© Yeni Arayış

Eskiden yeniye, Türkiye’den TÜSİAD’a

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2023 Raporuna göre, Türkiye 2022 yılında 36 puan ile 180 ülke arasında 101. sırada iken, 2023 yılında 2 puan daha kaybederek 34 puanla 115. sıraya gerilemiş durumda. Türkiye aynı araştırmada, 2010’da 178 ülke arasında 56., 2011’de 183 ülke arasında 61. ve 2012 yılında 176 ülke arasında 54. sırada yer alıyordu.

Türkiye çok değişti. 2010’lar başında “Yeni Türkiye”yi geçmişten farklı olarak hep birlikte kurmayı hedeflerken; tem tersi oldu. İktidar bloku kendisi için makbul tanımladığı dışında herkesi öteki ilan etti. Türkiye gibi TÜSİAD değişti, çoğulculaştı, Anadolu sermayesinden onlarca üyesi oldu. Mevcut yöneticileri de Erdoğan’ın ifade ettiği eski Türkiye dönemi yöneticilerinden hayli farklı.

13 Şubat’ta gerçekleşen TÜSİAD Genel Kurulu’nda gerek Başkan Orhan Turhan gerekse Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, söyledikleri nedeniyle haklarında soruşturma açıldı, gözaltına alındılar ve haklarında yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldılar.

Buna rağmen iktidara yakın medyanın eleştirilerinden kurtulabilmiş değiller. Bir farklı, eleştirilen Turhan ve Aras değil kurum olarak TÜSİAD.

1979’da Ecevit için verdiği ilandan tutun, 28 Şubat dönemindeki duruşuna kadar geçmişteki siciliyle anılıyor.

Ve Erdoğan bu geçmişi bir bütün olarak “Eski Türkiye”, bugünü ise “Yeni Türkiye” olarak tarifleyerek, vesayet kurumu olarak sınıflandırdığı TÜSİAD’ı eleştiriyor.

Oysa Türkiye çok değişti.

2010’lar başında “Yeni Türkiye”yi geçmişten farklı olarak hep birlikte kurmayı hedeflerken; tem tersi oldu. Ve bu anlamda 2010 ile başlayan, 2015 ara durağı ve 2018’de hayata geçen yeni sitem ile adım adım kendi makbul vatandaşını, makbul iş adamlarını, makbul akademisini, makbul STK’sını, makbul medyasını inşa etti.

Ve tanımladığı makbule dışında kalanların hepsini de bir biçimde “öteki” ilan etti.

Bu açıdan Erdoğan’ın yeni Türkiye olarak tanımladığı dönem, ne yazık ki, eskiyi aşan değil onun gerisinde.

TÜSİAD Genel Kurulu’nda Orhan ve Aras’ın ifade ettiği bir anlamda sadece bu oldu. Ve bunu sadece içerdeki tartışmalar üzerinden değil uluslararası bazı endekslere bakarak da görebiliyoruz.

ENDEKSLER VE GERÇEKLER

Freedom House’un “Dünyada Özgürlükler Raporu”nda, Türkiye 195 ülke arasında 100 puan üzerinden 32 puan ile “özgür olmayan ülke” statüsünde. Özgürlük puanında son 10 yılda en fazla düşüş yaşayan ülkeler arasında beşinci sırada yer aldı. Oysa Türkiye 2011’de 55 puanla 117. sırada iken, 2012’de yıl ise 56 puanla 120. Sıradaydı ve “kısmen özgür ülke” statüsündeydi.

Reuters’in 2024 yılı ‘Basın, Yayın, Sosyal Medya Türkiye Raporu’nda’ Türkiye, “Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”nde 100 üzerinden 31,6 puan ile 180 ülke arasında 158’nci sırada yer alıyor.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 158'inci sırada yer aldı. Burada hemen parantez açarak bir önceki yıla göre gelişme gösterdiğini ifade edelim. Ama buna rağmen Türkiye, “çok vahim” olduğu ülkeler kategorisinde. Türkiye, 2012’ye 179 ülke içerisinde 154'üncü, 2013’de 180 ülke arasında yine 154. Sırada. Ancak aynı kurumun 2005 yılında yaptığı araştırmada 98. sırada idi.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2023 Raporuna göre, Türkiye 2022 yılında 36 puan ile 180 ülke arasında 101. sırada iken, 2023 yılında 2 puan daha kaybederek 34 puanla 115. sıraya gerilemiş durumda. Türkiye aynı araştırmada, 2010’da 178 ülke arasında 56., 2011’de 183 ülke arasında 61. ve 2012 yılında 176 ülke arasında 54. sırada yer alıyordu.

2024 WJP Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde ise Türkiye, 142 ülke arasında 0.42 ortalama puan ile 117. Sırada yer aldı. Projenin başlamasından sonra 2015 yılında yayınlanan ilk araştırmada Türkiye 102 ülke arasında 0.46 ortalama puanıyla 80. sırada yer aldı.

Bu tür uluslararası araştırmaları çoğaltmak mümkün. Ve görüldüğü gibi hepsinde 2010 sonrasında genel olarak geriye gidiş var.

Orhan ve Aras konuşmalarını büyük ölçüde bu tür verilere dayanarak ifade ettiler.

Dahası gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da, Türkiye gibi TÜSİAD değişti, çoğulculaştı, Anadolu sermayesinden onlarca üyesi oldu. Mevcut yöneticileri de Erdoğan’ın ifade ettiği eski Türkiye dönemi yöneticilerinden hayli farklı.

Mesela Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Boyner ailelerinden gelmiyorlar.

Mesela Başkan Orhan Turan. Elazığlı ve 1985 yılında mühendis arkadaşlarının kurduğu yalıtım şirketi (ODE) ile büyüyorlar. Dahası TÜSİAD üyeliği de eski değil. TÜRKONFED (Türk İş Dünyası Konfederasyonu) önceki başkanı idi. Şirket, devletle iş yapmadığı gibi yabancı sermayedarı da yok. Yani “yerli ve milli” bir iş insanı.

Mesela YİK Başkanı Aras, iş insanı değil bir bankacı. Hüsnü Özyeğin ile birlikte Finansbank’ı sıfırdan kuran bir bankacı. Şu anda da, QNB Bankası’nın Yönetim Kurulu Başkanı. CEO’su olduğu banka da (QNB) Erdoğan’ın uluslararası alanda yakın olduğu Katar Ulusal Bankası’na ait.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER