© Yeni Arayış

Bir yumuşak güç aracı olarak Çin çağdaş sanatı

Bir yumuşak güç aracı olarak Çin çağdaş sanatı

Sanat piyasasındaki diğer bir konu da sahtecilik. Eski vazo ve antikalarda sahtecilik daha yoğun olmakla birlikte resim alanında da sıklıkla karşılaşılıyor. 70’li ve 80’li yıllardaki statüko ile mücadele içinde olan, bu yüzden baskılara maruz kalan Çin çağdaş sanatı günümüzde yozlaşmış bir yapı içinde Çin Komünist Partisi’nin yumuşak güç aracı konumunda. Çin’de “çağdaş sanat” tabirinin ortaya çıkması birebir siyaset ile ilgilidir. Mao Zedong’un iktidarda olduğu 1949-1976 yılları arasındaki dönemde Çin sanatında modern sanat anlayışı hüküm sürerken, Kültür Devrimi’nin sona ermesi ile 1980’li yıllarda Çinli sanatçıların Batı’daki çağdaş sanat ortamından etkilenmeye başladıkları görülür. Bu dönemde üretilen sanata Türkçe’ye “modern sanat” olarak çevrilebilecek olan ‘xiandai yishu’ tabiri uygun görülmekteydi. 1990’larla birlikte Çin Komünist Partisi’nin sanat ortamına aşırı sansürcü, baskıcı yaklaşımı sanatçılar arasında tepki yarattı. Uluslararası sanat ortamını da takip etmeye çalışan Çinli sanatçılar bir önceki dönem ile olan ayrımı ortaya koymak için 1990’lı yıllarda yaptıkları sanata, Türkçe’ye günümüzün sanatı veya güncel sanat olarak çevrilebilecek olan ‘dangdai yishu’ tabirini uygun görmeye başladılar 7 Eylül 2012 tarihinde Londra’daki Hayward Gallery’de ‘Art of Change: New Directions From China’ isimli bir sergi açıldı. Sekiz sanatçı ve sanatçı grubunun yer aldığı sergi İngiliz basınında genellikle olumlu eleştiriler alırken Ai Weiwei The Guardian için kaleme aldığı, 10 Eylül 2012 tarihinde yayınlanan yazısında sergiyi yerden yere vurdu. Son yıllarda Çin güncel sanatı olarak Batı’ya sunulanın aslında Çin’deki güncellikle uzaktan yakından alakası olmadığını belirten Weiwei sergideki işlerin Çin’in hiçbir meselesine değinmediğine dikkat çekti. Çinli sanatçının değindiği bu konu o yıllarda gerek akademik yayınlarda gerekse ciddi sanat dergilerinde güncelliğin ne olduğuna dair yapılan tartışmaların somut bir örneğiydi. Yeni lider Deng Xiaoping yönetimindeki Komünist Parti ifade özgürlüğünü genişleten bir politika izlemeye başladı. Bunun sonucu olarak 1979 tarihinde bugünkü ismi Çin Ulusal Sanat Müzesi olan Pekin Sanat Galerisi’nin bahçesinde yirmi üç sanat öğrencisi ve hocasının katıldığı ‘Yıldızlar Sanat Sergisi’ düzenlendi. Devletin ideolojisini reddeden ve yeni bir Çin’i kurmak istediklerini beyan eden sanatçıların işlerinin yer aldığı sergi 27 Eylül’de açıldı ve iki gün sonra polisin yaptığı bir baskınla kapatıldı.

DEVLETİN İDEOLOJİSİNİ REDDEDEN YILDIZLAR SANAT SERGİSİ

Mao Zedung’un 1976 yılında ölmesiyle sona eren Kültür Devrimi’nin ardından Çin’de kültür alanında nispeten daha serbest bir döneme girildi. Yeni lider Deng Xiaoping yönetimindeki Komünist Parti ifade özgürlüğünü genişleten bir politika izlemeye başladı. Bunun sonucu olarak 1979 tarihinde bugünkü ismi Çin Ulusal Sanat Müzesi olan Pekin Sanat Galerisi’nin bahçesinde yirmi üç sanat öğrencisi ve hocasının katıldığı ‘Yıldızlar Sanat Sergisi’ düzenlendi. Devletin ideolojisini reddeden ve yeni bir Çin’i kurmak istediklerini beyan eden sanatçıların işlerinin yer aldığı sergi 27 Eylül’de açıldı ve iki gün sonra polisin yaptığı bir baskınla kapatıldı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin otuzuncu kuruluş yıldönümü olan 1 Ekim 1979’da sanatçılar bir protesto gösterisi düzenledi fakat sergi bir daha açılamadı. Sergide yer alan sanatçılardan on ikisi ertesi yıl ‘Yıldızlar Ressam Topluluğu’nu kurdular. İfade özgürlüğünü çok serbest bıraktığını, bunun sonucunda Batı etkisinin Çin halkını yozlaştırdığını düşünen Çin Komünist Partisi’nin 1982 yılında Manevi Kirlenmeye Karşı Kampanya’yı başlatmasıyla topluluğun dokuz üyesi ülkesini terk etti. 1984 yılında kampanya sona erdi ve Çin yeniden Batı’ya açılmaya başladı. 1985 yılında Pekin’de gerçekleşen Robert Rauschenberg sergisi bu açılmanın bir sonucuydu. Dada ve Zen etkili sanat grupları, soyut çalışan ressamlar hatta performans sanatçıları Çin’de, özellikle Pekin’de faaliyet göstermeye başladılar. Kısa sürede oluşan dinamik sanat ortamı 1989 yılındaki ‘China/Avant-Garde’ sergisi ile neticelendi. Gao Minglu, içinde Hou Hanru, Li Xianting gibi küratörlerin yer aldığı bir ekiple beraber üç yıllık bir çalışmanın sonucu olarak Pekin Sanat Galerisi’nde 150 sanatçının katıldığı bir sergi düzenlediler. Gao Minglu serginin kataloğunda Kültür Devrimi sonrasında yeşeren yeni Çin sanatını içeren serginin en önemli amaçlarından birisinin kapılarını dünyaya açmakta olan bir ülkenin halkında hüküm süren dogmalara karşı çıkmak olduğuna dair bir yazı kaleme aldı. Serginin açılmasıyla birlikte hükümet sponsor olan firmalara yüksek cezalar kesmeye başladı. Çeşitli bahanelerle sergi iki kere kapatıldı. Sonuçta sergi yalnızca sekiz gün halka açık kalabildi. Dört ay sonra patlak veren Tiananmen Direnişi ile birlikte ifade özgürlüğünün iyice kısıtlandığı, sanatçıların baskı altına alındığı bir döneme girildi. 1996 yılında ilk Shanghai Bienali düzenlendi. Çin Komünist Partisi’nin gayesi yalnızca Çinli sanatçıları tanıtmak değil Çin’i uluslararası sanat ortamında kabul edilen bir ülke haline getirmekti. Bunun sonucunda 2000 yılında gerçekleşen Hou Hanru’nun şef küratörlüğündeki üçüncü bienal ilk kez yabancı sanatçıları da kapsadı. Ai Weiwei bienale tepki olarak Shanghai’daki bir galeride ‘Fuck Off!’ isimli bir sergi açtı. Sergi sanatçının Beyaz Saray’a, Tiananmen Meydanı’na karşı orta parmağını gösterdiği ‘Perspective’ dizisinden fotoğrafları içeriyordu.

‘FUCK OFF!’

1990’lar Çin Komünist Partisi’nin sanatı yumuşak güç olarak kullanmaya başladığı yıllardır. Siyaset biliminde yumuşak güç (soft power) kavramı ekonomik, siyasi ve askeri müdahaleler dışında ancak karşı tarafın rızasıyla işlev kazanacak olan bir siyaset aracını tanımlar. Kültür alanı yumuşak güç siyasetinin en çok başvurduğu araçlardan biridir. 1996 yılında ilk Shanghai Bienali düzenlendi. Çin Komünist Partisi’nin gayesi yalnızca Çinli sanatçıları tanıtmak değil Çin’i uluslararası sanat ortamında kabul edilen bir ülke haline getirmekti. Bunun sonucunda 2000 yılında gerçekleşen Hou Hanru’nun şef küratörlüğündeki üçüncü bienal ilk kez yabancı sanatçıları da kapsadı. Birçok iş bienal kataloğunda yer almasına karşın sergilenmedi. Ai Weiwei bienale tepki olarak Shanghai’daki bir galeride ‘Fuck Off!’ isimli bir sergi açtı. Sergi sanatçının Beyaz Saray’a, Tiananmen Meydanı’na karşı orta parmağını gösterdiği ‘Perspective’ dizisinden fotoğrafları içeriyordu. Çin Komünist Partisi’nin Şangay Bienali dışında en önemli hamlesi sanat piyasasına girerek Çin çağdaş sanatının fiyatını yükseltmek oldu. 1992 yılında Çin Ordusu tarafından çeşitli sektörlerde faaliyet göstermesi için kurulmuş olan Poly Şirketi 1999 yılında hükümete devredildi ve 2000 yılında Poly Culture Group Company ismiyle evrensel ölçekte kültür ve sanat alanında girişimlerde bulunmasına karar verildi. Pekin’de faaliyet gösteren şirketin birçok tiyatrosu, sineması, müzeleri ve müzayede şirketi var. Şirket müzayede alanına 2005 yılında girdi ve Poly International Auction Company isimli bir alt şirket kuruldu. Poly’nin başını çektiği müzayede şirketlerinin olağanüstü faaliyetleriyle Çin sanat piyasasının hacmi 2011 yılında Amerikan sanat piyasasını geçerek dünyada birinci sıraya oturdu. Denetim eksikliği ile şişen fiyatların Çin sanat piyasasını bir balon haline getirdiği ise daha sonra anlaşıldı. Çin’de 2010-2013 yılları arasında yapılan müzayedelerde 1,5 milyon dolarlık satışların yarısından fazlasının parasının ödenmediği ortaya çıktı. Örneğin Poly’den sonra ikinci büyük müzayede şirketi olan China Guardian’ın bir müzayedesinde Qi Baishi’nin bir resmi Çin sanatı için bir rekor kırarak 65 milyon dolara satılmasına karşın alıcı daha sonra ödeme yapmadı. 1980’lerde Japon sanat piyasasında yaşanan yolsuzlukların aynısı günümüzde Çin’de geçerli. Çince’deki ‘yahui’ kelimesi ‘zarif rüşvet’ anlamına geliyor. Bürokratlar rüşveti nakit para değil risksiz olduğu için sanat eseri olarak kabul ediyorlar. Sanat piyasasındaki diğer bir konu da sahtecilik. Eski vazo ve antikalarda sahtecilik daha yoğun olmakla birlikte resim alanında da sıklıkla karşılaşılıyor. 1957 yılında vefat eden Qi Baishi’nin toplam onbin ile onbeş bin arasında eser ürettiği ve bunların 3000 kadarının müze koleksiyonlarında olduğu tahmin edilirken son senelerde toplam onsekiz bin farklı Qi Baishi eserinin müzayedelerde satışa çıktığı tespit edilmiş durumda. Çeşitli raporlar yirmiden fazla kentte toplam 250bin kişinin sahte sanat eseri sektöründe karın doyurduğunu iddia ediyorlar. 70’li ve 80’li yıllardaki statüko ile mücadele içinde olan, bu yüzden baskılara maruz kalan Çin çağdaş sanatı günümüzde yozlaşmış bir yapı içinde Çin Komünist Partisi’nin yumuşak güç aracı konumunda. Ai Weiwei gibi buna direnmeye çalışan sanatçıların başına neler geldiği ise malum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER