© Yeni Arayış

Bağımsız gazeteciliği desteklemek

Önce terör örgütü üyeliği, sonrasında tahliye edildiğim günün gecesinde açılan anayasal düzeni değiştirmek ve hükümeti devirme suçlamasıyla iki kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığım davaların iddianamelerdeki aleyhime olan “deliller” çeşitli gazete ve internet sitelerinde yazdığım köşe yazıları ve farklı TV’lerdeki konuşmalar kısaca gazetecilik faaliyetleri idi. Nitekim AYM, hakkımda verdiği hak ihlali kararında bunu ortaya koydu.

Hakkında yayınlandıkları ve söyledikleri dönemlerde, hiç bir dava açılmamış yazı ve konuşmalar, yıllar sonra karşıma suç delili olarak çıkmıştı.

Türkiye gibi devlet-toplum ilişkisinin asimetrik olduğu, devletin çok güçlü olduğu toplumlarda gazetecilik de, eleştirel gazeteci olmak da zor. Karşı karşıya olduğunuz risk sadece cezaevi değil, cezaevi kadar acı olan dışlanmak, bir tür vebalı muamelesi görmek. Bunun sonucunda mesleğinizi yapamaz durumuna gelmektir.

“TELİF ALMAYACAKSANIZ YAZIN”

Yargılandığım o davaların savunmaların birinde hakim ile aramda mealen şöyle bir diyalog geçti;

“- .... gazetesinde yazmama başlamama neden olan şey daha önce yazdığım ... internet sitesinde yazılarım karşılığında telif almamamdı. ... gazetesi yazma karşılığında telif ödemesi teklif edince içinde bulunduğum koşullardan dolayı yazmayı kabul ettim.

.... internet sitesinden neden telif almıyor muydun? Bunun bir nedeni, sitenin ekonomik durumu, ikincisi de siyaseten sol/laik kesimlerdeki eleştirel medyada aslolan dayanışmadır ve para ikinci plandadır. Böyle kurumlarda ofiste sabit çalışanların aldıkları düşük maaşları saymazsak dışardan yazarların çoğunluğu telif almadan yazar. Zaten yazmaya başlarken de bu söylenir, telif almayacaksanız buyurun yazın. Ama şunu da eklemek gerekir ki, bu dayanışma kimi zaman suistimal noktasına kadar gider”

Bu diyalog sonrasında hakim şaşırmıştı ya da bana öyle gelmişti.

Bugün siyasi iktidara yakın olan medyada ekonomik imkanlar da, çalışma şartları da geçmişe göre daha zor ve kısıtlı. Özellikle ekonomik koşullar, hakimle aramda geçen diyalogdaki gibi.

Bir çok medya organında, ofiste sabit çalışanlar dışında dışardan katkı sunanlara, yazarlara ya çok küçük sembolik bir telif veriliyor ta da hiç verilemiyor.

Ve şartlar daha da zorlaşıyor.

Nitekim, son yazdığım internet gazetesi pandemi sürecinde yaşanan ekonomik küçülmeden dolayı artık telif ödeyemediğini söyleyince; kendilerinden izin istedim ve yazmayı bıraktım.

Diğer yandan ülkenin içinde bulunduğu polarizasyon/kutuplaşma hali diyalog öneren, hayata siyah ya da beyaz değil grilerden bakan, farklı görüşlere değil, kampların hakim görüşlerini duymak, okumak istiyor. Çünkü “gerçeği” değil, kendi düşüncelerini duymak istiyor insanlar. Böyle yazıp konuşanlar bir biçimde hayatlarını göreli olarak daha kolay sürdürebiliyorlar.

ANLAMI BULDUĞUNUZU DESTEKLEYİN

Yazmanın ve konuşmanın sınırlarının daraldığı bu dönemlerde kaçınılmaz olarak bağımsız gazetecilik mecralarını öne çıktı. Bu alanda çok başarılı işler yapan pek çok gazeteci arkadaşımız var.

Başta youtube kanalları başta olmak üzere, podcastlarle, patreon sitelerinde gazetecilik adına önemli işler üretiliyor.

Bu mecralarda mesleklerini yapmaya çalışan bağımsız gazetecilerin en büyük güvencesi bizlerin yani tüketicilerin bu platformları desteklemesi. Yani tüketici olarak bizlerin üreticileri yani gazetecileri desteklemesi.

Elbette her gazeteciyi aynı anda desteklemek imkan dahilinde değil. O yüzden her birimiz imkanlarımız ölçüsünde kendimize yakın bulduğumuz gazetecileri desteklemek durumundayız.

Bu bir anlamda ülke için elimizi taşın altına koymak anlamına da geliyor. Gazetecileri, bağımsız gazetecileri desteklemek önemli. Çünkü onlar Hannah Arendt’in ifadesiyle bizlerin yani toplumun “hakikat anlatıcıları.”

Normatif olanı yani olması gerekeni okumak, dinlemek değil olanı anlamak için biraz daha fedakarlık zamanı.

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER