AKP’nin yüzde 30’u ve İmamoğlu’nun çıkışı
SİYASETCHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olan Ekrem İmamoğlu, dün İzmir’de güçlü bir çıkış yaptı ve güçlü bir rakip olduğunu bir kez kanıtladı. Konuşmasında özellikle adını anmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmesine bakalım iktidar nasıl bir karşı hamle yapacak.
AKP bundan birkaç seçim öncesi olduğu gibi açık ara birinci parti değil. Hatta CHP, pek çok araştırmada AKP’nin üzerinde. Bu açıdan AKP artık hegemon bir parti değil.Cevap aramamız gereken soru ülke olarak yaşadığımız bunca ağır krizlere rağmen AKP nasıl oluyor da hala yüzde 30’larda?
Yakın bir gelecekte seçim görünmüyor. Ancak araştırma şirketleri aylık yaptıkları değerlendirmelerde “Bu Pazar seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” diye sormaya devam ediyorlar.
İncelediğimiz pek çok araştırmadan bazı sonuçlar çıkarmamız mümkün.
- Siyasi iktidarın oy kaybetmeye devam ettiği.
- AKP-CHP oyları birbirine yakın.
- Kararsızlar da büyük bir parti.
Elbette bu tür çıkarımları çoğaltmak mümkün.
AKP bundan birkaç seçim öncesi olduğu gibi açık ara birinci parti değil. Hatta CHP, pek çok araştırmada AKP’nin üzerinde. Bu açıdan AKP artık hegemon bir parti değil.
Cevap aramamız gereken soru ülke olarak yaşadığımız bunca ağır krizlere rağmen AKP nasıl oluyor da hala yüzde 30’larda?
Belli ki uzunca süredir bu yüzdede bir direnç var. Bunda, seçmenlerin partisiyle ama daha çok lideriyle kurduğu siyasal aidiyetin önemli bir rolü olduğu açıktır.
***
Bunun dışında birkaç somut neden sayabiliriz.
İlki kuşkusuz bu oranda ülkede yaşanan ekonomik krizin etkisinin azaltılmasında iktidarın, devlet imkanları ve parti üzerinden yaptığı sosyal yardımların payı azımsanmayacak kadar önemli bir yer tutmaktadır. Bu yardımların anayasal bir “hak” değil, iktidarın “lütuf” gibi sunması da ayrı bir sorundur. Üstelik bu yardımlar sadece devlet kurumları üzerinden değil, siyasi iktidara bağlı yerel yönetimler üzerinden de işlemektedir. Tabi ek olarak bu çevrede kurulan dernek ve vakıflar üzerinden kurulan ağları unutmamak gerekiyor.
Bu yardımların doğrudan alıcısı olan kadınlar üzerinden oluşan sosyal ağ ve bu ağın hala işler olması siyasi iktidarın en büyük avantajı.
Çevremizde gözlemlediğimiz şu ki, bu yardımlardan eksiksiz faydalanmanın kriteri “ihtiyaç”değil, “partililik” halini almıştır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 verilerine göre, sosyal yardımlardan faydalanan ailelerin sayısının arttığı görülüyor. Düzenli olarak sosyal yardım alan hane sayısı 2013 yılında 2 milyon 266 bin 500 olurken, 2023 yılında bu sayı yüzde 96 artışla neredeyse ikiye katlayarak 4 milyon 444 bin 73 haneye çıkmış durumda.
İktidar son dönemde kurumsal olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumsal olarak CHP ve CHP’li belediyeler yargı kıskacına alınarak kriminalize ediliyor. İktidar CHP’yi tartışmalı hale getirerek CHP’nin oy artışına engel olmak ve kendi oyunu da korumaya çalışmaktadır.
***
İkinci olarak son yıllarda özellikle dış politikadaki kimi gelişmeleri, içeride kurulmuş olan “kapalı devre yayın sistemi” yani medya üzerinden birer büyük anlatıya, kahramanlık hikayesine dönüştürme ve öyle sunma başarısı gösteriyor.
Bunun yakın yakın geçmişteki en somut örneği Suriye’de Esad’ın devrilmesidir. Nitekim Esad’ın devrilmesinden sonra yapılan anketlerde AKP oy oranında artış olmuş, sonrasında bu oran düşmeye başlamıştır.
Nihayet bu yüzde 30’da, içerde kurulan bu kapalı devre yayın sistemi üzerinden toplum empoze edilen “gerçek” olmayan ama gerçek olan sunulanların da payı da vardır.
***
Üçüncü olarak, yine dış politikada yapılan tercihleri, içeride “ulusalcı” bir damar üzerinden oluşturulan “ulusal çıkar” algısı olarak sunulmakta ve bu işlevsel olmaktadır.
Siyasi iktidar, dış politikadaki kimi gelişmeleri –İsrail’in Türkiye’ye savaş açma ihtimali-, içerde gerçek olmayan bir “güvenlik sorunu” olarak sunmakta ve sadece kendi seçmenini değil, muhalefetin desteği ile muhalefete yakın seçmeni de ikna edebilmektedir.
Dış politikadaki başarısızlıklar içerde birer güvenlik sorunu olarak sunularak; gerçekte yaşanan ekonomik krizler başta olmak üzere gerçek sorunlar ikincilleşmektedir.
Bu algı başarılı oldukça seçmenlerin oy tercihi kolayca ekonomik krizden, ekonomik sorunlardan güvenliğe kayıyor.
İktidar buna ek olarak son dönemde kurumsal olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumsal olarak CHP ve CHP’li belediyeler yargı kıskacına alınarak kriminalize ediliyor. İktidar CHP’yi tartışmalı hale getirerek CHP’nin oy artışına engel olmak ve kendi oyunu da korumaya çalışmaktadır. Bu politikanın da amacı yine ülkenin yaşadığı ekonomi başta olmak üzere temel sorunların ikincilleştirilmesidir.
***
Son olarak şunu ekleyelim, siyasi iktidar bir süredir özellikle kültürel temelli tartışmalar ile de
kendi tabanını konsolide etmektedir. CHP özellikle hedef alınması, aile yılı ilan edilmesi, kültürel kimlik temelli tartışmaların yapay biçimde gündemde tutulması bu yüzdendir.
İktidarın araştırmalarında koruduğu yüzde 30’a bu gözle bakmakta ve bunlara alternatif siyasal söylem, yeni bir Türkiye hikayesi yazacak bir dile ve kadroya ihtiyaç vardır.
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olan Ekrem İmamoğlu, dün İzmir’de güçlü bir çıkış yaptı ve güçlü bir rakip olduğunu bir kez kanıtladı. Konuşmasında özellikle adını anmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmesine bakalım iktidar nasıl bir karşı hamle yapacak.
Ama hemen ifade edelim ki, İmamoğlu’na karşı her yargı hamlesi sadece kısa değil orta vadede de onu zayıflatmayacak, tersine güçlendirecektir.
İlginizi Çekebilir