© Yeni Arayış

27 Şubat ve 1 Mart

27 Şubat itibariyle Bahçeli’nin ezber bozan tarihi açıklamasıyla başlayan süreç tamamlandı. Terör örgütü lideri siyasi iktidarın beklentileri doğrultusunda hem silah bırakma hem de fesih kararını açıkladı.

Türkiye için asıl mesele Suriye’nin kuzeyini fiilen yöneten PYD terör yapısı. Sürecin ilerleyebilmesi için kısmen Öcalan’ın daha somut ve sert bir yöneticilik sergilemesi kısmen ise İmralı ile Kandil arasındaki bağın tesisi gerekiyor. Ancak ABD’nin kolaylaştırıcı rolüne yine de ihtiyaç var. Şurası açık ki Amerika istemezse PYD silah bırakmayacak.

27 Şubat itibariyle Bahçeli’nin ezber bozan tarihi açıklamasıyla başlayan süreç tamamlandı. Terör örgütü lideri siyasi iktidarın beklentileri doğrultusunda hem silah bırakma hem de fesih kararını açıkladı. 5 ay gibi kısa bir sürede böyle bir sonucun çıkması ilk çözüm sürecinden çıkan derslerle yakından ilgili. Siyasi iktidar DEM dolayımıyla Öcalan’la oldukça kontrollü bir süreç yürüttü. Sivil topluma bilgi verilmedi.

Birinci Öcalan-DEM görüşmesinden sonra partilerle görüş alışverişinde bulunuldu. Ama içerik ve yönteme dair genel geçer temennilerin dışında pek bir şey paylaşılmadı demokratik kamuoyuyla. Siyasi iktidar şüphesiz ki sürecin yürütülmesinde birinci derecede etkili bir aktördü. Ama başta Erdoğan olmak üzere AKP kurmayları belli bir mesafeden takip ettiler her şeyi. Görüntü vermemek ve daha sonra geri alınması zor sözleri basınla paylaşmamak AKP reel politiğini içinde öne çıktı. Dahası terörle mücadelede devam etti. 

Demokratik devlete negatif katkısı nedeniyle yoğun bir şekilde eleştiri alsa da kayyım atamaya devam etti siyasi iktidar. Öcalan açıklamasına giden yol bu dar çerçeve içinde olgunlaştı. Tabii taraflar ortak bir amaca doğru söylem birliği içinde hareket etseler de perspektif farklarının ortadan kalktığını söylemek yine de mümkün değil. Cumhur ittifakı iç cepheyi güçlendirme stratejisi ve devlet aklı gibi kavramlarla süreci anlamlandırmaya çalıştı. AKP-MHP ittifakına göre ülkede PKK sorunu var, Kürt sorunu yoktu. Yasal Kürt hareketi ise kendi tezlerinden taviz vermeden pragmatik bir süreç siyaseti yürüttü. Onlara göre devlet bu aşamada sadece PKK’yı konuşmak istiyordu. Önce PKK, sonra Kürt sorunu. “Önce barış, sonra çözüm” formülü DEM’de öne çıkan havayı yansıtan temel çerçeveye karşılık gelmekte. 

27 Şubat günü yeni çözüm sürecinde ilk aşama kapandı. Yüzlerde gülümseme, kalplerde heyecan vardı. Öcalan’ın son 40 yılda savunduğu her şeyi reddetmesi kamuoyuna duyurulan metnin analitik arka planını olarak görülebilir. PKK önderi reel sosyalizm, ayrı ulus devlet ve kültürel özerklik gibi kavram ve araçları bir kenara bıraktığını açıkladı. Bu yeni bağlam ucu açık bir demokrasi çağrısı olarak da okunabilir. Anlaşmasak dahi sorunları konuşabilmek şiddetsiz bir geleceğin maddi zeminini karakterize etmekte. 

Şimdiden enseyi karartmaya gerek yok. Terör örgütlerin tasfiye süreci dünyanın her yerinde oldukça zorlu geçen süreçler. Dahası etnik milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin sosyolojik bir direnci de var. Bardağın dolu tarafı, yani 27 Şubat hala ön planda. Barış ve demokrasi yolunda iyimserliğimizi tümüyle terk etmemiz için hiçbir sebep yok.

1 Mart sabahı itibariyle ise tekrar gerçeklere geri döndük. PKK yürütme komitesinin açıklaması yaşanan iyimserlik için açık bir realist düzeltme anlamına gelmekte. O açıklamada Öcalan’ın çağrısına prensip olarak katılan olumlayıcı bir üslup var şüphesiz ki. Ancak Öcalan’dan PKK’ya geçildiğinde talepler ve karşılıklılık esası ön plana çıkmakta.

Üç noktanın altını çiziyor terör örgütü: Öncelikle tıpkı birinci çözüm sürecinde olduğu üzere İmralı’yla doğrudan bir iletişim istenmekte. Ayrıca Öcalan’a özgürlük anlamına gelecek cümleler var metinde. Liderin kongreye başkanlık etmesi en önemli talep olarak öne çıkıyor. Öcalan’ın kendisi için istemediği şeyleri örgüt Öcalan için istiyor. Son olarak hukuki düzenleme vurgusuna dikkat çekilmeli. Terör örgütü ateşkes, silah bırakma ve fesih için uzun bir pratik aşama dizini belirlemiş durumda. Bir aşamadan bir sonrakine geçiş bazı koşulların yerine gelmesiyle mümkün olabilir ancak. 

Peki, şimdi ne olacak? Sadece Öcalan kartını oynayarak PKK’ya silah bıraktırmanın kolay olmadığını görüyoruz. Öcalan’ın çağrısını PYD’nin üstüne alınmaması ise ayrıca bir sorun. Çünkü Türkiye için asıl mesele Suriye’nin kuzeyini fiilen yöneten PYD terör yapısı. Sürecin ilerleyebilmesi için kısmen Öcalan’ın daha somut ve sert bir yöneticilik sergilemesi kısmen ise İmralı ile Kandil arasındaki bağın tesisi gerekiyor. Ancak ABD’nin kolaylaştırıcı rolüne yine de ihtiyaç var.

Şurası açık ki Amerika istemezse PYD silah bırakmayacak. Kandil’in Türk Devletinin çizdiği sınırlar içinde davranması için de dışarıdan ciddi bir müdahale gerek. Ama tabii şimdiden enseyi karartmaya gerek yok. Terör örgütlerin tasfiye süreci dünyanın her yerinde oldukça zorlu geçen süreçler. Dahası etnik milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin sosyolojik bir direnci de var. Bardağın dolu tarafı, yani 27 Şubat hala ön planda. Barış ve demokrasi yolunda iyimserliğimizi tümüyle terk etmemiz için hiçbir sebep yok. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER