Çağımızın siyasal gribi: Popülizm (Halkçılık) ve popülist liderler
SİYASETPopülist liderlerin kaderi, uluslararası konjonktüre de bağlıdır. 2020’lerde popülist dalga, bazı ülkelerde gerilemeye başlamış gibi görünse de, göç, ekonomik eşitsizlikler ve kültürel kutuplaşma gibi temel dinamikler devam ettikçe, popülist siyasetçiler de farklı formlarda sahnede kalacak görünmektedir.
Popülist hareketler, ideolojik olarak hem sağ hem de sol yelpazede yer alabilir. Örneğin, Avrupa’da göçmen karşıtı söylemlerle öne çıkan sağ popülist partiler, “yerlilik” ve “millilik” kavramları üzerinden yabancı düşmanlığı yaparken; Latin Amerika’da sol popülistler ve siyasî liderler, zengin ve elit kesimlere karşı “ezilen” halkı savunarak anti-elitist bir söylem geliştirmişlerdir.
Popülizm, siyaset biliminde, toplumun “saf” ve “erdemli” halk kitlesi ile “yozlaşmış” ve “seçkin” elitler arasında keskin bir karşıtlık olduğunu varsayan bir anlayışın ifadesidir (ör: "Anadolu irfanı" bu anlayışın bir yansımasıdır.) Bu perspektifte, popülist liderler, halkın gerçek temsilcileri olduklarını iddia ederek, mevcut siyasi düzeni ve elitleri (mendi alanlarında öne çıkmış örnek kişileri) eleştirirler.
Popülizmin temel özellikleri şunlardır:
* Elit Karşıtlığı: Mevcut seçkinleri ve yerleşik düzeni eleştirme eğilimi.
* Halkın Yüceltilmesi: Halkın iradesini ve üstünlüğünü vurgulama.
* Çoğulculuk (sosyal-kültürel çeşitlilik) karşıtlığı: Toplumu homojen ve dayanışmacı bir bütün olarak görme eğilimi ve farklı görüşlere tahammülsüzlük.
Popülist hareketler, ideolojik olarak hem sağ hem de sol yelpazede yer alabilir. Örneğin, Avrupa’da göçmen karşıtı söylemlerle öne çıkan sağ popülist partiler, “yerlilik” ve “millilik” kavramları üzerinden yabancı düşmanlığı yaparken; Latin Amerika’da sol popülistler ve siyasî liderler, zengin ve elit kesimlere karşı “ezilen” halkı savunarak anti-elitist bir söylem geliştirmişlerdir.
BATI dışı kimi popülist akımlar, bu karşıtlığı Batı düşmanlığı ve "yerlilik" olarak etiketlemişlerdir. Bunu yaparken çağdaş uygarlık referanslarına karşıtlıklarını ima etmişler ama yerine başka --kendikerine özgü-- bir uygarlık teklifi sunamamışlardır. Bu belirsizlik, uygarlık ile kültür arasındaki farkı muğlaklaştırmış ve kültürü bulabildikleri, bildikleri tek birleştirici harç olarak dine indirgemiştir.
Bu bağlamda, popülizm, belirli bir ideolojiye bağlı olmaktan ziyade, halkın duygularına, korkularına ve önyargılarına hitap eden bir siyasal iletişim biçimi olarak değerlendirilebilir.
POPÜLİST LİDERLER
Popülist liderlerin geleceği, hem yerel hem de küresel dinamiklere bağlıdır. Popülizmin uzun vadeli kaderini belirleyecek temel faktörler şunlardır:
1. Siyasal Yapıların Dönüşümü
Popülist liderler, genellikle geleneksel siyasi partilere ve kurumlara duyulan güvensizlikten beslenir. Ancak popülist hareketler iktidara geldiklerinde, kurumsallaşmayı önemsemezler. Onlar için toplum ve yönetim mekanizması üzerinde KONTROL ve egemenlik kurmak daha önemlidir.
Bu şu demek değildir: Popülist liderler, topyekûn kurumlaşmaya karşıdır. Otoriterleşerek ya da gücü tekelleştirerek ve tekilleştirerek (kendine bağlayarak) kendisinin merkezinde olacağı bir kurumsallaşma yaratabilirler. Bunu yapabilirlerse, rejim otoriterlikten totaliterliğe evrilir. Totaliterlik, siyasi merkezin (liderin) toplumu, sabahtan-akşama, doğumdan-ölüme kontrolu sağlanır.
Ancak bu uzun sürmesi mümkün olmayan bir toptancılıktır. Uzun vadede bürokratik hantallık ve özellikle keyfilikten kaynaklanan ekonomik verimsizlik, halk desteğinin erozyonuna yol açabilir.
2. Ekonomik Faktörler
Popülist rejimlerin sürdürülebilirliği, büyük ölçüde ekonomik performanslarına bağlıdır. Kriz dönemlerinde popülist söylemler daha cazip hale gelse de, bu liderler iktidarda kaldıklarında ekonomik sorunları çözememeleri halinde destek kaybedebilirler. Dünyadaki popülist liderlerin birçoğu, ekonomik krizler nedeniyle halk desteğini yitirmiştir.
3. Medyanın ve Dijital Teknolojilerin Rolü
Popülist liderler, başta onları destekleyen halkın desteğiyle yerleşik haber kaynakları ve haberkeşme araçlarını ele geçirip kendi çıkarına kullanabilir. Ama bir düre sonra doğan alternatif kaynak ve kanallar, haber/bilgi akışını sağlayan yeni yataklar açar, yerleşik kaynaklar, itibarsızlaştığı oranda, alternatif haberleşme ('sosyal medya') kaynaklarının --özellikle dijital teknolojinin yardımıyla-- etkisi artar. Bu da, popülist liderler için etki ve itibar kaybı açısından bir risk taşır.
İlk zamanlarda geleneksel medya aracılığıyla kitlelere doğrudan ulaşan liderler, zamanla dijital sansür uygulamaya başlarlar ama yapay zekâ destekli öyle dijital buluşlar ortaya çıkar ki başarılı olamazlar. Dezenformasyonla ve kaba propaganda ile sağladıkları etki/ikna avantajını giderek yitirirler. Yalanlar ve manipülasyonlar etkisini artan oranda kaybeder.
4. Küresel Siyasi Eğilimler
Popülist liderlerin kaderi, uluslararası konjonktüre de bağlıdır. 2020’lerde popülist dalga, bazı ülkelerde gerilemeye başlamış gibi görünse de, göç, ekonomik eşitsizlikler ve kültürel kutuplaşma gibi temel dinamikler devam ettikçe, popülist siyasetçiler de farklı formlarda sahnede kalacak görünmektedir.
5. Yeni Nesillerin Tutumu
Z kuşağının (1997-2010) ve izleyen Alfa veya Dijital Kuşağın (2010-2025) siyasal eğilimleri, popülist liderlerin geleceği açısından belirleyici olacaktır --özellikle gelişmiş ülelerde. Daha eğitimli ve dijital dünyaya hâkim olan bu grupların, geleneksel popülist söylemlere daha mesafeli olnaları beklenebilir. Ancak ekonomik güvencesizlik ve çevresel krizler gibi faktörler, popülist hareketlerin yeni bir formda ortaya çıkmasına da neden olabilir. Özellikle daha az gelişmiş toplumlarda başta gençlik olmak üzere kitleler, bir süre daha inanç ve milliyetçilik üzerinden 'KURTARICI' olarak görülen liderler tarafından manipüle edileceklerdir.
Sonuç
Popülist liderlerin geleceği, popülizmin kendisinin nasıl evrileceğine bağlıdır. Mevcut liderler ya klasik otoriterleşme eğilimleriyle tükenme noktasına gelecek ya da popülizmi bir yönetim pratiği olarak kalıcı hale getirmeye çalışacaklar. Ancak uzun vadede, popülizmin bir kriz rejimi olarak sürekliği mümkün değildir. Niye? Çünkü, popülizmin kendine has bir ekonomik modeli, hukuk ve idari yapı teklifi yoktur. Yani yapısal ve kalıcı bir karşılığı yoktur.
İlginizi Çekebilir