© Yeni Arayış

Faşistler neden üniversitelerden nefret eder?

Otoriterler ve otoriter olmak isteyenler, eleştiri ve muhalefetin en güçlü kaynaklarının üniversiteler olduğunu çok iyi bilirler.

----

Yazar: Jason Stanley | Çeviri: Mert Söyler | Yazının orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.

----

Bangladeş’te dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Başlangıçta, hükümetin belirli gruplara ayrıcalık tanıyan kota sistemi nedeniyle üniversite öğrencileri, geniş çaplı barışçıl protestolar başlattı. Giderek daha otoriter bir tutum sergileyen Başbakan Şeyh Hasina Vecid ise durumu küçümseyici bir yaklaşımla geçiştirmeye çalıştı. Fakat bu tavır, protestoları yatıştırmak yerine ülke genelinde daha da yayılmasına sebep oldu.

Temmuz ortasında hükümet sert bir şekilde karşılık verdi, polis yüzlerce öğrenciyi vurdu ve ülke genelinde interneti kesti. Sosyal medyada polis şiddetinin görüntüleri hızla yayıldı. Temmuz sonuna gelindiğinde, bu protestolar ülke çapında bir demokrasi hareketine dönüştü. Sonunda ordu da öğrencilere katıldı ve Hasina ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Öğrencilerin öncülüğünde yürütülen bu demokrasi hareketi, şiddet yanlısı bir otoriter lideri devirdi ve şimdilik başarıya ulaşmış gibi görünüyor.

ELEŞTİRİ VE MUHALEFETİN KALESİ: ÜNİVERSİTELER

Bangladeş’teki barışçıl öğrenci hareketi, komşu ülkelerde de yankı buldu. Pakistan’da popüler eski başbakan ve muhalefet lideri İmran Han, bir yıl önce Pakistan ordusunun talimatıyla hapse atılmıştı. Medyaya İmran Han’ın adını anmamaları, sözlerini yayınlamamaları ve fotoğraflarını göstermemeleri talimatı verilmişti. Han'ın muhalefet partisinin üyeleri de tutuklanmıştı. Ancak Pakistan’da da şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. Bangladeş’teki öğrenci hareketinin başarısından ilham alan Pakistan Öğrenci Federasyonu, İmran Han serbest bırakılmazsa, ülke genelinde öğrenci protestoları başlatacaklarına dair hükümete bir ültimatom verdi.

Bangladeş’te yaşananlar ve Pakistan’da yaşanma ihtimali olanlar, otoriter rejimlerin en büyük korkusu. Otoriter liderler, eleştiri ve muhalefetin odak noktalarının üniversiteler olduğunun farkında. Üniversitelere yapılan saldırılar, faşizmin yükselişinin en önemli işaretlerinden biridir.

Hindistan’da otoriter ve Hindu milliyetçisi Başbakan Narendra Modi, 2014’ten bu yana ülkeyi yönetiyor. Hükümetinin belirgin özelliklerinden biri, Hindistan’ın önde gelen üniversitelerini "Hindistan karşıtı" olmakla suçlamak. Benzer şekilde, Macaristan’ın otoriter Başbakanı Viktor Orban da Budapeşte’deki Orta Avrupa Üniversitesini hedef almıştı ve “toplumsal cinsiyet ideolojisini” yaymakla suçlayarak demagojik bir kampanya başlatmıştı. Orban, yasaları kullanarak üniversiteyi ülkeden kovmayı bile başardı. 

ÜNİVERSİTELER ABD'DE DE HEDEF ALINIYOR

Amerika Birleşik Devletleri'nde de durum yapısal olarak aynı. Otoriter rejimler ya da otoriter olmak isteyenler, muhalefeti bastırmak amacıyla üniversiteleri doğrudan hedef alıyor. Yale Üniversitesi ve Harvard Hukuk Fakültesi mezunu olan Florida'nın Cumhuriyetçi valisi Ron DeSantis, seçimlerde geniş çaplı hileler yapıldığı yalanını kullanarak azınlıkların oy verme haklarını ciddi şekilde kısıtlayan, otoriter eğilimler taşıyan bir lider olarak dikkat çekiyor. ABD'de seçim hilesi neredeyse hiç yaşanmaz, kapsamlı bir araştırma bu oranın %0.0003 ile %0.0025 arasında olduğunu ortaya koymuştur. Buna rağmen DeSantis, ayrıca hayali seçim hilelerini soruşturmak üzere bir Seçim Suçları ve Güvenliği Ofisi de kurdu. 

