© Yeni Arayış

EŞİK Platformu'ndan etki ajanlığı düzenlemesine tepki

EŞİK Platformu, TBMM'ye sunulan ve etki ajanlığı düzenlemesini de içerek teklife tepki gösterdi. Platformdan yapılan açıklamada, "Ajanlıkla suçlananlar, hep hak savunucuları olan kadın örgütleri, gazeteciler, çevre örgütleri, avukatlar ve bağımsız seçimleri takip eden kuruluşlar olmuştur" denildi.

Eşitlik İçin Kadın Platformu'nun açıklamasında şunlar kaydedildi:

EŞİK Platformu’nun 9. yargı paketindeki evli kadının soyadı, 6284 sayılı şiddet yasasında değişiklik, mükerrir suçlulara af gibi diğer önemli başlıklarla birlikte gündemleştirdiği ve yürüttüğü kampanya sonucunda bu maddeler paketten çıkarılmıştı. AKP Grup Başkanvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu “şunu çok açık bir şekilde ifade etmek isterim ki 9. Yargı Paketi’ne ilişkin çalışmalarımızda “etki ajanlığına” ilişkin herhangi bir düzenleme çalışmanın başından itibaren bulunmamaktadır” şeklinde açıklama yapmıştı. 

Bu açıklamalara rağmen, siyasi iktidar şimdi, “Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adı altında meclise getirdiği teklifin 16. Maddesinde Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yaparak etki ajanlığı gibi hukuki olmayan, siyasi bir kavramı hukuk sistemine sokmaya çalışıyor. 

Teklifteki etki ajanlığı maddesi kabul edilirse; eleştiri içeren her nevi yayın ve faaliyetin suç kapsamına alınması mümkün olacak ve anti-demokratik baskı koşulları daha da derinleşecek. Eşitlik, özgürlük, adalet adına her türlü arayışın önü kesilecek, tüm toplumsal muhalefet örgütleri kapatılma riski ile karşı karşıya kalacaktır. 

İktidara sesleniyoruz: etki ajanlığı yasa teklifini derhal geri çekin; Meclisteki tüm siyasilere ve tüm toplumsal muhalefete ayrıca sesleniyoruz: etki ajanlığının yasalaşmasına asla geçit vermeyin. Belirsiz ifadeler içeren bu teklifin yasalaşması, muhalefetin damgalanması, eleştirilerin bastırılması, çeşitli temel insan haklarının ihlali, sivil toplumun ve sivil toplum kuruluşları ile bağımsız medyanın susturulması için kullanılacaktır. 

Macaristan'da 2017'de kabul edilen benzeri yasa kısa ömürlü olmuş Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’nun ağır eleştirileri ile karşılanmış; Macaristan'a karşı Avrupa Adalet Divanı'nda yasal işlem başlatılmıştır. Bu nedenle yasa 2021'de yürürlükten kaldırılıncaya dek uygulanamamıştır. Avrupa Parlamentosu, Gürcistan'ın çıkardığı yasa yürürlükte kaldığı sürece Gürcistan’ın AB’ye katılımının önünün açılmaması kararı almıştır. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2012'den bu yana benzer bir düzenlemenin uygulandığı Rusya‘yı mahkum etmiştir. Dün yayınlanan (22.10.2024 tarihli Kobaliya ve diğerleri/Rusya) ihlal kararında da görüyoruz ki, ajanlıkla suçlananlar, hep hak savunucuları olan kadın örgütleri, gazeteciler, çevre örgütleri, avukatlar ve bağımsız seçimleri takip eden kuruluşlar olmuştur. AİHM oybirliği ile aldığı kararda sivil toplum aktörlerine ve bağımsız seslere karşı bir şüphe ve güvensizlik ortamı yaratarak demokratik alanın daralmasına katkıda bulunduğunu ve böylece demokrasinin temellerini baltaladığını vurgulamıştır. Rusya, Sözleşme'nin ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile ilgili 10. ve 11. Maddeleri ile özel hayata saygı hakkını düzenleyen 8. Maddenin ihlali nedeniyle mahkum edilmiştir.

AİHM’in etki ajanlığı ile ilgili Rusya’yı mahkum eden bu kararı, bu tarz yasalar hakkındaki ilk karardır. Kararda yasanın neden olduğu hak ihlalleri açık ve net bir biçimde belirtilmektedir. Türkiye’nin uluslararası insan hakları standartlarından ve evrensel demokratik kriterlerden daha da uzaklaşmasına, Avrupa Adalet Divanı ve AİHM önünde yargılanıp mahkum edilmesine neden olacak bu yasa teklifi derhal geri çekilmelidir.

Kadınların Medeni Yasadan kaynaklanan haklarına dokunmayın.

İktidarın her zamanki taktiklerle noterlikle ilgili bir kanun teklifinin yanında, kadın haklarını akamete uğratacak, gözden kaçırmak istediği başka düzenlemeler eklediğini veya ekleyebileceğini biliyoruz. Tüm milletvekillerini uyarıyoruz; 

Teklifte, Medeni Yasa’nın 166. Maddesinde, Anayasa Mahkemesinin 22/2/2024 tarihli kararına dayanılarak önerilen değişiklik; iktidarın 2016 yılında kısa adıyla TBMM Boşanmaların Araştırılması Komisyonu Raporu’dan ve Diyanet sitesindeki yayınlardan aşina olduğumuz; boşanmayı isteyen kadının boşanmasını zorlaştırırken erkeğin boşanmasını kolaylaştırmaktaki ısrarının yolunu açacak bir değişikliktir. Kusurlu erkeğin reddedilen davasında fiili ayrılık sürecini üç yıldan bir yıla indirmek erkek için hızlı boşanmanın yolunu açarken evlilik içinde ekonomik ve sosyal olarak güçsüz bırakılan milyonlarca yoksul kadının hiçbir ekonomik hakkını alamadan ortada bırakılmasının önünü açacaktır.

Kusurlu olduğu için tazminat vermeden boşanıp kolayca tekrar evlenmek isteyenlerin ülkemizdeki ekonomik-kültürel eşitsizlik nedeniyle büyük çoğunlukla erkeklerden oluştuğu herkesin bildiği bir gerçektir. Bu nedenle boşanma sürecinin erkek lehine kısaltılması, kadın yoksulluğunu körükleyecek ve cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecektir. 

Aile mahkemelerinin iş yükü ve özellikle de boşanmak isteyen erkeklerin kadınların nafaka, tazminat ve mal rejiminden kaynaklanan ekonomik haklarını vermemek için direnmesi nedeniyle süresi uzayan boşanma davaları, kadınları mağdur etmenin gerekçesi olarak kullanılamaz. Boşanmayı, kadınların haklarını güvence altına almadan hızlandırmak, kusurlu tarafın tazminat ödemekten dahi kurtularak kısa sürede boşanması için Medeni Kanuna eşitsiz ve Kanunun ruhuna aykırı müdahaleyi haklı kılamaz. Mahkemelerin yavaş işlemesi ve iş yükü sorunu yoksul kadınlara yıkılamaz!

Teklifin 13. Maddesine onay vermeyin. İşine gelmeyen AYM kararlarının hiç birini uygulamayan iktidarın; kadınların medeni yasadan kaynaklanan haklarını koruyan ya da iyileştiren hiçbir adım atmayacağını biliyoruz. Yapılmak istenen değişikliğin de, medeni yasayı delmenin ve sil baştan yazmanın ilk adımı olacağının farkındayız. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER