© Yeni Arayış

Çin’in yapay zekâ destekli eğitim reformu ve Türkiye karşılaştırması (1)

Türkiye ise 2024 yılında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile benzer bir reform sürecine adım attı. Bu model, okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlandı ve bireyin bütüncül gelişimini merkeze almayı hedefliyor.

Çin’in eğitim reformu, teknolojiyi bir araç değil, bir sistemin yeniden inşasının merkezi unsuru olarak kurguluyor. Türkiye ise daha kültürel ve değer temelli bir çerçeveden bakarak bireysel gelişimi önceleyen bir yapı kurmaya çalışıyor. Ancak dijitalleşmenin bu kadar hızla ilerlediği bir çağda, teknolojiyi eğitim sistemine entegre etmeden reformun sürdürülebilirliğini sağlamak zor.

Teknolojinin eğitimle buluştuğu yol ayrımında iki ülke

Bugün dünyada hiçbir ülke, eğitim sistemini değiştirmeden geleceğe hazırlanamaz. Peki, eğitim yalnızca bilgi aktarmakla mı sınırlı kalmalı, yoksa teknoloji ile bireyin potansiyelini açığa çıkarmayı mı hedeflemeli? Çin ve Türkiye’nin son yıllarda başlattığı eğitim reformları bu sorulara farklı yanıtlar veriyor.

Çin, yalnızca ekonomik ve teknolojik gelişimiyle değil, aynı zamanda eğitim alanında gerçekleştirdiği sistemsel dönüşümlerle de küresel ölçekte dikkat çekiyor. 2023 yılında başlatılan ve 2035 yılına kadar kademeli olarak uygulanacak olan “Yapay Zekâ Destekli Eğitim Reformu”, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını dönüştürmeyi hedefleyen bir modernizasyon niteliğinde.

Türkiye ise 2024 yılında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile benzer bir reform sürecine adım attı. Bu model, okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlandı ve bireyin bütüncül gelişimini merkeze almayı hedefliyor.

1. Çin’in Reformunun Temelleri ve Hedefleri

Çin’in reform sürecinin arkasında üç temel stratejik gerekçe bulunuyor:

● Dijitalleşme Çağının Gereklilikleri

Yapay zekânın, büyük veri analizinin ve sanal gerçeklik gibi teknolojilerin dönüştürücü etkisi karşısında, Çin eğitim sistemini geleceğe uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Eğitimde dijitalleşmeyi bir "kalkınma ve ulusal güvenlik" meselesi olarak görüyor.

● 21. Yüzyıl Becerileri

Çin, geleneksel eğitim sisteminin yaratıcılık, problem çözme ve iletişim gibi becerileri kazandırmakta yetersiz kaldığını fark ederek reformu bu alanlara yoğunlaştırıyor. Reform ile birlikte öğrencilerin yalnızca bilgiye değil, aynı zamanda çağın gerektirdiği çok boyutlu becerilere sahip olması hedefleniyor. Bu beceriler arasında eleştirel düşünme, yaratıcılık, iletişim ve işbirliği ilk sıralarda yer alıyor. Öğrencilerin bilgiyi ezberlemesi değil, sorgulaması; kendi fikirlerini üretmesi ve bunları açık şekilde ifade edebilmesi amaçlanıyor. Ayrıca, reformun merkezine yerleştirilen yapay zekâ destekli öğrenme ortamları sayesinde, öğrencilerin dijital okuryazarlık, öğrenmeyi öğrenme, uyum sağlama ve girişimcilik gibi 21. yüzyıl becerileri de sistematik biçimde geliştiriliyor. Böylece eğitim, yalnızca akademik başarıya değil; problem çözebilen, teknolojiye hâkim, yenilikçi ve birlikte çalışabilen bireyler yetiştirmeye odaklanıyor.

● Kırsal-Kentsel Eğitim Uçurumu

Kırsal bölgelerdeki okullar ile büyük şehirlerdeki eğitim kurumları arasında ciddi kalite farkları var. Çin, bu farkı bireyselleştirilmiş ve yapay zekâ destekli eğitim sistemleriyle kapatmayı amaçlıyor.

2. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli: Değer Temelli Bir Yaklaşım

Türkiye’nin Maarif Modeli, kültürel değerleri merkeze alan ve “iyi insan” yetiştirme idealini temel alan bütüncül bir eğitim yaklaşımıdır. Modelin öncelikleri arasında zihinsel, duygusal ve ahlaki gelişimi birlikte ele almak, erdem temelli bireyler yetiştirmek ve kültürel mirasa dayalı bir eğitim vizyonu oluşturmak yer almaktadır. Bu yaklaşım yalnızca akademik başarıya değil, aynı zamanda karakter gelişimine, sosyal sorumluluğa ve bireyin içsel dengesine odaklanmaktadır.

Maarif Modeli aynı zamanda öğrencilerin beceri gelişimini de önemsemektedir. Özellikle öz düzenleme, iletişim, sosyal-duygusal öğrenme, takım çalışması, eleştirel düşünme ve problem çözme gibi 21. yüzyıl becerileri, modelin öğrenme çıktıları arasında yer almaktadır. Bu beceriler; yaşantı temelli öğrenme, disiplinlerüstü etkinlikler, proje tabanlı çalışmalar ve değer odaklı uygulamalar aracılığıyla öğrencilere kazandırılmaya çalışılmaktadır. Model, öğrencilerin yalnızca bilgiyle donanmış değil, aynı zamanda duyarlı, düşünen, üretken ve toplumsal katkı sunabilen bireyler olarak yetişmelerini hedeflemektedir.

Ancak bu beceri odaklı yaklaşım daha çok pedagojik yöntemlerle yapılandırılmış olup, teknoloji, yapay zekâ, dijitalleşme ve büyük veri gibi çağdaş öğrenme araçlarına şu aşamada sınırlı düzeyde yer verilmektedir. Uygulama kılavuzlarında bu kavramların detaylı biçimde ele alınmamış olması, beceri gelişiminin büyük ölçüde öğretmen-öğrenci etkileşimine ve okul ortamına bağlı kalmasına yol açmaktadır.

3. Üç Temel Başlıkta Karşılaştırma - Çin ve Türkiye

● Dijitalleşme

Çin: Ulusal stratejiyle desteklenen yapay zekâ temelli bir eğitim altyapısı inşa ediyor.

Türkiye: EBA gibi platformlar önemli adımlar olsa da yapay zekâ, büyük veri ve uyarlanabilir öğrenme sistemlerinin kullanımı henüz sınırlı. Kırsal bölgelerde altyapı eksikliği ciddi bir engel oluşturuyor.

● 21. Yüzyıl Becerileri

Çin: Reform, beceri gelişimini merkeze alarak öğretmen eğitimini, içerik tasarımını ve ölçme sistemlerini yeniden şekillendirmektedir.

Türkiye: Maarif Modeli değer ve beceri söylemini ön plana çıkarıyor ancak somut uygulama stratejileri ve ölçme-değerlendirme araçları konusunda belirsizlikler hâkim.

● Eğitimde Fırsat Eşitliği

Çin: Yapay zekâ destekli bireyselleştirilmiş sistemlerle kırsal kesim ve kentlerdeki eğitim farkını azaltmayı hedefliyor.

Türkiye: Fırsat eşitliğini sağlamak adına daha çok geleneksel yöntemlere dayanan müdahaleler öne çıkıyor. Teknoloji temelli eşitleyici stratejiler henüz gelişmiş değil.

İki Reform, İki Yol

Çin’in eğitim reformu, teknolojiyi bir araç değil, bir sistemin yeniden inşasının merkezi unsuru olarak kurguluyor. Türkiye ise daha kültürel ve değer temelli bir çerçeveden bakarak bireysel gelişimi önceleyen bir yapı kurmaya çalışıyor. Ancak dijitalleşmenin bu kadar hızla ilerlediği bir çağda, teknolojiyi eğitim sistemine entegre etmeden reformun sürdürülebilirliğini sağlamak zor.

Bir Sonraki Yazıda...

“Çin’de Yapay Zekâ Destekli Eğitim Uygulamaları” başlıklı ikinci yazıda, Çin’in reformunun sınıf içindeki somut etkilerine, öğretmen rollerindeki dönüşüme ve yapay zekâ ile öğrenme süreçlerinin kişiselleştirilmesine detaylıca bakacağız.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER