirli ekonomilerin genellikle başardığı şekilde ürün çeşitlendirmesi yapmasının ötesinde Güney Kore’nin kalkınma yolunda ilerlemesinin sırrı artan oranda bilgiye dayalı ürünlere geçmeyi başarmış olması. Bu geçiş üretme becerisinden çok daha fazlasını gerektirir. Yerli teknolojik ve beşerî sermaye kabiliyetlerinin yükseltilmesiyle hızlandırılır.
Son birkaç haftada küresel ekonomi ile ilgili akan başlıklar arasında iki manşet dikkat çekiciydi. Hele Türkiye’nin kısır gündeminden sıkılan ekonomistler için. Bir tanesi yıldızı giderek parlayan Vietnam’da altyapı ve şehirleşme hamlesini ilerletmek için Güney Kore modelinin örnek alındığı ve Güney Koreli uzmanlarla beraber çalışılacağıydı. Diğeri ise, 2024’e zayıf büyüme ile başlayan Güney Kore ekonomisinde ihracat artışı devam ederken özellikle yatırım ve inşaat sektörlerinde yaşanan sıkıntılı dönem nedeniyle yılın ikinci çeyreğinde önceki çeyreğe göre %0,2 daralmasıydı. Güney Kore ekonomisinin bölge ekonomilere ders verecek tecrübeleri yanında geleceğiyle ilgili birtakım sıkıntıların varlığına işaret etmesi açısından bu iki haber merak uyandırdı.
Nisan’da Financial Times’ta çıkan "Güney Kore'nin ekonomik mucizesi sona mı erdi?" başlıklı makale de vardı. Biz seçim sonuçlarına gömülmüşken makaleden çıkan ana fikir Güney Kore'nin onlarca yıllık büyümesinin, ekonomik modelini değiştiremediği için azaldığıydı. Türkiye’nin bir türlü kurgulayamadığı sağlıklı sürdürülebilir büyüme modeli eksikliği açısından da düşünmeye sevk etti. Güney Kore'nin 40 yıldan fazla bir süredir devam eden kalkınma başarısının ardındaki unsurlar yazılan çok sayıda makale ile tanımlanalı çok oluyor: Makro istikrar, sağlam temel eğitim, uygulamalı araştırma sonuçlarına yapılan yatırımlar, ihracat odaklılık ve kalkınma hedeflerine ulaşmaya odaklanmış bir kamu sektörü. Büyümenin motoru görevini alanlar da Samsung, Hyundai ve LG gibi özel sektöre ait birkaç yerli imalat firması. Bu firmalar ihracat performansları için devlet tarafından sübvansiyonlar, kredi erişimi, sanayi politikaları ve güvenilir nitelikli işgücü arzı yoluyla sürekli desteklenerek ödüllendirildi. Çok özet bu dinamikler eşliğinde Güney Kore ekonomisi 1997’deki Asya Krizi’den bu yana kendi başarı hikayesinin yazarı oldu.
Kore’nin kalkınma yörüngesi "üretim temelli çeşitlendirmeden" "teknoloji temelli ve karmaşık çeşitlendirmeye doğru bir kayma" ile karakterize edildi. Birçok gelişmekte olan ülke doğal zenginliklerinin esiri olmaya devam ederken, Kore 1960’lar kadar erken bir dönemde mevcut üretim kabiliyetlerinden farklı yeni ürünler üretmeye karar verdi. Eğitim, tarım ve sanayi politikalarını geçişkenlikler eşliğinde buna göre şekillendirdi.
TEKNOLOJİ TEMELLİ VE KARMAŞIK ÇEŞİTLENDİRMEYE DOĞRU KAYMA
Bu şirketler için etkin kamusal destekler almak elbette önemli oldu. Fakat işin sihirli kısmı, bu şirketlerin sürekli hale gelen şekilde ürünlerini çeşitlendirmeleri ve küresel teknolojik sınıra ulaşmak için yeteneklerini geliştirmeye devam etmeleri.
G. Kore’nin kalkınma yörüngesi “üretim temelli çeşitlendirmeden” “teknoloji temelli ve karmaşık çeşitlendirmeye doğru bir kayma” ile karakterize edildi. Birçok gelişmekte olan ülke doğal zenginliklerinin esiri olmaya devam ederken, Kore 1960’lar kadar erken bir dönemde mevcut üretim kabiliyetlerinden farklı yeni ürünler üretmeye karar verdi. Eğitim, tarım ve sanayi politikalarını geçişkenlikler eşliğinde buna göre şekillendirdi.
Güney Kore’nin ihracat portföyünün 1960'larda hammadde ve tarım ürünlerinden 1970'lerde ağır ve kimya sanayi, gemi yapımı ve elektroniğe doğru çeşitlendirilmesi, güçlü bir politika dürtüsü, ithal ikamesi ve yukarıdan aşağıya planlama sayesinde mümkün oldu. Türkiye ve diğer orta gelirli ekonomilerin genellikle başardığı şekilde ürün çeşitlendirmesi yapmasının ötesinde Güney Kore’nin kalkınma yolunda ilerlemesinin sırrı artan oranda bilgiye dayalı ürünlere geçmeyi başarmış olması. Bu geçiş üretme becerisinden çok daha fazlasını gerektirir. Yerli teknolojik ve beşerî sermaye kabiliyetlerinin yükseltilmesiyle hızlandırılır. Kore geliştikçe, başlıca bilgi kaynağı ithal bilgiden ülke içinde biriken deneyim ve bilgiye dönüştü. Kore'nin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamaları 1976 yılında 46,1 milyon dolar iken 2020 yılında 70,4 milyar dolara yükseldi. Kamu-özel sektör değişimi de dikkat çekici. 1976 yılında, devlet araştırma enstitülerinde (GRI) uygulamalı Ar-Ge için yapılan kamu harcamaları toplam Ar-Ge harcamalarının %72'sini oluştururken, 2020 yılına gelindiğinde özel sektör Ar-Ge'nin %79'unu oluşturur hale geldi. Sonuç muazzam oldu. Gelişmekte olan Doğu Asya ülkelerinde ürün çeşitlendirmesi büyük ölçüde doğrudan yabancı yatırımlar öncülüğünde gerçekleşti. Kore'nin öncülüğünü yaparak dışarıdan öğrenmeye dayalı üretimden, bilerek öğrenmeye (tasarım ve inovasyon) dayalı üretime geçmesi ve ürünlerinin karmaşıklığını artırmak için gereken “know-how'ı” biriktirebilen yerli imalat firmalarla nu başarıyı yakalaması dikkat çekici. İnsana yapılan yatırım da bu başarının en önemli dayanağı. Araştırma altyapısına yatırım yapma ve önde gelen üniversitelerden vasıflı işgücü arzını artırma konusunda Kore bu tür cesur yatırımları erkenden yaptı. Devlet tarafından finanse edilen ilk uygulamalı araştırma enstitüsü olarak 1966 yılında Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nü (KIST) ve sanayi odaklı bir üniversite olarak 1971 yılında Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nü (KAIST) kuruldu. Her iki kurum da stratejik sanayilerin ve gerekli insan sermayesinin geliştirilmesi için planlar sağladı, kamu da bu planlara uydu. Bu politika çabalarını başarıyla koordine etti. En önemlisi de sanayi ve inovasyon politikalarının birbiriyle uyumlu hale getirilmesi ve yüksek gelirli olma nihai hedefine ulaşmak için sürekli olarak geliştirilmesini sağladı.
Ar-Ge yoğunluğuna karşı kişi başına GSYİH, Kore ve Doğu Asya ülkeleri, 1965-2022
Kaynak: Brookings Institute
Güney Kore ekonomisinin kategorize edilebilen başarısının dayanaklarını sıralayıncaihracata dayalı büyüme modeline 1980’lerde geçen Türkiye ekonomisinin neden bir türlüde para kalkamadığı çok daha netleşiyor. Son 22 yılın sonunda gelinen kurumsal yıkımla sadece bugünü değil geleceğin de nasıl kaybedildiği daha iyi anlaşılıyor.
Yarı iletkenler, otomotiv ve pil üretiminde küresel bir lider olan Güney Kore ekonomik büyüme için büyük ölçüde dış ticarete bağımlı. Küresel enflasyon-büyüme dinamikleri ve Çin ekonomisinin durumu nedeniyle 2023'te Güney Kore’de hem ihracat hem ithalat azaldı. Güney Kore 1990'ların sonlarından bu yana ilk kez üst üste ikinci yıl ticaret açığı verdi.
GÜNEY KORE BUGÜN DERTSİZ DEĞİL
52 milyon nüfusa sahip, 1,7 trilyon dolarlık Güney Kore'nin ekonomik büyümesi, zayıflayan ihracat talebi, devam eden jeopolitik endişeler ve azalan iç talep nedeniyle 2023 yılında %1,4'e geriledi. Bu sene %2,2 büyümesi beklenen ekonomi demografik değişiklikler nedeniyle uzun vadede önemli yapısal zorluklarla karşı karşıya.
Yarı iletkenler, otomotiv ve pil üretiminde küresel bir lider olan Güney Kore ekonomik büyüme için büyük ölçüde dış ticarete bağımlı. Küresel enflasyon-büyüme dinamikleri ve Çin ekonomisinin durumu nedeniyle 2023'te Güney Kore’de hem ihracat hem ithalat azaldı. Güney Kore 1990'ların sonlarından bu yana ilk kez üst üste ikinci yıl ticaret açığı verdi. Güney Kore'nin Rus fosil yakıtlarından uzaklaşmaya devam etmesi, Ukrayna-Rusya, Hamas-İsrail savaşları ile devam eden yüksek enerji maliyetleri ve Çin ile ticaret başlıca etkenler oldu.
Jeopolitik de Güney Kore ticaretinde önemli bir olumsuz etki yapıyor. Güney Kore, yarı iletkenler ve elektrikli araç (EV) bataryaları için tedarik zincirlerinde oynadığı kritik rol nedeniyle Trump döneminden bu yana kendisini ABD-Çin teknoloji savaşının ortasında buldu. Güney Koreli yarı iletken firmaları Çin'e yoğun bir şekilde yatırım yapmıştı. Şimdilerde ABD ihracat kontrollerinden kaynaklanan artan risklerle karşı karşıya.
Biden hükümetinin Enflasyon Azaltma Yasası'nı (IRA) Ağustos 2022'de kabul etmesi Güney Kore için yeni bir olumsuz gelişme oldu. ABD'de elektrikli araç ve elektrikli araç bataryası üretimine yatırımı teşvik etmek ve kritik minerallerin tedarik zincirlerini Çin dışına kaydırmak üzere tasarlanan yasa, Güney Koreli firmalara karşı da ayrımcılık yapan hükümler içeriyor. Çin'in kendi ticaret kısıtlamaları da Güney Kore için endişe verici. Çin hükümeti yarı iletkenlerin ve elektrikli araç bataryalarının üretimi için gerekli girdiler olan grafit, galyum ve germanyum için yeni ihracat kontrolleri getirdi. Güney Kore firmaları adına bu durum yeni tedarik zinciri riskleri oluşturdu. Tüm bu jeopolitik riskler kaynaklı ekonomik zorlukları aşmak için Güney Kore, tedarik zincirleri, kritik mineraller, yeşil ve yeni teknolojiler konularında ABD ile işbirliğiniderinleştirmeye çalışıyor. Tedarik zinciri kırılmalarını engellemek için ABD ve Japonya ile üçlü işbirliği peşinde.
Yüksek enflasyon Güney Kore için de problem oldu. Pandemi öncesinde %2 civarında seyreden TÜFE enflasyonu 2022 ortasında %6’nın üzerine çıktıktan sonra sıkılaşan para politikasıyla şimdilerde yeniden %2,4 seviyesinde. Fakat enflasyon ve yüksek faiz nedeniyle zayıflayan iç talep de Güney Kore'nin yavaşlayan ekonomisinde bir faktör. Güney Kore'de enflasyon düşerken, faiz oranları %3,5 civarında yüksek kalmaya devam ediyor. Bu da hem özel tüketimi hem yatırımları azaltıyor. Enflasyondaki düşüşle Kore Merkez Bankası'nın 2024 yılının ikinci yarısında beklenen faiz indirimleri büyümeye yeni bir ivme mutlaka verecek.
Güney Kore ekonomisi pandemi sonrası yüksek enflasyon, savaş zamanı enerji kesintileri ve ABD-Çin ticaret savaşından kaynaklanan jeopolitik risklerle karşı karşıya. Fakat Güney Kore’nin ekonomik geleceğinin Japonya’nın son 30 yıldaki kaderiyle karşılaştırılmasının temel nedeni nüfus artışındaki yavaşlama.
2022 yılında yapılan seçimlerde iktidara gelen muhafazakâr aday Yoon Suk Yeol mali konsolidasyonun yanı sıra büyük şirketlere ve zenginlere yönelik vergi indirimleri ile politika oluşturdu. Hükümet 2024 yılı için son derece kısıtlayıcı bir bütçe sundu ve ekonomik mucizenin kaynağı Ar-Ge ve sosyal program harcamalarını önemli ölçüde azalttı.
GÜNEY KORE BÜYÜME MODELİNDE DEĞİŞİM ZAMANI
OECD’ye göre Güney Kore'nin “potansiyel büyüme oranı” bu yıl büyük ölçüde demografik nedenlerle %1,7'ye düştü. Güney Kore'nin çalışma çağındaki nüfusu 2020'deki 37,4 milyondan 2050'de 24,2 milyona gerileyecek. Nüfus azalması terse çevrilemezse, Güney Kore'nin büyüme potansiyeli 2030'lara kadar muhtemelen yıllık %1'in altına inecek. Devam eden jeopolitik zorlukların ekonomideki belki de geçici etkileri üzerine eklenen demografik değişiklikler gelecekte ekonomi üzerinde daha uzun vadeli bir olumsuzluklar yaratacak.
Güney Kore ekonomisi, uzun soluklu hızlı ekonomik büyümesi ve oldukça eşit bir gelir dağılımına sahip olmasıyla Doğu Asya mucizesinin bir örneği iken yakın gelecek adına yavaşlayan büyüme, gelir dağılımda bozulma ve artan mali açıklarla boğuşmaya mahkûm görünüyor.
2022 yılında yapılan seçimlerde iktidara gelen muhafazakâr aday Yoon Suk Yeol mali konsolidasyonun yanı sıra büyük şirketlere ve zenginlere yönelik vergi indirimleri ile politika oluşturdu. Hükümet 2024 yılı için son derece kısıtlayıcı bir bütçe sundu ve ekonomik mucizenin kaynağı Ar-Ge ve sosyal program harcamalarını önemli ölçüde azalttı. Güney Kore, bugün dünya genelinde ekonomiler kamu destekli sanayi politikasını yeniden benimsemeye başlarken devlet müdahalesine sırtını dönüyor. Güney Kore ekonomik durgunluktan on yıllarca çıkamayan Japonya ekonomisinin kaderinden kurtulmak için rotasını tersine çevirmek zorunda.
OECD’nin 2024 Kore Ekonomik Araştırması, Kore'nin ek bir büyüme motoru olarak özel tüketimi canlandırmak, daha yeşil ve daha doğurgan olması için büyüme modelini değiştirmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yolu da hem ihracata dayalı hem de gelire dayalı büyümeyi denge yaratarak sürdürmek. Gelir dağılımı bozulurken artan tüketim, hükümetin sosyal refahı ve kamu yatırımlarını teşvik etmede daha aktif bir rol oynamasıyla dengelenmeli. İç tüketimin artırılması için devletin yeniden dağıtımını artırarak gelir eşitsizliğinin azaltılması gerekli. 2023'te 0,72 olan son derece düşük doğum oranı ve 2021'de %38 olan yüksek yaşlı yoksulluk oranı sorunları aşmak için mali politikaları devreye sokmalı.
Yeşil endüstrilerin geliştirilmesi ve iklim değişikliğinin ele alınması için aktif kamu yatırımı ve sanayi politikası hamlesi yapmalı. Kısır döngüden çıkmak için yapılan öneriler ise Yoon Suk Yeal hükümetinin kulağına ulaşmıyor sanki.
İlginizi Çekebilir