Erdoğan gerçekten siyasette "final" yapar mı?
KÖŞE YAZILARIErdoğan gerçekten siyasette "final" yapar mı?
BÖYLE BİR ÇIKIŞI İLK KEZ YAPMIYOR
Erdoğan'ın bu söylemi yoğun bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş oldu. Erdoğan, 31 Mart seçimlerine çok az bir zamanın kaldığı böylesi bir konjonktürde neden böyle bir çıkış yapma ihtiyacı hissetti? Öncelikle şunu gözden kaçırmamak gerek; Erdoğan böylesi bir çıkışı ilk kez yapmıyor. 2009 yılında "2011, Allah ömür verirse son milletvekilliği adaylığımdır." demişti. 2012 yılında "Büyük Kongre’de son kez Genel Başkanlık’a aday oluyorum." demişti. 2022 yılında "2023’te milletten kendi adımıza son kez oy istiyorum." demişti. Bu tabloya bakıldığında; Erdoğan'ın sıkıştığını hissettiği kilit anlarda bu söyleme başvurduğu görülüyor. Öncelikle 31 Mart seçimleri bir genel seçim değil ve halk bir cumhurbaşkanı seçimine gitmiyor. Yani Erdoğan'ın "final" çıkışının amaçlarından biri yerel seçimlerin sonuçlarını etkilemeye yönelik. Şunu söylemek gerek; Erdoğan için bu seçimlerde İstanbul'un sonucu bir tarafa, diğer tüm şehirlerin sonucu diğer tarafadır. İstanbul'u 2019'da kaybetmiş olmak Erdoğan'ın hala hazmedebildiği bir şey değil. 2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni iki kez kazandığında Binali Yıldırım'ı yenmedi, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yendi. Erdoğan, tüm devlet gücünü arkasına almasına ve kullanmasına rağmen yaşadığı bu mağlubiyeti asla unutmadı ve 31 Mart'taki tek amacı İstanbul'u tekrar geri almak. Ama anketlere, gözlemlere ve saha gerçekliğine bakıldığında İstanbul'da işler AKP ve adayı Murat Kurum için, dolayısıyla da Erdoğan için pek de iyi gitmiyor. Murat Kurum, hitabet eksikliği, bitip tükenmek bilmeyen gafları, liderlik vasfının olmaması, siyasetten gelmemesi ve kitlelerle etkili ve nitelikli bir iletişim kuramaması gibi pek çok nedenden dolayı Ekrem İmamoğlu'nun gerisinde kalmış durumda. Dolayısıyla sadece Murat Kurum'un yürüttüğü bir kampanyayla AKP'nin İstanbul'u geri alabilmesi çok zor. Yani; Erdoğan'ın bizzat devreye girerek kampanyayı ele alması kaçınılmaz. Bu noktada da Erdoğan'ın en iyi kullandığı "kitlelerin duygularına hitap etme" silahı devreye girmek zorunda. Bundan dolayı da Erdoğan, "Bu benim final seçimim" diyerek hem kendisine her koşulda oy veren seçmeni konsolide etmek, hem daha önce AKP'ye oy vermiş olmasına rağmen şu an partiden kopmuş olan seçmeni "son vefa" söylemiyle geri getirmek, hem de kararsız milliyetçi/muhafazakar seçmenden en yüksek miktarda oy devşirmeyi amaçlıyor çünkü İstanbul'u almak zora girmiş durumda. Eğer Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerini yeniden kazanmayı başarırsa 2028'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki en önemli ve kazanması kuvvetle muhtemel cumhurbaşkanı adayı konumuna yükselecek ve bu durum Erdoğan'ın isteyeceği son şey,İMAMOĞLU YENİDEN KAZANIRSA, KAZANMASI MUHTEMEL CUMHURBAŞKANI ADAYI
Öte taraftan; eğer Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerini yeniden kazanmayı başarırsa 2028'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki en önemli ve kazanması kuvvetle muhtemel cumhurbaşkanı adayı konumuna yükselecek ve bu durum Erdoğan'ın isteyeceği son şey. Bu bağlamda; Erdoğan'ın söylemindeki "yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim" vurgusunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Yasal olarak Erdoğan bir daha cumhurbaşkanlığına aday olamıyor ancak gönlünün devam etmekten yana olduğu bir gerçek. Aslında Erdoğan "final" çıkışıyla seçmenlerine şu mesajı vermek istiyor: "Yasal olarak hakkım olmadığı için bir daha aday olamam ama ben aday olmak istiyorum. Eğer siz de benim aday olup devam etmemi istiyorsanız Anayasa'nın değişmesini sağlayın." Yani; Erdoğan'ın "final" çıkışıyla amacı yeni bir anayasa değişikliğine zemin hazırlamak ve cumhurbaşkanlığına devam edebilmek. Gerçekçi olalım; ülkeleri uzun yıllardır tek başına yöneten güçlü ve otoriter liderler bu güçten asla kendiliğinden vazgeçmek istemezler ve hayatta oldukları sürece siyaseti bırakıp gitmezler. Yani; Erdoğan'ın henüz hayattayken siyaseti kendiliğinden bırakıp "final" yapacağına ve gücü "Çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak" vaadiyle bir halefe devredeceğine inanmak Türkiye'de siyasetin gerçekliğini bilmemektir...İlginizi Çekebilir