© Yeni Arayış

Ankara Barosu, AYM önündeki yaşam nöbetine destek verdi

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu: "İptal davası sonuçlanıncaya kadar iptali istenen hükmün yürürlüğü durdurulmalı

Ankara Barosu, yaşam hakkı savunucularının Anayasa Mahkemesi önünde başlattığı yaşam nöbetine destek verdi.

Baro Başkanı Mustafa Köroğlu yaptığı açıklamada baro olarak hukuki ve olgusal bilgileri içeren görüşleri ve dayanak belgelerini Anayasa Mahkemesi’ne dilekçe ile sunduklarını söyledi. Köroğlu, iptal davası sonuçlanıncaya kadar iptali istenen hükmün yürürlüğünün durdurulmasını istedi.

Yaşam hakkı savunucuları, Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle açılan davada ilk incelemeyi bugün yapacak olan Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde yaşam nöbetine başladı. Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi yaşam nöbetine başlayan yurttaşlara destek vermek için AYM önünde basın açıklaması yaptı. Baro Başkanı Mustafa Mustafa Köroğlu yaptığı açıklamada Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yasal değişikliğin TBMM İçtüzüğü’nün 91. Maddesine ve Anayasa'nın 2. Maddesine aykırılığına ilişkin hukuki görüşlerini AYM'ye bildirdiklerini vurguladı.

Başkan Köroğlu yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: "Ankara Barosu Başkanlığı olarak, Anayasa Mahkemesi’ne ‘mahkemenin dostu’ anlamına gelen ‘amicus curiae’ sıfatıyla hukuki ve olgusal bilgileri içeren görüşlerimizi ve dayanak belgelerini sunduk. Bununla, AİHM İç tüzüğü’nün 44/3a maddesinde uygulamasını bulan ve benzer içerikli 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulleri Kanunun 43. Maddesi ile Mahkeme İçtüzüğünü’nün 70/1 maddesinin sunduğu imkan doğrultusunda, hukukun üstünlüğünü korumayı ve savunmayı amaçlamaktayız. Hukukun üstünlüğünün korunması ve savunulması için faaliyet gösteren hayvan hakları merkezimizle birlikte, 5199 sayılı Kanun’un uygulanması, geliştirilmesi ve ihlal edilmemesi üzerine yıllardan beri sürdürdüğümüz hukuk mücadelesini, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5199 sayılı Kanun’da 7527 sayılı Kanun’la yapmış olduğu değişiklikler bakımından da sürdürmek gerekmiştir. Bu bağlamda, amicus curiae sıfatıyla sunmuş olduğumuz dilekçemizde; yasal değişikliğin; TBMM İç tüzüğü’nün 91. Maddesine aykırı olması bağlamında şekil bakımından, Anayasa’nın 2. Maddesine, hayvan hakları bağlamında çevre hukukuna, insan sağlığı ve kamu kaynaklarına zararı bakımından, Anayasa’nın 2., 17., 38., 56., 63., 90., 135. maddelerine aykırılığı bakımından Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa, Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ile Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırılığı bakımından, rasyonel hukuk kurallarına ve bilimsel verilere aykırılığı bakımından hukuki görüşlerimizi bildirdik. 

"Sokak ekosistemi kamusal düzeninin bir parçasıdır ve bu düzenin koruyucusu ve yaşatıcısı Anayasaya göre devlettir"

Anayasaya göre, sokağın ekosistemi, mülkiyetlerin yok etme gücüne karşı devlet koruması ve kontrolünde korumaya alınmıştır. Yaşadığımız coğrafyada insanın hayvanlarla ve özellikle de köpek ve kedilerle kurduğu ilişkinin tarihselliği bir yana, bu tarihsellikle şekillenen günümüz kentlerinin sokakta yaşayan hayvanlarıyla birlikte sokak ekosistemi kamusal düzeninin bir parçasıdır ve bu düzenin koruyucusu ve yaşatıcısı Anayasa’ya göre devlettir. Anayasanın 2. maddesinden sonra, 5. maddesindeki refah ve huzur toplumunu devletin sağlaması görevi, 17. maddede belirtilen manevi varlık, 56. maddede bunun ancak sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkıyla sağlanabileceği ve bunu korumanın da hem devletin hem vatandaşların görevi olduğu bütününde, anayasal/kamusal/toplumsal çevre-insan-hayvan ilişkisinin ancak tamamının korunması ve birlikte var olmalarının sağlanması dizgesinde mümkün olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu yönüyle anayasamız ekosantrik perspektife henüz tam olarak ulaşamamış olmakla birlikte, antroposantrik düzlemde de olsa bu doğal bütünün birlikteliğini ve bütünü korumanın pozitif yükümünün devlette olduğunu ifade etmekte, hak ve ödevler mekanizmasını bu düzlemden kurmaktadır. Bu nedenle, sokakta yaşayan hayvanlarının rehabilite edilmesini, kısırlaştırılmalarını ve sokaklarında sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlayamayan devletin bir sosyal devlet olmadığı açıktır. Anayasanın  2, 17, 56. maddelerinin, Anayasa’nın bütünlüğü içinde ele alındığında, hayvanların öldürülmesine neden olabilecek bir yetkinin kullanılmasına kaynak olabilecek bir hüküm olmadığı gibi, anayasal dayanaktan yoksun böyle bir yetkinin, sınırları ve dayanakları bilimsel ve teknik olarak ortaya konulamayacak takdir yetkisini idarelere vermesi de hukuka, Anayasa’ya, evrensel hukuk ilkelerine  ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. 

Köroğlu, iptali istenen yasanın hayvan ve insan sağlığını korumakla görevli veteriner hekimliğin meslek doğasına ve kamu yararı amacına aykırı olduğundan Anayasa’nın 2.,5., 17., 56 ve 63. maddelerine aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Veteriner hekimler, kendi meslek amaçlarına aykırı hareket etmeye mecbur bırakılmaktadır"

Veteriner hekimlerin, hayvan, halk sağlığı ve çevrenin korunması görevleri, toplumu ve çevreyi güvenli, hastalıklardan uzak bir biçimde korumak anlamına gelir. Rehabilite edilen sokak hayvanları, insan ve çevre ile bir bütün oluşturur. Veteriner hekimlerin, bu bütünlüğe zarar verecek, herhangi bir işlemde bulunmaları, mesleklerinin amaçlarına ve doğasına aykırıdır. Sahipsiz hayvanların yakalanmasından, bakımevinde tutulmasına kadar uzanan bu düzenleme ile veteriner hekimler, kendi meslek amaçlarına aykırı hareket etmeye mecbur bırakılmaktadır. Çünkü iptali istenen yasa ile hem insan hem çevre hem de diğer hayvanların sağlığı için hiçbir bilimsel nedene dayanmayan, aksine, bu unsurlara zarar verecek sonuçlar meydana gelecektir. Bu nedenle iptali istenen yasa, hayvan ve insan sağlığını korumakla görevli veteriner hekimliğin meslek doğasına ve kamu yararı amacına aykırı olduğundan Anayasa’nın 2.,5., 17., 56 ve 63. Maddelerine aykırıdır. 

"İptali istenen yasa, uluslararası düzenlemelere ve uluslararası yargısal kararlara aykırıdır"

Doğa Ana Hakları, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bir sözleşme olup, buna uygun olarak her yıl toplanan Birleşmiş Milletler, yeni ilke kararları ile sözleşmeyi genişletmiştir. Sözleşmenin 4. maddesine göre “Varlık” kavramı; ekosistemleri, doğal toplulukları, türleri ve toprak ananın bir parçası olan diğer tüm doğal varlıkları kapsar.” Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 77. Oturumunda, Doğa ile Uyum ile ilgili 13. kararını kabul etmiştir. Bu karar diğerlerinin yanı sıra Genel Kurul Başkanından şunları talep etmektedir: “Ekosistemleri korumanın ve muhafaza etmenin, hayvanlara, bitkilere, mikroorganizmalara ve cansız ortamlara yönelik zararlı uygulamalardan kaçınmanın, insanlığın doğayla uyum içinde bir arada yaşamasına katkıda bulunduğunu kabul eder ve Genel Sekreteri, uygulamaya ilişkin raporunda bu konuları ele almaya davet eder."

İptali istenen hükmün, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması gerektiğini belirten Köroğlu açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: "İptali talep edilen 7527 sayılı yasa, yürürlüğe girdiği 02.08.2024 tarihinden itibaren, yasanın gündeme alındığı 05.09.2024 tarihine kadar kamu yararına aykırı olan, telafisi mümkün olmayacak sonuçlara da yol açmış olup, bu konuda baromuza yapılan ihbarlar ve haricen tespit ettiğimiz vakalar Anayasa Mahkemesi'nin dikkatine sunulmuştur. Bu belgelere göre, bu sürede bilinen 100'den fazla hayvan ölmüştür. Yasanın niçin esas yönünden Anayasa'ya aykırı olduğunu tespit ettiğimiz neticeler meydana gelmiş ve yasa yürürlükte kaldığı her geçen gün, bu neticelerin meydana geleceği öngörülmektedir. Yüzlerce hayvanın ölmesi ve eziyete maruz kalmasının önlenmesi, ancak ve ancak Anayasa Mahkemesi'nin yürürlüğü durdurma kararı vermesi ile mümkün olacağından, Anayasa'ya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması gerektiği kanaatine vardığımızı saygıyla bildiririz."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER