8 Mart, kadın ve vefa
SİYASET8 Mart, kadın ve vefa
Bu günlerde can çekişse de hayatımızı daha çekilir bir düzene koymak için en çok kadınlar çaba sarf ediyor. İşte bu yüzden kadınlarımıza fırsat eşitliği yaratılmalıdır. Çabalayan, layık olan vefakar kadınlar için liyakat mekanizması eşliğinde bütün kapılar açılmalıdır
‘Vefa’ denilince aklıma ilk gelen özne kadın oluyor. Vefakarlık da en çok kadına yakışıyor. Hiçbir karşılık beklemeden çocuk büyütme cefasının ne anlama geldiğini en iyi onlar bilir. Fabrika dişlileri arasında ömrü törpülenenden kokpitte koca uçağa bulutlar arasında yön veren kadının çabası arasında büyük bir fark yok. Yapılanlar ayakta kalma, kendisini sorumlu hissettiği kişilerin yaşama tutunma mücadelesine katkıda bulunma cebelleşmesidir.
Erkeklere de haksızlık etmeyelim, onlar arasında da vefalı insanların sayısı az değildir. Vefakarlık gömleğini giymek için insanın karşısında ille de bir yakını olması gerekmiyor. Uzun süre tanınan ve pek sık ya da hiç yan yana gelmeyen insanlar arasında da vefa örneklerine rastlayabilirsiniz. Haydi şimdi bir sohbet ile buna kısa bir örnek vereyim: 10 yıllık Maltepe Belediye Başkanlığım 31 Mart 2024 tarihinde sona erecek. Yeni isimler halkın karşısına çıkacak ve sınavı geçen kişi de ilçenin yeni belediye başkanı olacak. Sürecin son günlerinde makama talip olan adaylar ile yan yana gelerek kendilerine başarılar diledim. Farklı yapılanmalar içinde yer alan bu arkadaşlar arasında on yıllık tecrübeme dayanarak benden Meclis Üyesi olabilecek isim önermemi isteyenler de oldu, Meclisleri demokrasi çerçevesinde bir devlet adamlığı ciddiyetiyle yönettiğimi söyleyerek gururumu okşayanlar da çıktı. Dışarıdan bakıldığında değişik siyasi kulvarlarda mücadele edenlerin aynı potaya girdiklerinde birbirlerinin gözünü çıkarmak istedikleri düşünülse de anlattıklarımı ben vefa örnekleri olarak tanımlıyorum.
Vefa olayının aklımıza getirdiği ilk öznenin kadın olduğunu söylediğimize göre şimdi lafı oraya getirelim. Hele ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sürecini de yaşıyoruz ki, sohbetimizi kapsamayı hak ediyorlar. Bu özel gün gündeme geldiğinde aklımıza nedense önce fabrikalarda efor sarf eden, tarlada ırgatlık yapan ya da atıklar arasından karton ayıklayan kadınlar geliyor. Sanki bir mühendis, doktor, hukukçu, gemi kaptanı kadın emek vermiyormuş gibi arka sıralarda yer alıyor. Öyle değil tabi…
Kızlarımız zamanla kendilerini geliştirip eğitimlerini tamamlayabildiklerinde her biri emeklerinin karşılığını alabilecekleri dallarda çalışma hayatına atılabiliyorlar. İmrenilecek mesleklerde yer alanların arkasından iç çekip hayıflanarak bakanlar ise fırsat eşitliği tanınmamış olan ve treni kaçırdığını düşünenlerdir. Kimi kızlarımız da yakın çevrelerince bilinçli olarak belli olanaklardan uzak tutularak çalışma hayatında yer almaları açıkça engelleniyor. Bu kızlarımızdan kadınlık evresine eriştiklerinde kime ve ne için vefa bekleyebiliriz ki? Özellikle eğitimin ilk aşamalarında çocuklarımıza arkadaşlarının beslenme çantasına bakmayacakları bir ortam oluşturmalıyız ki küçükler o yaşlarda kendilerini diğerleriyle eşit görsünler. Yoksa, yamalı entarili küçük kız çocuğu kararmış çıplak ayaklarını sürüyerek annesinin babasının karton yüklü çek çekleri ardından koşturmaya devam eder.
Sosyal demokrat siyaset anlayışı kadını ev işlerine mahkum ederek dört duvar arasına sıkıştırmaz. Ancak genellikle ekonomik koşullar, çevre, bulunduğu ortama hakim olan dünya görüşü kadınlarımızın yaşamın neresinde yer alacağına karar verir. Açıkçası kadına her alanda fırsat eşitliği tanınması gerekir ki, layık olacağı yeri bulsun. Kadın belli bir dönemden sonra eline fırsat geçse de kabuğunu kırmak gibi bir değişime yönelemez. Onlar için yaşam çocuk, bulaşık ve en yakın komşu arasında mekik dokuması gereken bir döngüdür. Biz Maltepe Belediyesi olarak yaşadıkları kentte keyif alarak deniz sefası sürülebileceğini göstermek için her yaz tekne turları düzenleyerek ilçemiz kadınlarına yılda bir günlüğüne de olsa İstanbul Boğazı keyfi yaşattık, bir araya gelip neşeli saatler geçirebilmeleri için organizasyonlar düzenledik. En azından onlara dökülmeye yüz tutmuş sarı yaprak olmadıklarını göstermek istedik. Diğer taraftan, hangi kadın televizyonda gördüğü başarı yüklü bir hemcinsinin yerinde olmak istemez ki?..
Yeterli sayıya ulaşamamış olsa bile siyaset arenası da kadın yüklüdür.
Sosyal demokrat siyaset anlayışı kadını ev işlerine mahkum ederek dört duvar arasına sıkıştırmaz. Açıkçası kadına her alanda fırsat eşitliği tanınması gerekir ki, layık olacağı yeri bulsun.
SİYASET ARENASI…
Kimi zaman insanları mutlu etmek adına mutsuzluğun dibine kadar inilen siyaset zor bir sanattır. Ama birilerinin bunu göğüslemesi de kaçınılmazdır. Çok farklı bakış barındırdığı için ‘kurtlar sofrası’ olarak tanımlanan siyaset arenasında kadınlar da yer alıyor. Yaşamın her alanında olduğu gibi kadınların başarıya ulaşabilmesi için desteklenmeleri gerekiyor. Aslında sadece kadınlar değil, bir yerlere tutunmak, yükselmek isteyen erkekler için de destek gereklidir. Karar mekanizmaları kendi çıkarlarına, toplum yararına göre yanlarında olmasını istedikleri kişilere destek verirler. Yeter ki o kişi beklediği desteği hak etsin.
Yani layık olsun. İşte burada; özellikle siyasette yönetici, yönlendirici, kitlelerin yaşamına etki edici rol oynayacağından ‘liyakat’ ön planda tutulur, tutulmalıdır. Makama sırtı dönük bir şekilde koltuğa kurulacak olanlardan uzak durulmalıdır. Ahde vefa, halka vefa ile harmanlanıp verilen sözler tutulmalıdır. Siyaset demişken örneğin; bu alanda erkek/kadın fark etmez makam sahibi olacak isimlerin belirlenmesi için ‘eğilim yoklaması’ deyip insanların karşısına dayatma yöntemiyle birilerini çıkartarak liyakati boynu bükük bırakmamaya özen gösterilmelidir. Aksi takdirde bunun adı vefasızlık; ‘halka vefasızlık’ olur ki halk böyle bir tavrı unutmaz…
Mart ayının iki önemli günü olduğundan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün özneleri olan kadınların siyasete atılanları ve 31 Mart yerel seçimlerini önemsiyorum.
Türkiye 31 Mart 2024’te sandığa giderek yerel yöneticilerini belirleyecek. Seçilecek olan muhtarlar, il genel ve belediye meclis üyeleri ile belediye başkanları bir aksilik olmaz ise 1 Nisan’dan itibaren işbaşı yapacaklar. Genç-yetişkin-ileri yaşlı vefalı seçmenler kimi yerlerde yağmur, çamur, kar demeden vatandaşlık görevini yerine getirirken en demokratik haklarını kullanacaklar.
Belediye Başkanlığı yaptığım 10 yıl boyunca çeşitli aktiviteler ve organizasyonlarla kadınlarımıza dünyalarının 60 metrekarelik evlerinden ibaret olmadığını göstermeye çalıştık.
VEFALI SEÇMENLER…
Madalyonun diğer yüzünde ise görücü sınavından sıyrılmış adaylar yer alacak. Doğal olarak bunlar arasında kadınlar da var. Kendilerine sorarsanız en çok emek veren, işe en layık olan, en hak eden onlardır. Elbette layıkıyla öne sürülenler vardır ama bir o kadarı da dayatmadır. Siyaset arenasını geniş bir sahne gibi değerlendirirsek eğer, vefalı seçmen beğenmediği bir oyunu izlemeye zorlanmış seyirciden farklı görünmeyecektir. Kafa tutanlar, üst perdeden bakanlar, nezaket kurallarını hiçe sayarak saydıranlar hoparlör seslerinin sonuna kadar açıldığı sahnede duyulacaklar, cılız kalan sesleriyle vefalı seçmenler ise koltukları bile bulunmayan seyirci salonunda olacaklar.
Ama hangi ortamda olursa olsun demokrasi erdeminin sonucu belirleyecek olan oyları halkın elinde olacak. İşte bu oylar 2019 yerel seçimlerinde % 49.5 oranıyla ipi göğüslememizi sağlayarak Maltepe Belediye Başkanlığı görevini bana verdi. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise % 63 gibi iyi bir sonuç elde ettik. Her defasında oylarımızı biraz daha arttırdık ve 10 yıl boyunca Maltepe’de iyi bir ivme yakaladık. Çünkü biz karda değil, kalplerde iz bırakan bir mücadele vermeyi yeğledik. Belediye Başkanlığı yaptığım 10 yıl boyunca çeşitli aktiviteler ve organizasyonlarla kadınlarımıza dünyalarının 60 metrekarelik evlerinden ibaret olmadığını göstermeye çalıştık. Çünkü (yerel seçimler sürecindeyiz) siyasette de onların oylarının etkin bir şekilde belirleyici olduklarını göz ardı etmedik.
Demokrasinin beşiği denen ülkelerde kadınlar henüz ‘oy’ nedir bilmezken Türkiye’de kadınlar 1930 yılında yerel seçimlerde oy kullandılar, belediye başkanı adayı olma hakkını elde ettiler. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sayesinde zincirlerinden kurtulan kadınlar o günden beri siyasetin her kademesinde yer alabiliyorlar. Bizlerin de liyakat göz önüne alınarak bir yerlere getirilmek istenen kadınlara destek olmamız kaçınılmazdır. Elden geldiğince onlar için taraftar toplanmalı, başarıya ulaşabilmeleri için çalışmalar yapılmalıdır. Bütün bunlar yapılırken mutlaka liyakat aranmalıdır. Başlarken ‘Vefakarlık da en çok kadına yakışıyor’ dediğim gibi, bu iki değere ne kadar önem verdiği gözlenmelidir. Umarım yöneticilik makamına ‘layık’ olan kadınlarımız bu sınavdan başarıyla çıkarlar. Adayların bağlı oldukları partilere göre kimi yerlerde temel politikalar değişecektir. Bazı il ya da ilçelerde de aynı ekol görevi devralacaktır. Yani halef-selef bu durumda birbirinin tamamlayıcısı olacaktır. Ama ‘Fol yok yumurta yok’ örneği, daha sandıklar açılmadan mührü teslim almayı garantilemiş gibi ayaklarını yere basmayanlar çok da umutlanmamalılar. Çünkü Türkiye ciddi sorgulayıcı bir sürece girdi…
Kadın bir polis-subay gördüğüm zaman asker selamı veresim geliyor. Erkekler alınmasın; kadın temizlik işçisinin süpürgesinin değdiği yerde toz zerreciği kalmıyor. Mimarı, otobüs sürücüsü, tezgahtarı, fabrika işçisi… Bu günlerde can çekişse de hayatımızı daha çekilir bir düzene koymak için en çok kadınlar çaba sarf ediyor. İşte bu yüzden kadınlarımıza fırsat eşitliği yaratılmalıdır. Çabalayan, layık olan vefakar kadınlar için liyakat mekanizması eşliğinde bütün kapılar açılmalıdır. Kadınlar da bunu görüp uzatılan eli tutmalıdır. Aksi takdirde yaşanılacak olan kopukluk hüsrana yol açabilir ki, ‘sil baştan’ fırsatı bile ele geçmeyebilir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun…
Ali Kılıç, Maltepe Belediye Başkanı
İlginizi Çekebilir