© Yeni Arayış

Bir Ulysses yazısı: James Joyce, Sylvia Beach ve Bloomsday

Bir Ulysses yazısı: James Joyce, Sylvia Beach ve Bloomsday

Adını Ulysses’in başkahramanı Leopold Bloom’dan alan ve Bloom’un edebiyat tarihinde var olduğu tek gün olan, 16 Haziran 1904 tarihinde Dublin’de yaptığı uzun yürüyüşün yıldönümüne Bloomsday, içinde olduğu haftaya ise Bloomsweek deniliyor. Ulysses ve Joyce üzerine söyleşi ve panellerin düzenlendiği, romandan pasajların okunduğu bu haftada konserler, çeşitli performanslar, kostüm yarışmaları gibi etkinlikler düzenleniyor. Geçtiğimiz hafta başta İrlanda olmak üzere Avrupa ve Amerika’nın pek çok şehrinde James Joyce severler yazarı anmak için bir araya geldi. Adını Ulysses’in başkahramanı Leopold Bloom’dan alan ve Bloom’un edebiyat tarihinde var olduğu tek gün olan, 16 Haziran 1904 tarihinde Dublin’de yaptığı uzun yürüyüşün yıldönümüne Bloomsday, içinde olduğu haftaya ise Bloomsweek deniliyor. Ulysses ve Joyce üzerine söyleşi ve panellerin düzenlendiği, romandan pasajların okunduğu bu haftada konserler, çeşitli performanslar, kostüm yarışmaları gibi etkinlikler düzenleniyor. Kutlamaların en özel günü şüphesiz 16 Haziran. İnternette yapacağınız hızlı bir arama sonucunda da görebileceğiniz gibi Dublin sokaklarında 1904 yılının giysileri ile romandan kahramanları canlandırarak dolaşanlar zamanı geriye sarma konusunda hayli maharetliler. Bu kutlamaları başlatan Ulysses’ın ilk yayıncısı Sylvia Beach. Hikayesini yazının ilerleyen bölümlerinde ele alacağımız sıkı bir Joyce hayranı olan Beach, Paris’teki Shakespeare and Company adını verdiği kitap evinde her 16 Haziran’da gerçekleştirdiği Ulysses okumaları ile bu festivale ilham vermiş. Kutlamaların Paris’teki bu küçük kitap evinden çıkıp Bloomsday’e dönüşmesi ise 16 Haziran 1954’de İrlandalı şair ve yazarlar Patrick Kavanagh ve Flann O’Brian girişimleriyle olur. Leopold Bloom’un Dublin’deki rotasını takip ederek ve romanın önemli mekanlarında molalar verilerek yapılan bu anma etkinlikleri artık İrlanda’nın en etkili festivallerinden biri haline gelmiş durumda. Bu yazıda ben de bu geleneğe uyarak romana değil de, Ulysses’in yazım sürecindeki Joyce’a yakından bakmak istedim. Adı okunması en zor kitaplar listesinin baş sıralarında bulunan 265 bin kelimelik bu dev eserin yazarken Joyce’un neler yaşadığını beraberce görmeyi amaçladım. Gelin bu yolculuğa başlamadan önce bilmeyenler için kısaca Ulysses’den bahsedelim. Yıllar sonra romanı basıldığında teyzesi Josephine'e yazdığı bir mektupta, "Eğer Ulysses'i okumak istiyorsanız, önce Homeros'un Odysseia'sının düzyazı çevirisini okumanız gerekir" diyerek bugünün okuruna da yol gösterir.

HOMEROS’UN ODYSSEIA’SINDAN ALINAN İLHAM

Joyce’un kafasındaki Ulysses fikri ilk gençlik yıllarında Homeros’un Odysseia’sını okuduğu zamanlarda kök salar. Ancak yazması hayli zaman alır. Yıllar sonra romanı basıldığında teyzesi Josephine'e yazdığı bir mektupta, "Eğer Ulysses'i okumak istiyorsanız, önce Homeros'un Odysseia'sının düzyazı çevirisini okumanız gerekir" diyerek bugünün okuruna da yol gösterir. Joyce, Ulysses’e Dublinliler ve Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitaplarını yazdıktan sonra, 1914 yılında, gönüllü olarak kendini sürgün ettiği Trieste’de başlar. Zürih ve Paris’te devam eder. Leonard Bloom’un bir gününü anlatmak Joyce’un tam yedi yılını alır. Bu yedi yıl Joyce için hayli sıkıntılıdır. Önceki iki kitabının beklediği ilgiyi görmemesi nedeniyle hayal kırıklığı içindedir. Moral çöküntüsüne sağlık sorunları da eklenir. Gözlerindeki glokom rahatsızlığı yüzünden iki ameliyat olur. Yazma süreci kendisi ve eşinin sağlık sorunları yüzünden zaman zaman kesintiye uğrar. Patronu olan ve maddi olarak aileyi destekleyen İngiliz politik aktivisti ve dergi editörü Harriet Shaw Weaver’a yazdığı mektuplardan bu gecikmelerin Joyce’da yarattığı mahcubiyet ve yetiştirme baskısının izleri görülür. “Sevgili Bayan Weaver, Henüz bir daire bulamadım ve istediğim kadar sessizliğe ve özgürlüğe sahip değilim. Nausikaa bölümünde çalışıyorum. Hala beni bir yazar olarak düşünüyor olmanız beni çok rahatlatıyor, çünkü kendimi (ve başkalarını) bu gerçeğe ikna etmekte artık zorlanıyorum.”

JOYCE’DAN PATRONUNA MEKTUPLAR

“29 Haziran 1918, Zürih Sevgili Bayan Weaver, Dokuz haftalık hastalıktan sonra nihayet yeniden okuyup yazabiliyorum. Ulysses'in diğer bölümlerini geciktirdiğim için üzgünüm. Birkaç gün önce size altıncı bölüm 'Hades'i gönderdim.  Çok yakında yedinci bölüm 'Eolus'u da göndereceğim.” ❖ “6 Ocak 1920 Trieste Sevgili Bayan Weaver, Henüz bir daire bulamadım ve istediğim kadar sessizliğe ve özgürlüğe sahip değilim. Nausikaa bölümünde çalışıyorum. Hala beni bir yazar olarak düşünüyor olmanız beni çok rahatlatıyor, çünkü kendimi (ve başkalarını) bu gerçeğe ikna etmekte artık zorlanıyorum. Bu bölümü Ocak ayında bitirmeyi umuyorum. 1920 yılı için sizlere iyi dileklerimi yineliyor ve bu yıl içinde kitabımı tamamlamayı umuyorum.” İngiltere ve İrlanda’daki yayın evleri ile belli başlı edebiyat dergileri ayrıksı yapısı nedeniyle Ulysses’i geri çevirmeye başlarlar. Böylece Ulysses’in sadece yazım süreci değil, yayınlanması da gitgide sancılı bir hal alır.

KAPANAN KAPILAR, BASKI YASAKLARI

Joyce’un mektuplarına bakıldığında tek sorunun gecikmeler olmadığı görülür. Weaver, Joyce’dan gelen bölümleri çeşitli dergilere göndermekte, romanın tefrika halinde yayınlanmasının yollarını aramaktadır. Ne var ki Weaver’ın yaptığı görüşmelerin hepsi olumsuz sonuçlanır. İngiltere ve İrlanda’daki yayın evleri ile belli başlı edebiyat dergileri ayrıksı yapısı nedeniyle Ulysses’i geri çevirmeye başlarlar. Böylece Ulysses’in sadece yazım süreci değil, yayınlanması da gitgide sancılı bir hal alır. Bunun üzerine Weaver, masrafları kendisine ait olmak üzere The Egoist Press adında bir yayın evi kurarak kitabın basımını üstlenir. Ulysses, The Egoist'te tefrika edilmeye başlandıktan kısa bir süre bu kez matbaacılar sorun çıkarmaya başlarlar. İngiltere ve İrlanda’daki matbaalar kitabın olumsuz şöhretinden etkilenerek basmayı reddederler. Weaver yurtdışında arayışlara girer. Amerika’daki yayın evleri ile yazışır, edebiyat dergileri ile irtibata geçer. Bir edebiyat dergisi romanı tefrika halinde basmaya yanaşsa da gelen baskılar sonucu bu kararından vazgeçer. Ulysses’in basımına yasaklar gelmeye başlar. Weaver, Avrupa’da yaşadıkları dönemde Joyce ve ailesinin finansal destekçisidir. Ulysses’in yazıldığı yedi yıl boyunca Weaver’ın Joyce ve ailesine verdiği paranın bugünkü değerinin yaklaşık bir milyon sterlin civarında olduğu belirtilmektedir.

YAZAR VE PATRON ARASINDA FİKİR AYRILIKLARI

Ulysses’in yazım sürecini etkileyen bir diğer konu Weaver ile Joyce arasındaki fikir ayrılıklarıdır. Weaver’ın mektuplarında zaman zaman Joyce’dan gönderdiği bölümü elden geçirmesini istediği görülür.  Joyce’un 20 Temmuz 1919’da yazdığı mektup ikili arasındaki düşünce farklılıklarını ortaya koyarken Joyce’un bu durumdan ne kadar bıkkın olduğunu da anlamamızı sağlar. “Sevgili Bayan Weaver, Gönderdiğim son bölümü zayıf bulduğunuzu yazmışsınız. Mektubunuzu aldıktan sonra bu bölümü birkaç kez okudum. Bu bölümü yazmam tam beş ayımı aldı.  Bir bölümü bitirdiğimde zihnim boş bir kayıtsızlığa düşüyor. Yine o haldeyim. Öyle görünüyor ki ne ben bir daha kendimi toparlayabileceğim ne de bu berbat kitap bir gün bitecek.” Joyce, Ulysses’in basımı ya da tanıtımı için destek bulmakta hayli zorlanır. Görüşlerini almak için yazıştığı edebiyatçıların çoğu eserin karmaşıklığı ve anlaşılmasının zorluğu üzerine geri dönüşlerde bulununca, kitabı gönderirken bir de okuma kılavuzu hazırlamaya karar verir.

EDEBİYAT ÇEVRESİNDEN GELEN TEPKİLER - H. G. WELLS’İN MEKTUBU

Joyce’un Ulysses konusunda fikir ayrılığında olduğu tek kişi Weaver değildir. Ulysses’in uzun yıllara yayılan yazım sürecince Joyce, tanıdığı pek çok yazar arkadaşına kitabını göndererek fikirlerini alır. Ancak çoğu zaman duyduklarından hoşlanmaz. Bu yazışmaları yaptığı yazarlardan biri H. G. Wells’dir. Wells, 28 Kasım 1928 tarihli mektubunda Joyce’a şu satırları yazar: “Sevgili dostum Joyce, Son zamanlarda sıklıkla Ulysses hakkındaki görüşlerimi ve kitabının tanıtımını yapmamla ilgili ricanı düşünüyorum. Vardığım sonuç hoşuna gitmeyecek ancak bu kitabı tanıtmak için herhangi bir şey yapabileceğimi sanmıyorum. İlk kitaplarında gördüğüm dehana büyük saygım var. Dahası sana karşı derin bir sempati de duyuyorum. Ne var ki sen ve ben çok farklıyız. Sen Katolik, İrlandalı ve devrimcisin. Bense bilimsel, yapısalcı ve sanırım İngilizim. (…) Sen siyasi baskının yanılgısıyla büyürken, ben siyasi sorumlulukla büyüdüm. Karşı çıkmak ve ayrılmak sana iyi bir şey gibi görünüyor. Bana göreyse tam tersi. İşin edebiyat tarafına gelecek olursak, sen çok önemli bir adamsın. Satırlarında disiplinden kaçmış güçlü bir dehanın ifadesi var. Ama bunun bir yere varacağını düşünmüyorum. Kurduğun dil oyunları ve bunca karmaşık yapıyla sıradan insanlara, onların temel ihtiyaçlarına, sınırlı zamanlarına ve zekalarına sırtını dönüyorsun. Seni okuyunca insanların eline ne geçecek? Katmanlı ve karmaşık bilmeceler. Son iki çalışmanı yazmak, eminim ki onları okumaktan çok daha eğlenceli ve heyecan vericiydi. (…) Bütün bunlar elbette ki benim bakış açım. Belki sen haklısın, ben yanılıyorum. Çalışman olağanüstü bir deney ve onun anlam kaybına neden olacak bir kesintiden kurtarmak için elimden geleni yapacağım. Çünkü inananların ve takipçilerin var. En azından onlar sevinsin. Zira bana göre bu iş bir çıkmaz sokak. Nasıl sen benim takipçim olamazsan, ben de senin takipçin olamam.  Ama dünya büyük bir yer James. Burada ikimizin de haklı olmasına ve yanılmasına yer var.” Wells’in mektubundan da anlaşılacağı gibi Joyce, Ulysses’in basımı ya da tanıtımı için destek bulmakta hayli zorlanır. Görüşlerini almak için yazıştığı edebiyatçıların çoğu eserin karmaşıklığı ve anlaşılmasının zorluğu üzerine geri dönüşlerde bulununca, kitabı gönderirken bir de okuma kılavuzu hazırlamaya karar verir. Bu okuma kılavuzlarından birini İtalyan yazar Carlo Linati için hazırlar.

ULYSSES’İ ÖĞRETMEK

Joyce’un kitaplarını İtalyancaya ilk çeviren kişi olan Linati ile Joyce 1918'de yazışmaya başlarlar.  Mektuplaşmaları 1930'lara kadar sürer. Bu zaman zarfında sadece bir kere Paris’de bir araya gelirler. Başlarda Joyce, Linati hakkında olumlu düşüncelere sahiptir. Ancak Linati’nin Ulysses hakkındaki yorumlarından sonra ikilinin yolları ayrılır. Linati ise Joyce’dan fikren uzaklaşmaz. Son yıllarını Dublinliler’i İtalyancaya çevirerek geçirir. Joyce, Linati’ye yazdığı 21 Eylül 1920 tarihli mektupta yalnızca bir okuma kılavuzu vermekle kalmaz, aynı zamanda içini de döker. “Sevgili Bay Linati, Çeşitli önerilere kulak astığım için üç kez mahvolmuş romanımın muazzam hacmi ve muazzam karmaşıklığı göz önüne alındığında, size bir tür özet, anahtar, iskelet, şema -artık ne derseniz- göndermenin daha iyi olacağını düşündüm. Yedi yıldır bu kitap üzerinde çalışıyorum. Bıktım! Bu kitap aynı zamanda bir nevi ansiklopedi niteliğindedir. Niyetim Odysseia destanını Dublin’e ve günümüze aktarmaktı. Hiçbir İngiliz matbaacı bunun tek kelimesini basmak istemedi. Amerika'da dört kere tefrika edildi ama şimdi duyduğuma göre, Püritenler, İngiliz Emperyalistler, İrlandalı Cumhuriyetçiler ve Katolikler bir araya gelerek geri kalanının yayınlanmaması için baskı kurmaya hazırlanıyorlarmış. Ne büyük ittifak! Bunları bir araya getirdiğim için bile bana Nobel Barış Ödülü vermeliler!” Paris’te katıldığı toplantılardan birinde genç bir Amerikalı kadınla, Sylvia Beach ile tanışması sadece kendisinin değil, Ulysses’in de kaderini değiştirir.

BEKLENMEDİK BİR KADIN, SIRA DIŞI BİR YAYINCI

Joyce, Ulysses ile ilgili bu sıkıntıları yaşarken Paris’te katıldığı toplantılardan birinde genç bir Amerikalı kadınla, Sylvia Beach ile tanışması sadece kendisinin değil, Ulysses’in de kaderini değiştirir. Peki kimdir bu tüm dünyanın reddettiği kitabı basan kadın? Beach, 14 Mart 1887'de Baltimore, Maryland'de Nancy Woodbridge adıyla doğar. Daha sonra edebiyat tarihine geçecek Sylvia Beach adını alır. 1901'de Sylvia'nın ailesi, babasının bakan yardımcısı olarak görev yaptığı Fransa'ya taşınır. Arnavut kaldırımlı sokakları ve kendine has atmosferiyle Paris genç kızın kalbinde yer eder. Aile Amerika’ya döndükten bir süre sonra yeniden Paris’e gelerek çağdaş Fransız edebiyatı üzerine çalışmalar yapmaya başlar. Sıklıkla Bibliothèque Nationale'de çalışan, Paris’teki sahafları ve kitap evlerini gezen Beach, bu sırada La Maison des Amis des Livres adlı ödünç kitap veren bir kitapevinin sahibesi olan Adrienne Monnier ile tanışır. Kısa süre sonra sevgili olan iki kadın, Monnier'in 1955'teki intiharına kadar 36 yıl boyunca birlikte yaşarlar. Monnier'in kitap evi, André Gide ve Paul Valéry gibi dönemin önde gelen şair ve yazarların buluşma yeri olur.  Okuyucuların yazarlarla bir araya gelerek onların eserleri üzerine söyleşebildiği yapıldığı bu mekan Sylvia’ya ilham verir. Önce Amerika’ya geri döndüğünde New York’da böyle bir yer açmayı düşünse de Monnier ile aralarındaki derin bağ onu Paris’te tutar ve bu hayalini Paris’te gerçekleştirir. 1919'da Shakespeare and Company adını verdiği daha çok İngilizce kitapların satılıp ödünç verildiği kitapevini kurar.  Kısa süre içinde aralarında F. Scott Fitzgerald, Gertrude Stein, Ezra Pound ve sonradan James Joyce'un da bulunduğu yabancı yazarlar aboneleri olur. Beach, çağdaş Fransız edebiyatının önde gelen isimleriyle yakın arkadaşlıklar kurar, o çevrenin aranan yüzlerinden biri olur. Bu son derece tesadüfi ve ayak üstü karşılaşmada Joyce, Ulysses’i yayınlayamamasının verdiği sıkıntıdan bahseder. Yayınevi sahibi olmayan, kendi halinde küçük bir kitap evi işleten Beach, enine boyuna düşünmeden Ulysses’i basmayı teklif eder. Bu beklenmedik teklif umutsuzluk batağına saplanmış Joyce’a başta inandırıcı gelmese de kabul eder.

