Deprem öldürmez kötü ekonomistler öldürür
SİYASETAKP iktidarının İstanbul’a 5000 yıllık şehir tarihinin son 22 yılında yüklediği betonarme karkas yüklerden sağladığı iktidar etme konforu içinde; “deprem güvenliği”olsa iyi olur ama olmasa da çok da dert değil tadında bir pürüzdü aslında.
Türkiye liyakatlı ekonomistlerle depreme dayanıklı şehirlerini çatır çatır kurardı.
Bize askerde kepi kaybetmeyin diye anlatırlardı. Kep mühimdi. Bir ekonomistin kepi ise konut piyasasının, konut fiyatının, konut finansmanının istikrarıdır. Ben demiyorum Janet Yellen ablamız diyor. AKP’nin depremle olan ilişkisinde asıl parmakların işaret etmesi gereken muhatap siyasi kadro değil iktisatçı kadrodur.
Deprem oldu ve herkes deprem konuşuyor.
Türkiye’de siyasi depremin etkisini anlamazdan gelen iktidar bloğu çatısı ve ondan beslenen alt kadrolar için deprem yine bir mağduriyet alanı yarattı.
1999 depreminde İstanbul’u AKP yönetiyordu. 2019’a kadar 25 yıl yani çeyrek yüzyıl devam eden ve arkasına 17 yıllık tek parti iktidar gücünü alan yönetimin başaramadığını 6 yıl kolları bağlı başaramayan İmamoğlu’nun üzerinde tepinme ayinlerine tanık olduk.
En sadık Pravda yazarı bile muhtemel ki hapse atılan bir muhalifin gıyabında böyle şedit sözler etmezdi. 2025’in anakronik “neoreelsosyalist”günlerinde dijital dikta ile kendilerini çoğaltan iktidar yancıları akıl almaz bir nikbinlikle hapse atılmış bir seçilmişin gölgesiyle kavga ediyorlar.
Utanma ricat etmiş, haya uzak iklimlere göç eylemiş.
Depremin fiziksel gereklerini 25 yıl belediye 24 yıl iktidar yani total 49 yıllık yönetme erki ile yerine getiremeyen AKP’nin bu konuda isteğinin olmadığını da söyleyebiliriz aslında.
AKP iktidarının İstanbul’a 5000 yıllık şehir tarihinin son 22 yılında yüklediği betonarme karkas yüklerden sağladığı iktidar etme konforu içinde; “deprem güvenliği”olsa iyi olur ama olmasa da çok da dert değil tadında bir pürüzdü aslında.
Aksini iddia eden Bağcılar Güngören Sultanbeyli Bayrampaşa haritasına baksın kafi. Çözüm olarak ortaya konan Fikirtepe ise bu şehrin en kadim yerleşim alanı olan bu semtle alay eder bir formda.
AKP siyaset etme tarzının politik sosyolojisinde öncelik deprem olmadı. Gücü temerküz etmek ve bunu sağlamlaştırmak oldu. Sosyal yardımlarla kurulan bağımlılık ilişkisi uzun süre iktidar olmak için kafi geldi. Bugün ise iktidar olmak için seçim sandığından öte araçlara da sahip bir konuma gelindi.
AKP’nin yönetmenin 4 erkini bünyesine katarak dolu dizgin ilerleme içinde olması siyaset yapma kabiliyetini meşhur Avusturyalı kuramcı Clausewitz’den yada İtalyan Makyavel’den sağladığını gösterir.
AKP’nin depremle olan ilişkisinde asıl parmakların işaret etmesi gereken adres ise siyasi kadro değil iktisatçı kadrodur.
Uzun süre Babacan ve Şimşek’e emanet edilen ve halen ikincisinin denetiminde olan iktisadi ekip AKP döneminin depremle imtihanının asli muhataplarıdır.
Türkiye ekonomisini 2000’li yıllar boyunca yöneten Şimşek-Babacan-Şimşek tandemi konut piyasasındaki istikrarı sağlamak için deyim yerindeyse kıllarını kıpırdatmamışlardır.
Türkiye’nin Özal’la başlayan ama koşullar elvermediği için ancak onun ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra meyvesini veren makro istikrar döneminin en önemli çıktısı Konut sektörünün Türkiye’ye damga vurması olmuştur.
1964’den 2002’ye kadar yaklaşık 40 yılda üretilen konutun tam 2 katı 2003-2019 döneminde üretilmiştir.Hatta 2015’ten sonra zayıflayan sektörü dikkate aldığımızda asıl önemli gelişimin 2005-15 arasındaki 10 yıla sığdığını ifade edebiliriz.
Bu devasa gelişimin arka planında tabi ki makro istikrar vardır. Türkiye’de konut kredisinin gerçek anlamda hayata geçmesi ve faizlerin konut alımını orta ve düşük gelirliler için olası kılması bu dönemin eseridir. (sayfa 89)
Yazık ki bu dönem kalıcı olamamış ve Türkiye’de konut kredisi neredeyse yok olma aşamasına gelirken konut fiyatları ise dünyada neredeyse hiçbir ülkede görülmeyen düzeyde artmıştır.
2020 sonunda 100.000 lira olan bir konut 2024’de 1.000.000 liraya ulaşırken konut kredisi kelimenin gerçek anlamında piyasadan silinmektedir..
Türkiye’de konut ekonomisi denilince akla ilk gelen sevgili Ahmet Büyükduman’ın paylaşımındaki detayı da buna eklersek tablo tamamlanıyor.
Ahmet hocamın sorusuna cevap %26 evini satıp ev alanlara kredi ile ev alan %10’u da eklediğimizde kalan 65’in konut alacak parayı kenara koyabilen ve muhtemel ki zaten evi yada muadil varlığı olanlar olduğunu ifade edebiliriz. Bu aslında konut piyasasının da tıpkı ülke gibi oligarşik hal aldığını gösterir.
Türkiye ekonomisini 2000’li yıllar boyunca yöneten Şimşek-Babacan-Şimşek tandemi konut piyasasındaki istikrarı sağlamak için deyim yerindeyse kıllarını kıpırdatmamışlardır.
Türkiye liyakatlı ekonomistlerle depreme dayanıklı şehirlerini çatır çatır kurardı.
Faiz sebep enflasyon sonuç irrasyonalitesinin özgüveni İngilizceyi A1 seviyesinde bilen ama “Macro Prudential Measures”in asli anlamına dair kafa yormayan ekonomistlerden gelir. Bu önlemlerin 3 temel amacından biri varlık fiyatlarını yani konut fiyatlarını ve konut piyasasını istikrar içinde tutmaktır.
Bugün muhalif blokda yer alan Sn. Babacan siyaseten kararlı bir duruş içinde olsa da ekonominin reel kısımda korunması gereken en önemli alanının konut piyasası istikrarı olduğunu gözden kaçırmıştır.
Mehmet Şimşek ise geçmişte pay sahibi olduğu faturayı bugün daha da büyütmeye devam etmekte beis görmüyor.
2008 Amerikan krizinin bütün deneyimleri önlerinde açıkken Türkiye gibi deprem tehditi altında bir ülkede konut piyasasının , konut finansmanın bu hale düşmesinde sorumluluğu olan ekonomistler Japonya’da olsa muhtemel ki harakiri yaparlardı.
Biz kimsenin canına kıymasını falan istemiyoruz. Allah herkese çoluğu çocuğu ile uzun ömür versin. Lakin görünen köy kılavuz istemez. Verilen hasar ortadadır.
Türkiye liyakatlı ekonomistlerle depreme dayanıklı şehirlerini çatır çatır kurardı.
Bize askerde kepi kaybetmeyin diye anlatırlardı. Kep mühimdi.
Bir ekonomistin kepi konut piyasasının, konut fiyatının, konut finansmanının istikrarıdır. Ben demiyorum Janet Yellen ablamız diyor.
Türkiye ekonomistleri kepi fena kaptırmış.
İlginizi Çekebilir