DeSantis sadece azınlık seçmenleri değil, yükseköğretim kurumlarını da hedefine aldı. Amerikan Üniversite Profesörleri Birliği'nin (AAUP) Florida'daki kamu eğitim sistemine yönelik siyasi müdahaleler ve akademik özgürlük konulu özel komitesinin 2023 Mayıs'ındaki raporuna göre, "Florida'daki kamu üniversitelerinde akademik özgürlük, kadro güvencesi ve ortak yönetişim; ABD tarihinde benzeri görülmemiş siyasi ve ideolojik temelli bir saldırı ile karşı karşıya." Raporda, kamu üniversitelerinde profesörler üzerindeki idari tehditlerin çok ciddi olduğu ve bunun bir korku atmosferi yarattığı vurgulanıyor.

Tennessee, Florida'dan bile daha ileri giderek Cumhuriyetçi bir vali ve yasama organında Cumhuriyetçi nitelikli çoğunluğa sahip bir tek parti devleti haline geldi. Tennessee Temsilciler Meclisi ve Senatosu, Viktor Orban’ın düşünce kuruluşu Danube Enstitüsü’nü onurlandıran bir karar da aldı. Tennessee eyaletinde, "bölücü kavramların" öğretimini, kamu üniversiteleri de dahil olmak üzere yasaklayan bir yasa bulunuyor. Profesörlerin böyle bir kavramı (örneğin kesişimsellik) öğretip öğretmediğini bildirmek için eyalet yönetimi bir online form bile sunuyor.

OTORİTERLERİN İLK HEDEFİ ÜNİVERSİTELER VE AKADEMİSYENLER

Seçimlere ve genel olarak demokratik sistemlere yönelik saldırılar, neredeyse her zaman üniversiteleri hedef alır, tıpkı üniversitelerin de demokratik süreçleri koruma eğiliminde olması gibi. Yale Hukuk Fakültesi mezunu ve Cumhuriyetçi başkan yardımcısı adayı JD Vance, 2020 seçimlerinin seçim hileleri şüphesiyle onaylanmaması gerektiğini savunmuştu. Ulusal Muhafazakârlık Konferansı’nda yaptığı bir konuşmada, Richard Nixon’a atıfta bulunarak “Profesörler düşmanlarımızdır” demişti.

2023 sonbaharında, Hamas’ın terör saldırısına karşı İsrail’in Gazze’deki vahşi misillemesine tepki olarak, Amerikan üniversitelerinde soykırım karşıtı protestolar başladı. Bu protestolara çok sayıda Yahudi öğrenci de katıldı. Ama bu protestolar, Hamas yanlısı olmakla suçlandı ve elit üniversiteler, öğrencileri, profesörleri ve yönetimleri hem sözlü, hem siyasi, hem de fiziksel olarak hedef alındı. Bu saldırılar, üniversite öğrencilerine yönelik polis gücünün bir gösterisi olarak yorumlanabilir. 

ABD'de Cumhuriyetçi Parti, öğrenci hareketlerinin demokratik potansiyelinin gayet farkında. Otoriterliğe giderek daha çok yaklaştıkça, dünya genelindeki diğer sağcı otoriter hareketler gibi, muhalefeti bastırmaya çalışacak ve bunun ilk adımı üniversite öğrencileri ile akademisyenleri hedef almak olacak. Bangladeşli öğrenciler, büyük cesaret ve kararlılıkla bu stratejinin geri tepebileceğini gösterdiler.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER