© Yeni Arayış

CHP bu yükü taşıyacaktır

CHP bu yükü taşıyacaktır

Düşün hayatımızın kutup yıldızlarından Tarık Çelenk, gazetemizdeki son yazısında şöyle soruyor: “CHP bu yükü taşıyabilecek mi?” Benim düşüncelerim de Tarık Çelenk’le neredeyse birebir örtüşüyor, ama ben ondan biraz daha iyimser olduğumu saklayamayacağım çünkü seçim gecesinden bugüne kadar CHP bir tek falso vermeden zaferini büyük bir olgunlukla taşımayı bildi. Düşün hayatımızın kutup yıldızlarından Tarık Çelenk, gazetemizdeki son yazısında şöyle soruyor: “CHP bu yükü taşıyabilecek mi?” Çelenk’in “yük” diye kastettiği birinci parti olma sorumluluğu; CHP bugüne kadar hep ana muhalefet olmanın konforunu sürüyordu. 31 Mart’taki büyük başarı, eğer doğru yönetilirse, bir sonraki seçimlerde iktidarın değişeceğinin de habercisi gibi. Çelenk, “Mahalleli ilk defa sanki Erdoğan döneminin artık kapanmakta olduğunun psikolojisini satın almış gözükmekte,” diye geçmişe yönelik bir tespitte bulunurken, CHP açısından geleceğin ne kadar umut verici olduğunu da işaret ediyor: “Erdoğan’ın üstündeki ittifak bagajıyla 2002 ayarlarına dönme ihtimali zayıf ve başarılması zor.” Benim düşüncelerim de Tarık Çelenk’le neredeyse birebir örtüşüyor, ama ben ondan biraz daha iyimser olduğumu saklayamayacağım çünkü seçim gecesinden bugüne kadar CHP bir tek falso vermeden zaferini büyük bir olgunlukla taşımayı bildi. Yönetilmesi en zor olan ânı yönetebilen kadroların süreci daha rahat götüreceklerini düşünmek içime su serpiyor. Geçen yazımdaki iddialarımı tekrarlamayacağım, merak eden açar bakar, ama CHP içindeki dönüşümün Kemal Kılıçdaroğlu ile başladığından zerre şüphe duymuyorum. Ulusalcıların vizyonsuzluk mengenesiyle sıkıştırılmış partiyi Kemal Kılıçdaroğlu zaman içinde, hatasıyla sevabıyla, dönüştürdü. Bugün eğer Türkiye’nin otoriterlikten demokrasiyle kurtularak önünün açılma ihtimalinden söz ediyorsak bunda Kılıçdaroğlu’nun payı vardır. CHP’yi geniş kesimlerle buluşturdu, barıştırdı, tanıştırdı… Onların dertlerini dinledi, “bildik CHP”nin alışılmış reflekslerini yapmadı. Gelgelelim, 31 Mart seçimlerini CHP kazanınca bütün bu uğraş, bırakın görmezden gelmeyi, adeta telin edilir oldu. Üstelik, bu eleştiri yağmuru, ağacın en çok “kökü bendendir” diyerek baltaya darılması gibi, CHP’lilerden geldi. CHP, Altılı Masa’yla sağlanan birlikteliği 31 Mart seçimlerinde kendi içinde kurarak başarıya ulaştı. Dahası, CHP’li olmayan pek çok isim de bu seçimde oyunu iktidar karşısında en güçlü alternatif gördüğü CHP’ye verdi.

CHP, BİRLİKTELİĞİ 31 MART’TA KENDİ BAŞINA KURDU

Partilerinin “bildik CHP” refleksleri göstermesini isteyenler, Altılı Masa’dan adeta “şeytanın masası” olarak bahsetmeye başladılar. Tam bu esnada, Ali Babacan’ın seçim öncesinde “CHP tek başına girsin bakalım bu oylara ulaşabiliyor mu?” sözü kasıtlı bir şekilde tahrif edilerek dolaşıma sokuldu. “Bildik CHP” histerisine kapılmış bazı kıdemli gazetecilerin hadlerini aşarak Altılı Masa hakkında ipe sapa gelmez açıklamalarını da gördük. CHP, Altılı Masa’yla sağlanan birlikteliği 31 Mart seçimlerinde kendi içinde kurarak başarıya ulaştı. CHP’nin seçimlerde büyük başarı elde etmiş isimlerine bir bakın, kariyerlerinde farklı görüşlerdeki partilerde siyaset yaptıklarını göreceksiniz. Dahası, CHP’li olmayan pek çok isim de bu seçimde oyunu iktidar karşısında en güçlü alternatif gördüğü CHP’ye verdi. Neymiş, yok Gelecek’in oyu azmış, yok DEVA’nın şöyleymiş, DEM gerilemiş, beriki ilerlememiş… Kendini muhalif diye tanımlayan herkesin oylarını CHP’ye emanet ettiğini görmek aslında bu kadar zor olmasa gerek. Şurası çok açık, -Babacan’ın da kastettiği- “bildik CHP”ye ne Kürtler oy verirdi ne muhafazakârlar ne başörtülüler ne solcular ne de kendini dışlanmış hissedenler. 14 Mayıs’tan sonra 31 Mart’ta da CHP’ye gönül rahatlığıyla oy vermiş bir seçmen olarak söyleyebilirim, “ortodoks CHP” ile yolumun kesişmesi mümkün değildi. Ama “bugünkü CHP”, onların “bildik CHP”lerinin antitezi; o yüzden bu kadar öfkeleniyor, değişimden bu kadar korkuyorlar. Gerek Özgür Özel’in seçim gecesinde yaptığı balkon konuşması, gerek İmamoğlu ile Yavaş’ın mutedil açıklamaları, gerekse de seçilen belediye başkanlarının seçimin ertesi günkü tavırları CHP’nin olumlu yönde dönüşmesinin toplum tarafından nasıl memnuniyetle karşılandığını gösteriyor.

CHP’NİN OLUMLU DÖNÜŞÜMÜNÜ TOPLUM MEMNUNİYETLE KARŞILADI

Gerek Özgür Özel’in seçim gecesinde yaptığı balkon konuşması, gerek İmamoğlu ile Yavaş’ın mutedil açıklamaları, gerekse de seçilen belediye başkanlarının seçimin ertesi günkü tavırları CHP’nin olumlu yönde dönüşmesinin toplum tarafından nasıl memnuniyetle karşılandığını gösteriyor. Altılı Masa, sadece bir seçim ittifakı değildi, toplumu kutuplaştırma ikliminden çıkarmanın en büyük adımıydı. CHP’nin yönetici kadrosu, “Altılı Masa’nın felsefesini” partiye hakim kıldıkları ölçüde teveccüh görmeye devam edecek. “Bildik CHP”nin “bugünkü CHP” içinde yeri yok. İşte bu yüzden Tarık Çelenk’in sorusunu samimiyetle “evet, CHP bu yükü taşıyabilir, hatta taşıyacaktır!” diye yanıtlayabileceğimizi düşünüyorum. Gün gelir de zorlanırlarsa, tereddüt etmeksizin el vermekten çekinmemeliyiz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER