Beyoğlu -3-
KENTBizans yönetimiyle özellikle büyük bir servet ve güçlü bir ticari filoya sahip Cenova/ Ceneviz arasında yaşanan sorunlardan biri Galata Surlarının inşası olmuştur. Bizans devleti hiçbir zaman Sarayburnu’nun karşısında surlarla çevrili bir bölgenin varlığını istememiş, tüccarların sur taleplerine sıcak bakmamıştır. Bununla birlikte Bizans devleti gerilemeye başlayınca Cenevizli tüccarların sur inşaatına karşı koyamadı.
Beyoğlu, tarihsel perspektifte bugün Galata ismini verdiğimiz semtin ticari ve mimari yayılımı sayesinde bugünkü niteliğini kazanmıştır. Doğu Roma/ Bizans İmparatorluğu döneminde Galata sırtları ve Haliç kıyısında, İtalyan şehir devletlerinin ticari kolonileri vardı. Bu koloni yerleşimleri Bizans Devletine her yıl yüklü miktarda vergi vererek ticari bağımsızlıklarını kazanmışlardı. Özellikle Cenova (Ceneviz) ve Venedik kolonileri Akdeniz ve Karadeniz arasında önemli bir ticari hattı yönetiyordu. Bu iki büyük koloni yerleşmesinin yanı sıra Amalfi, Pisa gibi şehir devletlerinin de azımsanmayacak ticari faaliyetleri olduğu bilinmektedir. İtalyan şehir devletlerine ait gemiler Haliç içindeki limanlarda demirleyince Bizans devletine liman vergisi de ödüyorlardı.
Bilindiği gibi İtalyan siyasi birliği çok geç bir dönemde, ancak 19. Yüzyılda hayata geçmiştir. Bu durumun sonucunda birbirleriyle pek de iyi anlaşamayan şehir devletleri arasındaki çekişmeler Galata kolonilerine de yansımıştır. Hatta pek çok Bizans belgesinde Haliç’te demirleyen gemilerin arasında sık sık atışma yaşandığı, birbirlerine top atışında bile bulundukları, meydana gelen küçük çaplı savaşların Bizans halkını oldukça rahatsız ettiği yer alır. Geceleri bu top atışlarının İstanbul’da semayı aydınlattığı, halkın çok korktuğu ve Bizans sarayına şikayetlerde bulunduğu anlatılır.
Şehir devletleri yine kaynaklarda söz edildiği şekilde Bizans yönetimine sadece resmi vergi değil el altından yüklü miktarlardaki rüşvet de vererek güvenliklerini sağlardı. Hatta 14. Yüzyıldan itibaren maddi olarak ciddi şekilde zayıflayan Bizans Sarayında tahta çıkacak kişinin seçiminde bile söz sahibi oldukları bilinmektedir.
En kuzeyde Galata Kulesi / Turris Sancte Crucis (Kutsal Haç Kulesi) vardı. Surlar yaklaşık olarak Azapkapı, Şişhane, Tophane, Karaköy hattı şeklinde ilerliyordu. Surlar özellikle Galata Kulesi’nin olduğu bölgede hendeklerle çevriliydi. Bu hendeklerin kendileri olmasa da isimleri günümüze sokak adları olarak gelmiştir.
SURLAR HENDEKLERLE ÇEVRİLİYDİ
Bizans yönetimiyle özellikle büyük bir servet ve güçlü bir ticari filoya sahip Cenova/Ceneviz arasında yaşanan sorunlardan biri Galata Surlarının inşası olmuştur. Bizans devleti hiçbir zaman Sarayburnu’nun karşısında surlarla çevrili bir bölgenin varlığını istememiş, tüccarların sur taleplerine sıcak bakmamıştır. Bununla birlikte Bizans devleti gerilemeye başlayınca Cenevizli tüccarların sur inşaatına karşı koyamadı. 1204 yılından sonra özellikle Galata civarı artık Cenevizlilerin çoğunlukta ve söz sahibi olduğu bir bölge oldu.
Prof. Dr. Semavi Eyice’nin yaptığı araştırmalara göre, en kuzeyde Galata Kulesi / Turris Sancte Crucis (Kutsal Haç Kulesi) vardı. Surlar yaklaşık olarak Azapkapı, Şişhane, Tophane, Karaköy hattı şeklinde ilerliyordu. Surlar özellikle Galata Kulesi’nin olduğu bölgede hendeklerle çevriliydi. Bu hendeklerin kendileri olmasa da isimleri günümüze sokak adları olarak gelmiştir. Lüleci hendek, Büyük hendek, Küçük hendek sokaklarını Beyoğlu bölgesinde bilmeyen yoktur. Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. Semavi Eyice’ye göre Galata Kulesi ve surları tipik Orta Çağ yerleşimi şeklindeydi. Surların giriş çıkış için geniş ve yüksek ahşap kapıları vardı. Hendeklerde ise büyük ihtimalle su olduğu, ahşap kapıların sabahları birer köprü gibi açılıp dışarıdan girişe müsait hale getirildiği, akşamları ise sur kapılarının kaldırılıp Galata bölgesinin korunaklı bir alan haline dönüştürüldüğü tahmin edilmektedir.
Bölgedeki tüccarlar için tarih boyunca defalarca kuşatılan İstanbul’da güvenliklerinin sağlanması çok önemliydi. Bugün Galata Kulesi adıyla andığımız kulenin özellikle kuzeyden yapılacak saldırılara karşı korunma amacı taşıdığı bilinmektedir. Karaköy’de hemen sahilin yanında yer alan ve yer altı cami olarak kullanılan yapının da aslında Galata Kulesinden başlayarak Haliç’e inen korunma duvarına ait bir kulenin temel yapısı olduğu düşünülmektedir. Bizans döneminde Haliç’in iki yanına zincir çekilerek giriş çıkışların kontrol edildiği biliniyor.
Araştırmacılar zincirin bir ucunun bugün yer altı camii olarak kullandığımız kuleden başlıyor olabileceğini düşünürler. Belirtmekte yarar var. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinde Haliç’in zincirle kapatılması tekil bir olay değildi. Bizanslılar tarih boyunca pek çok defa farklı düşman kuvvetlerine karşı Haliç’i zincirle kapatmaya çalışmıştır.
İlginizi Çekebilir