© Yeni Arayış

Erdoğan’dan 15 gün içinde iki farklı seçim mesajı

Erdoğan’dan 15 gün içinde iki farklı seçim mesajı

Erdoğan 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirdiği ilk kapsamlı konuşmasını seçimlerden 17 gün sonra partisinin Meclis Grup toplantısında yaptı. Balkon konuşması sonrası iktidar partisi değişebilecek mi, ne türden değişiklikler yapabilir gibi sorular sorulmaya başlanmıştı. Grup konuşması ise bu soruların yersiz olduğunun işaretidir. Her şey “eski tas eski hamam” yani.  AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirdiği ilk kapsamlı konuşmasını seçimlerden 17 gün sonra Çarşamba günü partisinin Meclis Grup toplantısında yaptı. 31 Mart seçim gece yarısı balkon konuşmasında ifade ettikleriyle grup toplantısında söyledikleri çok farklı. Balkon konuşması sonrası iktidar partisi değişebilecek mi, ne türden değişiklikler yapabilir ve sahici bir muhasebe yapabilecek mi gibi bir dizi sorular sorulmaya başlanmıştı. Grup konuşması ise bu soruların yersiz olduğunun işaretidir. Başka bir ifadeyle AK Parti’nin ve onun liderinin böyle bir kapasitesinin ve düşüncesinin olmadığını gösteren bir konuşma oldu. Her şey “eski tas eski hamam” yani. Balkon konuşmasının özünü oluşturan ve dikkat çeken vurguları şöyle özetlemek mümkündür. *Milletin iradesi sandıkta tecelli eder, millet sözünü sandık yoluyla söyler, siyasetçilere mesajını sandık vasıtasıyla iletir. *31 Mart bizim için bir bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır. *Maalesef yerel seçim imtihanından istediğimiz, umduğumuz neticeyi alamadık. *Milletin sandıkta verdiği mesajları en isabetli, en objektif şekilde akıl ve vicdan terazimizde tartarak gerekli adımları mutlaka atacağız. *Milletimizin farklı tasarrufta bulunduğu yerlerde de güveni yeniden inşa edecek, çok daha güçlü bir şekilde gönülleri fethetmenin yollarını arayacağız. TBMM toplantısında ise ‘Biz bitti demeden bitmez’ dedi. *Bu ülkenin en dinamik partisiyiz, üye sayısı olarak Türkiye'nin en büyük partisiyiz. Biz seçmenin mesajını doğru okuruz, arızaları düzeltir tekrar yola koyuluruz. Gerekli değişimi yaparız. Biz bitti demeden bitmez *Tek iktidar vardır o da milletin ülkeyi yönetme yetkisi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. * AK Parti teşkilatları ile birlikte 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır * Siyasetçinin milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza minnettarız. *Seçimler Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. *Kendilerince 'Yerel iktidar, merkezi iktidar' diye Türkiye'de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyorlar. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır; o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve Kabinesi'dir. Bu iki konuşma arasındaki fark, 22 yıldır bıkmadıkları algı yönetiminde ısrar edilmesidir. Sondan başlayalım. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi geçtikten sonra kabineye görev veren kendisidir. Seçimlerde kabine mensuplarının iktidar partisi adayları lehine çalışmalara dâhil olmaları seçim eşitliği bakımından sorundur. Yerel seçim sonuçlarının sorumlusu partisidir, parti yöneticileridir, kendisidir.

YEREL SEÇİMLERİN SORUMLUSU KENDİSİDİR

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi geçtikten sonra kabineye görev veren kendisidir, sorumlu da, yetkili de vazife verilen de Cumhurbaşkanıdır. Seçimlerde kabine mensuplarının iktidar partisi adayları lehine çalışmalara dâhil olmaları seçim eşitliği bakımından sorundur. Kabine üyelerine seçmenin verdiği bir görev ve yetki yok. Mevcut sistemde kabine mensupları üzerinde yasamanın dahi en küçük tasarrufu veya yetkisi yok. Kabine üyesi bile denilemez, olsa olsa Cumhurbaşkanının sekreter bürokratları denebilir. Bu mevcut sistemin yarattığı adaletsizlik, hukuksuzluk sorunudur. Yerel seçim sonuçlarının sorumlusu partisidir, parti yöneticileridir, kendisidir. Belediye başkanları, meclis üyeleri hatta muhtarlar ise seçmenden doğrudan yetki almış, sandıktan çıkmış insanlardır. Bir başka nokta, cumhurbaşkanı Balkon konuşmasında partisinin başarısızlığını kabul ederken, grup konuşmasında, bir taraftan seçimler Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlanmıştır ifadeleriyle bunu gölgelemeye çalıştı, diğer yandan MHP ile ittifaka/gayri resmi iktidar ortaklığına devam edeceği mesajını verdi.  MHP ile ortaklığını bozabileceği ve fabrika ayarlarına dönebileceğini düşünenlerin umutlarını kursağında bıraktı. Ayrıca diğer yanda “ittifakımız bekanın teminatı olmayı sürdürecek” ifadesiyle beka edebiyatının seçmen nezdinde kredisinin tükendiğinin üzerinden atlayarak millet ile inatlaşma eğilimi gösteriyor. Benzer bir biçimde “biz bitti demeden bitmez” ifadesini kullanarak, AK Parti’nin kibirli duruşunu, siyaset yapışını tekrarlıyor.

KİBİRLİ DURUŞ DEVAM EDİYOR

Benzer bir biçimde “biz bitti demeden bitmez” ifadesini kullanarak, AK Parti’nin kibirli duruşunu, siyaset yapışını tekrarlıyor. Seçmen 31 Mart seçimlerinde AK Parti’ye dur dedi. Aklını başına al mesajı verdi. Aslında bunun ilk işaretini on ay önceki seçimlerde vermişti. AK Parti’yi Meclis’in birinci partisi yaptı ama bir önceki (2018) seçimlere göre oyunu %7 oranında düşürdü, %42,6’dan % 35’e geriledi. Cumhurbaşkanı ilk öncekiler gibi ilk turda seçilemedi. Bu durumu önemsemeyen partisine seçmeni bu kez daha ağır bir fatura kesti. Milletin sandıkta söylediği söze, gösterdiği siyasal iradeye hürmetli olmak, 31 Mart seçimlerinden sonra farklı yetkilerle ikili bir yönetim yapısının ortaya çıktığını kabul etmeyi ve bunu uygun işbirliği içinde bir yönetim geliştirmek taaddüdünde bulunmayı gerektirir. Bu belediye başkanlarının, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını yerine getirirken eskisi gibi binbir bahaneyle engel çıkarma tutumunu terk etmek, hatta kolaylaştırmak hızlandırmak anlamına gelir. Yani muhalefet partisinin yönetiminde olan belediyelerin hizmetlerini engellemeyi, zorlaştırmayı terk ederek milleti mağdur etmemektir. İktidar partisi ve ortağının, 2019 yerel seçimleri sonrasında İstanbul başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönettiği belediyelere karşı izlediği bu hukuksuz ve engelleyici tutum ve politikalar, 31 Mart seçim sonuçlarını etkileyen en önemli yanlışların başında geliyor. Van’da seçmenin tercih ettiği adayın yerine başka birini hukuksuz yetkilendirme girişimine ve Kepez Belediye başkanının tutuklanmasına geniş kamuoyunda gösterilen tepki tam da bu çerçevede ele alınması gereken örnekler. Uzun lafın kısası iktidar cephesinde değişen ciddi bir şey yok. Bakalım ana muhalefet ne yapacak.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER