Davutoğlu'nun gözünden “üç” AKP
SİYASET
Davutoğlu'nun gözünden “üç” AKP
Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu koptuğu AKP konusunda da yorum yapan Davutoğlu, AKP’deki isimleri üç gruba ayırdı. Bunu da yaşanan çöküşü gören ama hiçbir şey yapmaya cesareti olamayan “gören acizler”, yaşananların farkında olup bundan çıkar elde eden “gören çıkarcılar” ve bütün yaşananların göremeyenleri de “görmeyen robotlar” olarak tanımladı.
Önceki gün bir grup gazeteciyle Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun misafiri olduk. Davutoğlu önce gündem üzerine yorumlar yaptı, sonra bizlerin sorularını cevapladı.
İşte o sohbetten notlar.
***
Ahmet Davutoğlu en sıcak gündem olan Can Atalay konusunu değerlendirdi. Atalay hakkında AYM’nin ikinci kez verdiği hak ihlali kararına yerel mahkemenin uymamasını, önce “hukuksuzlaşma” sonrasında da “Anayasasızlaşma” süreci olarak yorumladı. Davutoğlu ” Türkiye’de hukuksuzlaşma dönemi adım adım gidiyordu. Can Atalay olayı, Türkiye’yi hukuksuz kılmak için, otoriterleşmeyi mutlak kılmak için kullanılıyor” dedi.
***
Son günlerin tartışmalı dizisi Kızıl Goncalar’ın yapımcısı ile konuştuğunu ve bu dizinin ülkedeki her kesimin kendisiyle yüzleşmesine vesile olacağını dile getirdi.
Davutoğlu, çeteleşme, kara para aklama, mafyatik yapılar, uyuşturucu ile iç içe geçmiş siyasiler, hukuk dışı alanlar, ortaya çıkan mafyatik ilişkileri de hatırlatarak; “İçinde olduğumuz süreç bir hukuksuzlaşma. Bu nedenle hiç kimse yaptıklarından dolayı hiç kimse hukuki müeyyideye muhatap olacağını düşünmüyor, hiç kimse hesap vereceğini düşünmüyor” diye tamamladı.
***
Ülkenin içinde olduğu hukuksuzlaşma sürecini 7 Haziran sonrasında başlayan şiddet sarmalının başladığı günlerinden bir anısını paylaşarak; devletin kademesinde olan tüm görevlilerin yasal denetime tabi olmasının önemini hatırlattı.
Davutoğlu o günlerde yaşadığı olayı şöyle anlattı. “22 Temmuz 2015’te Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi sonrasında; “23 Temmuz 2015… Sabah 5 ya da 6 gibi uyandırıldım. İki polisimiz Ceylanpınar’da şehit edilmiş. Olayı iyi tespit edin, bu bir provokasyon olabilir, istihbarat başkanı ve askeri yetkililer gelip bilgi versinler dedim. Geldiler… Ne olduğu konusunda net bilgi istiyordum. Tam biz araştırmayı yaparken PKK eylemi üstlendi. Artık o andan itibaren devleti yöneten birisi tereddüt gösteremez. Bütün yetkililer, bakanlar, Genelkurmay, Emniyet geldiler. 6-8 Ekim olaylarında bir devlet zaafı vardı. Bunu bir daha istemiyorum, hazırlıklarınızı yapın, Suriye’de IŞİD’e, Irak’ta PKK’ya, yurt içinde DHKP-C’ye operasyon başlatacaksınız dedim.
Bir kuvvet komutanı bana ‘Efendim biz bu mücadeleyi veririz, başarı da kazanırız ama bize hukuki muafiyet tanımanızı istiyoruz. MİT’e belli operasyonlarda tanıdığınız muafiyetin askeri operasyonlarda bize de tanınmasını istiyoruz. Çünkü bizde ‘Uludere sendromu’ var. Uludere’de operasyon yaptık, bazı insanlar öldü. O askerler hâlâ yargılanıyor’ dedi.
Necdet Özel Paşa da sağımda oturuyor. Kendisine ‘biz sizinle Dışişleri’nde, Başbakanlık’ta çok çalıştık. Hiç bende ‘Yassıada sendromu’ gördünüz mü? Benim koltuğumda oturan bir Başbakan, bir Dışişleri Bakanı idam edildi. Bende ‘Yassıada sendromu yoksa sizde de ‘Uludere sendromu’ olamaz. Yaptığımız her eylemin ben nasıl hesabını vereceksem, siz de verirsiniz. Tek bir vatandaşın hakkını hukukunu ihlal etmeyeceksiniz. Sadece terörle mücadele edeceksiniz. Terörle mücadele görüntüsü altında herhangi bir eyleme rastlarsam ben de hesabını sorarım hukuk da sorar‘ dedim.”
Ahmet Davutoğlu’na göre yerel seçimlerin kaybedilmesi durumunda AYM ya kapatılacak ya da etkisizleştirilecek ve AYM’ye bireysel başvuru hakkı kaldırılacak.
Davutoğlu, ‘hukuki muafiyet’ isteyen dönemin kuvvet komutanının adını vermedi ama o dönemin kuvvet komutanları şöyle: Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Recep Bülent Bostanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, Jandarma Genel Komutanı Abdullah Atay.
Davutoğlu hukukun ve hesap vermenin önemini; “Hesap sorulmayacağından emin olduğunda insanlara dışkı yedirirsiniz. Ondan sonra da Kürtlerle Türkleri birbirine düşman edersiniz. Hukuk esastır ve herkes için geçerlidir. Ben dört bakan ( Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış, Zafer Çağlayan ve Muammer Güler) için de söyledim. Hiç kimse hukuktan azade, bigane olamaz.” sözleriyle sürdürdü.
Davutoğlu, çeteleşme, kara para aklama, mafyatik yapılar, uyuşturucu ile iç içe geçmiş siyasiler, hukuk dışı alanlar, ortaya çıkan mafyatik ilişkileri de hatırlatarak; “İçinde olduğumuz süreç bir hukuksuzlaşma. Bu nedenle hiç kimse yaptıklarından dolayı hiç kimse hukuki müeyyideye muhatap olacağını düşünmüyor, hiç kimse hesap vereceğini düşünmüyor” diye tamamladı.
“Bir takım yapılar iktidar olan AK Parti’yi kullanarak otoriterliği getirmek istiyor. Tayyip Bey seçim kazansın, onlar bürokrasiye girsin ve ülkeyi yönetsin… Bu ders öyle iyi çalışıldı ki Stalinist gelenekten gelenler, Ülkücü ideolojiyle büyüyenler, Perinçekçi isimler yönetimlere geldiler…
***
Yerel seçimlerde bu tablonun değişebilmesi için muhalefetin başarılı olması gerektiğini ifade ederek; yerel seçimlerden sonra siyasi mücadele “otoriter muhafazakârlık, otoriter milliyetçilik, otoriter laiklik ile özgürlükçü muhafazakarlık, özgürlükçü milliyetçilik ve özgürlükçü laiklikçilik arasında olacak” dedi.
Yerel seçimlerde başarılı olmanın yolunun da ülkenin içinde bulunduğu hukuksuzlaşmayı, ekonomik gerçekleri ve bizi bekleyen tehlikeleri muhafazakâr kesimlere iyi anlatarak onları ikna etmekten geçtiğini ifade etti.
Yerel seçimlerin muhalefet tarafından kaybedilmesi durumunda; AYM’nin ya kapatılacağı ya da etkisizleştirileceğini, AYM’ye bireysel başvuru hakkı kalkacağını, orta sınıfın iyice yok olacağını söyledi.
Bunu isteyenin ise devlet içindeki yapılar olduğunu söyleyerek; “Bir takım yapılar iktidar olan AK Parti’yi kullanarak otoriterliği getirmek istiyor. Tayyip Bey seçim kazansın, onlar bürokrasiye girsin ve ülkeyi yönetsin… Bu ders öyle iyi çalışıldı ki Stalinist gelenekten gelenler, Ülkücü ideolojiyle büyüyenler, Perinçekçi isimler yönetimlere geldiler. … Korkum şu; Avrupa’daki gibi gibi aşırı sağa kaymak… Ümit Özdağ ve MHP’nin mevcut yönetiminin temsil ettiği milliyetçilik ile Erdoğan’ın temsil ettiği biatçı muhafazakarlık birleşti. Otoriterliğe bürünmüş tehlikeli bir Türk-İslam sentezi oluşuyor. Birinde töre, diğerinde biat var. O andan itibaren her eleştiri meşruiyetini kaybediyor.” dedi.
***
Koptuğu AKP konusunda da yorum yapan Davutoğlu, AKP’deki isimleri üç gruba ayırdı. Bunu da yaşanan çöküşü gören ama hiçbir şey yapmaya cesareti olamayan “gören acizler”, yaşananların farkında olup bundan çıkar elde eden “gören çıkarcılar” ve bütün yaşananların göremeyenleri de “görmeyen robotlar” olarak tanımladı.
Davutoğlu’nun bu tanımlaması pek çok şeyi açıklıyor.
Ve açıkladığı şey, bir yandan da muhalefetin işinin ne kadar zor olduğunu söylüyor.