© Yeni Arayış

Beyoğlu -1-

Bugün Beyoğlu olarak adlandırdığımız ilçede İstiklal Caddesi ve çevresini kapsayan büyük bir alanın Bizans İmparatorluğu ve öncesinde Sykai olarak adlandırıldığını biliyoruz. Sykai Yunanca’da “incir” anlamına geliyor. Bölge zaman zaman Pera olarak da adlandırılmıştır. Pera, Yunanca “karşısı” olarak çevrilebilir.

Hiç kuşkusuz İstanbul denince akla gelen ilk ilçelerden biri Beyoğlu’dur. Son yıllarda özellikle İstiklal Caddesi ve Galata civarı turizmin de etkisiyle tekrar günlük turların, gezilerin kapsama alanı içine girdi. 19. Yüzyıldan buyana hem eğlencenin merkezi hem de batılılaşmanın başladı nokta olmasıyla İstanbul’un geri kalanından daha renkli olduğunu ve daha fazla kültürü içinde barındırdığını söylemek kanımca yanlış olmaz.

Bugün Beyoğlu olarak adlandırdığımız ilçede İstiklal Caddesi ve çevresini kapsayan büyük bir alanın Bizans İmparatorluğu ve öncesinde Sykai olarak adlandırıldığını biliyoruz. Sykai Yunanca’da “incir” anlamına geliyor. Bu kelime bugün semt adı olarak “incirli, incirlik” olarak çevrilebilir. Bölge zaman zaman Pera olarak da adlandırılmıştır. Pera, Yunanca “karşısı” olarak çevrilebilir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ise Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşamış Tursun Bey’in bölgeye rahatlıkla “Frengistan” dediğini biliyoruz. Örneğin Tursun Bey, kayıkçı ücretlerinden söz ederken “Frengistan’a 1 mangır vererek, kolayca geçebilirsiniz” der. Bu örnek ilginçtir. Zira 15. Yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in büyük bir zaferle İstanbul’u fethettiği bir süreçte hiç çekinmeden Galata bölgesine Frengistan denilebilmesi fetihten sonra Bizans isimlerinin telaffuzu konusunda hiçbir rahatsızlık duyulmadığını gösterir.

Galata adının kökeni konusunda ise çok farklı görüşler vardır ve kesin bir karara ulaşmak zordur. Bir görüşe göre semtin adı Yunanca galat/ süt kelimesinden geliyor. Bilindiği gibi Bizans öncesinden buyana Haliç çevresi geniş çayırlarla çevriliydi ve çokça hayvancılık yapılmaktaydı. Özellikle mandıracılık bölgede revaçta olan mesleklerden biriydi. Orta Çağ’da özellikle Museviler Galata civarındaki küçük köylerde sütçülük ve peynircilik yapardı. Galata adının da bu sütçülük yapan köylerden kaynaklandığını düşünen araştırmacılar vardır.

Bir diğer ilginç görüş ise Pierre Petrus Gilles’e aittir. Gilles Fransız devletinin resmi görevlisi olarak 16. Yüzyılda İstanbul’a gelir. Kentin Eskiçağa ait mimari kalıntılarını haritalandırır ve pek çok anıtsal kitabı kütüphanelerden alıp kendi ülkesine götürür. Gilles’e göre Galata adının sütle ilgisi vardır ama bu incir sütüdür. Bilindiği gibi incir meyvesinin kabuğunda beyaz bir sıvısı vardır. Ona göre Beyoğlu sırtlarına Sykai/ İncir-li deniliyorsa, o halde Galata adıyla arasında bir bağlantı olmalıdır.

Bugün kullandığımız Beyoğlu isminin de kesin olarak kaynağı bilinememektedir. Bununla birlikte çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgede yaşayan zarif bir beyefendiyle ilgisi olabileceği düşünülmektedir.

BEYOĞLU İSMİNİN KAYNAĞI

Bir diğer fikre göreyse Galata İtalyanca “denize inen yol” anlamına gelen gallada/caladoo’dan gelmektedir.

Bugün kullandığımız Beyoğlu isminin de kesin olarak kaynağı bilinememektedir. Bununla birlikte çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgede yaşayan zarif bir beyefendiyle ilgisi olabileceği düşünülmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Venedik elçisi ve büyük tüccarlardan Andre Giritti’nin bir Rum anneden dünyaya gelen gayri meşru oğlu Luigi akıllı ve zarif bir gençtir. Venedikli tüccar Andre Gritti’nin aslında Venedik kentinde resmi bir eşi ve çocukları vardır. Oğlu Luigi’yi resmi eşinin yaşadığı Venedik’e götürmez ama oldukça zeki olduğunu fark ettiği için Luigi’nin İstanbul’da iyi bir eğitim almasını sağlar. Ardından onu İstanbul’daki işlerinin yöneticisi yapar. Venedikli tüccar, özellikle Rusya, Ukrayna gibi Karadeniz’in kuzeyi ile yapılan buğday ticaretini elinde tutmaktadır.

İstanbul’daki işlerin başına geçen Luigi hem büyük bir ticareti yönetmektedir hem de keyifli bir hayatı vardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde bağlar ve çayırlarla çevrili bugünkü İstiklal Caddesi’nin Taksim’e yakın bir tarafında oldukça şık bir ev yaptırır. Zamanla bölge tanımlanırken Bey Oğlu’nun yaşadığı yer olarak Beyoğlu sözcüğü kullanılır.

Bir başka anlatım ise Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar inmektedir. Buna göre Pontus prenslerinden biri Müslümanlığı seçerek İstanbul’a gelir. Prens güzelliğine ve manzarasına hayran kaldığı incirlerle, çayırlarla çevrili bu bölgede bir ev yaptırır. Zamanla Bey’in yaşadığı yer anlamında Beyoğlu kelimesi sözlüğümüze girer.

Devamı gelecek…

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER