© Yeni Arayış

Gazeteci Metin Göktepe mezarı başında anıldı

Meryem Göktepe: "İşçilerin, dezavantajlıların, kayıpların gazetecisiydi"

Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, polis tarafından öldürülmesinin 29’uncu yılında İstanbul Esenler’de mezarı başında anıldı.

Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe, “Metin Göktepe işçilerin, tüm dezavantajlı grupların gazetecisiydi, kayıpların gazetecisiydi ve Metin aslında katledilirken, adını hep haykırırken ‘Ben gazeteciyim, Metin Göktepe’ derken bile aslında kaybedileceğini anlayıp, kaybedilmek istendiğini anlayıp kendi haberini de yapmış bir gazeteciydi” dedi.

Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, İstanbul Ümraniye E Tipi Cezaevi’nde öldürülen tutukluların cenazesini takip etmek üzere gittiği Alibeyköy’de, 8 Ocak 1996’da gözaltında polisler tarafından dövülerek öldürülmüştü. Göktepe’nin ölümünün 29’uncu yıl dönümü nedeniyle bugün Esenler Kemer Mezarlığı’ndaki mezarı başında anma düzenlendi.

Evrensel gazetesi çalışanları, ailesi ve sevenleri ile birlikte Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Gonca Yangöz de anmaya katıldı. Anmada, “Özgür basın susturulamaz” ve “İnadına hepimiz birer Metin’iz” sloganları atıldı.

Hakkı Özdal: Öfkemizi diri tutuyoruz

Mezar başında konuşan Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, “Acımız hep diri ama öfkemizi de diri tutuyoruz burada hep birlikte. Bilinsin ki, bunun hesabı sorulana kadar bu öfkemiz geçmeyecek. Bu yıl gazetemiz Evrensel emekçileri adına konuşmayı genç bir arkadaşımız, Metin’i kaybettiğimiz, aramızdan çaldıkları yaşlardaki bir arkadaşımız yapacak. İşçi sınıfının kalbine gönderdiğimiz bir arkadaşımız Murat Uysal konuşacak” dedi.

Murat Uysal: Metin’in kavgasının aracı Evrensel yazmaya devam ediyor

Murat Uysal, "Metin, polisler tarafından işkenceyle katledilmeden önce ‘Mutlaka ben izlemeliyim. Bu haberi mutlaka ben görmeliyim’ demişti. Bu sadece Metin’in görmesi değil aslında. İşçi sınıfının gazetesi Evrensel’de işçilerin gözüyle işçilere anlatmak için gidiyordu Metin. Bugün Metin’in büyüttüğü kavga Evrensel 30’uncu yaşına giriyor. Bugün hâlâ Evrensel’de gençler, işçiler Evrensel’in gözüyle bir şeyleri anlatmak için ‘Mutlaka ben izlemeliyim. Mutlaka ben yazmalıyım’ diyorlar. Metin’in taşıdığı bayrak, büyüttüğü kavga, o kavganın aracı Evrensel yazmaya devam ediyor. Bu kavga böyle hep devam edecek. O gün Metin’in izlemesine engel olanlar bugün de farklı şekillerde Evrensel’in izlemesine engel olmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

Meryem Göktepe: 4 devrimci de biraz gölgede kaldı

Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe, annesinin “Hepiniz birer Metin’siniz” sözleriyle konuşmasına başladı. Göktepe, şunları söyledi: “Annem hepinize selamlarını gönderdi. Burada olamadığı için üzgün olduğunu söyledi ve şu karanfili onun adına Metin’e bırakıyorum. Metin Göktepe, işçilerin, tüm dezavantajlı grupların gazetecisiydi, kayıpların gazetecisiydi ve Metin aslında katledilirken, adını hep haykırırken ‘Ben gazeteciyim, Metin Göktepe’ derken bile aslında kaybedileceğini anlayıp, kaybedilmek istendiğini anlayıp kendi haberini de yapmış bir gazeteciydi. Metin’den bugüne çok fazla hak ihlalleri, belki o günden bugüne değişen çok şey yok ama Metin mücadelenin olduğu her yerde; mesela dün Polonez işçilerinin zaferini kutlarken oradaydım ve eminim ki Metin yaşıyor olsa mutlaka orada olurdu. Tıpkı o cezaevinde öldürülen 4 devrimcinin cenazesini izlemek için ısrarında olduğu gibi. Yüreğimi hep acıtan bir şey. Bugün de burada da söylemek istiyorum. Metin’in tıpkı Sabancı cinayetinin gölgesinde kalmasını istemeleri gibi aslında o 4 devrimci de biraz gölgede kaldı. Çünkü aslında dört duvar arasında işkenceyle katledilen o devrimcilerin cenazesini izlemek istemişti ve bir gün önce de yazmıştı zaten. Şöyle demişti. ‘Taşanlar emretti. Polis öldürdü’ ve yine kelle koparmaya gelen Taşanlar tarafından katledildi Metin. Şöyle de bir yanı oldu. Gerçekten binlerce insan, kilometrelerce yürüyerek Metin’i son yolculuğuna uğurladı. Metin’in gazeteciliğini, Metin Göktepe gazeteciliğini yürüten genç gazeteciler, özellikle sizlere selam olsun diyorum. Onun ardılları tıpkı Uğur Mumcu’nun, Hrant Dink’in, Musa Anter’in ve pek çok gazetecinin ardılları gibi buradalar. İnatlarını sürdürüyorlar, Metin Göktepe gazeteciliğinin adını sürdürüyorlar. Hepiniz iyi ki varsınız. Gerçekten evrensel yazıyor, Metin yaşıyor.”

Ferhat Yaşar: Aramızda hâlâ Metinler yaşıyor

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şube Yöneticisi Ferhat Yaşar da “Metin buradaki bütün arkadaşlarımız gibi muhabirdi. O yüzden oraya mutlaka gidip o haberi görmesi gerekiyordu. Onu kendi gözleriyle görüp yazması gerekiyordu. İşkenceleri belgelemesi gerekiyordu. Bu yüzden ‘Mutlaka ben gitmeliyim’ diyordu. Gitti, gördü. Gördüğü için onu işkence ederek katlettiler ama onun yazdığı haberleri engelleyemediler. Çünkü aramızda hâlâ Metinler yaşıyor ve yaşamaya devam edecek” diye konuştu.

Olcay Ozak: Halkın gerçekleri öğrenmesini ilke edinmişti

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Gıda-İş Genel Başkanı Olcay Ozak ise “Metin Göktepe, halkın gerçekleri öğrenmesini ilke edinmiş bir muhabirdi. İşçi sınıfının gündeminin haber olmasını ilke edinmiş bir muhabirdi. Metin Göktepe bugün yaşasaydı bugünkü sansüre ve gazetecilere yönelik baskılara karşı mücadelenin en önünde yer alacağını biliyoruz, inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Gülseren Yoleri: Hükümet, gazetecileri hedef hâline getirdi

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Gerçeklerin halktan gizlenmek istenmesi en çok gazetecileri hedef hâline getiriyor. Bugün hâlâ bu hükümet, pek çok gerçeği halktan gizlemeye çalışıyor. Bunun için de gazetecileri hedef hâline getirmiş durumda. Ben buradan sevgili Nazım ve Cihan’ı anmak istiyorum. Çünkü onlar da gerçekleri yazmak isterken daha çok yakın zamanda aramızdan alındılar, katledildiler. Sırf gazeteci arkadaşlarını anmak isteyen gazeteci arkadaşlarımız şu anda tutuklu, hapishanedeler” dedi.

Gonca Yangöz: Gerçek haberin peşindeydi

DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Gonca Yangöz de “Metin Göktepe gerçek haberin peşindeydi. O gün Eyüpspor Kapalı Spor Salonu, belki o tarihin en vahşi cinayetlerinden birine tanıklık etti. Hepimizi oralara tıktılar. Herkes o katliamın bir parçası ve biz birbirimizi korumak adına oralarda da mücadele ettik. Geldiğimiz sonuç şu. Hedefinde olan gazeteciler, özgür basın mensuplarını bu iktidar yaşatmamaya kesin kararlı. Biz de onların haklarını savunmaya devam ediyoruz. Bu mücadele bugün burada bitmeyecek. Tutuklanan bütün gazeteci arkadaşlarımızı, onların yanında duran ve onlara destek olan bütün halkı zindanlara tıkamazsınız. Tıksanız da dışarıda kalanlar bu mücadelenin birer parçasıdır” diye konuştu.

Özgür Çelik: Göktepe’nin yaktığı meşale aydınlatmaya devam ediyor

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, duygularını şöyle dile getirdi: “Metin Göktepe’yi 1990’ların karanlığında aramızdan aldılar. 1990’lar, Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden bir tanesi. Toplumsal katliamların yaşandığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği bir dönem. Sivas’ta, Gazi Mahallesi’nde, Başbağlar’da katliamların yaşandığı; gazeteci Metin Göktepe’nin, Uğur Mumcu’nun katledildiği karanlık bir dönem 1990’lar. İnsanların zorunlu göçe zorlandığı, köylerin yakıldığı karanlık bir dönem 1990’lar. Tam o 1990’ların karanlığının içerisinde Metin Göktepe bir meşale yaktı ve onun, o karanlığın içerisinde yaktığı meşale bugün genç gazetecilerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Metin Göktepe’yi 1990’larda aramızdan aldılar ancak bugün halkın gerçek haber alma hakkının peşinde koşan gazeteciler, Türkiye’de Metin Göktepe’nin yaktığı meşaleyle mücadelelerini sürdürüyorlar. Bizler de hem Metin Göktepelerin hem Uğur Mumcuların yaktığı meşaleyle demokratik bir Türkiye mücadelesini sürdürmek için bir çaba ve gayret içerisindeyiz. Demokrasilerde dördüncü kuvvettir basın özgürlüğü. Metin Göktepe’nin katledilişinin üzerinden 29 yıl geçti ama bugün Türkiye’de gazeteciler katledilmeye devam ediyor. Bugün gazeteciler gözaltılarla, tutuklamalarla, sansürle susturulmaya devam ediyor. Gazetecilerin üzerinde uygulanan bu baskıların karşısında halkın gerçek haber alma hakkının yanındayız.”

Seyit Aslan: Gerçek gazetecilik kimliğini asla silemediler

EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan da özetle şunları söyledi: “29 yıl önce Metin Göktepe’yi hunharca katlederek aramızdan aldılar ama onun ideallerini, onun işçi sınıfına olan bağlılığını, onun gerçek gazetecilik kimliğini asla ve asla silemediler. Bugün burada bir kez daha halkın gerçek haber alma hakkı ve basın özgürlüğünü konuşuyorsak bunda Metin Göktepe’nin payı büyüktür. Bugün Türkiye’de tek adam yönetiminin elindeki bütün aygıtlarla işçi sınıfına, emekçilere, Kürt halkına, yoksullara, ezilenlere baskısıyla, sömürü politikalarıyla sürdürdükleri bütün kötülükleri gizlemeye çalışıyorlar. Ellerindeki burjuva medya vasıtasıyla her gün karşımıza onlarca, yüzlerce çarptırılmış gerçeklerle karşımıza çıkıyorlar. Roboski’de günlerce sustular. Gezi’de penguen gazeteciliği yaptılar. Bugün bu tutumları, bu havuz medyası, bu sermaye medyasının işçi sınıfına ve emekçi halka karşı gerçekleri gizleme tutumu devam ediyor. O yüzden bugün ülkede gerçek gazetecilik yapan, halkın haber alma hakkına sahip çıkan ve bunun için bedeller ödeyen onlarca gazeteci var cezaevinde. Katledilen gazeteciler var. Suriye’deki gerçekleri açığa çıkarmaya çalışan ve onu yazan gazeteciler kısa süre önce katledildi.”

Anmaya katılanlar, Göktepe’nin mezarı başına karanfil ve Evrensel gazetesinin bugünkü sayısını bıraktı.

#MetinGöktepe anıldı: Yaktığın meşalenin ışığı yolumuzu aydınlatıyor

?Gazeteci Metin Göktepe'nin kabrine karanfiller bırakan gazeteciler, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları, "Öfkemiz ancak Metin’in hesabı solunca bitecek" diye seslendi.

? @kepenekevrimm… pic.twitter.com/CxiFtd2gxt

— bianet (@bianet_org) January 8, 2025

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER