© Yeni Arayış

Düşen oylarda KHK etkisi

Düşen oylarda KHK etkisi

AKP’nin seçim yenilgisinde KHK’lıların ve son 8 yılda hiç hak etmediği halde zulüm gören kitlelerin payı ne kadardır?  İktidar kontrolündeki medya istediği kadar güzellemelere başvursun, OHAL düzeninin bittiğini, KHK’lıların bütün sorunlarının çözüldüğünü filan işlesin, hiçbir KHK’lının sorununun çözülmediğini, aksine katmerlendiğini aynı sokakta yaşayan komşusu görmüyor mu? AKP’nin seçim yenilgisinde KHK’lıların ve son 8 yılda hiç hak etmediği halde zulüm gören kitlelerin payı ne kadardır? Ben bu sorunun yanıtını seçim sonuçları geldiğinden beri düşünüyorum. AKP zümreleri içinde de konuşulduğuna ve değerlendirildiğine eminim. AKP, kendi tabanından uzaklaştıkça yozlaştı, bu bir gerçek. En son “Monaco’da ıstakoz” hadisesiyle de tüm çıplaklığıyla açığa çıktığı üzere, az bir parayla ay sonunu bulmaya çalışan emekli üzerinde neredeyse hiçbir karşılığı kalmayan hareketlere yöneldikçe, oylar eriyor. Peki, o AKP ve Erdoğan’a oy veren milyonlar üzerinde, çok değil 10 yıl önce yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen yoldaşlarına reva gördükleri hukuka ve ahlaka aykırı muamele hiç etki doğurmuyor mu? Vefasızlığın resminin ne olduğunu gördükçe seçmenler, “bir gün benim de başıma bu gelebilir, çıkarlar ters düşünce beni de senelerce cezaevinde tutabilecek bir siyasi harekete dönüştü bunlar” çıkarımını ister istemez yapıyor!

SEÇMENLER, VEFASIZLIĞIN RESMİNİN NE OLDUĞU GÖRÜYOR

Doğurmaz olur mu? Vefasızlığın resminin ne olduğunu gördükçe seçmenler, “bir gün benim de başıma bu gelebilir, çıkarlar ters düşünce beni de senelerce cezaevinde tutabilecek bir siyasi harekete dönüştü bunlar” çıkarımını ister istemez yapıyor! Öyle ya, defalarca “ne istedilerse verdik” itirafında bulunduğun bir kitleyi açlığa mahkum edip pazarda limon satmasına izin vermemişsin, sırf zulüm artsın diye anneyi ayrı, babayı ayrı cezaevine koyup çocukları ya köprü altına terk etmişsin ya da sokak çetelerine emanet etmişsin, babasız kalan çocuklar öfkelerinden ya intihar ediyorlar ya düşmanlık geliştiriyorlar, kadınlar fuhuşa sürüklenmiş… Sadece cemaat grubuna da bu muameleyi reva görmemişsin, solcu olsun, Kürt olsun, liberal olsun sana muhalif kim varsa fırsat bu fırsat diyerek onları da aynı çuvalın içine doldurup okyanusun ortasında gemiden atıvermişin. Seçmen görmüyor mu olan biteni? İktidar kontrolündeki medya istediği kadar güzellemelere başvursun, OHAL düzeninin bittiğini, KHK’lıların bütün sorunlarının çözüldüğünü filan işlesin, gerçeklerin hiç de öyle olmadığını, hiçbir KHK’lının sorununun çözülmediğini, aksine katmerlendiğini aynı sokakta yaşayan komşusu görmüyor mu? Gördükçe kendine de bir pay çıkarmıyor mu? “Ters düştüğüm an benim de sonum böyle olacak” duygusunun alt edilmesine imkan var mı? Devletin açıkladığı enflasyon oranı %65 iken, sokağın enflasyonunun en az bunun iki katı olduğunu alışverişe giden her vatandaş iliklerine kadar hissederken, resmi propaganda aygıtına inanan olur mu?

RESMİ ENFLASYON İLE SOKAKTAKİNİN FARKI VE RESMİ PROPAGANDA

Devletin açıkladığı enflasyon oranı %65 iken, sokağın enflasyonunun en az bunun iki katı olduğunu alışverişe giden her vatandaş iliklerine kadar hissederken, resmi propaganda aygıtına inanan olur mu? Oy vermeye giden vatandaş Küçük cem’e, ROK’a, Angry Birds Ahmet’e mi inanmıştır, yoksa her gün sefaletine tanık olduğu, aynı camide ibadet ettiği, aynı parkta oturduğu, aynı üç harfli marketten alışveriş ettiği komşusunun durumuna mı? Erdoğan bilmeli ki, hukuka aykırı davranarak yarattığı zulüm ortamı, en çok sandığı etkileyecek. Buradaki suç ortağının, aynı zamanda iktidarın küçük ortağının hukuk dışılığa yönlendirmelerinden kurtulmadıkça, akıbet değişmeyecek. Faize en çok karşı çıkıp cumhuriyet tarihinin en çok faiz yükselten idarecisi konumu, Erdoğan’ı sandıkta tekrar boğacak. Senelerce sövdüğü IMF kapısında dolar dilenmek, o muhafazakâr seçmen nezdinde hiç hoş bir tablo yaratmıyor, buna “Monaco’da ıstakoz” fotoğrafını ekleyince durum daha da netleşiyor. Devalüasyon kaçınılmaz hale dönüşüyor. Bu olunca geri dönülmesi imkânsız nokta da aşılmış olacak. Tek çare kamuya kemer sıktırmak, buna da zaman içinde semirip azgınlaşan inşaat çeteleriyle küçük ortağı izin vermeyecekler. Hukuka geri dönmeye de en çok o iki çevrenin engel olduğu zaten bilinen bir gerçek. Sorumluluk olmadan zenginleşmek tatlı çünkü… Çözüm belli ama görebilen gözler için… Hukuka geri dönmek, yapılan zulümlerin özeleştirisini verip kayıpları bir nebze de olsa yerine koymaya çabalamak iktidarın tek çıkar yolu olarak görünüyor. Bu analizi bakalım yapabilecekler mi? Yoksa burnunun dikine devam mı edecekler? Ben yapabilecekleri kanaatinde değilim. Bundan sonra hep baş aşağı…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER