e-Anayasa
KÖŞE YAZILARIe-Anayasa
SİYASETE BİLEN ROLÜ VERİNCE DERTLER BİTMİYOR
Siyaset bilen değildir. Temsil edendir. Yetkisi dahilinde de yapandır. Bilen rolü verince dertler bitmiyor. Kapsayıcı olmayan ve aslında konumuz olmaması gereken mevzular gündem oluyor. Dünyadan izole değiliz; küresel salgın ve gerginliklerin yarattığı büyük sıkışma, çözümlerin yarattığı enflasyon ve insan hareketliliği. Teğet geçmedi bizi. Hatta bir türlü çıkartması mümkün olmayan bir ok gibi kalbimizde. Çeksek ne olur diye bakıyoruz, arada yapılan denemeler homurdanmalar yaratıyor. Kendimiz etmedik ama kendimiz bulduk. Çözüm de kendimizde. İlk adımda âtıl kalmış yolları, hikayeleri konuşmamak lazım artık. İkinci adımda kimseyi dışarıda bırakmamak, kökü derinde olan bir ülke olduğumuzu unutmadan, o kökü koruyacak muhafızlıkta ama bir o kadarda ilerici ve küresel ufuk belirleyici olabilmek lazım. İngiltere’de çalışma yıllarımda Türkiye’de de aktif olan bir müşterimizin benim de Türk olduğumu bilmeden sarf ettiği bir cümle çok önemli yer etti. ‘Türkiye yeni bir şey deneme riski almak adına yeterli küçüklükte, ama başarırsak tüm dünyaya örnek olarak anlatacak hikâyesiyle, içinde barındırdığı farklılıklarla ve nüfus büyüklüğünde’ Ufuk belirleyici olalım derken aslında tam da bunu anlatmak derdim. Biz kendimiz kararlarımızla, yol haritamızla ufku ilk görüp ön alabilir, krizlerden çıkabiliriz. Akıl evrensel. Ama hikâye bize ait. Teknolojiye dönersek. Eğlenceden, sağlık sektörüne, insan hayatına dokunan her yerde alt üst edici değişimleri getiriyor teknoloji. Birazı bıkkınlıktan, birazı sıkışmışlıktan ama çoğu da heyecandan tüm insanlıkta bu yolun yolcusu oldu. Yazının başında Elon Musk’un dediği belki 8 değil ama yüz yıl bitmeden olabilecek bir gerçek. Toplumun her kesimini kapsayan, tüm olasılıkları ve tüm olmuşları anlık hesaplayan bir ‘zeka’ belki de şirketleri ve de ötesi ülkeleri yönetmek için doğru bir seçim.TOPLUMUN HER KESİMİNİ KAPMAYAN BİR ‘ZEKA’
Yazının başında Elon Musk’un dediği belki 8 değil ama yüz yıl bitmeden olabilecek bir gerçek. Toplumun her kesimini kapsayan, tüm olasılıkları ve tüm olmuşları anlık hesaplayan bir ‘zeka’ belki de şirketleri ve de ötesi ülkeleri yönetmek için doğru bir seçim. Yapay zekaya tehlikeli ifadesini etiketleyen bizleriz. Halbuki popüler olan 3 cisim problemi dizisinin özünde olan mesajlardan biri olan; ‘biz sizin masallarınızı ve yalanlarınızı anlamıyoruz’ aslında tam da yapay zekalık bir durum. Süper bilgisayarın hafızasının, iyiliğe ve aydınlanmaya doğru ‘kodlanması’ yine bizlerin elinde. Anayasa söylemlerini konuşurken birazda buradan bakmalıyız. Memnun olmadığımız her şeyin arkasında eksik olan kanundan önce, onun etrafından dönen insan ya da yok sayan bir sistem var. Anayasanın yenisini konuşmadan; cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında nasıl bir toplumsal düzeni yaşayacağımızı, o düzenin tıkanmadan nasıl işleyeceğini ve teknolojinin de burada alacağı rolü de konuşmalıyız. Siyaset makamı bilme makamı değil, temsil etme makamıdır. Eksik bilgi ya da bildiğini sanarak yapılanlar bize 10 senede bir ‘yeni anayasa’ tartışması getirmekten başka bir sonuç çıkarmaz. Toplumsal tıkanıklığın ve evrensel değişimlerin yaşandığı alanların dolması için yine yukarıda yazdığım; siyasetin temelini güçlendirecek sivil toplum kuruluşlarının, politika ve metotlar oluşturması; aynı amaçlar için farklı düşünceleri bir araya getiren kolektif yapılar yaratması gerekiyor. Ufuk çizgisine siyaseti yöneltecek bu yapıların görev alması, yoklarsa oluşması lazım. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için yeni şeyler söylemek lazım. Eskimeyen, 800 senedir dediklerinin ‘yerindeliği’ ile bizim coğrafyamızın aydınlanmasının en güzel eserlerini bırakanlardan Hz. Mevlana’dan geldiği gibi bitirelim. Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti, cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Gelişmek için… Yeni şeyler söylemek, düşünmek ve de yapmak lazım.İlginizi Çekebilir