Fal
GENELKüresel ekonomi, 2024'ün ikinci yarısında istikrar kazanma eğiliminde olacak, ancak büyüme oranları COVID-19 öncesi döneme kıyasla düşük kalacak. Gelişmekte olan ülkeler, küresel faiz oranlarındaki düşüşten fayda sağlayabilir, ancak bu ülkelerin kendi iç ekonomik sorunlarını çözmeleri de önemli olacaktır. Türkiye gibi ülkeler, küresel finansal koşullardan olumlu etkilenebilir, ancak yerel enflasyonist baskılar ve yapısal ekonomik sorunlar bu faydaları sınırlayabilir.
Küresel ısınmanın sıkıntılarını yaşadığımız yazın şu sıcak günlerinde, ülke ekonomisinin gidişatı hepimizin ortak konusu. Tünelin ucunda görünen ışık, gelecek güzel günlerin müjdecisi mi, yoksa üzerimize doğru gelen trenin habercisi mi? Tünelin ucundaki ışık güneş ışığı ise bu güneş hepimize mi doğacak, yoksa bazılarımız karanlıkta kalmaya devam edecek mi? Bu soruların yanıtını ararken kendimiz dünyadan soyutlanmış olarak kabul ederek değerlendirme yapmamız doğru olmaz.
Günümüzün dünyasında ekonomiler o kadar iç içe ki, dünyanın öbür ucundaki bir fırtına sizde kasırgaya dönüşebiliyor. Jeopolitik riskler cebimizi doğrudan ilgilendiriyor. Yılın yarısına geldik, resmin yarısı tamamlandı. Geriye kalan yarısını da ülkemiz ve dünya için tahmin etmeye çalışalım. Her yılın başında gelecek günlerin falına bakılır ben de yılın yarısında fal bakmaya karar verdim.
Küresel ekonominin, 2024'ün ikinci yarısında birkaç yıllık dalgalanmanın ardından istikrar kazanması bekleniyor. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası 2024 yılı için büyüme oranını %2,6 olarak tahmin ederken, 2025-2026 yıllarında ise %2,7'ye doğru hafif bir artış öngörüyor. Ancak bu büyüme, COVID-19 öncesi ortalama %3,1'in halen altında kalmakta. Gelişmiş ekonomilerde mütevazı bir büyüme beklenirken, gelişmekte olan piyasalarda hafif bir yavaşlama görülebilir. Genel ekonomik görünüm, ihtiyatlı bir iyimserlik ile birlikte jeopolitik ve iç siyasi gelişmelere bağlı belirsizliklerle şekilleniyor. ABD ekonomisi dünya için en önemli yön vericilerden biri.
ABD ekonomisinin yumuşak bir iniş yapması beklenirken, büyümenin 2023'teki %2,8'den 2024'te yaklaşık %0,7'ye yavaşlaması öngörülmekte.. Bu yavaşlamaya katkıda bulunan faktörler arasında pandemiden sonraki olumlu etkilerin azalması ve önceki para politikalarının geniş kapsamlı etkisi var. ABD'deki enflasyonun düşüş eğilimini sürdürmesi beklenmekte olup, bu durum 2024 ortasından itibaren faiz oranlarının indirilmesine yol açabilir. Federal Rezerv'in federal fon oranını kademeli olarak düşürerek, 2024 sonunda %4,00-%4,25 aralığına çekmesi ortak bir beklenti haline geldi.
Özellikle Türkiye için, küresel ekonomik ortam büyük bir rol oynayacak. Daha düşük küresel faiz oranları bazı rahatlamalar sağlayabilirken, Türkiye'nin bu daha elverişli küresel finansal ortamdan tam anlamıyla faydalanabilmesi için kendi ekonomik sorunlarını, özellikle enflasyon ve mali dengesizlikleri, ele alması gerekecek.
ABD'de Haziran ayı tüketici enflasyonu yüzde 3 geldi, bu beklentilerden daha iyi bir oran. Ancak hedef enflasyon olan yüzde 2 için hala gidilecek yol var. Enflasyonun düşmeye devam etmesi, manşet enflasyonunun ise 2025'te %2,6'ya gerilemesi öngörülüyor. Bu dezenflasyon eğiliminin, arz tarafındaki sorunların çözülmesiyle ve uygulanan sıkı para politikalarıyla desteklendiği görülüyor. Bir resesyon yaşamadan enflasyon sarmalından çıkılacağını söylemek mümkün.
Gelişmekte olan ekonomiler, Türkiye de dahil olmak üzere, küresel finansal koşullardan ve yerel politikalardan etkilenir. Küresel faiz oranlarının düşürülmesi, finansal koşulları hafifleterek sermaye akışlarını iyileştirebilir ve borçlanma maliyetlerini düşürür. Ancak, bu faydalar, yerel enflasyonist baskılar ve yapısal ekonomik sorunlar gibi zorluklar tarafından dengelenebilir.Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan açıklamaya göre, geçtiğimiz yıl, Çin hariç gelişmekte olan piyasalara brüt sermaye girişleri 110 milyar dolara veya ekonomik çıktıların %0,6'sına yükseldi. Bu, 2018'den bu yana en yüksek seviyeyi temsil ediyor. Biz bu sermaye girişlerinden payımızı alamamış görünüyoruz. Türkiye hala sıcak paranın kucağında. Bir başka deyişle ülkemizden yarattığımız değerleri dışarıya transfer ediyoruz, bir de yüreğimiz yaşanabilecek bir istikrarsızlık ortamında ani çıkış olabilir korkusuyla güm güm atıyor. Baz etkisiyle yaşanacak enflasyon artış hızındaki düşüşün ardından özellikle Merkez Bankası’nın duruşu önemli olacak.
Faiz indirimlerinin şimdiden tartışılıyor olması bence büyük risk. Bu süreç içinde ekonominin mutlaka yapısal reformlarla desteklenmesi ve bir başarı hikayesi yazılması şart. Küresel ekonomik ortam iyileşirken buradan payı alamazsak bu yapıyı sürdürmemiz kolay değil.
Özellikle Türkiye için, küresel ekonomik ortam büyük bir rol oynayacak. Daha düşük küresel faiz oranları bazı rahatlamalar sağlayabilirken, Türkiye'nin bu daha elverişli küresel finansal ortamdan tam anlamıyla faydalanabilmesi için kendi ekonomik sorunlarını, özellikle enflasyon ve mali dengesizlikleri, ele alması gerekecek.
Genel olarak, 2024'ün ikinci yarısı, küresel ekonomi ve ABD için ihtiyatlı bir iyimserlik sunarken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, daha geniş ekonomik ortam ve yerel politikalara bağlı olarak hem fırsatlar hem de zorluklarla karşılaşabilir.Küresel ekonomi, 2024'ün ikinci yarısında istikrar kazanma eğiliminde olacak, ancak büyüme oranları COVID-19 öncesi döneme kıyasla düşük kalacak.
Gelişmekte olan ülkeler, küresel faiz oranlarındaki düşüşten fayda sağlayabilir, ancak bu ülkelerin kendi iç ekonomik sorunlarını çözmeleri de önemli olacaktır. Türkiye gibi ülkeler, küresel finansal koşullardan olumlu etkilenebilir, ancak yerel enflasyonist baskılar ve yapısal ekonomik sorunlar bu faydaları sınırlayabilir.
Ağaçlan uzun kısa
O da biter kese kese
Geniş değildir herkese
Adaletsiz yalan dünya
Fil de canlı karınca da
Kimi yerde kimi dalda
İyi kötü bu dünya da
Adaletsiz zalim dünya.
Toprakların altın bakır
O da bizde yoktur şükür
Kimi zengin kimi fakir
Adaletsiz fani dünya.
Mahzuni de senden uçar
Belki yıldızlara geçer
Seni eken bir gün biçer
Adaletsiz yalan dünya.
Mahzuni Şerif
İlginizi Çekebilir