© Yeni Arayış

CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)

CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)

2023 seçimlerinin ardından oluşan moral bozukluğu ve İYİ Parti’nin “bağımsız” hareket etmeyi tercih etmesine rağmen başta CHP olmak üzere muhalefetin önemli kazanımlar elde etmesi, yenişememe durumunu yeniden tescillediği gibi, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’li bir adayın kazanma şansını da ciddi olarak arttırdı. 31 Mart Yerel Seçimlerine dair çok sayıda analiz yapıldı, daha da yapılacak. Bu yazıya seçimlerin olumlu gördüğüm sonuçlarını değerlendirerek başlayacağım. Ardından yerel iktidarımızı genel iktidarla taçlandıracak iktidar yürüyüşümüze dair bazı önerilerde bulunacağım. Demokratikleşme çabalarının başarıya ulaşması genellikle yenişememe durumuyla yakından ilişkilidir. AK Parti, MHP ve BBP ile birlikte 1 Kasım 2015 Genel Seçimlerinde yüzde 61,9 oya sahipti. İktidarın Cumhur İttifakını oluştururken hesabı, Milliyetçi Muhafazakar bir blokla yapılacak tüm seçimleri açık ara kazanmaktı ama evdeki hesap çarşıya uymadı. İYİ Parti’nin sahneye çıkması, ardından 2019 Yerel Seçimlerinde muhalefet ittifakının ciddi başarılar elde etmesi ve 2023 Genel Seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın az bir oy farkıyla Cumhurbaşkanlığını kazanması, tüm eşitsiz koşullara rağmen, muhalefetin de gücünü koruduğunu gösteriyordu. 2023 Genel Seçimlerinin ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin ardından oluşan moral bozukluğu ve İYİ Parti’nin “bağımsız” hareket etmeyi tercih etmesine rağmen başta CHP olmak üzere muhalefetin önemli kazanımlar elde etmesi, yenişememe durumunu yeniden tescillediği gibi, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’li bir adayın kazanma şansını da ciddi olarak arttırdı. Devletin olanaklarını hoyratça kullanan iktidar partisi seçimlerde ikinciliğe gerilemiş oldu. Muhalefetin çok daha umutlu olduğu bir iklim beklenmedik bir hızla yeniden serpiliverdi. İktidar ortakları Cumhur İttifakını oluştururken yüzde 65 “sağ” yüzde 35 “sol” klişesine yaslandılar ve yukarıda vurguladığım gibi, böylelikle seçimleri açık alacaklarına inandılar. Bunun için seküler/dindar, Kürt/Türk fay hatlarını sonuna kadar istismar eden bir kültür savaşları retoriğine başvurdular. Toplum bu kutuplaştırma siyasetinden etkilenmekle beraber, 2019 ve 2024 Yerel Seçimlerinde bu stratejiyi boşa çıkardı. Bu seçimlerin belki de en sevindirici yanı, kültür/mahalle duvarlarının düşünüldüğü kadar güçlü olmadığı ve hakiki siyasal önermelerle aşılabileceği gerçeğidir. Siyasette hiçbir seçim bölgesinin bir partinin kalesi olarak kalıcılaşmaması, doğru önermelerle seçimlerde el değiştirmeye açık olması aslında toplum yararınadır. Siyasetçi seçmenden korkmalı ve seçmen tepkisini her zaman dikkate almalıdır. Bu seçimin kazananı tam da bu nedenle tüm seçmenler olmuştur, Türkiye olmuştur.

BU SEÇİMİN KAZANANI TÜRKİYE OLMUŞTUR

Siyasette hiçbir seçim bölgesinin bir partinin kalesi olarak kalıcılaşmaması, doğru önermelerle seçimlerde el değiştirmeye açık olması aslında toplum yararınadır. Siyasetçi seçmenden korkmalı ve seçmen tepkisini her zaman dikkate almalıdır. Bu seçimin kazananı tam da bu nedenle tüm seçmenler olmuştur, Türkiye olmuştur. Seçmen ders verme/kulak bükme refleksini uzun zamandır yitirmiş görünüyordu ve aslında yaşanan bir tür normalleşmedir. Özellikle Ak Parti’nin son dönemde yaşadığı değişim açık bir kimliksizleşme görüntüsü sergiliyordu. Ak Parti TBMM Grubunda ilk bakışta dikkatinizi çeken İslami hassasiyetleri olan vekillerin çok olması değil. Bu Grup, iktidar nimetleriyle zenginleşen, güçlenen yeni zenginlerin ağırlıkta olduğu bir yapı. Muhalefete karşı milliyetçi bir dil kullanmanın kolaylığına fazlaca kapılmış görünüyorlar. MHP ile Ak Parti Grubu’nun TBMM içerisindeki söylemleri açık biçimde MHP ağırlığı taşıyor. Gazze konusunda Ak Parti’nin yalpalamaları da bu nedenle İslami hassasiyetleri olan seçmen tarafından cezalandırıldı. Bahsettiğimiz kimliksizleşme zaten bu kesimleri rahatsız ediyordu. Yeniden Refah Partisini güçlendiren de bu “özünden kopma” eleştirisiydi. İktidar iletişim stratejisi için onca para harcamasına rağmen, İsrail’le devam eden ticaret eleştirilerine inandırıcı yanıtlar üretemedi ve bu nedenle oy ve itibar kaybetti. Aslında bir bakıma hakikat kazandı da denilebilir. Ak Parti ve MHP’nin ortaklaştıkları milliyetçi söylemin büyük ve güçlü Türkiye tahayyülünün ağırlıklı olarak askeri terimlerle dillendirilmesi, merkez sağa da özgü daha iyi yaşam veya modernleşme tutkusunun ihmalini getirdi. AK Parti seçmenleri uzun zamandır “müreffeh ve demokratik Türkiye” gibi vaatler duymuyorlar.

MERKEZ SAĞA DA ÖZGÜ ‘MÜREFFEH TÜRKİYE’ VAADİNİN İHMALİ

Ak Parti ve MHP’nin ortaklaştıkları milliyetçi söylemin büyük ve güçlü Türkiye tahayyülünün ağırlıklı olarak askeri terimlerle dillendirilmesi, merkez sağa da özgü daha iyi yaşam veya modernleşme tutkusunun ihmalini getirdi. AK Parti seçmenleri uzun zamandır “müreffeh ve demokratik Türkiye” gibi vaatler duymuyorlar. Oysa CHP belediyeleri “daha iyi yaşam/modernleşme tutkusunun” daha somut olarak cisimleştiği alternatifler haline geldiler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Batıya yönelirsek kişi başına milli gelirin 40 bin dolar olduğu bir Türkiye mümkün, ama iktidarın yöneldiği istikamette otoriter rejimler ve 3500 dolar milli gelir var” söylemi de bahsettiğimiz tutkuyu yansıtması bakımından etkili. CHP’nin “daha iyi yaşam” tutkusunu inandırıcı biçimde savunması, savunmaya devam etmesi ciddi siyasi getiriler sunmaya adaydır. 2023 Genel Seçimlerinde milliyetçi söylemlerin son tahlilde Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine dolaşıma sokulduğuna şahit olduk. Özellikle büyükşehir seçmenleri ve gençlerin bir bölümü bu söylemlerin etkisinde kaldılar. Söz konusu milliyetçi aktörlerin iktidarın iletişim kanallarından oransızca destek aldıkları da unutulmalıdır. Oysa bu seçimde aynı çevreler gündem oluşturamadılar. Gerçek siyaset ve özellikle CHP’li başarılı yerel aktörlerin cazibesi, milliyetçi söylemlerle muhalefeti zayıflatmayı hesaplayanları boşa çıkardı. Günün sonunda büyükşehirlerde Kürt seçmenlerin ağırlıklı bir bölümünün kazanacak muhalefet adayları olarak CHP adaylarını tercih etmeleri, seçim sonuçlarında etkili oldu. Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı dinamik geçerli. Kürt seçmenler belirleyici aktörler olmaya devam edecek.

KÜRT SEÇMENLER BELİRLEYİCİ AKTÖRLER OLMAYA DEVAM EDECEK

Bununla ilişkili bir başka hakikat de mevcut sistemde Kürt seçmenlerin oylarına olan açık ihtiyaç ve özellikle DEM Parti’nin seçmenlerini mobilize etmekteki tecrübesi. Murat Kurum’un “Kürt seçmenleri ürkütmeyelim” kaygısı ile “Teröristlerle yan yana CHP” söylemi arasında yaşadığı bocalama bir bakıma Kürtlerin dikkate alınması gereken siyasi aktörler olduğunun da bir göstergesi. Günün sonunda büyükşehirlerde Kürt seçmenlerin ağırlıklı bir bölümünün kazanacak muhalefet adayları olarak CHP adaylarını tercih etmeleri, seçim sonuçlarında etkili oldu. Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı dinamik geçerli. Kürt seçmenler belirleyici aktörler olmaya devam edecek. Bu yazının ikinci bölümünde iktidar yürüyüşümüzde atılması gereken adımlara odaklanacağım. https://yeniarayis.com/yukseltaskin/chpnin-yerel-secim-basarisi-ve-iktidar-yuruyusune-dair-bazi-gozlem-ve-oneriler-2/

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER