Bir ‘siyasetçi’ aranıyor...
YORUM
Bir ‘siyasetçi’ aranıyor...
İşte, şimdi bir ‘siyasetçi’ aranıyor... Çocukları hapsoldukları apartmanlardan kurtaracak, özgürce koşabilecekleri, güvenle oynayabilecekleri oyun alanlarını inşa edecek, çocuk hakları savunucusu bir ‘siyasetçi’...
Bugün ilk ve ortaöğretim kurumlarında okuyan 20 milyonu aşkın öğrenci karnelerini alıyor. Evlerde bir tatlı telaş, heyecan... Öğrenciler bir dönem boyunca yaptıkları çalışmaların karşılıklarını alacaklar. Bazılarının yüzleri gülüyor, bazıları ise üzgün... Önümüzdeki dönem belki biraz daha fazla çalışmaları gerekecek...
Öğretmenleri ise öğrencilerine ara tatil döneminde sadece ders çalışmamaları, kişisel gelişimleri açısından kendilerine de zaman ayırmaları, bol bol oyun oynamaları yönünde tavsiyelerde bulunuyor. Ancak, bir çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi için zorunlu olan bu faaliyetlerde bulunmak bugün birçok kentimizde ne kadar mümkün? Açık, güvenli ve büyük oyun alanları sadece anılarda mı kaldı?
Çocukluğu 80’li, 90’lı yıllarda geçenler hatırlar... Okuldan çıkar, eve gelir, çantamızı bırakır ve koşa koşa dışarı çıkardık. Belki geniş, yeşil oyun alanlarımız yoktu, ancak, her mahallede en az birkaç boş arazimiz vardı. O arazilerde mahalle maçları yapar, saklanacak yer bulabilirsek saklambaç oynar, eve girmemizin son işareti olan akşam ezanına kadar doya doya vakit geçirirdik. Tartışmalarımız da barışmalarımız da o boş arazilerde olurdu...
İşte, çocukların elinden önce o boş arazileri çaldılar. Oyun oynanacak alanlar teker teker yok oldu... Çocukluğumuzun üzerine kocaman binalar diktiler... Çocuklar için kentleri devasa cezaevlerine dönüştürdüler...
Peki, bu durum, çocukların değişmez kaderi mi? Böyle geldi, böyle mi gidecek? Çocuklar özgürce oyun oynama haklarına kavuşabilecekler mi?
Anayasamız aslında açık. Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlet... Hak ve hürriyetleri, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak devletin en temel görevi... Farklı kentlerde yaşayan çocuklar arasındaki eşitsizlikleri gidermek, çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimleri bakımından olmazsa olmaz olan oyun hakları için gerekli tedbirleri almak eşitlik ilkesinin bir gereği...
Çocuklar, belediyeler tarafından yapılan ‘küçük’ oyun parklarına hapsedilmemeli, kentler bir bütün olarak çocukların oyun haklarını dikkate alacak bir şekilde yeniden tasarlanmalı. Çocukların kentlerin asli unsuru oldukları unutulmamalı...
Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi de bu aşamada bize yol gösterici. Sözleşme’nin 31. maddesine göre devletler, çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanımalı, bu konularda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik etmeli...
Önümüzde yerel seçimler var... Belediye Kanunu md. 15/1-a uyarınca belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak belediyelerin en temel yetkisi olduğuna göre seçim sürecinde belediye başkan adaylarının en ‘büyük’ projesini çocukların oyun haklarını gerçekleştirmek olmalı. ‘Çocuk dostu kent’ kavramı özellikle nüfus yoğunluğu fazla olan kentlerde yerel politikanın ana gündemini oluşturmalı...
Belediye başkan adaylarının, çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimleri için öngördükleri yerel politikalar, belediye sınırları içinde yaşayan tüm çocukları ve ailelerini, cinsiyet, ırk, köken ayrımı gözetmeksizin sürece dâhil eden ve fırsat eşitliğini önceleyen bir yöntemle demokratik şekilde belirlenmeli.
Bu çerçevede çocuklar, belediyeler tarafından yapılan ‘küçük’ oyun parklarına hapsedilmemeli, kentler bir bütün olarak çocukların oyun haklarını dikkate alacak bir şekilde yeniden tasarlanmalı. Çocukların kentlerin asli unsuru oldukları unutulmamalı... Belediye başkan adaylarının, çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimleri için öngördükleri yerel politikalar, belediye sınırları içinde yaşayan tüm çocukları ve ailelerini, cinsiyet, ırk, köken ayrımı gözetmeksizin sürece dâhil eden ve fırsat eşitliğini önceleyen bir yöntemle demokratik şekilde belirlenmeli. Kısacası, atılacak adımlar belli...
İşte, şimdi bir ‘siyasetçi’ aranıyor... Çocukları hapsoldukları apartmanlardan kurtaracak, özgürce koşabilecekleri, güvenle oynayabilecekleri oyun alanlarını inşa edecek, çocuk hakları savunucusu bir ‘siyasetçi’...
Bir ‘siyasetçi’ aranıyor... ‘Çılgın’ değil, ‘aklıselim’ projeler üreterek halkın gerçek sorunlarına odaklanacak bir ‘siyasetçi’...
Bir ‘siyasetçi’ aranıyor... Bugünü değil, yarını düşünecek, çocuğun üstün yararını gözetecek bir ‘siyasetçi’... Var mı böyle birisi?
Tevfik Sönmez Küçük, Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi