© Yeni Arayış

Açık Radyo kararı

Açık Radyo kararı

İdare Mahkemesi’nin RTÜK’ün kararına karşı yürütmenin durdurulması talebiyle başvuruda bulunan Açık Radyo lehine karar verdiği açıklandı ve Açık Radyo kapatılmaktan kurtulmuş oldu. Geçtiğimiz hafta, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından Açık Radyo’nun yayın lisansının iptal edilmesine ilişkin hukuka aykırı alınmış kararı basından duymuştuk. RTÜK, gerçekten de özgürlükleri kısıtlamakta sınır tanımadığını bir kez daha bilinçlere nakşedercesine verdiği bu kararla asla 21.yy’a yakışan bir kurum olamayacağını daha da parlatarak kanıtlamıştı. Dün, İdare Mahkemesi’nin RTÜK’ün bu kararına karşı yürütmenin durdurulması talebiyle başvuruda bulunan Açık Radyo lehine karar verdiği açıklandı ve Açık Radyo kapatılmaktan kurtulmuş oldu. Peki, Açık Radyo gibi artık nadir bulunan bir nefes alma mecrasını kapatarak RTÜK ne elde etmek istedi? Olsa olsa, Ermeni Soykırımı konusunda resmî ideolojik söylemin dışındaki küçük bir çıkışı sertçe cezalandırma, bunu yaparken de özgür basına, gerçek gazetecilere, insan hakları savunucularına ve demokratik yaşamdan yana tavır gösteren herkese karşı bir mesaj verme isteği şeklinde, bir taşla birkaç kuş vurma niyeti olabilir. Yoksa, RTÜK’ün ne kadar yasakçı ve sansürcü bir yapı olduğunu ispatlama girişimi değildir diye düşünüyorum(!) 24 Nisan 2024 tarihli Açık gazete programının yayınında, bir konuğun “…Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109.yıldönümü, seneyi devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırımı anması” şeklindeki ifadeleri ve programcıların bir düzeltme girişiminde bulunmaması gerekçesiyle verilen idari para cezası ve 5 günlük yayın durdurma cezasına uymama biçiminde açıklanan gerekçe hakikaten ilginçlikler barındırıyor.  Kuruluşundan bu yana yaklaşık 30 yıllık yayın serüveninde ifade özgürlüğünü, insan haklarını ve her görüşün seslendirilmesini düstur edinen bir kanala karşı yapılabilecek en yasakçı girişimde bulunan RTÜK, bir kez daha iktidarın sansür kırbacı görevindeki bir engizisyon kurumu olduğunu kanıtladı.

İKTİDARIN SANSÜR KIRBACI

Bir defa, kullanılan ifadede hiçbir hukuki sorun yok, Türkiye’de pek çok insanın üzüldüğü ve utandığını bildiğimiz bir tarihi olay nedeniyle kullanılan “Ermeni Soykırımı” tabirini kullanmak diye bir suç söz konusu değil. RTÜK’ün kararı 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8 maddesine dayanarak verilmiş. Bu madde, yayın hizmeti ilkelerini sayıyor, b) bendinde ise “Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz”biçiminde ilkeye yer verilmiş durumda.  Bahse konu görüşlerin bu da dahil olmak üzere herhangi bir yayın ilkesini de ihlal etmediği kolaylıkla görülebilir. Verilen para cezası her duruma karşı ödenmiş, ancak 5 günlük bir yayın durdurma, fiilen bir radyo kanalının iflası anlamına da geleceği için İdare Mahkemesi’ne dava açarak radyonun yayınını durdurmamayı seçen Açık Radyo’nun bu davranışını, adeta “RTÜK’e meydan okuma” olarak algılayıp yayın lisansını iptal kararı vermek, ancak RTÜK tarafından yapılabilecek bir yorum. Yine RTÜK yorumundaki, “programcıların bir düzeltme girişiminde bulunmamış olması” gerekçesi de dikkat çekiyor.  RTÜK’e göre, yayında “yanlış” bir ifadeyi konuk kullandığında, programcıların hemen devreye girip düzeltmeleri gerekiyor, bu olmazsa tüm kanalı da kullanılan ifadeyi paylaşmakla suçluyor. Konuğun kullandığı o yanlışın ne olduğuna da programcıların karar vermesi gerekiyor. Yani niteliği tam da belli olmayan kuralın uygulayıcısı da, polisi de, yaptırımcısı da sen olacaksın! Sanki programcının öyle bir görevi varmış gibi… Kuruluşundan bu yana yaklaşık 30 yıllık yayın serüveninde ifade özgürlüğünü, insan haklarını ve her görüşün seslendirilmesini düstur edinen bir kanala karşı yapılabilecek en yasakçı girişimde bulunan RTÜK, bir kez daha hukukun gereğini yerine getiren bir kurum değil iktidarın sansür kırbacı görevindeki bir engizisyon kurumu olduğunu kanıtladı. Amaç hasıl olmadı; özgür basın da, gerçek gazeteciler de, insan hakları savunucuları da, demokratik yaşamdan yana tavır gösteren herkes de verilmeye çalışılan mesajı başka türden aldı; dayanışmayla her baskının üstesinden gelinebileceği bir defa daha kanıtlandı. Olan RTÜK’ün eksideki imajına oldu; kötü yönetim kendini vurdu, keskin sirke küpüne zarar verdi. Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo, yayınlarına devam edecek. Hukuksuzlukla hukuk kuralları içinde mücadeleye devam!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER