© Yeni Arayış

Bazıları daha eşit!

Avrupa Birliği’nin istatistik kurumu olan Eurostat’a göre Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 1’i yaratılan gelirin yüzde 14.6’sını alıyor. “Dünya Eşitsizlik Raporu’nun” yayınlanmasından sonra 9 Kasım 2022’de servet ve gelir dağılımına ilişkin “Bazıları Daha Eşit” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım. Noktasına, virgülüne dokunmadan bu yazıyı sizinle aşağıda paylaşıyorum.

Dün Menekşe Yılmaz’ın X paylaşımında gördüğüm bir istatistik daha önce yazdığım bir yazıyı anımsattı. Avrupa Birliği’nin istatistik kurumu olan Eurostat’a göre Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 1’i yaratılan gelirin yüzde 14.6’ sını alıyor. Bizden sonra Avrupa’da en yüksek rakam Bulgaristan’a ait. Onlarda en zengin yüzde 1, gelirin yüzde 7.4’ünü alıyor.Gelir dağılımı, ekonomik kalkınmayla birlikte bütün dünyanın sorunu. Ülkece daha fazla üretmeniz ve daha fazla kazanmanız, sizin yarın için daha zengin olacağınız anlamına gelmiyor. Çünkü yaratılan gelir adil biçimde paylaşılmıyor. Sorunun çözümü için, özellikle pandemiden sonra çeşitli çözüm önerileri tartışılmaya başlandı. “Dünya Eşitsizlik Raporu’nun” yayınlanmasından sonra 9 Kasım 2022’de servet ve gelir dağılımına ilişkin “Bazıları Daha Eşit” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım. Noktasına, virgülüne dokunmadan bu yazıyı sizinle aşağıda paylaşıyorum.

George Orwell’in 1945 yılında yazdığı siyasi bir taşlama romanı olan “Hayvan Çiftliği” iktidarı ele geçirenlerin yaşadığı dönüşümü ve bundan yarar sağlayanları anlatır. Romandan aklımda kalan bir cümle var; “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir”.

‘BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR DAHA EŞİTTİR’

Siyasetçinin amacı iktidar olmak ve halka hizmet etmek. Siyasetle uğraşan ve bunun için siyasi partilerde örgütlenenler daha güzel yarınlar ve daha iyi yaşamlar vaat ederler. İktidarı bunun için isterler. Onları destekleyen kitleler, iktidar olunduğunda umutların gerçeğe dönmesini beklerler. Çoğunlukla da hayal kırıklığı ile karşılaşırlar. Çünkü iktidarı ele geçirenler geçmişte isyan ettikleri, eleştirdikleri iktidara benzemeye başlarlar. Elde edilen güç, insanı bozmaya başlar. Yozlaşan yönetim hep bir korkuyla gücü elinde tutmaya çalışır.

George Orwell’in 1945 yılında yazdığı siyasi bir taşlama romanı olan “Hayvan Çiftliği” iktidarı ele geçirenlerin yaşadığı dönüşümü ve bundan yarar sağlayanları anlatır. Romandan aklımda kalan bir cümle var; “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir”.

Peki, bütün insanlar eşittir ama bazı insanlar daha mı eşittir? 2022 Dünya Eşitsizlik Raporu bana bunları düşündürdü.Refahın kişilere nasıl dağıtıldığını, izlenen ekonomi politikalarının sonuçlarını devletlerin yayınlamış olduğu istatistiklerde kolay kolay göremeyiz. Örnek olarak kişi başına düşen milli geliri alalım. 2021 yılında İsviçre’de kişi başına düşen milli gelir 93.515 ABD doları. ABD’de bu rakam 69.375, İsveç’te 58.639, Türkiye’de 9.592 ABD doları. Bu sayılar bize bir şeyler söylüyor ama sakladıkları bazı gerçekler de var. Çünkü kişi başına düşen milli geliri, o ülkenin milli gelirinin(GSYİH) nüfusa bölünmesiyle buluyoruz. Ancak gelir eşit dağılıp, bölüşülmüyor. Örneğin, ABD’den daha düşük kişi başına gelire sahip İsveç’te gelir dağılımı daha adil.

Dünyanın en zengin yüzde 10’u, 2021 yılındaki toplam gelirin yüzde 52’sini, yani gelirin yarısından fazlasını elde etti. Bugün dünya nüfusu 8 milyara dayandı. Bir başka deyişle 800 milyon zengin yaratılan gelirin yarısını elde ederken, geriye kalan 7.2 milyar insan gelirin diğer yarısını bölüşüyor. Servet eşitsizlikleri, gelir eşitsizliklerinden bile daha belirgin. Küresel nüfusun en yoksul yarısı toplam servetin sadece %2'sine sahip yani neredeyse hiç serveti yok.

KÜRESEL NÜFUSUN EN YOKSUL YARISI TOPLAM SERVETİN %2’SİNE SAHİP

1980’lerde esen neoliberalizm rüzgarı dünyayı daha eşitsiz hale getirdi. Rapora göre, gelir ve servet eşitsizlikleri, farklı ülkelerde farklı biçimler alan bir dizi kuralsızlaştırma ve liberalizasyon programını takiben, 1980'lerden bu yana neredeyse her yerde yükselişe geçti. Artış tek tip olmadı, bazı ülkeler (ABD, Rusya ve Hindistan dahil) eşitsizlikte olağanüstü artışlar yaşarken, diğerleri (Avrupa ülkeleri ve Çin) nispeten daha küçük artışlar yaşadı. Eşitsizlikler dünyayı tekrar 20.yüzyılın başına getirdi.Dünyanın en zengin yüzde 10’u, 2021 yılındaki toplam gelirin yüzde 52’sini, yani gelirin yarısından fazlasını elde etti. Bugün dünya nüfusu 8 milyara dayandı.

Bir başka deyişle 800 milyon zengin yaratılan gelirin yarısını elde ederken, geriye kalan 7.2 milyar insan gelirin diğer yarısını bölüşüyor. Servet eşitsizlikleri, gelir eşitsizliklerinden bile daha belirgin. Küresel nüfusun en yoksul yarısı toplam servetin sadece %2'sine sahip yani neredeyse hiç serveti yok. Buna karşılık, dünya nüfusunun en zengin %10'u yani 800 milyon kişi tüm servetin %76'sına sahip.Ülkemizde de nüfusun yüzde onu yaklaşık olarak 8,5 milyon kişi servetin yüzde 67’sini elde tutuyor. Geriye kalan 77 milyon kişi de ülkedeki servetin yüzde 33’ünü paylaşıyor. AVM’lerin, restoran ve kafelerin neden dolu olduğunu bu rakamlar anlatıyor. Harcama yapabilecek bir 8,5 milyon kişi var. Kaldı ki yüksek enflasyon gelir ve servet dağılımını daha da bozdu.

Dünya çok hızlı değişiyor. Bir günde 400 bin televizyona karşılık 4 milyon cep telefonu satılıyor. 5.5 milyar internet kullanıcısı var. Günde 500 milyonun üzerinde tweet atılıyor. Öte yandan günlük askeri harcama tutarı 2,5 milyar ABD doları. Dünya kabuk değiştiriyor. Olağanüstü teknolojik gelişmeler var. Ancak eşitsizlikler artmıyor, çoğalıyor. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu gerçek daha çarpıcı. Yaratılan refah eşit paylaşılmıyor. Birileri hep pastadan daha çok pay alıyor. Yani herkes eşit ama bazıları daha eşit!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER