© Yeni Arayış

Bu kadar büyük bir tantana için çok erken değil mi?

Bu kadar büyük bir tantana için çok erken değil mi?

Çok kaba tabir ile söylemem gerekirse bir çoğumuz şimdiden ‘Ekrem olur abi! Devlet Mansur’a tamam diyecek gör bak! Özgür’ün ekibini de hiç yabana atmayın!’ gibi sözlere sığınır olduk. Bu noktada bence öncelikle 2023 travmamızı bir hatırlayalım ve durup şu soruyu soralım; 'Bu kadar büyük bir tantana için çok erken değil mi?' ​Kişisel sohbetlerimizde meslektaşım ve arkadaşım olan Burak Bilgehan Özpek ve Berk Esen’in bana yer yer kızgın bir şekilde itiraz ettikleri bir konu var; Kemal Kılıçdaroğlu. Ben onların aksine Kılıçdaroğlu’nun her şeye karşın CHP içerisinde hatırı sayılır bir değişim gerçekleştirdiğini düşünüyorum. 20’li yaşlarını Önder Sav tedrisatında Ankara İl Örgütü ve Genel Merkez Gençlik Kolları’nda geçirmiş birisi olarak bunu ‘eski’ CHP’yi bilen birisi olarak söylüyorum. Kuşkusuz mezhepçilik başta olmak üzere birçok temel sorunu da CHP’ye taşıdı Kılıçdaroğlu ama eğer bugün misal parlamentoda Umut Akdoğan gibi genç bir ses var ise, partinin son 20 yılını bilen Ensar Aytekin, Gül Çiftçi Genel Başkan Yardımcısı koltuklarında oturuyorlarsa ya da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş 2019 yılında bulundukları koltuklara aday olabilmişlerse bu tamamen olmasa da belirli ölçüde Kılıçdaroğlu sayesindedir.  ​Ancak şunun da altını çizmem gerek. Metropoll Araştırma Şirketi kurucusu Özer Sencar’ın da dediği gibi ‘Erdoğan rakibini belirlemeyi sever’ tezi de çok doğru ve bu 2023 yılında Türkiye’deki muhalif kesimde çok büyük bir travmaya neden oldu. Bu travmada da Kılıçdaroğlu’nun payı çok fazla. Kendisine topuk selamı veren eski bürokratlara, önüne konan özensiz anketlere ve çevresindekilere inandı ya da inanmayı tercih etti. Yalan yok kimi noktalarda bizleri de inandırdı ve bir şekilde Erdoğan karşısında en zayıf aday olmasına karşın aday oldu. Sonuç ise malumunuz. Bir değişiklik olmaz ise 2028 yılına kadar Türkiye’nin en güçlü koltuğunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oturacak. Bu koltuğu da biraz kendi kabiliyetleri biraz da önce Altılı Masa, sonrasında da CHP içerisindeki dar ve çıkar odaklı adaylık yarışı sayesinde oturdu.  Bu durumla beraber son yerel seçimlerde sayısal olarak birinci parti olduğunu da hesaba katarsak önümüzdeki genel seçimlerde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı CHP içerisinden çıkacak ve üç potansiyel aday adayı var; Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş.

POTANSİYEL ADAY ADAYLARI: ÖZEL, İMAMOĞLU, YAVAŞ

​An itibariyle İYİ Parti çökmüş durumda ve toparlanabileceğini pek sanmıyorum. Muhalif milliyetçi cephe kendisini Mansur Yavaş’ın kollarına ya bıraktı ya da bırakmak üzere. DEM ise kendinden önceki Kürt partileri ile kıyaslandığında şu an için çok etkisiz konumda diyebiliriz. Yeniden Refah Partisi ise kendi alanından, kendi oyununu oynamaya devam ediyor. Hal böyle olunca da şu anda elindeki belediye gücü ile CHP tek olmasa bile tekmiş gibi algılanabilecek bir muhalefet bloğu. Bu durumla beraber son yerel seçimlerde sayısal olarak birinci parti olduğunu da hesaba katarsak önümüzdeki genel seçimlerde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı CHP içerisinden çıkacak ve üç potansiyel aday adayı var; Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Normal bir ülkede, normal şartlarda muhalefetin birbirinden güçlü üç aday adayının olması büyük bir şans ve de avantaj anlamına gelebilir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi zekası ve yapabileceklerinin sınır ile CHP’nin yapısal olarak karışıklıklara ne kadar açık bir parti olduğunu düşününce bu durum ürkütücü bir hal alıyor. Dahası bir yandan Özgür Özel ekibinin ‘kavgayı ötelemeye çalışacağız’ şeklinde yakın çevreleri ile yaptıkları konuşmaları duyunca, Mansur Yavaş’ın %60 ile kazandım devlet Erdoğan sonrası elbette beni isteyecek’ sözleri buralara kadar gelmeye başlayınca ve Ekrem İmamoğlu’nun ‘2023 hatasını yapmamak için şimdiden hazırlanmaya başlamak’ lazım diye kulaktan kulağa fısıltı yaymasına şahit oldukça, insan daha da çok ürküyor.  ​Bu ürkmenin altında elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parçala-böl-çatıştır ve yönet manevralarının daha da etkili olacağı kaygısı var ama bunun ötesinde gerçek gündemden çıkarak Türkiye’deki ekonomi başta olmak üzere birçok meselenin örtülmesi sorunu var. Misal yapılan müfredat değişikliğinden kaçımızın haberi oldu? Ya da içinden geçtiğimiz Avrupa Birliği haftasında Türkiye’nin dış politikada son günlerde yapmış olduğu hamleleri kaçımız tartışabildik. Çok kaba tabir ile söylemem gerekirse bir çoğumuz şimdiden 'Ekrem olur abi! Devlet Mansur’a tamam diyecek gör bak! Özgür’ün ekibini de hiç yabana atmayın!' gibi sözlere sığınır olduk.  ​Bu noktada bence öncelikle 20123 travmamızı bir hatırlayalım ve durup şu soruyu soralım; ‘Bu kadar büyük bir tantana için çok erken değil mi?’

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER