© Yeni Arayış

Bağ evinde

Jagodina, Niş’ten bir saat kadar sürüyor. Vinarija Piano’nun bağ evinde kalacağım bu gece. Yeşilliğin ortasında oturuyorum; arkamda mısır tarlaları, önümde üzüm bağları, sol tarafımda boynu bükük ayçiçekleri, bostan, tatlı böğürtlenleri mor mor parlayan çalılar… Hiç ses yok. Vinarija Piano’nun kendi şaraplarından bir şişe roze, birkaç zeytin… Bütün Sırp şarapları böyle değildir kuşkusuz ama Vinarija Piano’da içtiklerim birer sanat eseri.

Şimdi size “Sırp şarabı” desem umurunuzda olmayacak, iyi bir “Bordeaux” ya da “Chianti” ile karşılaştığınızda duyacağınız heyecanın herhalde binde birini duymayacaksınız.Jagodina’ya gelene kadar ben de öyle sanıyordum.

Jagodina, Niş’ten bir saat kadar sürüyor.Vinarija Piano’nun bağ evinde kalacağım bu gece.

Yeşilliğin ortasında oturuyorum; arkamda mısır tarlaları, önümde üzüm bağları, sol tarafımda boynu bükük ayçiçekleri, bostan, tatlı böğürtlenleri mor mor parlayan çalılar…

Hiç ses yok.Vinarija Piano’nun kendi şaraplarından bir şişe roze, birkaç zeytin…

Büyük bir ağacın altında oturuyorum.Bütün Sırp şarapları böyle değildir kuşkusuz ama Vinarija Piano’da içtiklerim birer sanat eseri.

Niş’ten kuzey yönüne çıktıkça çok sayıda “şarap yolu” tabelası görüyorsunuz, diğerlerine gitmediğim için onlar nasıldır bilemiyorum ama Vinarija Piano’nun şarapları da, ortamı da, odanın camından gözüken ayçiçeklerinin arasındaki bağ manzarası da, sessizliği de çok güzel.

Elimdeki rehbere şöyle bir baktım, Jagodina’da görülecek birkaç yerden bahsediyor ama benim hiçbirine gitmeye niyetim yok, burada öylece oturmak, dinginlikte zamanın geçişini seyretmek, günbatımının gökyüzünü şeftali kabuğu renklerine boyayışını, inmekte olan akşamın koyulaşan maviliğini, nihayetinde de yıldızlı geceyi izlemek istiyorum.

Sadece masaya uzanıp kadehi almak ve onca çiçek varken yolunu şaşırıp bana gelen arıları kovalamak için hareket ediyorum.Hiçbir yere yetişmeyecek olmanın verdiği rahatlıkla rüzgârın esişine karşı hayaller kuruyorum; ayçiçekleri kıpırdanıyor arada, olgunlaşan üzümlerin çatlayışları…

Bunu tabii ki duymuyorum ama hissediyorum, daha doğrusu hissetmek istiyorum, uydurduğum bu yalana inanmak beni mutlu ediyor.Arada bir uzaklardan geçen tren bölüyor sessizliği.

Ama ne trenler geçiyor, belki otuz-kırk vagon arka arkaya.Onları izliyorum, sonra esen bir rüzgâr bilmediğim yerlerdeki çiçek kokularını alıp bizim tarlalarda harmanlayarak bana getiriyor -yoksa bunu da uyduruyor muyum?Rehberde okuduğum gereksiz bir bilgi geliyor aklıma: “Jagodna”, Sırpça “çilek” demektir; Jagodina’nın adı oradan gelir.Vinarija Piano’nun bağ evi kısmı bomboş, bir tek biz kalıyoruz.

Bir de kâhya mı yoksa buranın sahibi mi olduğunu anlayamadığım bir adam var.Ama onun ikram ettiği “ayva rakısı” kadar lezzetlisini ömrümde içmedim; bir şişe almak istedim, yok dedi, satmıyormuş meğer, sadece kendine yapıyormuş.

Aslında böylesi daha güzel, buradaki her şeyi alıp götürürsem tüketeceğim, bitecek, oysa şimdi, ister istemez, bu ayva rakısı benim aklımda hep bu haliyle, bu lezzetiyle ve ulaşılmazlığıyla kalacak.Zaman geçtikçe zihnim o ayva aromasını daha lezzetli hale getirecek.

"Tamjanika" diye bir üzüm varmış, bilmiyordum, ondan yapılan beyaz şarap getirdiler. Hepsi burada yapılan kadar lezzetli değildir muhtemelen ama Vinarija Piano’nun"tamjanika" şarabı da rozesi gibi muhteşem.

VİNARİJA PİANO’NUN TAMJANİKA ŞARABI DA ROZESİ GİBİ MUHTEŞEM

Aslında bu işin sırası böyle değildir ama protokolün anlamı yok, roze bitti, beyazla devam ediyorum.“Tamjanika” diye bir üzüm varmış, bilmiyordum, ondan yapılan beyaz şarap getirdiler.Hepsi burada yapılan kadar lezzetli değildir muhtemelen ama Vinarija Piano’nun “tamjanika” şarabı da rozesi gibi muhteşem.

Arıların yerini sinekler aldı ama üç-beş yerim ısırılacak diye bu koltuktan kalkacak değilim.Bu bağın ortasında hiçbir şey yapmadan zamanın geçişini izlemek bana iyi geliyor.

İşte akşam oluyor.Oturduğumda masmaviydi gökyüzü, sonra kavuniçi, yavruağzı, pembeler başladı, şimdiyse gece mavisi.

Günler uzun bu mevsimde.Hava karardığında saat epey ilerlemiş olacak.

Ama sabahın ilk ışıkları göğü ağarttığında bu bağın içine uyanmak bana iyi gelecek.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER