© Yeni Arayış

Ateşte kaybolan kelimeleri umutla aramak

Çok değil birkaç gün önce İzmir ateşler içinde kaldı. Onur Mahallesi de yangından ciddi anlamda etkilendi. Mahalle sakinlerinden Mahigül Ergül’ün evi tamamen yandı. Mahigül kocasıyla birlikte yanan eşyalar arasında bir şey arıyordu: neredeyse tek malvarlıkları olan altın bir bilezik. Kazım Kızıl’ın çektiği fotoğrafları ve haberini gördüğümde kalbime yerleşen, incecik ama fil gibi kuvvetli sızıydı. O sızıdan kurtulmak için değil, dünyada yalnız olmadığımızı hatırlamak için biraz daha baktım Mahigül’a ve evine. Sürüklenme’nin isimsiz kahramanı, Manves City’in Ersel’i de oradan göz kırpıyordu bana. Umutsuzluğu yatıştır der gibi.    

                             "Umudu dürt/ umutsuzluğu yatıştır." 

Edip Cansever

Bu hafta ne yazacağımı uzun uzun düşündüm. Kelimeler yerli yerinde ama bir arada değildi. Onları bir araya getirecek bahaneyi de bulamadım. Sonra acımın peşinde düştüm. Bir yangına seyirci olan kalbimdeki ve aklımdaki kelimeleri üzeri ise, ateşe, öfkeye ve kırgınlığa bulanmış halde buldum. Latife Tekin’in Manves City romanındaki Ersel de oradaydı.

Ersel, fabrikada çıkan yangından sonra iftiraya uğrayan bir işçiydi. Fabrikayı kundaklamak ile suçlandığı için beş yıl hapis yatmıştı. Hapisten çıktıktan sonra da kasabası Erice’ye dönmüştü. Bıraktığında sanayi bölgesi ve işçi kasabası olan Erice, değişmişti. Manves adındaki şirket yüzünden City’e dönüşmüştü. Ersel ise orada üvey kızını aramaya başladı. Üvey kızı; amcası ile kaçan sevgilisi Zeynur’un kızıydı. Üvey kızı geçmişiydi. Geçmiş hikayesini arayan her insan çocukluğuna çarpar. Louise Glück’ün Yuvaya Dönüş şiirinde söylediği gibi, “Dünyaya bir kez çocukken bakarız, gerisi hatıradır.” Ersel de üvey kızını ararken çocukluğuna tutundu ve kendisine çocukluk arkadaşı Nergis eşlik etti. Kimdi Nergis? Yerel gazetede yazan aktivist, Ersel’in başına gelenleri o gazetede, kadınlık bilinciyle kaleme alan bir yazardı. Ersel yeni hayatına alışmaya çalışırken iş aramaya başlamıştı. Hayata tutunma mücadelesi verirken sisteme dahil olamamıştı. Sistem de onun dahil olmasını istememişti. Bir hayvan çiftliğinde iş bulmuş ve bir yandan da üvey kızı Eda’yı aramak için kasabadakilerle temasa geçmişti. Ne var ki kasaba da insan ilişkileri bıraktığı gibi değildi. Dünyanın geldiği hali, kasaba üzerinden gören Ersel hayal kırıklığı içerisinde sürüklenip durdu.

Kahramanımız, gençlerin sürüklenme ve tutunamama haline şahitlik ederken örgütün üst düzey yönetici ile de hesaplaşmaya başlamıştı. Köksüzlüğüyle sürüklenirken gençleri iyileştirmeye çalışmıştı. Bu iyileştirme, yaşamı ve yaşamını yeniden anlamlandırma hikayesiydi aslında. Yolculuğun sonunda ise Manves City’ye yakın bir başka köyde bulmuştu kendini.

YAŞAMI VE YAŞAMINI YENİDEN ANLAMLANDIRMAK

Latife Tekin’in bir başka sürüklenme hikayesi ise aynı adı taşıyan Sürüklenme romanı.  Cinsiyetsiz kahraman, Takviye adındaki kuruluşun destekçisi. Bu kuruluş sivil toplum örgütü gibi çalışmıştı. Kahramanımız da Takviye’ye maddi olarak katkı sunmak için Yunanistan, İngiltere, Rusya, Türkiye gibi ülkeleri gezmişti. Bu yolculukların birinden dönerken havaalanında bilge taksiciyle gizemli bir yolculuk yaptı. Yoksul ve kimsesiz gençlerle kesişmişti yolu. Kahramanımız, gençlerin sürüklenme ve tutunamama haline şahitlik ederken örgütün üst düzey yönetici ile de hesaplaşmaya başlamıştı. Köksüzlüğüyle sürüklenirken gençleri iyileştirmeye çalışmıştı. Bu iyileştirme, yaşamı ve yaşamını yeniden anlamlandırma hikayesiydi aslında. Yolculuğun sonunda ise Manves City’ye yakın bir başka köyde bulmuştu kendini. Örgütün yöneticisi Raşit’in eski sevgilisi Nerves’in kurduğu biyolojik çiftliğe yerleşmek isterken… Bu çiftlik, tıpkı Erice gibi değişmiş ve düzenin esiri olmuştu. Kahramanımızın yanında ise yolculukta tanıştığı üç genç vardı. Bölge halkı ve çiftlik çalışanları yapılan faaliyetleri engellemeye çalışıyordu. Kahramanımız tanık olduğu olaylar karşısında eylemsizdi, elinden bir şey gelmiyordu. Bu sırada Erice’te olanları duydu. Talan edilmiş bir doğa, maden şirketlerinin ve mafyanın halka ve doğaya uyguladığı şiddetle tanıştı ama el sıkışmadı. Ersel’in aradığı üvey kızı Eda, isimsiz kahramanımızın sahip çıktığı yoksul gençlerden olan Karaca’nın kız kardeşiydi.

Dünya mı küçük, aynı kalbi ve aklı taşıyan insanlar birbirini mi buluyor? Çok değil birkaç gün önce İzmir ateşler içinde kaldı. Onur Mahallesi de yangından ciddi anlamda etkilendi. Mahalle sakinlerinden Mahigül Ergül’ün evi tamamen yandı. Yetkililerin müdahalede geç kaldığını ve canını zor kurtardığını söyleyen Mahigül kocasıyla birlikte yanan eşyalar arasında bir şey arıyordu: neredeyse tek malvarlıkları olan altın bir bilezik. Kazım Kızıl’ın çektiği fotoğrafları ve haberini gördüğümde kalbime yerleşen, incecik ama fil gibi kuvvetli sızıydı. O sızıdan kurtulmak için değil, dünyada yalnız olmadığımızı hatırlamak için biraz daha baktım Mahigül’a ve evine. Sürüklenme’nin isimsiz kahramanı, Manves City’in Ersel’i de oradan göz kırpıyordu bana. Umutsuzluğu yatıştır der gibi. 

 

(Fotoğraflar: Kazım Kızıl)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER