© Yeni Arayış

ABD Başkanlık Münazarası: 1 kazanan, 1 mağdur

Dünkü münazaranın kazananını Harris olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Keza Trump’ın en bilinen destekçilerinden olan Elon Musk’ın münazara sonrası X hesabından “Harris beklentilerin üzerinde bir performans sergiledi ama yine de Trump’ın daha iyi bir başkan olacağını düşünüyorum” ifadesi Harris’in performansına yönelik objektif yorumlardan biri mahiyetindedir.

Donald Trump ve Kamala Harris hayatlarında ilk kez 10 Eylül 2024 tarihinde ABD Başkanlık Münazarası için bir araya geldiler. Yılın ilk münazarası Trump ve Biden arasında gerçekleşmiş fakat Biden’in beklentilerin çok altında kalan performansından dolayı Demokratlar başkan adaylarını değiştirmek zorunda kalıp Biden’ın yerine Harris’i aday olarak belirlemişlerdi. Amerikan kamuoyunda Biden’ın yaşı dolayısıyla yeni bir başkanlık dönemine hazır olmadığı yönündeki görüşler 2023 sonu itibarıyla yükselmiş ve ilk münazarayla birlikte gerçek anlamda zirve noktasına ulaşmıştı. Harris’in başkan adaylığının resmi olarak ilan edilmesinin ardından ise Demokratlar, kazanması daha muhtemel genç bir aday olan Harris için son derece aktif bir kampanya sürecine girmişti. Enflasyondan yasa dışı göç problemine, 6 Ocak olaylarından Trump’ın hüküm giydiği suçlamalara uzanan pek çok konunun tartışılması beklenen münazara ise gerçekten de seçim dinamiklerini derinden etkileyebilecek önemli anlara sahne oldu.

Münazara öncesinde Trump’ın son 3.5 sene içerisinde yaşanan olumsuz gelişmeleri yalnızca Biden’a mâl etmek yerine Harris’i de suçlayacağı, dolayısıyla Biden özelinde suçlanan çoğu olumsuzluğa Harris’i de dahil ederek Demokratların manevra alanını daraltmaya çalışacağı bilinen bir stratejiydi. Buna karşılık Harris ise bir yandan Biden’ın kötü karnesinden kendini soyutlamaya çalışması, fakat bir yandan da Biden yönetimini savunması gereken zorlu bir çıkmazda kendini bulmuştu. Keza Trump’ın yasa dışı göç konusunda görevlendirilen Harris’in başarısızlığını sıklıkla dile getireceği de düşünülmekteydi.

Biden yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak 3.5 senedir görev alan Harris’in de ABD’deki güncel hayat pahalılığının başat nedenlerinden biri olduğunu ve liderliğine talip olduğu yeni dönemde de farklı planlar uygulamayacağını öne süren Trump’ın ekonomi başlığından galip ayrıldığını söylemek mümkün.

TRUMP, EKONOMİ BAŞLIĞINDAN GALİP AYRILDI

Münazaranın ilk başlığı olan ekonomi konusunda Trump’ın ithal edilen ürünlere yönelik %20’lik tarif uygulama vaadi ise orta ve alt sınıf vatandaşlar için büyük bir külfet yaratacağı düşüncesiyle Harris tarafından sıklıkla eleştirildi. Trump’ın aksine orta sınıf bir aileden geldiğini öne süren Harris ise bu bakımdan ABD vatandaşlarının ekonomi ve enflasyon konusundaki kaygılarını daha iyi anlayarak Trump’a nazaran makul çözüm önerileri getirebileceğini iddia etse de Trump’ın elindeki en büyük koz yine devreye girdi: Biden yönetiminde artan enflasyon. Biden yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak 3.5 senedir görev alan Harris’in de ABD’deki güncel hayat pahalılığının başat nedenlerinden biri olduğunu ve liderliğine talip olduğu yeni dönemde de farklı planlar uygulamayacağını öne süren Trump’ın ekonomi başlığından galip ayrıldığını söylemek mümkün.

ABD toplumunda hassas bir öneme sahip olan kürtaj konusu ise dün akşamın başlıca konuları arasında yer aldı. Trump’ın vaatlerinden biri olan ve kürtajın yasal boyutlarını eyaletlerin özerk karar alma mekanizmalarına bırakma düşüncesi ise Harris’in tecavüz, ensest ve kadının hayatını tehdit eden durumlara yönelik senaryolarıyla ters düştü. Söz konusu durumlarda hamilelik sürecinin kürtaj kararına olan etkisinde esnekliğe gidilebileceğini ve kadının bu gibi durumlarda kürtaj operasyonu için farklı eyaletlere gitme zorunluluğunun insanı olmadığını belirten Harris Trump’ı köşeye sıkıştırmaya çalışsa da kimi aşırı solcuların kürtaj konusundaki söylemlerini başarılı bir şekilde manipüle eden Trump, “kimi Demokratlara göre bebek doğduktan sonra da kürtaj yapılabileceğini, bunun infazla eşdeğer olduğunu” öne sürerek kürtaj konusunda Harris’in üstünlüğünü dengelemeye çalıştı.

Fakat hem toplum nezdinde ABD’nin en büyük problemlerinden biri olarak görülmesine hem de Harris’in saldırıya en açık yanı olmasına rağmen Trump’ın yasa dışı göç konusunu dün gece kendi aleyhine olacak şekilde kullandığı belirtilebilir.

TRUMP, YASA DIŞI GÖÇ KONUSUNU KENDİ ALEYHİNE KULLANDI

Gerek kampanya sürecinde gerek münazara boyunca Trump’ın en büyük kaldıraçlarından bir tanesi ise şüphesiz ki Harris’in yönetmekle sorumlu olduğu yasa dışı göç konusuydu. Keza Güney sınırından ABD’ye göç eden çok sayıda göçmen, ABD toplumunda rahatsızlığa yol açan belki de en büyük problemlerden bir tanesi olarak kamuoyunda sıklıkla dile getirilen bir başlık. Özellikle de son yıllarda pek çok kişinin ölümüne neden olan fentanil uyuşturucu maddesinin yasa dışı göçle beraber artması ve göçmenlerin normal şartlarda ABD vatandaşlarının ifa edeceği işlerde çalışarak ekonomiyi olumsuz etkilemesi, Trump’ın seçim meydanlarında rakiplerine karşı kullandığı başlıca söylemlerdir. Fakat hem toplum nezdinde ABD’nin en büyük problemlerinden biri olarak görülmesine hem de Harris’in saldırıya en açık yanı olmasına rağmen Trump’ın yasa dışı göç konusunu dün gece kendi aleyhine olacak şekilde kullandığı belirtilebilir.

Öyle ki ekonomiden küresel ısınmaya, Rusya-Ukrayna savaşından İsrail-Hamas savaşına kadar sunucuların dile getirdikleri her konu başlığında Trump’ın sözü yasa dışı göçe getirmesi makul olmayan bir görüntü oluşturdu. Her ne kadar kampanya sürecinin Harris’in başarısız olduğu konular etrafında şekillendirilmesi etkili bir strateji olsa da yasa dışı göçün konu başlığından azade bir şekilde mütemadiyen dile getirilmesi, Trump’ın göçmenler dışında bir projesinin olmadığı ve dolayısıyla ülke yönetimine dair kapsamlı bir yol haritasına sahip olmadığı kanaatinin oluşmasına neden oldu.

Bununla beraber Trump’ın orta ve alt sınıf halka etkili hitap edebilmek için siyasetin üst düzey iletişim teamüllerine uymayacak şekilde son derece basit bir dil kullanması bilinen bir durumdu. Fakat dün gece yasa dışı göç konusunda halka hitap ederken göçmenler için kullandığı “Springfield’da insanların köpeklerini ve kedilerini yiyorlar” söylemleri, uluslararası olarak sosyal medyada dün geceye dair sıklıkla dile getirilen ve alay konusu olan enstantanelerin başında yer aldı. Üstelik Trump’ın iddialarının ardından sunucu David Muir’in Springfield’ın Belediye Başkanı’nın “kentte herhangi bir evcil hayvana göçmenler tarafından zarar verildiğine dair resmi bir kayıt olmadığını” belirttiğini aktarması, Trump’ın konu özelindeki güvenilirliğini izleyiciler nezdinde ciddi anlamda sorgulattı.

Harris’in ise yasa dışı göçü durdurabilmek için Kongre’ye Güney sınırına binlerce personel konumlandıracak yeni bir tasarıyı sunduğunu ve Trump’ın Kongre’deki Cumhuriyetçileri etki altına alarak siyasi çıkar elde etmek için yasayı geçirmediğini belirtmesi, dün gecenin önemli anlarından bir tanesini teşkil etti. Her ne kadar Harris bu konuyu muhtelif yerlerde dile getirse de ulusal ve uluslararası olarak milyonlarca kişiye aynı anda hitap ettiği anda Trump’ın siyasi çıkarları için yasa dışı göçü yavaşlatacak bir tasarıyı engelletmesi, pek çok izleyici için yeni bir bilgi oldu.  Bu bakımdan Trump’ın belki de en büyük kozlarından biri olan yasa dışı göç konusunu yeteri kadar etkili kullanamadığı belirtilebilir. 

Harris’in dün geceki stratejilerinden bir tanesi de şüphesiz ki rakibinin en saldırgan olduğu konularda Trump’ı kendini savunmaya itmesiydi. Öyle ki özellikle de Biden yerini henüz Harris’e bırakmamışken, Trump’ın sıklıkla irdelediği konulardan bir tanesi Biden’ın yaşının getirdiği bir aksaklık olarak sıklıkla uluslararası arenalarda gaf yapmasıydı. Diplomaside Biden’ın saygı görülmeyen bir lider olduğu ve kendisinin başkanlığında dünya liderlerinin kendisinden korktukları Trump’ın kampanya söylemlerini oluşturan başlıca söylemlerdendi. Fakat dün gece Harris’in aynı stratejiyi Trump’a karşı kullanması, Trump’ın izleyiciler önünde kendini – belki de çaresizce- savunmaya çalıştığı bir görüntüye sahne oldu. Keza Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ı dünyanın sayılı liderlerinden biri olarak nitelendirmesi ve Orbán’ın kendisine saygı duyduğunu belirterek Harris’e karşı savunmaya geçmesi adeta pek Trumpvari görünmedi.

Trump her ne kadar Demokratlar bünyesinde oluşan yeni dip dalgadan kendi seçmenini korumak üzere “Biz kendimizi Biden’a hazırlamıştık fakat bir önemi yok, Harris daha kolay” minvalinde açıklamalar yapsa da seçim kampanyasını yeni bir adaya yönelik yeniden şekillendirme noktasında sorun yaşadığı belirtilebilir.

TRUMP, KAMPANYASINI YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEDE SORUN YAŞIYOR

Tüm bu gelişmeler ışığında dünkü münazaranın kazananını Harris olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Keza Trump’ın en bilinen destekçilerinden olan ve kazanması halinde yeni Trump yönetiminde idari bir görev alacağı duyurulan Elon Musk’ın münazara sonrası X hesabından “Harris beklentilerin üzerinde bir performans sergiledi ama yine de Trump’ın daha iyi bir başkan olacağını düşünüyorum”[1] ifadesi Harris’in performansına yönelik objektif yorumlardan biri mahiyetindedir. Ancak bununla beraber Trump’ın ABC bünyesinde gerçekleştirilen münazarada, sunucular David Muir ve Linsey Davis’in Trump’a yönelik tutumları ise hayli ses getirdi. Muhtelif konularda Trump’ın sözlerini çürütmek üzere araya girmeleri Amerika’daki konvansiyonel medyanın Demokrat Parti’ye uzun yıllardır dile getirilen yakınlığının sosyal medyada tekrardan tartışılmasına neden oldu. Örnek olarak Trump’ın yasa dışı göç yüzünden ülke çapındaki suç oranlarının artış gösterdiğini belirttiği esnada David Muir’in “FBI’ya göre suç oranları düşüş gösteriyor” şeklinde olağan akışa müdahalede bulunması; Trump’ın Harris’in ülkedeki libarellerin oylarını almak için siyahi olduğunu sıklıkla dile getirmesini eleştirmesi ve “siyahi olduğunu ancak son zamanlarda kabul etmeye başladı” sözleri yüzünden David Muir’in “Rakibinizin ırkına yönelik söylemleriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu izleyiciler nezdinde akıllara konvansiyonel medyanın Trump’a yönelik olumsuz tutumun doğruluğunu getirmiş oldu.

Trump’a yönelik açılan davalar, suikast girişimi ve halihazırda bilinen medya tutumu esasında Trump’ın toplumda kimi çevrelerce mağdur addedilmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla dünkü münazarada sunucuların Trump’a yönelik almış oldukları agresif tavır, Harris’in olumlu performansını geriye atabilecek, Trump’ın beklentilerin altında kalan performansına ise destek olabilecek bir nitelik taşımaktadır. 

Biden’ın beklentilerin çok altında kalan ilk münazara sonrasında Demokratlar’ın seçimi kaybedeceği sıklıkla dile getirilmeye başlanmıştı. Fakat Demokrat Parti’nin yeni bir aday belirleyip söz konusu aday çevresinde son derece hızlı bir örgütlenme gerçekleştirmesi, Obama ve Pelosi gibi Demokrat Parti’nin bilinen ağır toplarının Harris’e destek açıklaması şüphesiz ki seçim sürecine yeni bir soluk getirdi. Trump her ne kadar Demokratlar bünyesinde oluşan yeni dip dalgadan kendi seçmenini korumak üzere “Biz kendimizi Biden’a hazırlamıştık fakat bir önemi yok, Harris daha kolay”[2] minvalinde açıklamalar yapsa da seçim kampanyasını yeni bir adaya yönelik yeniden şekillendirme noktasında sorun yaşadığı belirtilebilir. Harris’in adaylığı resmi olarak kabul edildikten sonra bile çoğu konuşmasında ve mitinginde Biden’ı hedef almaya devam eden Trump, dün gece de çoğu kez Biden’a yönelik söylemlerde bulundu. Öyle ki kendisine karşı yarışan kişinin Biden değil kendisi olduğunu belirten Harris, Trump’ın kampanyasını revize etme noktasındaki eksikliğini de politik anlamda dile getirmiş oldu.

--- 

[1] https://x.com/elonmusk/status/1833743479773818939

[2] https://www.reuters.com/world/us/trump-harris-vie-pennsylvania-votes-with-rally-bus-tour-2024-08-17/

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER