© Yeni Arayış

Bir futbol dervişi: Matt Le Tissier

İngiliz futbolu, köklerine bağlı kalmakla birlikte modernleşen dünyaya ayak uydurmayı başarır. Bu mirasın en özgün isimlerinden biri de, yeteneği, sadakati ve alışılmadık futbol tarzıyla tanınan Matt Le Tissier’dir. “Le God” lakabıyla anılan Le Tissier, Southampton’da geçirdiği kariyeriyle İngiliz futbolunun unutulmazları arasında yer alır.

İngiltere’de futbol, halkın gündelik yaşamında karşılığı olan, kökenleri yüzyıllar öncesine dayanan ve zaman içinde ulusal bir tutkuya dönüşen bir spor dalı. İlk olarak Orta Çağ’da “folk football” adı verilen oyunlarla başlayan futbol, 19. yüzyılda kuralların standardize edilmesiyle modern bir hal almaya başlar. 1863 yılında Londra’da Futbol Birliği’nin (The Football Association) kurulmasıyla birlikte, bugün bildiğimiz şeklini kazanarak hızla işçi sınıfı arasında yayılır. İngiliz futbolu, köklerine bağlı kalmakla birlikte modernleşen dünyaya ayak uydurmayı başarır.

Bu mirasın en özgün isimlerinden biri de, yeteneği, sadakati ve alışılmadık futbol tarzıyla tanınan Matt Le Tissier’dir. “Le God” lakabıyla anılan Le Tissier, Southampton’da geçirdiği kariyeriyle İngiliz futbolunun unutulmazları arasında yer alır. Sadece attığı gollerle değil, aynı zamanda oyun zekası ve soğukkanlılığı ile da ön plana çıkan Le Tissier, adeta bir kulüp efsanesi haline gelir. Premier Lig’de tek bir kulübe sadık kalması ve gelen birçok büyük transfer teklifi reddetmesi, onun futbol dünyasında farklı bir yere sahip olmasını sağlar. 

Ada futbolcusundan efsaneye

Gelin bu sıra dışı oyuncuyu biraz yakından tanıyalım. Matthew Le Tissier, 14 Ekim 1968’de Guernsey’de doğar. Ada kökenli bir futbolcu olarak kariyerine Guernsey Rangers takımında başlayarak genç yaşta dikkatleri üzerine çeker. 1986 yılında henüz 17 yaşındayken Southampton’a transfer olur ve bu kulüple özdeşleşerek tam 16 yılını burada geçirir. Le Tissier, olağanüstü teknik yetenekleri ve attığı etkileyici gollerle tanınan bir orta saha oyuncusu olarak ün yapar. Kariyeri boyunca sadakatiyle dikkat çeken Le Tissier, büyük kulüplerden gelen cazip tekliflere rağmen Southampton’a bağlı kalır ve Premier Lig’de tek bir kulüp forması giymeyi tercih eder. 

Southampton’un kurtarıcısı: Le Tissier’nin kahramanlık dolu yılları

Le Tissier’nin Southampton kariyeri, İngiliz futbolunda alışılmadık bir hikâyedir. Kariyeri boyunca 443 maçta 161 gol atan Le Tissier, orta sahadan gelen bir oyuncu için olağanüstü bir gol istatistiğine sahiptir. Özellikle serbest vuruşları ve uzaktan attığı şutlarla adından söz ettiren futbolcu, birçok kez “Premier Lig’in en iyi golü” ödülüne layık görülen gollere imza atar. Penaltı noktasında da soğukkanlılığı ile tanınan Le Tissier, kariyerindeki 48 penaltının 47’sini gole çevirir. Bu oran İngiltere’nin futbol tarihinde eşi benzeri zor görülen bir başarıdır.

Futbolun yıldızlarına meydan okuyan anılar ve hikayeler

Le Tissier’nin futbolculuk kariyeri boyunca Southampton hep küme düşme mücadelesi veren bir takım olur. Ancak onun kişisel gayreti kulübün en kritik anlarında hayatta kalmasını sağlar. 1993-94 sezonunda takımı küme düşme tehlikesiyle karşı karşıya iken Nottingham Forest’a karşı attığı son dakika golü, Southampton’ın ligde kalmasını sağladığı maç bunlardan biridir. Bu maç sonrasında Le Tissier bir kez daha kahramanlaşır.

Basın da Le Tissier’ye büyük ilgi gösterir. Özellikle maç kazandıran golleri ve sahadaki yetenekleri İngiltere’de büyük yankı uyandırır. The Times gazetesinde 1995 yılında kaleme alınan bir yazıda, Le Tissier’nin Premier Lig’de “kaliteli futbolun sembolü” olduğu ifade edilir. Gazetelerde yer alan anekdotlardan biri de onun bir antrenmanda topu yirmi kez direğe vurarak tekrar tekrar kontrol edebilmesinden söz eder. Bu tür ayrıntılar onun top tekniğinin ve yeteneğinin olağan üstülüğüne bir işaret olarak görülür.

Matt Le Tissier, her ne kadar uluslararası arenada İngiltere milli takımıyla büyük başarılar elde edememiş olsa da, İngiliz futbolunun kültürel simgelerinden biri olarak kabul edilir. Saha içinde gösterdiği bağlılık ve sadakati, modern futbolun ticari doğasına bir alternatif olarak görülür ve taraftarların kalbinde ayrı bir yere sahip olur. Onun için futbol, yalnızca zaferler ve kupalarla ölçülen bir kariyer değil, kulübe ve taraftara duyulan aidiyetin bir sembolüdür. Bu yüzden, Le Tissier’nin adı bugün de “tek kulüp adamı” kavramıyla birlikte anılır.

Le Tissier, hiçbir zaman futbolun ana akım yıldızlarından biri olmaz; reklam kampanyalarının ve ticari anlaşmaların peşinden koşmaz. Ancak bu sadeliği ve gösterişten uzak tavrı, onu futbolseverler için daha da özel kılar. İngiliz futbolunun sadakat ve tutkulu yanlarının vücut bulmuş hali olan Matt Le Tissier, futbol tarihindeki yerini bir efsane olarak sağlamlaştırır.  

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER