© Yeni Arayış

CHP\'nin erken seçim ve normalleşmeyle sınavı

Özel, konuk olduğu İsmail Küçükkaya’nın programında CHP’nin iktidar adaylığı konusunda önemli açıklamalar yaptı, somut hedefler koydu. Bunlar kuşkusuz önemli.  Ancak Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve normalleşme konularındaki görüşleri kabul edelim ki tartışmalı. Özel’in açıklamalarını iyi niyetli ya da naif bulmak mümkün. Ama unutulmamalı ki, CHP'nin rakibi AKP değil Erdoğan ve daha fazlası. 

 CHP Genel Başkanı Özgür Özel önceki sabah Halk Tv’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu. Küçükkaya’nın sorularına verdiği cevaplarda Özel, CHP’nin izlediği siyaset, hedefler, cumhurbaşkanlığı adaylığı dahil pek çok konuda önemli şeyler söyledi.

Bu uzun söyleşide Özel’in iki konuda söyledikleri beni düşündürdü.

İlki, Özel’in erken seçim ve Erdoğan’ı yeniden adaylığı konusundaki açıklaması.

İkincisi de normalleşmeyi siyaseten nasıl yorumladığı.

İlkinden başlayalım.

Özel erken seçim, Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi konusundaki soruya; “Bizim kimseden korkumuz yok. Sayın Erdoğan’ın yeniden aday olup bizim onu yenerek bu sürecin tamamlanmasını Cumhuriyet Halk Partisi ve Türkiye demokrasisi açısından daha sağlıklı görüyorum. O yüzden Sayın Erdoğan seçildiğinde, 2023’ün Mayıs’ında seçildi. 2 buçuk yıl sonra, 2025’in sonlarına denk geliyor. 2026’nın baharı olsun. 2026’nın baharında en geç koysun sandığı kendisine güveniyorsa, millet kararını versin. 360’la birlikte geçirelim … Sandığı koyalım, insanlar bu kadar sıkıntıdayken. Erdoğan da aday olsun, ben şunu istemem. Erdoğan 23 yıl kazandı kazandı kazandı, aday olamadı gitti. Olsaydı belki kazanacaktı. Öyle bir şeyin Türkiye siyasi tarihinde bırakmak istemem. Bizim Erdoğan’ı yenmemiz, aday olma imkanı varken oluyorsa kazanmamız ve Türkiye’nin önünde yeni bir demokrasi sürecini, yeni bir kalkınma sürecini başlatmamız lazım.” sözleriyle cevap verdi.

Bugün erken seçim bir ihtiyaç mı? Evet, ihtiyaç çünkü; ülke yönetilemiyor. Ekonomi başta olmak üzere her alanda büyük sorunlar yaşıyor Türkiye.  Bu durumda bir soru daha; erken seçim bugün ülkenin temel ihtiyacı ise bunun Erdoğan’ın yeniden adaylığına bağlantılı taleple evet demek neden? Soru/n buradadır.

ERKEN SEÇİM ÇÜNKÜ…

Hemen şunu ifade edelim; Erdoğan’ın yeniden aday olmasının temel koşulu kendi isteği değil, Meclis’te 360 milletvekilinin onayı ile erken seçim kararı alınmasına bağladır. Bu da normal şartlarda seçime 1 yıl kala (2027 Mayıs) olamayacağına göre daha öncesinde olması gerekiyor. Özel’in açıklamalarından AKP’den 2026 içinde bir erken seçim talebi geldiğinde CHP grubunun evet diyeceğini anlıyoruz.

Şimdi bir adım geriye çekilip şu soruyu soralım; bugün erken seçim bir ihtiyaç mı?

Evet, ihtiyaç çünkü; ülke yönetilemiyor.

Ekonomi başta olmak üzere her alanda büyük sorunlar yaşıyor Türkiye.

Bu durumda bir soru daha; erken seçim bugün ülkenin temel ihtiyacı ise bunun Erdoğan’ın yeniden adaylığına bağlantılı taleple evet demek neden?

Soru/n buradadır.

İktidar adayı bir parti olarak CHP, erken seçimi bu ülkenin geleceği için talep etmeli. Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi ya da aday olduğunda onu yenmek için değil.

Diğer yandan Erdoğan’ın 2023’te yeniden adaylığı açık biçimde anayasaya aykırı iken, sadece siyaseten onu yenebilmek için ona yeniden adaylık yolunu açmak da başka bir soruna işaret etmektedir.

Bununla birlikte Özel’in yukarıdaki sözlerini önceki ve sonraki ifadeleriyle birlikte ele aldığımızda, Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasını ve muhtemelen adaylığı durumunda onu yeneceğini söylemiş oluyor.

Açıkçası bütün bunlar bu çok erken bir irade beyanıdır. Ve CHP’de ne kadar karşılığı olduğunu kestirmek zor.

Özel’in “normalleşme” tanımı bu aşamada, Türkiye’de siyasal sistemin, siyasal söylemin normalleşmesi, sistemin değişmesi değil, siyasi liderler arasındaki gerilimin, insani ilişkilerin iyileşmesi ile sınırlı.  Açıkçası bu yaklaşım, “siyasal sistemin değişmesine”, ”iktidarın siyaset yapma tarzını değiştirmesine yol açar mı” diye sorduğumuzda, buna ”evet” cevabı vermek mümkün değildir.

NORMALLEŞME: BİTTİ Mİ KÖKLEŞTİ Mİ?

Tartışmak istediğim diğer konu da Özel’in ifadesiyle “normalleşmenin kökleşmesi”.

31 Mart yerel seçimlerinde büyük oy kaybı ve doğal olarak belediye kaybeden AKP elitleri, Erdoğan’ı ikna ederek onun Özgür Özel’le görüşmesini sağladılar.

Başlayan bu sürece Erdoğan, “siyasette yumuşama” adını verirken, Özel, “normalleşme” adını verdi. Ancak en başından ifade ettiğim gibi bu sürecin en genel anlamda siyasetin normalleşmesi olacaksa sadece Erdoğan’ın değil, devlet ve Bahçeli’nin de bu konuda ikna edilmesi gerektiğini ifade ettim.

Yine bunun olmadığını, neden olmadığını da yazdım.

Sonuçta Erdoğan geçtiğimiz haftalarda “'Normalleşmesi' gereken muhalefettir” açıklamasını yaptı.

Bu gerçeğe rağmen Özel, Küçükkaya’nın “normalleşme bitti mi?” sorusuna ne cevap verdi?

“Hayır aksine kökleşiyor. Bakın normalleşmenin kökleşmesi şundan. Sakın yanlış anlaşılmasın. Hiç iyi niyetimden de bir şeyim yok, ben yaptım ondan oldu da demiyorum. Ama eskiden o kadar gergindi ki Türkiye. Örneğin siyasi liderler hastalanır, siyasi liderler ameliyat olur veya lince uğrar. Düşünün yani Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunuldu, iktidar kanadından bir tane geçmiş olsun şeyi olmadı. Bir lidere yumruk attılar, muhatapları geçmiş olsun telefonu açmadılar mesela. Şimdi ben dedim bana düşer, yılbaşında hepsini aradım. Bayramda hepsini aradım. Her biriyle görüştük. Sonuçta ne oldu biliyor musun? Ayağım kırıldı ilk telefon sayınBahçeli’den geldi. Kötü mü? Ne Sayın Bahçeli yanlış yapıyor, ne ben yanlış yapıyorum. …  Neredeyse bütün liderlerle konuştuk. Bunun nesi kötü? Eskiden Anıtkabir’de birbirinin elini havada bırakan lider görüntüleri vardı. Bu olmaz, bu doğru değil. Normalleşme kökleşiyor, neden kökleşiyor? Sayın Erdoğan bir yandan Türkiye’ye germeye çalışan bir sürü işin kendi haberi olmadan yapılacak hali yok içinde ama konuşma metinlerinde normalleşme mesajları veriyor. Gerginlikler olmamalı. Çünkü vatandaş satın aldı bunu, vatandaş benimsedi. Bundan sonra bu vatandaşın derdini, dermanını görmeyip kavgayla oyalamaya çalışan, cambaza bak diyen her aktör bedel ödeyecek. Net bir şey var burada.”

Bu uzun alıntı bize Özel’in normalleşme anlayışının ne olduğunu gösteriyor. Buna göre normalleşme; iktidar bloku parti liderlerinin muhalefet liderlerini siyasi ve insani olarak muhatap alması, konuşabilmesi olarak görülüyor.

Elbette bu yani siyasi liderlerin birbirleriyle konuşabilmeleri, demokratik bir iklimde siyasetin olmazsa olmazı.

Bu bağlamda Özel’in “normalleşme” tanımı bu aşamada, Türkiye’de siyasal sistemin, siyasal söylemin normalleşmesi, sistemin değişmesi değil, siyasi liderler arasındaki gerilimin, insani ilişkilerin iyileşmesi ile sınırlı.

Açıkçası bu yaklaşım, “siyasal sistemin değişmesine”, “iktidarın siyaset yapma tarzını değiştirmesine yol açar mı” diye sorduğumuzda, buna ”evet” cevabı vermek mümkün değildir.

Diğer yandan Özel, konuk olduğu İsmail Küçükkaya’nın programında CHP’nin iktidar adaylığı konusunda önemli açıklamalar yaptı, somut hedefler koydu. Bunlar kuşkusuz önemli.  Ancak Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve normalleşme konularındaki görüşleri kabul edelim ki tartışmalı. 

Özel’in açıklamalarını iyi niyetli ya da naif bulmak mümkün.

Ama unutulmamalı ki, CHP'nin rakibi AKP değil Erdoğan ve daha fazlası. 

 

Not: Özel’in sözleri CHP sitesinden, program deşifresinden alınmıştır.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER