EMEP, “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyasını Kocaeli’nde direnen işçilerle başlattı
GÜNDEMEmek Partisi (EMEP), işçilerin hakları için yaptıkları sendikal örgütlenmelerin, sermaye ve iktidar eliyle engellendiğini belirterek sendikal barajlara, yetki itirazlarına karşı “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyası başlattı.
Emek Partisi (EMEP), “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş”’ kampanyasını Kocaeli'deki Green Transfo fabrikasında 37 gündür hakları için direnen işçilerle birlikte başlattı.
Burada açıklama yapan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan “Tek adam iktidarının sermaye ile kol kola girerek bizleri sömürmesine, iş cinayetlerinde ölmemize, düşük ücretle çalıştırmasına karşı örgütlü, birleşik bir mücadele çağırıyoruz. Gerçek anlamda sendikal özgürlüklere sahip çıkmak için birleşmeliyiz, birlikte mücadele etmeliyiz” çağrısında bulundu.
"Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş"
Emek Partisi (EMEP), işçilerin hakları için yaptıkları sendikal örgütlenmelerin, sermaye ve iktidar eliyle engellendiğini belirterek sendikal barajlara, yetki itirazlarına karşı “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyası başlattı. EMEP, kampanyanın startını grevdeki Birleşik Metal-İş üyesi Green Transfo işçileriyle beraber verdi.
Kampanyaya ilişkin duyuruda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açıkladığı son veriler doğrultusunda Türkiye’deki 16 milyon 864 bin 733 işçiden sadece 2 milyon 524 bin 547’si sendika üyesi olduğu belirtilerek, sendika üyesi olanların da sadece 1 milyon 350 bini toplu sözleşme hakkından yararlanabildiğine dikkat çekildi.
Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grevde olduğu Green Transfo işyeri önünde başlatılan kampanyada EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan açıklama yaptı. Açıklama sırasında işçiler “Grev işçisi yalnız değildir”, “İş, emek, özgürlük”, “Sendika haktır, işten atmak suçtur” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganları attı. Aslan, 37 gündür direnen işçileri selamlayarak konuşmasına başladı ve “Bugün burada sendikal haklar, iş güvencesi, işçi sınıfımızın örgütlenmesi önündeki bir çalışmayı, kampanyayı sizlerle paylaşmak ve grevci işçi arkadaşlarımızın olduğu yerde bu kampanyanın startını vermek istedik" dedi.
Aslan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: "22 yıldan fazladır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı ve tek adam yönetimi işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere yani onun karşısında hak ve özgürlük talep eden, insanca yaşamak isteyen her kesime karşı saldırılarını devam ettiriyor. Halk TV’de sorumlu yazı işleri müdürünü tutukladılar. Onun mürekkebi kurumadan Siirt Belediyesi’ne kayyum atadılar. Yani bu ülkede Erdoğan iktidarına biat etmeyen kim varsa onlara dönük en şiddetli, acımasız şekilde üstümüze geliyorlar. İşçi sınıfımıza, onun örgütlenme hakkına dönük saldırılar devam ediyor. O yüzden bugün başlatacağımız kampanyanın kendisi ülkenin dört bir yanında işleri, aşları ve ekmekleri için, basın özgürlüğü için, kadın ve gençlerin hakları için, insanca yaşam için mücadele eden emekliler de dahil bütün sorunlarımızı birlikte çözebileceğimiz birleşik ve kitlesel mücadelenin sonunda gerçekleşebilir.
"Bugün ülkede sermayeye her türlü kolaylığı sağlayan iktidar söz konusu işçiler olunca üç maymunu oynamaktan geri durmuyor"
Birçok işletmede işçi sınıfımızın örgütlenme, sendikalaşma hakkının karşısına devlet bütün kurumlarıyla, iktidar bütün kurumlarıyla işçilerin karşısına sendikalaşma mücadelesinin önüne geçmek iççin bütün gücünü seferber etmiştir. İş yerinde örgütlenmeyi tamamlamış, Bakanlığa başvurulmasına rağmen yıllar süren davalar sonucunda mahkemeler sendikaların lehine sonuç karar veriyor. Bugün ülkede sermayeye her türlü kolaylığı sağlayan, her türlü resmi ve gayri resmi fiili uygulamalarına göz yuman iktidar söz konusu işçiler olunca üç maymunu oynamaktan geri durmuyorlar.
Türkiye’de gerçek anlamda iş güvencesine ihtiyacımız var. İşçilerin sendika seçme, iş yerinde sendika haklarını kullanma konusunda artık işçilerin iradesinin referandumla belirlenmesine ihtiyaç var. Yıllarca mahkeme koridorlarında Kod-46 ve Kod-47’lerle işverenlerin ‘yüz kızartıcı suç işledi’ diye işçilerin atılmasının önüne geçilmesi durumundayız. Artık iş yerinde toplu iş sözleşmesi yapmak adeta sırat köprüsünden, kıldan ince bir köprüyü geçmek gibi zordur. İş yerinde bütün engelleri aşıp TİS masasına oturduktan sonra grev aşamasına geldiğimizde iktidarın ilk yaptığı iş grevlerin yasaklanarak işçilerin Yüksek Hakem Kurulu’nun insafına bırakılmasıdır.
"Gerçek ve kalıcı bir iş güvencesi istiyoruz"
Türkiye halkının, işçi sınıfının ve emekçilerimizin kaderi tek bir adamın tek bir imzasına terk edilemez. Bugün işçi sınıfımızın karşısına çıkarılan işten atmalar, grev yasakları ve barajlar karşısında birlikte mücadele etmeliyiz, birlikte başarmalıyız. Bu anlayış ve tutumla parti olarak barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş talebiyle bir kampanya başlatıyoruz. Yasalarda olan ama silikleştirilen iş güvencesini yeniden kazanmak istiyoruz. Sermayenin işçileri köle gibi kullanmasına karşı gerçek bir iş güvencesi talebiyle yola çıkıyoruz. İşten atmaların yasaklanması, sendikal örgütlenmeler nedeniyle işten atılmaların son bulması, işçilerin alın teri ve emekleri ile çalıştıkları iş yerinde sermayenin yüz kızartıcı işçilerin işten atılmasına karşısında güçlerimizi birleştirmek istiyoruz. Gerçek ve kalıcı bir iş güvencesi istiyoruz.
"İşçilerin sendika seçme hakkı referandumla belirlenmelidir"
İşçilerin örgütlenmesi önündeki en büyük engellerden biri olan barajlar kaldırılmalıdır. İşçilerin sendika seçme hakkı referandumla belirlenmelidir. İşletme yetkisi ve sendika seçmede işçinin beyanı esas alınmalıdır. Yani işçilerin iradelerine başvurarak referandumla tüm süreçler çözülmelidir. Barajsız sendika istiyoruz. Grev yasakları son bulmalıdır. İş cinayetlerinde ölmemek için, açlık sınırının altında bir ücretle çalışmamak için angarya, esnek ve güvencesiz çalışmaya karşı yola çıkıyoruz. Kampanyamız sermayenin vahşi ve sınırsız sömürüsü karşısında işçi sınıfını savunmasız bırakmak isteyen bu saldırganlığa geçit vermeyelim diyoruz. Buradan işçilere, sendikalara, işçilerin yanında olan akademisyenlere, hukukçulara sesleniyoruz. Hepimizin kaderi işçi sınıfı ile ortaktır. Bu mücadeleyi sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini hep birlikte başlatmalıyız, hep birlikte başarmalıyız.
"Tek adam iktidarının sermaye ile kol kola girerek bizleri sömürmesine karşı birleşik mücadeleye çağırıyoruz"
Tek adam iktidarının sermaye ile kol kola girerek bizleri sömürmesine, iş cinayetlerinde ölmemize, düşük ücretle çalıştırmasına karşı örgütlü, birleşik bir mücadele çağırıyoruz. Gerçek anlamda sendikal özgürlüklere sahip çıkmak için birleşmeliyiz, birlikte mücadele etmeliyiz. Bu çalışmanın bir parçası da parlamentoda bulunan milletvekillerimiz üzerinden bir kanun tasarısını hazırlayıp parlamentoya vermek için üretimin olduğu bütün alanlarda yüz binlerce imza toplayarak işçilerin nasıl bir sendikal hak ve özgürlük istediğini tartışarak bu kanun tasarısının Meclis’e sunulmasıdır. Bu düzene son vermek üzere hep birlikte mücadeleye çağırıyorum herkesi. Hep birlikte başaracağız, birleşirsek değiştireceğiz, birleşirsek kazanacağız."
"Eğer biz korkarsak, her yasağa kafamızı eğersek kaybetmek zorunda kalırız"
Kampanyaya ve işçilerin direnişine destek veren sendika temsilcileri de açıklamalarda bulundu. Birleşik Metal İş 1 No’lu Şube Başkanı Özcan Atmaca "Grevlerimiz ertelendi aslında tamamen Yüksek Hakem Kurulu’na başvurmak zorunda kalacaksınız. Biz ise ‘grevimizi erteleseniz de erteleme kararını tanımayacağız’ dedik ve grevimize devam ettik. İşçi arkadaşlarımızın hiçbiri fabrikalara girmedi. Biz mücadelemizi kazanarak toplu sözleşmeyi bağlayarak bitirdik. Şimdi grevleri ertelemelere ‘milli güvenlik’ diyorlar. GE Grid Solutions, Hitachi Energy, Arıtaş Kriyojenik aynı işi yapıyorlar. Ama burası MESS’ten ayrılan Green Transfo. MESS’e bağlı olmadığı için de burası milli güvenliği sarsmıyor. Bizim anayasal hakkımızı, mücadelemizi hep beraber yapmak zorundayız, diğer sendikalar da yapmak zorunda. Eğer biz korkarsak, her yasağa kafamızı eğersek kaybetmek zorunda kalırız. O yüzden Birleşik Metal Sendikası grev yasağını tanımayacağını söyledi ve bu baskılara rağmen grevlerimize devam ettik" dedi.
"O patron masaya gelecek ve işçi iradesini kabul ettiği sözleşmeyi imzalayacak"
37 gündür direnişte olan Green Transfo Baştemsilcisi Savaş Sümbül de şunları söyledi: "37 gündür işverene, patrona direniyoruz. 37 gün içerisinde grevdeki işçilere grev sevgiyi, birliği, mücadele ruhunu ve işçi sınıfına ışık kattı. Biz ülkede tek adama direniyoruz, burada da içerideki tek adama karşı direniyoruz. Sizden aldığımız güçle bu direnişi kazanacağız. O patron masaya gelecek ve işçi iradesini kabul ettiği sözleşmeyi imzalayacak. Bizler de buradaki tüm işçi arkadaşlarımızla halaylarımızla tezgahlarımızın başına döneceğiz ve mücadeleye devam edeceğiz. EMEK Partisi’nin de başlatmış olduğu kampanyayı her zaman destekliyoruz” dedi.
Genel-İş Anadolu Şubesi Başkanı Ali Sönmez, Türkiye’deki işçi sınıfına yapılan bu saldırılar karşısında bu kampanyayı destekliyoruz. İnsanca yaşam ve insanca çalışma koşullarının oluşturulması için elimizden geleni yapacağız. Bu kampanya başarı ile sonuçlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz."
TEKSİF Genel Başkan Danışmanı ve Bölge Sorumlusu Binali Tay da “Sizler ve bizlerin dayanışması ile burada da başarı ile TİS gerçekleştireceksiniz. Bu saldırılar ilk değil son da olmayacaktır” ifadelerini kullanarak mücadelenin önemini vurguladı.
BARAJSIZ SENDİKA, YASAKSIZ GREV, GÜVENCELİ İŞ!
İşçilerin hak ve çıkarlarının korumak, geliştirmek ve yeni haklar elde etmek için giriştiği sendikal örgütlenmeler, sermaye ve iktidarları eliyle uygulanan, yasal ve fiili engellerle karşılaşıyor: Barajlar ve yetki itirazları ile… pic.twitter.com/ntu272yGYW
İlginizi Çekebilir