CHP neden yeni anayasa ve yeni çözüm süreçlerine katkı sunuyor?
SİYASETBugünün Türkiye’sinde konuşulan şeyler, yani yeni anayasa, yeni çözüm süreci ve dış tehdit olarak İsrail saldırganlığı Cumhur İttifakının toplumun önüne koyduğu siyasal gündemi karakterize etmekte. CHP bu gündeme alternatif yaratmak yerine sınırları iktidar partisi tarafından çizilen zeminde siyaset yapmayı tercih ediyor.
Ana muhalefet partisi CHP’nin politik doğrultusu yoğun bir şekilde tartışılıyor. Kontrollü muhalefet eleştirileri hiç olmadığı kadar yoğun. Şüphesiz ki bu sonucun bir nedeni parti içinde kapanmamış hesaplar veya ileride yoğunlaşacak politik mücadeleler. Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel liderliğini ciddi biçimde eleştirmekte. Özel’in normalleşme süreci ve yeni anayasayla ilgili tavrı Kılıçdaroğlu yanlılarına göre AKP’nin iktidar stratejisini kolaylaştıran bir içeriğe sahip. Ayrıca İmamoğlu ile Yavaş arasında partinin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı noktasında bir yarış var. Henüz ciddi bir politik çatışma yok. Ama parti cumhurbaşkanı aday belirleme yönetimini belirlemediği için aday ilanına kadar parti iç enerjisinin bir bölümü bu tartışmada kullanılacak. Parti içi tartışma eksenlerinin varlığı önemli ve çoğulculuğa işaret ettiği için bir ölçüde de değerli. Ama gelinen nokta muhalif seçmende tedirginlik ve hayal kırıklığı yaratıyor. 6 ay önce yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan parti ülke gündemini belirleyememekte. Bugünün Türkiye’sinde konuşulan şeyler, yani yeni anayasa, yeni çözüm süreci ve dış tehdit olarak İsrail saldırganlığı Cumhur İttifakının toplumun önüne koyduğu siyasal gündemi karakterize etmekte. CHP bu gündeme alternatif yaratmak yerine sınırları iktidar partisi tarafından çizilen zeminde siyaset yapmayı tercih ediyor. Bu sonucun tarihsel arka planı “normalleşme”, “anayasa” ve “çözüm süreci” başlıklarında ayrı ayrı analiz edilmeli.
Başta Özel olmak üzere CHP’nin üst düzey kadroları AKP’li yöneticilere dosyalarla gitti. Asgari ücretten emeklilerin durumuna, KHK sorunundan adil yargılanma meselelerine kadar bir dizi kangrenli alanda adım atılmasını istedi. Ancak AKP CHP’nin beklentilerine yanıt vermedi.
AKP, CHP’NİN BEKLENTİLERİNE YANIT VERMEDİ
Normalleşme CHP ve AKP genel başkanlarının birbirlerini ziyareti ve karşılıklı bir dizi ılımlı açıklamayla başlayan bir süreç. Ancak CHP’nin normalleşmeden beklentisiyle AKP’nin ana muhalefet partisine verebilecekleri arasındaki fark bu süreci tek taraflı bir aşka dönüştürdü. Başta Özel olmak üzere CHP’nin üst düzey kadroları AKP’li yöneticilere dosyalarla gitti. Asgari ücretten emeklilerin durumuna, KHK sorunundan adil yargılanma meselelerine kadar bir dizi kangrenli alanda adım atılmasını istedi. Ancak AKP CHP’nin beklentilerine yanıt vermedi. Ayrıca bu sürecin MHP tarafından Cumhur İttifakı mantığına aykırı bir teşebbüs olarak yorumlanmasıyla her şey başlamadan bitti. Ancak genel kanı Özel’in normalleşme ısrarını sürdürdüğü yönünde. AKP’ye yönelik yolsuzluk eleştirisini terk eden ve AKP genel başkanı karşısında ayağa kalkan bir CHP grubu var.
İkinci mesele anayasa. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kişisel hakların daha da genişletilmesi noktasında yeni anayasa bir ihtiyaç. Ayrıca Türk demokrasisinin standartlarının yükseltilmesi bakımından ana muhalefet partisi en az iktidar partisi kadar sorumlu. Ancak pek çok muhalif seçmen yeni anayasa yapımının hemen tümüyle Erdoğan’ın adaylık sorununu çözmek için geliştirilen bir siyasal stratejisi olduğunu düşünüyor. Erdoğan tekrar aday olmak istiyor. Ayrıca mümkünse % 50’lik baraj da kalkmalı. Yeni anayasa tartışmasının tedavüle sokulması tamamen bu pratik ihtiyaçla ilgili. CHP’nin bu konudaki tavrı da eleştiri alıyor. Öncelikle Özel liderliği artık parlamenter sistem gibi kavramları kullanmamakta. “Parlamenter sisteme geçilmeyecekse yeni anayasaya katkı vermeyiz” demiyor. Ayrıca hem Özel hem de alt kadroları iktidarı sıklıkla mevcut anayasaya uymamakla itham etmekte. Can Atalay tartışması muhalefetin imgesindeki hukuka uymayan devlet düzeninin popüler bir kanıtı. Ancak ana muhalefet anayasaya uymadığını düşündüğü iktidar partisiyle “asla anayasa yapıp sürecine girmeyeceğini” veya “anayasa komisyonuna üye vermeyeceğini” söylemiyor. CHP liderliği anayasa kapısını açık tutmakta. Bu durum da CHP Erdoğan’ın yeniden başkan seçilmesine yardım mı ediyor eleştirilerini gündeme getirmekte.
CHP liderliğinin Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan yeni çözüm süreci olasılığı karşısında takındığı ikircikli tavır da sorunlu. Bilindiği üzere Bahçeli yaptığı grup konuşmasında iki noktanın altını çizdi: Öcalan şartlı salıvermeden yararlanıp serbest kalmalı. Terör örgütü lideri TBMM’ye gelip PKK’nin lağvedildiği açıklamalı. Bu konuşmadan 2 saat sonra söz alan Özel ise ne Öcalan ne de TBMM konusunda Bahçeli’yi eleştirdi. Hatta “el yükseltiyorum” diyerek Kürt kökenli vatandaşlarımıza eşit vatandaşlık temelinde devlet vaat etti. “El yükseltmek” genelde kumar jargonunda kullanılan bir ifade. Ayrıca daha önce yaşananlar veya söylenen şeylerin onaylandığını da gösteriyor. Yani Bahçeli karşısında Özel’in ilk tavrı Bahçeli’yi desteklemek oldu. Çıkılan doğu gezisinde bu politik doğrultu devam etti. Özel “oy kaybetme pahasına tarihin doğru tarafında yer alacaklarını” beyan etti. Murat Sabuncu bu sözleri köşesine taşıyınca sözlerinin çarpıtıldığını söyledi. Terör saldırısının da etkisiyle baştaki hevesli hava ise birden tersine döndü. Hem Özel hem de kurmayları Öcalan’ın aktör ilan edilmesine ve TBMM’ye gelme ihtimaline karşı çıkmaya başladılar. Sonuç olarak haftanın başında Kürtlere devlet vaat eden Özel, haftanın sonunda terör mitingi yapmak zorunda kaldı.
CHP’deki kafa karışıklığı Atatürk milliyetçilerinin hassasiyetleri düşünüldüğünde büyük bir soruna işaret etmekte. Parti liderliği tıpkı anayasa tartışmasında bir benzeri yaşandığı üzere yeni çözüm süreciyle Erdoğan’ın tekrar başkan seçilmek için ortaya koyduğu siyasal strateji arasında bağlantı kurmuyor. CHP elbette Kürt kökenli vatandaşların sorunlarının giderilmesi için adım atılmasını destekleyebilir. Ancak bahsi geçen desteğin iktidarın kendi dar çıkarlarını için bu süreci araçsallaştırmasına karşı çıkarak yapılması gerek. Aksi taktirde çözüm sürecine verilecek koşulsuz destek CHP’yi AKP’nin yörüngesine daha da yaklaştırarak muhalif parti konumunu tartışmalı hale getirecektir.
İlginizi Çekebilir