JOYCE’LA TANIŞMA

Temmuz 1920'de Fransız şair André Spire'ın ev sahipliği yaptığı bir akşam yemeğinde James Joyce ile tanışır. O geceyi anlattığı video kaydında, aslında davetli olmadığını ama yine de geçerken uğradığından bahseder. James Joyce’un da konuklar arasında olduğunu duyduğunda oradan ayrılmayı düşünür. Büyük hayranlık duyduğu Joyce ona göre tanrısal bir varlıktır ve ete kemiğe bürünmüş haliyle karşılaşma heyecanını kaldıramayacağını hisseder. Ne var ki daha kapıya yönelmeden Joyce ile tanıştırılır. Bu son derece tesadüfi ve ayak üstü karşılaşmada Joyce, Ulysses’i yayınlayamamasının verdiği sıkıntıdan bahseder. Yayınevi sahibi olmayan, kendi halinde küçük bir kitap evi işleten Beach, enine boyuna düşünmeden Ulysses’i basmayı teklif eder. Bu beklenmedik teklif umutsuzluk batağına saplanmış Joyce’a başta inandırıcı gelmese de kabul eder. Ulysses’in İngilizce konuşulan ülkelerde basımı yasaklanmış olduğundan Fransızcaya çevrilerek basılmasına karar verilir.  Tercüme işini de Beach üstlenir. Bu karar onun için maddi manevi tüketici bir sürecin başlangıcı olur. Joyce tıpkı Weaver’ın ona yaptığı gibi çevrilen metinleri birkaç kez elden geçirmesi için Beach’e geri yollamaya başlar. Çeviri işi Beach’in tahmin ettiğinden uzun ve külfetli bir hal alır. Tüm zorluklara rağmen Beach’in olağanüstü gayretleri sonucunda Ulysses 1922’de Shakespeare and Company tarafından Fransızca olarak basılır. Kitabın okuyucuyla buluşmasının ardından Joyce ve baş yapıtı hatrı sayılır bir üne kavuşur. Yasaklar birer birer kalkar. Önceleri kitabı basmak istemeyen yayınevleri Joyce’a ulaşmak için aracılar koyarlar. Bunun sonucunda Joyce başka bir yayıncıyla anlaşma imzalar. Bu anlaşma Beach’i mali çıkmaza sürükler. Joyce ve Ulysses’in yıldızı parlarken, Beach uzunca bir süre borç içinde yüzer. Daha sonra kendilerine Shakespeare and Company’nin Dostları adını veren bir grup kitap sever düzenli olarak abonelik ücreti ödeyerek kitap evini bir süre ayakta tutmayı başarırlar. Ölümünün ardından Beach’e ait belgeler gün yüzüne çıkar. Bu belgeler arasında mektupların ayrı bir önemi vardır. Beach’in mektupları kitap olarak yayınlandığında Ulysses’i basıma hazırladıkları dönemde Joyce’a yazdığı ancak göndermeyip çekmecesinde tuttuğu bir mektup da kitaba eklenir.  Bu uzun yazıyı Beach’in göndermediği bu mektubundaki satırları ile bitirelim. “Sevgili Bay Joyce, Benim size olan sevgim ve hayranlığımın sınırsız olduğunu biliyorsunuz. Ancak omuzlarıma yüklediğiniz iş de aynı oranda sınırsız. Korkarım gücüm bu kitabı çevirmeye ve basmaya yetmeyecek. Para kazanmaya ihtiyacım var. Fakirim ve çok yorgunum.” Bu seneki kutlamalarda alkışlarımız Sylvia Beach’e… https://www.theatlantic.com/magazine/archive/1957/04/the-writing-of-ulysses-letters-of-james-joyce/641060/ https://www.theguardian.com/books/2010/jul/31/letters-sylvia-beach-james-joyce https://youtu.be/R1Zbw39MCm4?si=hyJoAo6852tzxcPJ https://www.ulysseswhiskey.com/post/sylvia-beach-founder-of-shakespeare-and-company-where-ulysses-lay-stacked-like-dynamite-in-a-revo https://jamesjoyce.ie/events/bloomsday-festival-2024/

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER