Beyaz tavşan ve Cheshire Kedisi’nin sırıtışı
Yapay ZekaBeyaz tavşan ve Cheshire Kedisi’nin sırıtışı
TURING’IN ELMASI, ADEM’İN ELMASI
Ancak birinci derece mantık bile, belirli bir programlama düzeyine varsa bile, insan nous’unun yani onun öznel akıl yürütme biçiminin eşsiz bir unsuru olan anlama tarafıyla ilgili bir sorunu olacağı kesin gibidir. Turing makinesi terimi, Charles Boole ve Ada Lovelace (Lord Byron’ın kızıdır kendileri) gibi modern bilgisayar sistemleri fikrinin “ecdadı” olan büyük matematikçi Alan Turing (1912-1954) tarafından ortaya atılan bir terimdir. Turing makinesi, temelde bir makinenin insan soruşturmacı tarafından sorulan sorulara, soruşturmacının onun bir bilgisayarı insandan ayırt edemeyecek cevaplar verecek kadar ileri olduğu fikrine dayanır.[9] Eğer bir makine bu şekilde insanı “kandırıyorsa” Turing testini geçmiş demektir. Bu oldukça geniş bir tanımlamadır. İşin garip tarafı ise şu ana kadar gerçekten bu testi geçebilen bir makinenin olup olmadığının hâlâ aydınlatılamamış olmasıdır. Biz insanlar olarak bir varlığa “zekâ” atfediyorsak, bunun sebebi o varlıkla ilgili “zekâ” belirtisinin tek referans kaynağının insan olmasıdır. Bu hatta Tanrı/tanrılar için bile geçerlidir. Neden yapay zekâ için geçerli olmasın? Ve fakat, bu gerçekten büyük bir problemdir; eğer siz Stable Diffusion yapay zekâsına, “şeytanın bacağını kıran adam” diye bir portre çizmesini önerdiğinizde o da şeytanın bacağını gerçekten kıran bir adamın resmini üretirse, bu yapay zekânın davranışı neden bir çocuk zekâsına benzemesin? Daha da açalım; zekânın belirli bir yerde taklit edilip edilemeyeceğini çünkü x kişisindeki tüm kişisel özelliklerin y kişisindeki kişisel özellikler ile aynı kümede nasıl yer alacağına dair hiçbir kesinlik bulunmadığını biliyoruz; bunu vahşi hayatta belirli bir sosyalliğe sahip hayvanlarda -kurtlarda- görebiliriz; bazıları diğerlerinden “zekidir”. Ancak aynı sosyal ortam, kavramsal bir “zekâ”nın göstergesi midir? Dolayısıyla hiçbir tümel kümeye atfedilemeyecek davranışsal bir yeti midir zekâ? Buna evet diyecek olursak. Turing testinin bir yapay zekâ için kriter olup olmadığını sorgulamak zorundayız. Neden “zekâ”nın tek referansı insan olsun? Bu soru çok garip bir sorudur; ya söz konusu makineyi bir insan değil de -misal- bir uzaylı zekâsı teste tâbi tutuyorsa? Ve gerçekten o uzaylı bilinçli varlık için makine testi geçmiş olsaydı buna nasıl bir açıklama getirebilirdik? Turing bile testi geçen bir makinenin aslında gerçekten düşünmediğini fakat düşünmenin bir simülasyonunu yaptığını düşünmüştü.[10] John Searle bu fikri de sürdürmektedir: Hiç kimse bir yağmur fırtınasının bizi ıslatacağını düşünmez. Akli selim olan birisi neden zihni süreçlerin bilgisayar simülasyonlarının gerçekten zihni süreçler olduğunu düşünür?[11] Ancak mesele bu kadar siyah ve beyazlardan oluşmak zorunda değildir; neden bilgisayarlar tıpkı köpekler ya da balinalar gibi “zeki” (sentient) olmasınlar? Daha doğru bir ifadeyle sentient olmasalar da “zekâ” belirtisi göstermesinler? Genelde YZ literatüründe buna “zayıf YZ” ve “güçlü YZ” adı verilir. İkisi arasındaki fark da adlarından gelmektedir. Zayıf YZ, bir ihtimalle zekâ belirtisi gösterebilen makineleri işaret ederken “güçlü YZ” gerçekten bu makinelerin zihni olduğunu işaret eder. İkisi arasındaki farkı Searle’ün bir düşünce deneyinden anlayabiliriz. Biz insanlar olarak bir varlığa “zekâ” atfediyorsak, bunun sebebi o varlıkla ilgili “zekâ” belirtisinin tek referans kaynağının insan olmasıdır. Bu hatta Tanrı/tanrılar için bile geçerlidir. Neden yapay zekâ için geçerli olmasın?ÇİN ODASI VE FASON YAPAY ZEKÂ
Searle’ün bu minvalde Çin Odası Deneyi’nden örnek verir[12]. Çin Odası Deneyi meşhur ve bilinen bir gedankenexperiment’tir. Bu düşünce deneyine göre Searle bir odada oturmaktadır. Searle İngilizce bilmekte ancak Çince bilmemektedir. Searle’ün Çince bilmediğini bilmeyen Çinli birisi ona Çince soruların olduğu kartlar verir. Searle’ün elinde ise Çince her bir sorunun karşılığı olarak İngilizce bir kural kitabı vardır. Searle bu sorulara doğru karşılıkları verir[13]. O halde Çinli bundan ne çıkaracaktır? İçerideki kişinin Çince biliyor olduğu düşüncesinde olacaktır. Searle’ün anlatmaya çalıştığı tam olarak budur; tıpkı odanın dışındaki Çinli içerideki Searle’ün Çinceden anladığını sanıyorsa biz de bilgisayarların o kadar anladığını sanıyoruz. Searle’ün düşünce deneyi oldukça ikna edici ve kuvvetlidir. Gerçekten de Google Translate’e basit bir cümle verdiğinizde bu cümlenin kendi dilinizdeki karşılığını güzelce almış olmanız bu zekanın bir YZ olduğunu gösterebilir; ancak GYZ değil! Bu bir ZYZ olabilir. Makinenin Rilke’nin Die Erste Elegie şiirini iyi çevirdiğini düşünsek bile o gerçekten şiirdeki mesajı anlamış mıdır? Searle bu deneyi YZ bu kadar gelişmeden yıllar önce ileri sürmüştü. Ancak YZ ne kadar gelişse de bu düşünce deneyinin geçerliliğini çürütmemektedir; Çinceyi bilmek ile Stable Diffusion’ın empresyonist resimler çizmesi arasındaki fark sadece Searle’ün dönemindeki teknoloji ile şimdiki teknoloji ile açıklanabilir. Bazı semantik mantıkçılar ve computationalist (bilincin bilgisayar hesaplamasına benzer bir şekilde çalıştığını savunanlar) Searle’ün deneyine itiraz etmişlerdir. Kuşkusuz Searle’ün deneyine şöyle itiraz edilebilir: Neden biz de belirli bir programlama mantığıyla çalışmayalım? Linguistik analizi kuvvetli ChatGPT ile bir çocuğun dilbilgisini karşılaştıralım; çocuklar neden içinde doğduğu, annesinden öğrendiği ana dilin gramer yapısını aksatmadan öğrenebilir? Eğer beyin belirli bir programlama ile çalışmıyorsa bu nasıl açıklanabilir? Ben bu noktada sezgisel bilgimiz ile ulaştığımız dilsel bilginin, belirli bir Chomsky-Saussure yapısallığı varsa, bu yapısallığın rasyonel tarafına ulaştığı köprünün tam da yazının başında belirttiğim uçurumun üzerinde durduğu fikrindeyim; YZ Bach benzeri müzikler yapabilir, sayısız gezegenin yörüngesini hesaplayabilir ve hatta bir fabrikada taşınması gereken eşyaları düşürmeden taşıyabilir; ancak bu “öğrenim” belirli bir şemanın dış dünyaya uygunluğu ile değil, tam tersine, programlamanın aşırı kompleksleşmesi sonucu vardığı noktadır. Peki bu YZ’yi “zeki” yapar mı?CHESHIRE KEDİSİ
Cheshire kedisi, Alice Harikalar Diyarı’nın son derece tuhaf karakteridir; Alice kediyi gördüğünde “sırıtması olmayan çok kedi gördüğünü ancak kedinin olmadığı hiçbir sırıtma görmediğini” söyleyecektir.[14] YZ de sizce böyle değil mi? Sırıtma’yı YZ’nin bir özelliği olarak aldığınızda, Cheshire Kedisi gibi bize ağacın dalında sırıtan ama kedi özelliğini taşıyıp taşımadığını bilmediğimiz bir varlığa ne atfedebiliriz? Sizce bu varlık bir gün kedi olma özelliğini gerçekleştirebilir mi? Emin değilim. Bu yazıyı yazdığım esnada ironiye bakın ki e-kitap ya da PDF olarak başvurmadığım tek “gerçek” basılı kitap Alice Harikalar Diyarı’ydı. Tıpkı Alice gibi Beyaz Tavşan’ı takip edip kendimce düşündüğüm yerde, i9 işlemcili, YZ kullanan RTX 4070 TI ekran kartlı, yüksek performanslı, iki monitörlü bilgisayarda bu yazıyı yazdım, internetten bazı şeyleri kontrol ettim. Her ne olursa olsun Cheshire Kedisi’ne ulaşmak için Beyaz Tavşan’ı takip ettim…Hepimiz takip ediyoruz. Adına ne dediğimiz önemli değil. Ama kedinin kendisini bulamıyoruz. [1] https://en.wikipedia.org/wiki/Antigonish_(poem) [2] Adriane Rini, “Aristotle’s Logic”, The History of Philosophical and Formal Logic: From Aristotle to Tarski, edt. Alex Malpass, Marianna Antonuitti Marfori, 2017: Bloomsbury London, GB, s.31. [3] Benson Mates, “Stoic Logic and the Text of Sextus Empiricus”, The American Journal of Philology, cilt 70, sayı 3, 1949, s.290. [4] Jan Lukasiewicz, “Zur Geschichte der Aussagenlogik” Erkenntnis, 5 Bd., 1935, sf. 111-131. [5] The History of Philosophical and Formal Logic: From Aristotle to Tarski, edt. Alex Malpass, Marianna Antonuitti Marfori, 2017: Bloomsbury London, GB, s.165-243. [6] The History of Philosophical and Formal Logic: From Aristotle to Tarski, edt. Alex Malpass, Marianna Antonuitti Marfori, 2017: Bloomsbury London, GB, s.269-293. [7] Walter B. Pedriali, “Frege”, The History of Philosophical and Formal Logic: From Aristotle to Tarski, edt. Alex Malpass, Marianna Antonuitti Marfori, 2017: Bloomsbury London, GB, s.188. [8] Stuart J. Russell&Peter Norvig, Artificial Intelligence, A Modern Approach, Third Edition, 2016: Pearson Education Limited, s.289-290. [9] Stuart J. Russell&Peter Norvig, Artificial Intelligence, A Modern Approach, Third Edition, 2016: Pearson Education Limited, s.2. [10] Stuart J. Russell&Peter Norvig, Artificial Intelligence, A Modern Approach, Third Edition, 2016: Pearson Education Limited, s.1026. [11] Stuart J. Russell&Peter Norvig, Artificial Intelligence, A Modern Approach, Third Edition, 2016: Pearson Education Limited, s.1027. [12] Stuart J. Russell&Peter Norvig, Artificial Intelligence, A Modern Approach, Third Edition, 2016: Pearson Education Limited, s.1031. [13] https://plato.stanford.edu/entries/artificial-intelligence/ [14] Lewis Carroll, Alice’s Adventures in Wonderland, 1994: Penguin Popular Classics, s.78.İlginizi Çekebilir