Ekonomik krizin iki yüzü: Şirket kuruluşları azalırken icra dosyaları artıyor!
EKONOMİTürkiye ekonomisinin nabzını tutmak için iki temel veri kaynağına bakmak gerekiyor: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) açıkladığı kurulan ve kapanan şirket istatistikleri ile Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı icra ve iflas dosyaları sayıları. Bu iki gösterge, ekonominin sağlığını anlamak açısından kritik bir pencere sunuyor.
Ekonomik kriz, iş dünyasının en büyük düşmanı olmaya devam ediyor.
Ancak asıl ürkütücü tablo, Adalet Bakanlığı’nın verilerinde saklı. İcra dosyalarının sayısı 22.558.572’ye ulaştı. Bu rakam, borçlarını ödeyemeyen işletmelerin ve bireylerin sayısının giderek arttığını, ekonomik sıkışıklığın toplumun her kesimini etkilediğini gösteriyor.
Türkiye ekonomisinin nabzını tutmak için iki temel veri kaynağına bakmak gerekiyor: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) açıkladığı kurulan ve kapanan şirket istatistikleri ile Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı icra ve iflas dosyaları sayıları. Bu iki gösterge, ekonominin sağlığını anlamak açısından kritik bir pencere sunuyor.
TOBB’un verileri, girişimcilerin ekonomik koşullara nasıl tepki verdiğini, yeni iş kurma cesaretini ve mevcut işletmelerin ayakta kalma mücadelesini gösterirken; Adalet Bakanlığı’nın icra ve iflas dosyaları, borçların artışını, işletmelerin finansal sıkıntılarını ve ekonomik krizin derinliğini ortaya koyuyor. İş dünyasının hareketliliği ile borç batağına saplanan şirketlerin durumunu birlikte okumak, Türkiye ekonomisinin gerçek tablosunu ortaya koymak açısından büyük önem taşıyor.
Şirket Kuruluşları Azalıyor: Belirsizliğin Gölgesi
TOBB’un Ocak 2025 verilerine göre, şirket kuruluşlarında bir önceki aya kıyasla %12,8’lik bir düşüş yaşandı. Özellikle kooperatiflerde %11,2, gerçek kişi ticari işletmelerinde ise %12,5 oranında gerileme görüldü. Bu durum, ekonomik belirsizliklerin girişimciler üzerindeki caydırıcı etkisini açıkça gözler önüne seriyor. Ekonomik belirsizlik, girişimcilerin cesaretini kırıyor; yeni şirketler kurmak yerine mevcut olanı korumaya yöneltiyor.
Daha da endişe verici olan ise kurulan şirketlerin sermaye yapısındaki düşüş. Ocak 2025’te kurulan şirketlerin toplam sermayesi, bir önceki aya göre %24,7 oranında azalmış durumda. Bu, yatırımcıların daha küçük ölçekli ve düşük sermayeli şirketler kurmayı tercih ettiğini gösteriyor. Büyük ölçekli yatırımların azalması, uzun vadede ekonomik büyümeyi yavaşlatan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Küçük sermayeli şirketler, büyük hayallerin önündeki engelleri aşamıyor.
Kapanan Şirketler ve İcra Dosyaları: Ekonomik Krizin İki Yüzü
TOBB’un verilerine göre, Ocak 2025’te kapanan şirket sayısı bir önceki aya göre %74,1 oranında arttı. Bu artış, özellikle kooperatiflerde %79, gerçek kişi ticari işletmelerinde ise %19,9 seviyesine ulaştı. Kapanan her şirket, bir girişimcinin hayalinin sona erdiğini gösteriyor. Ekonomik kriz, iş dünyasının en büyük düşmanı olmaya devam ediyor.
Ancak asıl ürkütücü tablo, Adalet Bakanlığı’nın verilerinde saklı. İcra dosyalarının sayısı 22.558.572’ye ulaştı. Bu rakam, borçlarını ödeyemeyen işletmelerin ve bireylerin sayısının giderek arttığını, ekonomik sıkışıklığın toplumun her kesimini etkilediğini gösteriyor. İcra dosyaları, ekonomik krizin sessiz tanıklarıdır. Her bir dosya, bir işletmenin ya da ailenin hikayesini, umutlarını ve hayal kırıklıklarını barındırır.
Özellikle KOBİ’ler üzerinde büyük bir baskı oluşuyor. Finansal kaynaklara erişimde zorlanan KOBİ’ler, ekonomik dalgalanmalara karşı daha savunmasız kalıyor. Bu durum, şirket kapanışlarının artmasına ve işsizliğin yükselmesine neden oluyor. KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinin bel kemiğidir. Ancak bu bel kemiği kırılırsa, ekonomi de ayakta kalamaz.
Sektörel Dağılım ve Yapısal Sorunlar
Ocak 2025’te kurulan şirketlerin sektörel dağılımı da dikkat çekici. Toplam 11.202 şirketin3.583’ü ticaret, 1.568’i imalat, 1.332’si inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Ancak bu dağılım, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını da gözler önüne seriyor. Ticaret sektörü hâlâ en büyük paya sahipken, sanayi ve üretim alanındaki büyüme yetersiz kalıyor.
Ticaret, ekonomiyi ayakta tutar ama sanayi, ekonomiyi büyütür. Türkiye, ticaretten sanayiye geçişi hızlandırmalıdır.
TOBB ve Adalet Bakanlığı’nın verileri, Türkiye ekonomisinin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ekonomik belirsizlikler, şirket kuruluşlarını azaltırken kapanışları ve icra dosyalarını artırıyor. Sektörel dağılım, ekonomideki yapısal sorunları ortaya koyarken, yabancı sermayeye olan bağımlılık da devam ediyor.
Yabancı Sermaye ve Uluslararası İlişkiler
Ocak 2025’te kurulan 537 yabancı ortak sermayeli şirket, Türkiye’nin hâlâ uluslararası yatırımcılar için umut kesilmeyen ülke olduğunu gösteriyor. Ancak bu şirketlerin büyük çoğunluğu limited şirket statüsünde ve toplam sermayenin %77,5’ini yabancı ortaklaroluşturuyor. Bu durum, yerli sermayenin yetersizliğini ve yabancı yatırımlara olan bağımlılığı ortaya koyuyor.
Türkiye’nin yabancı sermaye çekme konusunda daha etkin politikalar geliştirmesi gerekiyor. Özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesi, bürokratik engellerin azaltılması ve uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesi, yabancı yatırımcıların güvenini artıracaktır. Elbette sivil toplum örgütlerinin gücü, düşünce özgürlüğü, adalet ve işleyen bir demokrasi de çok önemli. Ama bunu her şeyden önce kendi yurttaşlarımız için talep etmek şart. Yabancı sermaye, ekonomiyi canlandırır ama yerli sermaye, ekonomiyi ayakta tutar. Türkiye, bu dengeyi sağlamak zorundadır.
Sonuç: Ekonomik İyileşme İçin Adımlar
TOBB ve Adalet Bakanlığı’nın verileri, Türkiye ekonomisinin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ekonomik belirsizlikler, şirket kuruluşlarını azaltırken kapanışları ve icra dosyalarını artırıyor. Sektörel dağılım, ekonomideki yapısal sorunları ortaya koyarken, yabancı sermayeye olan bağımlılık da devam ediyor.
Bu sorunların aşılması için;
✅ İstikrarlı ekonomik politikalar uygulanmalı
✅ KOBİ’ler desteklenmeli
✅ Yatırım ortamı iyileştirilmeli
✅ Sanayi ve üretime dayalı bir ekonomik model benimsenmeli
Türkiye, ekonomik krizlerden ders çıkararak daha güçlü bir gelecek inşa etmeli. Her kriz, yeni bir başlangıç için bir fırsattır.
Ekonomik toparlanma, uzun vadeli bir süreçtir. Ancak bu süreçte devlet, özel sektör ve bireylerin ortak hareket etmesi, güçlü bir strateji izlemesi gerekir. Ekonomik iyileşme, bir maraton koşusudur. Sabır, kararlılık ve dayanışma ile bu maratonu kazanmak mümkündür.
İlginizi Çekebilir