Devlet hakem olmazsa cemaat tahakkümü başlar
KÖŞE YAZILARIDevlet hakem olmazsa cemaat tahakkümü başlar
TÜRKİYE: TOPLUM DEĞİL CEMAATLER TOPLAMI
Devlet destekli iktidar pratiklerinin yol açtığı en somut sonuç, toplumsal kutuplaşmanın derinleştirilmesi dahası kalıcı hale gelmesidir. Bu Türkiye için büyük bir tehlikedir. Bunun nedeni de Türkiye’nin kuruşundan bu yana toplum değil cemaatler/kimlikler toplamı olmasından kaynaklanmaktadır. Böyle bir toplumda, iktidarın kutuplaştırıcı siyaseti ve dili cemaatler/kimlikleri birbirinden daha fazla uzaklaştırmakta ve gettolaştırmaktadır. Bu uzaklaşma ve gettolaşma halinin en doğal sonucu, ülkede var olan cemaatler/kimlikler arasındaki zihinsel bölünmenin derinleşmesidir. İktidar bunu da makbul olan ve olmayan vatandaşlık tanımı üzerinde yapmaktadır. İktidar/devlet blokunun kamusal alanda tanımladığı vatandaşlık prototipine (Sünni/Türk) uyan ve iktidardan yana olanlar yani makbul vatandaşlar bu yeni dönemde her şey olabilir, her şey yapabilirken; bunun dışında kalanlar her anlamada öteki olmakta ve olabilecekleri de sınırlanmaktadır. Dahası bu kutuplaşma ve bölünme, toplumsal değil siyasetin icat edip, tüm kurumları/araçları ile hayata geçirdiği bir toplumsal mühendisliğin sonucudur. Bu açıdan iktidar bloku, tabanını konsolide halde tutmak için her şeyi yapmaktadır. Bunun için de, toplumsal fay hatları sürekli canlı tutulmaktadır. Böyle bir ülkenin de örneğin laik olması mümkün değildir, örneğin eşit vatandaşlıktan söz etmek mümkün değildir, örneğin hukukun herkese eşit olduğundan bahsetmek mümkün değildir.PAYLAŞILAN İKTİDAR
Bu noktada şu ayrımı yapalım; 2015 sonrasında ortaya çıkan iktidar-devlet eklemlenmesinde devlet kurumları ve bürokrasi “milliyetçi” hassasiyeti öne çıkanlara teslim edilirken; iktidarın alanında olan başlıca kurumlar (Milli Eğitim, Diyanet, Yargı gibi) “İslami” hassasiyetleri önde olanlara bırakılmaktadır. Devlet kurum ve kuralları ile toplumda var olan bir kimliği (kültürel/dini/etnik) sürekli önde tutması farklılıkları otomatik olarak dışlanmasına yol açar. Bunun en doğal sonucu devletin her alanda hakem rolünü bir kenara bırakıp, tercih edilenden yana olmasıdır. Böyle bir ülkenin de örneğin laik olması mümkün değildir, örneğin eşit vatandaşlıktan söz etmek mümkün değildir, örneğin hukukun herkese eşit olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Dahası devlet kurumlarının bir kültürel kimlik tercihine bağlı olarak o kimliklerden insanlara teslim edilmesi mezhepsel bir tahakkümün de ortaya çıkmasına başlar. Yazının başına dönersek son dönemde öne çıkan bir cemaat temsilcilerinin devletin hakem olmaması gereken kurum yetkililerini ziyaretleri ve bunu kamusal alanda paylaşılması bu açıdan sorunludur. Devlet ve kurumlarının hakem olmadığı, dar/geniş cemaatsel dayanışmanın hakim olduğu her yerde ortaya çıkacak olan şey, özerk tahakküm olanlarının oluşmasından başka bir şey değildir.İlginizi Çekebilir